Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/54 E. 2021/1022 K. 08.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/54 Esas
KARAR NO : 2021/1022

DAVA : Tazminat (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/01/2020
KARAR TARİHİ : 08/11/2021
K. YAZIM TARİHİ : 22/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari İşletmenin Satılması Veya Devrinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkilinin … mersis nolu İstanbul Ticaret Odası’nda … sicil numarası ile kayıtlı … Restaurant İnşaat Kuyumculuk Ve San. Tic. Ltd.şti’nin sahibi ve yetkilisi iken davalılar ile anlaşarak ortak olduğunu, şirkette müvekkilinin yüzde otuz dört , davalıların yüzde otuzüçer hissesinin bulun- duğunu, davalıların maddi imkanlarının geniş olduğunu kuyumcu olduklarını belirtmesi nedeniyle müvekkilinin daha büyük projelere girerek daha fazla gelir elde etmeyi umduğunu, ticari faaliyetler kapsamında müvekkilinin yoğun çabası ve iknası sonucu … ili … ilçesi … köyü … pafta … parsel noda kayıtlı taşınmazdaki çok sayıda daire sahibi ile görüşüldüğünü ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, tamamen müvekkilinin bireysel çabası ile imzalanan bu sözleşmeler ile anılan taşınmazda 77 daireli bina yapılması işinin yüklenildiğini ,karşılığında da 34 dairenin şirkete ait olma- sının hükmü bağlandığını,hangi dairelerin şirkete kalacağı hangilerinin toprak sahiplerinin olacağı hususunun sözleşmede açıkça belirtildiğini, müvekkilinin ortakları ile aldığı karar doğrultusunda inşaat hazırlıkları kapsamında mimari proje ve ruhsat işlemlerini başlattığını ve ortaklarına da inşaat için gerekli paralar konusunda uyarıda bulunduğunu,davalılar ise müvekkilini oyaladıklarını, küçük miktardaki proje giderleri için dahi sorun çıkardıklarını, davacının arıcını proje parası için bu dönemde satmak zorunda kaldığını, davalıların para vermekten kaçınması ve inşaat için gerekli para miktarı göz önüne alınınca müvekkilinin 34 daire pay alınacak bu inşaatın gerçekleşme ihtimalinin azalmasından korktuğunu ve davalıların da oluru ile müşteri aramaya başladığını, 22 daire ve 250.000 TL karşılığında inşaatı yapmayı kabul eden … Dekorasyon yapı inşaat san ve tic. Ltd şti ile irtibat kurduğunu, bu firma ile yapılan görüşmeler sonucunda 25.07.2017 tarihli inşaat işleri yapım sözleşmesinin imzalandığını, bu iki sözleşme sonucunda tarafların ortak olduğu … İnşaatın hiçbirşey yap- madan 34-22=12 daire kar etme imkanı kazandığını, nitekim … inşaatın inşaatı yapıp bitirme işi karşılığında toprak sahiplerinden 34 daire almaya hak kazandığını, bu 34 dairenin 22 tanesi ve üzerine 250.000,00 TL ödeyerek de tüm inşaatı … inşaata yaptırmak konusunda sözleşme imzaladığını, bu iki sözleşmenin de esasen müvekkili ikna çabaları sonucu imzalandığını, inşaat için para vereceğini vaadedip müvekkiline ortak olan iki davalının ortaya pek bir para koymadıkları gibi inşaatın yapımını zora soktuklarını, inşaat işi … devrinde bir katkıları olmadığını, üstelik inşaat bittiğinde 12 dairenin hisseleri oranında( 8 daire) sahibi olmaya hak kazandıklarını, davalıların bir süre sonra sorunlar çıkarıp hisselerinin devrini istediklerini, müvek- kilinin önceleri kabul etmediğini, ancak davalı …’ın kardeşi (halihazırda şirkete ortak ve yetkili) olan ….’in müvekkilinin ofisine ( …. mimarlık) gelip tehdit etmesi ve arabulucu kişilerin çabası sonucu payına düşen 4 dairenin 2 tanesinin kendisine verilmesi karşılığında hisselerini devretmeyi kabul ettiğini, neticede tarafların 22/8/2017 günü noterde işlemleri yapmak üzere buluştuklarını, müvekkilinin aldığı tehditler nedeni ile evraklar hazırlandıktan sonra imzalamak için notere gitteğini, notere gitmeden önce davalıların aradığını, daireler için noterde bir bedel belirtilmesi gerektiğini söylediklerini ve kaç para yazılmasını istediğinin sorulduğunu, müvekkilinin de rayiç bedel olduğu düşüncesi ile daire başına 250.000,00 TL miktarına itiraz etmediğini, sonuç olarak taraflar arasında Bakırköy …. Noterliği’nde aynı gün arda arda …, … yevmiye nolu( ek 3,4,5) üç sözleşme imzalandığını, bunlardan … ve … ile müvekkilim yüzde otuzdört olan payının yarısını bir davalıya diğer yarısını da diğer davalıya devrettiğini, bu iki devir karşılığı 136.000,00 TL aldığı yazsa da böyle bir para almadığını, … nolu sözleşme de iki dairenin yani anılan taşınmazdaki 33 ve 71 nolu dairelerin müvekkiline verilmesinin düzenlendiğini, devir bedeli olarak iki daire için toplam 500.000,00 TL belirlendiğini,sözleşmenin düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi formatında yapıldığını, inşaatta kat irtifakı alınınca dairelerinin tapusunun müvekkiline verileceğinin belirtildiğini, aynı gün ardarda yapılan bu sözleşmeler sonucu müvekkilinin iyi niyetli olarak inşaatın … inşaat tarafından bitirilmesini beklemeye başladığını, ancak inşaat ilerleyince aldığı duyumlar ve yaptığı araştırmalar sonucunda kendisine vaadedilen 33 ve 71 nolu dairelerin toprak sahiplerine verildiğini veya satıldığını öğrendiğini , kendisi sayesinde kar edilen 12 daireden hiçbirinin kendisine verilmeyeceğini düşünüp davalıları aradığında “500.000,00 TL getir dairelerini al” yanıtı aldığını, sanki inşaatı yapacak kişi değil de alalade bir daire müşterisi gibi muamele gördüğünü, öncesinde davalılar tarafından tehdit edilen müvekkilinin şimdi de kandırıldığını anladığını, davalıların müvekkiline hiçbirşey vermeye niyetlerin olmadığını, 500.000,00 TL verse de dairelerin başkasına ait olduğunu, ticaretten hiç anlamayan bir kişi dahi 12 daire karı olan bir şirketin %34’üne sahip olan müvekkilinin bu hissesini yani 4 daireyi 136.000,00 TL’ye devredip 10 dakika sonra iki daire satın almak için 500.000,00 TL ödeme borcu altına girmeyeceğini anlayacağını, bu sözleşmenin tamamen müvekkilinin alacağı daireleri garanti altına almak maksadıyla yapıldığını, bahsedilen inşaatın bitme aşamasına geldiğini beyanla davacının şirketteki % 34 payına karşılık olarak 4 daire bedeline denk gelen hisse değerinin hesaplanmasını, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilinin cevap dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkilleri …. ve … ile davacı taraf arasında herhangi bir şahsi ve akdi ilişki bulunmadığını, müvekkillerinin şahısları adına değil … Restaurant İnşaat Kuyumculuk ve San. Tic. Ltd. Şti adına işlemler yaptığını, müvekkilleri … ve …’in iş bu davada husumet ehliyetinin bulunmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla , davacı müvekkillerinin kuyumcu olmasını ve maddi gücünü bildiğinden yanlış, eksik, yanıltıcı ve aldatmaya yönelik tavırlar sergileyerek şirkete ortaklıklarını gerçekleştirdiğini, bir nevi müvekkillerini dolandırdığını, davacının müvekkilleri ortak ettiği andan itibaren parasının olmadığını sadece inşaatı yönetebilme gücü olduğunu belirterek müvekkillerden çeşitli nedenlerle paralar alarak şahsi ihtiyaçlarına kullandığını, ayrıca şirketi zor duruma soktuğunu, inşaat hazırlıkları kapsamında mimari proje ve ruhsat işlemleri v.s gibi giderleri mü- vekkillerden aldığını, ancak işi yapmayarak şahsına harcama yaptığını, müvekkillerinden aldığı parayla şirket işinde kullanılmak üzere … araba satın aldığını ve bu aracı eşinin adına yaptığını, Bakırköy … Noterliği’nin 04/08/2017 tarih ve … yevmiye nosu ile satıp masraf yaptığı iddiasının doğru olmadığını, aracın zaten müvekkillerine ait bir araç olduğunu, tam aksine davacının mal kaçırma iradesiyle davrandığını, tüm bu hususlar yetmezmiş gibi davacının şirket ortaklarından aldığı parayı zimmetine geçirdiğini, ortaklarına da inşaata yatıracak parası olmadığını işi taşere etmek gerektiğini bildirdiğini, müvekkillerinin girdikleri çıkmazdan biran önce kar etmekten ziyade zarar etmeden kurtulmak istediklerini ve talebini kabul ettiklerini, müvekkillerinin basiretli iş insanı olduklarını ve inşaatı yapabilecek güçlerinin bu- lunduğunu, fakat ortak olan davacının inşaatın yapılması yerine müvekkillerini dolandırma saikiyle hareket etmesi nedeniyle ilerleme kaydedilemediğini, nitekim 34 daire alabilecekken davacının şirkete verdiği zararlardan ötürü 22 daire ve 250.000,00 TL lik bir inşaat yapımı karşılığında başkasına taşere edildiğini, yapılan sözleşme ile şirketin daha büyük zararlar ettiğini, bahsi geçtiği gibi 12 daire kalmadığını, sözleşme gereğince 250.000,00 TL’ yi müvekkillerinin ödediğini, hafriyat, elektrik, demir, ruhsat, vergi, sigorta vb giderler ile karşı karşıya geldiğini, halen bitmeyen inşaatta 12 daire bir yana bir çok zarar oluştuğunu, davacının bakkal hesabı yaptığını bir defa daha kanıtladığını, davacının daha sonra şirketten ayrılmak istediğini 136.000,00 TL nakit istediğini bildirdiğini, ayrıca kar amacıyla 33 ve 71 nolu daireleri toplam 500.000,00 TL bedelle ve kat irtifakı kurulana kadar ödemek koşuluyla satın almak,buna dair satış vaadi sözleşmesi imzalamak istediğini, kaldı ki verilen süreler zarfında ödemeyi yapmadığını, sözleşmenin kendiliğinden fesh olduğunu, şirketin de daireleri satıp sahiplerine devrettiğini, davacının şirketten para alıp şahsi ihtiyaçlarına kullandığını, ortaklarına olmayan hayali ödemeler gösterdiği paraların da bulunduğunu, daha sonra bu işlemlerin tehditle yapıldığını beyan etmesine şaşırmadıklarını, şimdi daha farklı boyutlara taşıyarak para koparma peşine düştüğünü,davacının iyi niyet kurallarından uzak tasvip edilemeyecek bir yaklaşım sergilediğini, davacı taarfın iddiasını ispatlayacak savcılık suç duyurusu bulunmadığını, ticaretten hiç anlamayan bir kişi dahi harfiyat, demir, elektik, ruhsat, vergi, sigorta v.b ödemeler, verilen 250.000,00 TL ile davacı yanın şirkete verdiği zarar, kaçırdığı paraların da eklenmesiyle değil 12 daire aslında borçlu olduğunu bilecek yetide olacağını, davacının şirketin ortağı olduğu süre zarfında şirkete zarar vermesini önlem amacıyla müvekkillerinin davacının tüm taleplerini kabul ederek ayrılmasını kabul ettiklerini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Dava; limited şirket ortaklığının sona ermesi sırasındaki zararların tazmini talebine ilişkindir.
Davacı ile davalılar arasındaki arasındaki uyuşmazlık; davacının dava dışı … restaurant şirketindeki hissesini davalılara devri nedeniyle zarara uğrayıp uğramadığı ve bu zararın davalılardan tahsilinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
SPK Lisanslı Gayrimenkul Değerleme Uzmanı …’in mahkememize ibraz ettiği raporda;
”Günün ekonomik koşulları da dikkate alındığında, … Mahallesi, … Caddesi, No: … Kat .. Daire … Apartmanı Bağcılar adresinde bulunan 1 nolu taşınmazın
İç yapısı lüks kalitede,
Faydalı Kullanım alanı 74,14 m2 (brüt 90,65 m2)
5. kat 33 nolu bağımsız bölüm nolu taşınmazın
25.05.2021 tarihinde değeri 750.000,00 TL olacağı hesap ve takdir edilmektedir.
20.01.2020 tarihinde değeri 462,42 / 666,79 x 750.000,00= 520.000,00 TL hesap ve takdir edildiği,
… Mahallesi, … Caddesi No .. Kat .. Daire … Apartmanı Bağcılar 2 nolu taşınmazın
İç yapısı lüks kalitede,
Faydalı Kullanım alanı 74,14 m2 (brüt 90,65 m2)
11. kat 71 nolu bağımsız bölüm nolu taşınmazın
NE 25.05.2021 tarihinde değeri 770.000,00 TL olacağı hesap ve takdir edilmektedir.
20.01.2020 tarihinde değeri 462,42 / 666,79 x 770.000,00 – 535.000,00 TL hesap ve takdir
Edildiği” hususu belirtilmiştir.

Taraflarca sunulan noter sözleşmelerinden davacının dava dışı şirketteki hisselerini 136.000,00 TL karşılığı davalılara devrettiği ve her biri 250.000,00 TL olmak üzere davalılara devrettiği şirket ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yaptığı anlaşılmıştır. Davacı taraf şirketteki hisseleri karşılığında dairelerin kendisine bedelsiz devredileceğini beyan etmiş ise de aksine sözleşme olması sözleşmenin aksinin tanık beyanı ile ispatının mümkün olmaması sözleşmeyi baskı ile imzaladığına yönelik delilinin olmaması bu yönde bir soruşturma olmaması karşısında davacının iddialarını ispatlayamadığı sözleşme özgürlüğü kapsamında noter sözleşmesi yaptığı ve bu sözleşmelerin aksine yazılı delil sunmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davanın REDDİNE,

2- Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 170,78 TL harcın mahsubu sonucu bakiye 111,48 TL harcın davacıdan tahsil edilerek Hazine’ye irat kaydına,

3-Davacı tarafından sarf olunan toplam yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,

Davalı tarafça sarf olunmuş yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,

4- 6235 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 13 ncü fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderinden sayılan (Taraf başına 330,00 TL x 2 saat= 660,00 TL) X 2 = 1.320,00 TL arabulucuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye İRAT KAYDINA,

5-Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine yürürlükteki AAÜT ve Av. Kan gereğince takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalılara ödenmesine dair,

Davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı 5235 Sayılı Kanun’un geçici 2. maddesine göre Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmi Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 341 ila 360. md hükümleri gereğince mahkememize veya aynı sıfatta başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/11/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır