Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/438 E. 2022/309 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/438
KARAR NO : 2022/309

DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/07/2020
KARAR TARİHİ : 24/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacılar vekilinin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verdiği 09/07/2020 harçlandırma tarihli dilekçesiyle; Müvekkilinin 19.02.2019 tarihinde kuruluşu tescil cdilen, dava dışı … …. A.Ş.’nin 850 adet C Grubuna karşılık 850,000,00 Türk lirası değerinde pay sahibi olduğunu, Kuruluş Sözleşmesi’nin 9. maddesi uyarınca Yönetim Kurulunun 1(bir) kişiden teşekkül ettiğini, yine sözleşmenin 13. Maddesi uyarınca davalının Yönetim Kurulu Başkanı ve Şirketi münferiden temsile yetkili olmak üzere 1(bir) yıl süre ile seçildiğini, davalı tarafından alınan karar uyarınca, 25.09.2019 tarihinde Olağanüstü Genel Kurul toplantısı çağrısı yapıldığını, gündem maddeleri arasında, “31/12/2018 tarihli ve … sayılı Yönetmelik kapsamında yapılan Hizmet İzin başvurusunun reddi kapsamında TTK m.529 uyarınca “işletme konusunun gerçekleşmesinin imkansız hale gelmesi” nedeniyle pay sahiplerine bilgi verilmesi ve tasfiyeye kurar verilmesi halinde tasfiye memurunun seçimi ve imza yerkisi konularında görüşülmesi ve karar alınması” nın yer aldığını, davalının şirketi idare ve temsile ilişkin tek yetkilisi olarak ve anılan Yönetmeliğin iptali için açılmış olan davalara rağmen, bir yıldan kısa bir sürede yeni kurulmuş bir Şirketin tasfiyesini gündem maddesi olarak Genel Kurul’a taşıdığını, Olağanüstü Genel Kurul gündeminin 7. Maddesi uyarınca, Yönetim Kurulu’nun görev yaptığı 19.02.2019-31.08.2019 tarihleri arasındaki yürüttüğü işlemlerden dolayı ibra dilmesinin görüşüldüğünü, ibraya ilişkin olarak muhalefet şerhi konulduğunu, Yönetim Kurulu’nun ibra edilmemesine karar verildiğini, Yönetim Kurulu üyelerinin, TTK’ da düzenlenmiş “Özen ve Bağlılık Yükümlülüğü kapsamında tedbirli bir yöneticinin özeniyle hareket etmek ve dürüstlük kurallarına uymakla yükümlü olduklarını, Davalının YK Başkanı ve tek YK üyesi olarak. hissedar oldukları … ….’u tedbirli bir yönetici ve basiretli bir iş adamı gibi yönetmediğini, Şirketin idare ve temsili için kendisine verilen yetkileri dürüstlük kurallarına aykırı olarak ve kendi çıkarları doğrultusunda kötüye kullanarak Şirketi zarara uğrattığını, 31/12/2018 yürürlük tarihli ve 30642 sayılı Yönetmelik uyarınca, … A.Ş.’nin … Limanı için hizmet yetkisi almasının akabinde, Şirket ortağı olarak taraflarına yazılı olarak bildirilmiş bir YK kararı olmaksızın, … Tic, A.Ş. İle …’in 17.07.2019 tarihinde bir Protokol akdettiklerini, Söz konusu Protokol ile yetkilendirme başvurusu yapılmak üzerc istihdam edilen ve sözleşmesel taahhütler üstlenilerek ciddi yatırımlar yapılan kılavuz kaptanların ilgili firmada istihdamı sağlanmak ve Protokol hükümlerine göre birçok haktan feragat cdilmek suretiyle Şirketin ciddi zarara uğratıldığını, faaliyetlerini gerçekleştiremeyecek duruma getirildiğini ve atıl bırakıldığını, anılan Yönetmeliğin yürürlüğü üzerine Ankara … İdare Mahkemesi …. E. Sayılı dosyasından “klavuzluk faaliyet lisansının iptali” işleminin iptali ve Ankara … İdare Mahkemesi … E. Sayılı dosyasından … ‘e verilen “hizmet izninin” iptali için davalar açılmasına rağmen, Şirketin iştigal konusunu gerçekleştirmek adına hiçbir çalışmada bulunulmadığı gibi, 08.08.2019 tarihinde yapılan Olağanüstü Gencl Kurul çağrısında, hissedarlar Protokolü 5.1.1. maddesine atıf yapılarak Şirketin sona ermesinin gündeme getirilmesinin, 25.02.2019 tarihinde kurulan Şirket için yapılan yatırımların boşa çıkarıldığını gösterdiğini, 31.12.2019 yürürlük tarihli ve 30642 sayılı Yönetmeliğin iptali ile 08.01.2020 yürürlük tarihli ve 31002 sayılı Yönetmeliğin yürürlüğe girmesi üzerine, paydaş oldukları … …. adına yöniden başvuru hakkı kazanıldığımı, Ancak davalı taralfından alınan kararla, 17.07.2019 tarihinde … firması ile imzalanan Protokol sonucunda kılavuz kaptanların bu firmaya devredilmiş olması ve yine … firmasına kiralanmasına onay verilen gözcü istasyonu, kılavuz kaptan odaları vb. her türlü alt yapının mevcut bulunmaması nedeniyle, hukuksal olatak var olan başvuru hakkının fiili olarak kullanılmaması sonucunu doğurduğunu, … firması tarafından Kartal … Noterliği’nin 21.02.2020 tarih ve …. yevmiye numarası ile keşide edilen ihtarnamede, Yönetmelik değişikliği gerekçe gösterilerek hizmet izninin sona ermesi nedeniyle taraflar arasındaki Protokol’ün feshinin ihbar ve ihtar edildiğini, yürürlüğe giren yeni Yönetmelik uyarınca … firması tarafından yeniden hizmet izni alındığını, taraflar arasındaki Protokol’de paydaşı oldukları … ….’u hukuki olarak güvence altına alabilecek hüküm ve düzenlemeler yer almadığından, karşı taraf herhangi bir cezai şart ve tazminat yükümlülüğü üstlenmeksizin dürüstlük ve iyiniyet kurallarına aykırı olarak dilediği zaman Protokol’ü feshetliğini, davalı YK başkanının basiretli bir yönetici gibi davranmayarak almış oldukları kararlar neticesinde, yürürlüğe giren Yeni Yönetmelik ile gerek lisans ve izin başvuruları için aranılan koşulların yeniden sağlanmak durumunda kalınması/sağlanamaması, gerekse … tarafından sözleşmenin feshedilmesi ile Şirketin ciddi zararlara maruz kaldığını, Davalının, YK Başkanı ve üyesi olarak kendisine verilen yetkileri özen yükümlülüğüne ve dürüstlük kurallarına aykırı olarak kendi çıkarları doğrultusunda kötüye kullandığınm en bariz kanıtının, Şirket hesabından yapmış olduğu birtakım kişisel harcamalar olduğunu, Şirket tarafından, davalının görevde bulunduğu 19.02.2019-30.09.2019 döneminde yapmış olduğu harcamaların incelenmesi için talep edilen Özel İnceleme Raporu’nda yer alan inccleme ve tespitlerin dikkat çektiğini, Genel Yönetim Giderleri hesabında yer alan ve davalının Mayıs 2019 bordrosunda “Diğer Kesinti” olarak belirtilen 15.05.2019 tarih ve 40.555.27.-TL bedelli … Üniversitesi tarafından davalı adına düzenlenmiş ve kenarında kondi parafının olduğu fatura tutarının bir kısmının davalının şahsi kredi kartı ile bir kısmının ise Şirket tarafından ödendiğini ve toplam tutarın davalının ücret bordrosunda “Diğer Yardım” olarak belirtilerek, kesinti dışı bırakıldığını İlgili giderin Şirkete maliyetinin 63.129,00 TL olduğunu, Davalının yönetim yetkisi kapsamında, hizmet teknesi olarak kullanılan teknenin bağlanması için, …. İşlelmeleri A.Ş. ile 11.05.2019-10.08.2020 dönemi için sözleşme akdedikdiği ve bu işin maliyetinin 27.420.51 TL olduğumu, söz konusu işle ilgili olarak başka firmalardan teklif alınmadığı gibi, lokasyon olarak Şirket merkezine yakın olan ….’nın tercih edilmemesi ve buna ilişkin herhangi bir açıklayıcı bilgi/belgenin olmaması da davalının kendisine verilen yetkileri keyfi olarak kullandığını gösterdiğini, yönetim yetkisi kapsamında, giyim giderleri olarak sunulan Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran 2019 dönemlerinde 4 adet fatura ile yapılan toplam 46.989,50.-TL harcamanın ne için yapıldığının belirsiz olduğunu, Yönetim yetkisi kapsamında yapılan 02.05.2019 tarih ve 5.325-TL tutarındaki fatura ile 100 adet erzak kolisi alımının ne için yapıldığının da anlaşılmadığını, erzak kolilerinin Şirket çalışanlarına dağıtıldığı düşünülürse de, ilgili dönemde 30 dolayında çalışanı olan Şirkete neden bu kadar fazla alım yapıldığının da izaha muhtaç olduğunu, 27.05.2019 ve 07.07.2019 tarihli faturalarda görüleceği üzere, davalı tarafından Şirkct adına gıda alışverişi yapıldığı ve toplam 735,60.-TL tutarında alkollü içecek alımın da Şirketle ilgisinin anlaşılamadığını, 28.02.2019 tarihinde …, … …. ve 4 kılavuz kaptan ile akdedilen hizmet sözleşmelerine bakıldığında, kaptanların … ….’a devrinin Madde 2.1’de “yeni işverenin hizmet izni almasını takiben yeni işverene aynı şart ve koşullarla devrolunacağı” şeklinde düzenlendiği, Borçlar Hukuku Genel hükümleri uyarınca, hizmet sözleşmesinin yeni işveren … ….’a devri ileriye yönelik bir durumun gerçekleşmesine yani hizmet izni alınmasına bağlandığımı, Mevcut hükme rağmen Sözleşmenin 2.2. maddesi uyarınca kılavuz kaplanların her birinc 1.300.000 TL sözleşme akdetme ve bağlılık” ödemesi yapıldığını, aynı maddede yeni işveren tarafından hizmet izni alınmasını takiben yeni işveren tarafından 530.000- TL prim ödeneceğinin belirtildiğini, bütün bu ödemelere ek olarak, Sözleşmenin 2.4, Maddesinde, çalışana ck menfaat olarak, işvereni ortaklara dağıtığı kar payının %5 oranında primin her yıl Nisan ayında ödenmesinin hüküm altına alındığını, söz konusu uygulamanın sektörde yaygın ve kabul gören bir uygulama olmadığını, sözleşme hükümlerinin genclinde çalışanlara yapılan ödemeler ve tanınan hakların Şirket menfaatinden çok çalışanların menfaatlerinin gözetildiğini, sözleşme akdedilen personellerden birinin davalının oğlu olan …. olduğunu, bu durum davalının sözleşmeleri akdederken Şirket menfaatlerini gözetmemesinin gerçek nedeni olarak gözüktüğünü, Davalı tarafından kılavuz kaptanlar ile akdedilen hizmet sözleşmelerinde, hizmet izni alınamaması. dolayısıyla sözleşmelerin sona erebileceğine ve söz konusu personelin rakip firmada çalışmaya başlayabileceğine (ki öyle olmuştur) ilişkin ihtimal ve riskler değerlendirerek, haksız rekabetin önlenmesi, cezai şart vb. koruyucu hükümlere yer verilmesi gerekirken, söz konusu hükümlerin yer almaması nedeniyle, Şirketin ciddi maliyet ve zararları maruz kaldığını, Yönetim Kurulu Faaliyet Raporunda, Şirket giderlerinin çoğunun kılavuz kaptanlara yapılan ödemeler olduğunu, davalının istifası nedeniyle 25.09.2019 – tarihli Olağanüstü Genel Kurul toplantısında YK üyesi olarak seçilen … fatarfından düzenlenen 19/02/2019-31/12/2019 dönemine ilişkin olarak hazırlanan 2019 yılı Faaliyet Raporu’nda Şirketin zarar ettiğinin belirtildiğini, Neticede; fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, Davalının “Özen ve Bağlılık Yükümlülüğü” ile dürüstlük kurallarına aykırı davranarak, görevini layıkıyla ve eksiksiz yapmayarak müvekkilinin pay sahibi olduğu … …. A.Ş.’ye vermiş olduğu zararın ve zarar miktarının tespitiyle, dayalıdan talep edilebilecek alacağın tam miktarının belirlenmesine, zararın ve miktarının belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda tamamlama harcı yatırılmak üzerc, davaya konu olay sebebiyle müvekkili Şirketlerin tespit ve çalışmalarının devam ediyor olması ve müvekkillerinin maddi zararlarının miktarının tam olarak bilmeleri mümkün olmaması nedeniyle, müvekkillerinin uğramış olduğu maddi zararlarının tespitine, davanın ilerleyen sefahatlerinde arttırmak kaydıyla, şimdilik 10.000-TL maddi tazminatın işleyecek en yüksek banka temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tazmin ve tahsiline karar verilmesini,Yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekilinin 24.08.2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; “Davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, … (… …. A.Ş.) hissedarı olan … tarafından ikame edilen davada talep edilen şirkete hissedar olarak …’a değil şirkete yani …’a ödenmesinin talep edilebileceğini, Davacı hissedar … tarafından şirkete (…’a) ödenmesi talep edilmediğinden, davanın öncelikle bu sebeple ve başkaca bir inceleme yapılmaksızın reddine karar verilmesi gerektiğini, Müvekkili …’nun Yönetimden Ayrıldığı Tarihte …’ın karlı bir şirket olduğunu, … hissedarlarınca, aynı hissedarlar ve ayu hisse yapısı ile kurulan tarafından …’ın kuruluş amacının … Hizmet Sahasında …. hizmeti vermek olduğunu müvekkilinin çabalarıyla, … tarafından … Hizmet Sahasında …. hizmeti verilmeye vc gelir elde edilmeye başlandığını, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Deniz ve İçsular Düzenleme Genel Müdürlüğünün 16.05.2019 tarihli ve …. Sayılı yazısıyla geçici yetkilendirme yapıldığını, 31.12.2018 tarihli …. ve Römorkörcülük Hizmetleri Yönetmeliği (“2018 Yöncimelik”) çerçevesinde … tarafından başvuru yapıldığını, ancak … Hizmet Sahası …. hizmet izni alınamadığını, … Hizmet Sahasında …. hizmet izninin alınamaması akabinde … ve …’ın önünde iki ihtimal bulunduğunu, Birincisi kılavuz kaplanları istihdam etmeye devam etmek maliyctlerine (maaş ve diğer haklar) katlanmak. ikincisi ise yapacakları iş olmayan kılavuz kaptanların iş akitlerini. kıdem ve ihbar tazminatları ile diğer haklarını ödenmek suretiyle sona erdirmek olduğunu, 2018 Yönetmelik çerçevesinde … Hizmet Sahasında …. hizmet izninin … … ve …. A.Ş.ye verildiğini, … Römarkör tarafından faaliyet lisansı ve hizmet izni alınması sürecinde, …’tan … Römorköre kılavuz kaptan geçmediğini, daha sonra 08/01/2020 tarihli …. ve Römorkörcülük Hizmetleri Hakkında Yönetmelik (“2020 Yönetmelik”) yayınlandığını, 2020 Yönetmelik uyarınca İdare tarafından yapılan değerlendirme çerçevesinde de … Hizmcı Sahası …. hizmet izninin yine … e verildiğini, … Fizimet Sahasında …. hizmet izni almaya çalışarı bir diğer şirketin de …. A.Ş. olduğunu ve 2018 Yönetmelik ve 2020 Yönetmelik çerçevesinde faaliyet lisansı almalarına rağmen … Hizmet Sahası için hizmet izni alamadıklarını, 2018 Yönetmelik ve 2020 Yönetmelik ile …. hizmet izni alan şirketlerin aynı olduğu nazara alındığında; …’ın mesnetsiz iddiasının aksine kılavuz kaptanlar istihdam edilmeye ve maliyetlerine katlanılmaya devam edilseydi dahi, …’ın hizmet izni almasının mümkün olmadığını, kılavuz kaptanlar yüksek maliyetlerine katlanılarak istihdam edilmeye devam edilseydi bile, 2020 Yönetmelik çerçevesinde hizmet izni alınamadığında ….ın ve …’ın başkaca zararlara maruz kalacağını, Müvckkilinin 25,09.2019’da …taki görevinden istifa citiğini ve aynı tarihte ….’in yönetim kurulu başkanı seçildiğini, 2020 Yönetmelikin 08.01.2020’de yayımlandığı nazara alındığında, 25/09/2019′ da göreve başlayan yeni yönetim kurulu başkanı (…) tarafından kılavuz kaptan istihdam edilmesine ve …. faaliyet lisansı ve hizmet izni alınmasına yönelik bir çalışma ve hazırlık yapılmadığını, 2020 Yönetmelik çerçevesinde …. hizmeti için … tarafından başvuru dahi yapılmadığını, 2020 Yönetmelik çerçevesinde başvuruyu yapmayanın müvekkil değil, ondan sonraki yönetim olduğunu, hiçbir kabul anlamına gelmemek kaydıyla, başvuru yapılmaması sebebiyle bir zarar varsa bile bu zararın oluşmasına sebep olanın müvekkilinden sonraki yönetim olduğunu, bir taraftan “kılavuz kaptanlara fazla ücretler ödendi” iddiasında bulunan davacı …ın diğer taraftan “bu kaptanlar neden istihdam edilmeye devam edilmedi” iddiası da kendi içindeki çelişkiyi ve mesnetsizliği açıkça ortaya koyduğunu, … tarafından istihdam edilen kılavuz kaptanlar hizmet izni alınamamasına rağmen ….ta çalışmaya devam etselerdi, yapacakları bir iş olmadığı gibi, 29.02.2020’ye kadar özlük hakkı maliyetlerinin yaklaşık 7.400.000-TL civarında olacağını, Kılavuz kaptanların …’ tan ayrıldıktan sonra mesleklerini icra edebilecekleri ve … Hizmet Sahasında …. hizmet izni bulunan …e geçmelerinin kendi tercihleri olduğunu, …’ın yaklaşık 1.900.000.-TL fesih tazminatı yükünden kurtulduğunu, Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun iddia edilehilmesi için, hukuka aykınlık, kusur, zarar ve illiyet bağının birlikte söz konusu olması gerektiğini, müvekkilinin hukuka aykırı bir davranışı ve kusuru olmadığı gibi, müvekkil döneminde olmayan bir zararın müvekkilin fiilleriyle illiyet bağının kurulmasının da mümkün olmadığını, … … ile Yapılan Protokol Sebebiyle …’ın Uğradığı Bir Zararın Söz Konusu olmadığını, … … ile 17.07.2019’da Protokol (‘Protokol”) yapıldığında; … …’ün … Sahası …. hizmet iznini aldığını, Protokolün müzakerelerinden, … ve … hissedarı olan …. da dahil tüm ilgililerin bilgi sahibi olduğunu, Protokol ile …’ ın feragat ettiği bir hak söz konusu olmadığını, aksine 2018 Yönetmelik iptaline, hizmet izin iptaline ilişkin hakların da saklı tutulduğumu. Protokolün kılavuz kaptanların … Römorköre geçmesi ile alakası olmadığını, … Römorköre geçmenin kılavuz kaptanların kendi tercihleri olduğunu, Protokolün sona erdirilmesi sebebiyle …’ın bir zararı olmadığını, … tarafından da Protokol ve Protokolün sona erdirilmesi sebebiyle …’ın ne şekilde zarara uğradığının somut olarak ortaya konulmadığını, Protokolün süresinin … Römorkörün 2018 Yönetmelik çerçevesinde aldığı izne bağlandığını, 2020 Yönetmelik ile yeni izinlerin devreye girmesiyle Protokolün süresinin dolduğu belirtilerek … … tarafından Protokolün sona erdiğinin bildirildiğini, Protokol çerçevesinde … Römorkörden ödeme alan …’ın, 2018 Yönetmelik çerçevesinde römorkörcülük için hizmet izni almamışken, 2020 Yönctmelik çerçevesinde ise, A sınıfi faaliyet lisanısı ve akabinde de İskenderun Bölgesi hizmet sahasında hizmet izni aldığını, aynı hissedarlık yapısına sahip olun … ve Ambarlının 2020 Yönetmelik sürecinde …. yerine römorkörcülüğe yöneldiği ve hizmet izni aldıklarını, müvekkilden sonraki dönemde …. yerine römorkörcülüğün davacı …’ın da aralarında bulunduğu … … ortakları tarafından tercih edildiğini ve önemli miktarda gelir elde edildiğini, netice olarak, gerek Protokolün imzalanması ve gerekse de sona erdirilmesi sebebiyle …’ın herhangi bir zararı olmadığını, Müvekkilinin 2019 Mayıs ayında rahatsızlığı sebebiyle tedavi gördüğünü, tedavi masraflarının tamamını …“… tarafından karşılanmak istenmesine rağmen bir kısmını kendi kredi kartı ile ödediğini, geriye kalan kısmın ise … tarafindan ödendiğini, …’ı kârlı bir şirket haline getiren yönetici konumundaki müvekkilin sağlık harcamasının şirket tarafından karşılanmak istenmesinin izah edilmesi gereken bir konu gibi gündeme getirilmeye çalışıldığını, hizmet teknesi olarak kullanılan teknenin bağlanması için …. ile 11.05.2019-10.08.2020 için yapılan anlaşma yapıldığını, hizmet teknesi için lojistik olarak daha uygun olduğundan, indirimlerle uygun fiyatlar alındığını, öncesinde … sonra da … tarafından ….’nın tercih cedildiğini, Söz konusu teknenin … ilgilileri tarafından da kullanıldığını, müvekkilinden sonraki dönemde de ….nın kullanılmaya devam edilmesinin müvekkilin sorumlu tutulabileceği bir durumun olmadığını gösterdiğin …. ile süregclen bir yol ihtilafinın olduğu da davacı tarafından bilinmesine rağmen neden …. Marinanın tercih edilmediğinin sorgulanmasının anlamsız olduğunu, 2019 Mart ila Haziran ayları arasına ilişkin giyim giderlerinin faturaları mevcut olup kılavuz kaptanların ihtiyaçları doğrultusunda yapıldığını. 100 adet erzak kolisinin ramazan ayında ihtiyaç sahiplerine dağıtılmak üzcre alındığını ve ihtiyaç sahiplerine çeşitli kanallarla ulaştırıldığını ve bu durumdan … … hissedarlarının haberdar olduklarını, 27.05.2019 ve 07.07.2019 tarihlerinde gıda alışverişlerinde 735,60-TLlik alkollü içeceğin yerli/yabancı ziyaretçilere ikram edilmek üzere alınmasında ne gibi bir sakınca olduğunun anlaşılamadığını, Davacı … taraftından da bilindiği üzere, … ve … şirketlerinin ortaklık yapılarının aynı olduğunu, …’ın … ortakları tarafından … Hizmet Sahasında …. hizmeti verilmek üzere kurulduğunu, …’ın ayrı bir ekibi olmayıp, hukuki ve mali işlerinin … tarafından yürütüldüğünü, Kılavuz kaptanların şartlarına yönelik … ve … hissedarları tarafından uygün görülen şartlar çerçevesinde … hukuk ekibi tarafından sözleşmelerin hazırlandığını, Kılavuz kaptanlarla hizmet ifasına başlandığın ve …’ın kârlı bir şirket haline geldiğini ve müvekkili tarafından yeni yönetime kârlı bir şirket olarak devredildiğini, 2018 Yönetmelik çerçevesinde hizmet izninin alınamaması akabinde hissedarların da tercihiyle kılavuz kaptanlarla yolların ayrıldığını, 2020 Yönetmelik çerçevesinde yeni izinler gündeme geldikten sonra müvekkilden sonraki yönetimin yeni kılavuz kaptan istihdam ctmek imkânı olduğunu, madem daha uygun şartlarda kılavuz kaptan istihdam etmek mümkün ise, neden kılavuz kaptan istihdam edilerek faaliyet ve hizmet izni başvurusu yapılmadığını, Müvekkilinin kılavuz kaptanların istihdamında bir kusuru olmadığı gibi, kılavuz kaptanı istihdamının kendisi bakımından bir başarı olduğu gerçeği sonraki yönetim tarafından 2020 Yönetmelik çerçevesinde başvuru yapacak istihdamın yapılamaması olgusu ile de teyit edildiğini, Kılavuz kaptanlar ile yapılan sözleşmeler bakımından söz konusu olan iddiaların muhatabının … hukuk ekibi olduğunu, müvekkilinin oğlunun diğer kılavuz kaptanlarla aynı şartlarda istihdam edildiğini, … ve … hissedarı olarak davacı …’ın başından itibaren sürecin içinde, her şeyden haberdar olduğunu, özen yükümlülüğüne aykırılık iddiasıyla ikame edilen bir davada, Mahkeme tarafından yönetim kurulunun ekonomik bakımdan hangi yönde karar almasının ortaklık açısından daha avantajlı olabileceğine ilişkin birtakım tahminlerde bulunularak, yönetim kurulunun özen yükümüne aykırı davranıp davranmadığını bu tahıminlere dayalı şekilde belirlemesi mümkün olmadığını, Mahkemenin, yönetim kurulu üyeleri aleyhine açılan bir sorumluluk davasında bir yerindelik araştırması yapmak olanağı olmadığını, … Hizmet Sahasında …. bizmet izni almaya çalışan bir diğer şirketin de …. Hizmetleri A.Ş.olduğunu ve 2018 Yönetmelik ve 2020 Yönetmelik çerçevesinde faaliyet lisansı almalarına rağınen … Hizmet Sahası için hizmet izni alamadıklarını, bu şirketin 2018 Yönetmelik çerçevesinde … Hizmet Sahasında …. hizmet izni alamamasına rağmen, kılavuz kaptanları istihdam ctmeye ve maliyetlerine katlanmaya devam ettiğini, …. Hizmetleri A.Ş.’nin 2020 Yönetmelik çerçevesinde faaliyet lisansı almasına rağmen hizmet izni alamadığını, Hizmet izninin 2018 Yönetmelikte de … … tarafından alındığını, bu durumda müvekkilini yönetim kurulu başkanı olduğu, … tarafından kılavuz kaptanların maliyetlerine katlanılarak istihdam edilmeye devam edilmemesi yi nünde alınan kararın, gelişen şartlar karşısında gerekli önlemleri almak suretiyle … menfaatine olduğu gerçeğinin, aynı konumdaki emsal bir diğer şirketin aksi yöndeki kararının ve uygulamasının daha fazla zarara sebep olması ile de net olarak ortaya çıktığını, Neticede; Hiçbir kabul anlamına gelmemek kaydıyla, … hissedarı olan … tarafından ikame edilen işbu davada talep edilen tazminatın 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 555. (a) maddesi çerçevesinde şirkete hissedar olarak …. değil, şirkete yani …’ a ödenmesi talep edilebileceğinden, Davacı hissedar … tarafından tazminatın şirkete (…’ a) ödenmesi talep edilmediğinden, Yasal düzenleme ve Yargıtay içtihatları çerçevesinde, işbu haksız ve mesnetsiz davanın öncelikle bu sebeple ve başkaca bir inceleme yapılmaksızın reddine, haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın herhalukarda reddine, Yargılama masrafları ve ücreti vekaletin karşı tarafa yüklenmesinc karar verilmesini” arz ve talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, yönetici sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişiler Dr. …. , …. , …. tarafından mahkememize sunulan 09/07/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporunda özetle; Şirket yöneticilerinin sorumluluğuna gidilebilmesi için basiretli davranmakla yükümlü olan bir yöneticinin yapmaması gereken işlemlerin davalılar tarafından yapılmış olduğunun ve bunun şonucunda da bir zararin meydana geldiğinin kanıtlanmış olması gerektiği, aynı hususun davalı şirketin vermiş olduğu iddia edilen doğrudan zararlar için de geçerli olduğu, Davacının, kişisel harcamalara ilişkin iddialarıyla ilgili, mali inceleme bölümünde yer alan “davalıya ait 40.557,27 TL ‘lik sağlık harcamasının tamamının dava dışı şirket tarafından ödenmiştir. Neticede, davalı dava dışı şirketin yönetim kurulu başkanı da olsa, maaşlı bir çalışamıdır. Dava dışı şirketin bir çalışanın bu miktarda bir sağlık masrafının karşılanması için şirket ortaklarının muvafakati gerektiği düşünülmektedir.” yönündeki tespit ve davaların sağlık harcamalarının şirket tarafından karşılanacağına ilişkin somut bir delil bulunmamış olması hususları dikkate alındığında; tespit edilen bu harcama nedeniyle davalının sorumlu olması gerektiği, iddia edilen diğer harcamalar ile ilgili davalının bir sorumluluğunun bulunmadığı, davacının yürürlüğe giren Yeni Yönetmelik ile gerek lisans ve izin başvuruları için aranılan koşulların yeniden sağlı nmak durumunda kalınması/ sağlanamaması, gerekse … firması ile yapıları sözleşme nedeniyle Şirketin ciddi zararlara maruz kaldığı iddialarıyla ilgili mali inceleme bölümünde yer alan “Davalının dava dışı şirkette görev yaptığı sürelerde, dava dışı şirket 12.015.042,03 TL net satış buna mukabil ise 6.391.801,99 TL dönem karı elde etmiştir. Davalının dava dışı şirketten ayrılmasından sonra ise 2019 yılı son 3 ayında şirket 1.155.527,62 TL net satış gerçekleştirirken, 3 aylık dönemde giderlerin yüksekliğinden dolayı 6.545.021,66 TL zarar etmiştir. Ancak zarar edilen dönem davalının yönetimde olduğu dönem değildir. Davalının dava dışı şirketten ayrıldıktan sonra, 30.09.2019 tarihinde raporlanan 6.391.801,99 TL kar eridiği gibi -150.219, 67 TL zarar edilmiştir. Bunun nedeni dava dışı … şirketinin Kasım 2019 döneminde dava dışı … ….’a 4 tane kılavuz kaptana ödenen 8.084.308,99 TL’yi fatura ile yansıtmasından kaynaklıdır…. dava konusu 4 adet kılavuz kaptana ödenecek ücretlerin kararı dava dışi … yönetim kurulunda alınmış ve bu karar altında davacı şirket temsilcisinin de imzası bulunmaktadır. Daha sonra kılavuz kaptanlar … ….’ geçmiş ve davalının istifasından sonra … kılavuz kaptanlara ödediği ücreti … ….’ a fatura etmiştir. Davacı her iki şirkette de aynı oranda hissedar olduğundan, bu işlemlerden davacının herhangi bir zarara uğraması söz konusu değildir. Davacı …’ta katlanacağı maliyetlere/giderlere … ….’ta katlanmıştır. Esasen … ….’ un 30.09.2019 tarihinde kârı oldukça yüksek olduğundan, … ‘ın 4 kılavuz kaptana ödenen ücretleri … ….’a fatura ederek, ortakları ve sermaye yapıları aynı olan şirketlerin kâr/zararların ayarlandığı düşünülmektedir” yönündeki tespit dikkate alındığında, davalının şirketi zarara uğratmadığı, anılan işlemlerin davacının da onayıyla gerçekleştiği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişiler Dr. …. , …, …. tarafından mahkememize sunulan 29/11/2021 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda özetle; bilirkişi kök rapordaki görüş ve kanaatinde herhangi bir değişiklik olmadığını belirtmişlerdir.
Limited şirket müdürlerinin denetim ve gözetim görevi ile ortaklara eşit işlemde bulunma, şirkete karşı rekabette bulunmama, şirketle işlem yapmama, özen ve bağlılık yükümünün yerine getirilmemesi bir zarara yol açmışsa, bunlara aykırılık müdürün sorumluluğuna yol açacaktır.
İşte müdürün işlem ve eylemleri nedeniyle zarara uğrayan şirkete, meydana gelen zararın giderimini sağlamak için kanunda hukuki sorumluluk halleri düzenlenmiştir. Kanun koyucu çeşitli durumlara göre farklılıklar gösteren hallerde, şirkete veya ortaklar ile şirket alacaklılarına uğradıkları zararları yönetim kurulundan veya diğer sorumlulardan talep etme hakkı vermektedir.
Ancak belirtmek gerekir ki,müdürün hukuki sorumluluğunun söz konusu olabilmesi için, ortada somut bir zararın bulunması gereklidir. Zira zarar tehlikesi sorumluluk için yeterli değildir. Ayrıca meydana gelen zararın müdürün kanuna ve esas sözleşmeye aykırı kusurlu davranışları, yani uygun illiyet bağı sonucu meydan gelmesi şarttır.
Müdürün (organa) özgü genel sorumluluk hallerini düzenleyen, TTK m. 553, 6762 sayılı TTK m. 336 dan farklı olarak, ayrı ayrı hangi hallerin sorumluluk doğuracağını belirtmemiş, genel ve kapsayıcı bir şekilde müdürün kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurları ile ihlâl edip şirketin zarar görmesine sebep olmaları hallerine hasretmiştir. Maddede belirtilen kanun ifadesi, sadece TTK’nu değil, diğer kanunlardaki yükümlülükleri de kapsar şekilde anlaşılmalıdır.
Madde anlamındaki yükümlülük, müdürün kanunlardaki veya esas sözleşmede bir görev veya yetki bağlamında öngörülen hususlardaki yapma ve yapmama zorunluluğunu ifade eder. Bu bağlamda ilk olarak müdürün TTK’nın 626 ncı maddesi anlamında özen ve bağlılık yükümü ile rekabet yasağına aykırı davranması, eşit işlem ilkesini ihlâl etmesi açıkça yükümlülük ihlâli olarak tespit edilebilir. Yükümlülükler,müdürlerin limited şirketi, ortakları ve alacaklıları korumaya yönelik görev ve yetkilerdir.Yükümlülüklerin kusurlu olarak ihlâli nedeni ile müdürlerin sorumlu olabilmesi için, ihlâl sonucu, şirketin, ortakların ya da alacaklıların bir zarara uğraması gereklidir. Yükümlülüğün ihlâline rağmen ortada bir zarar yoksa müdürlerin sorumluluğu söz konusu olmayacaktır.
Limited şirket müdürlerinin hukuki sorumluluğunun kusura dayalı bir sorumluluk olduğu, hem TTK m. 553/1 de hem de 557 de açıkça anlaşılmaktadır. Bu nedenle yükümlülüğün ihlâlinde kusur olmadan müdürlerin sorumlu tutulması mümkün değildir. Hatta şirketin zarar etmiş olması veya beklenen gelişmeyi göstermemesi müdürleri sorumlu tutmak için yeterli değildir. Buna karşılık müdürler kendilerine kanun ve esas sözleşmenin yüklediği görevlerden birisini kusurlu olarak yerine getirmeyerek bir zarara neden olmuşlarsa, sorumlu olacaklardır.TTK m. 553/1, 6762 sayılı TTK m. 336 ve İsviçre BK m. 754 den farklı olarak, “kasten veya ihmal” kavramı yerine, kusur kavramını kullanmıştır. Bu çerçevede zararın kasıt veya ihmalle gerçekleşmiş olması,müdürlerin sorumluluğuna gidilmesi açısından önem taşımayacaktır. Kusur oranı hükmedilecek tazminatın belirlenmesinde dikkate alınacaktır.
6102 sayılı TTK da değişiklik yapan 6335 sayılı Kanun, m. 553’ü ilk haline dönüştürerek, önceden olduğu gibi kusurun ispatını davacıya yüklemiştir.Buna göre meydana gelen zararın oluşmasında müdürlerin kusurlu olduğu davacı tarafından ispat edilecektir.
Yeni TTK kusurun niteliğini, İsviçre hukukundaki gelişmelere uygun olarak, objektifleştirmiştir. Objektifleştirilmiş kusura göre, sorumlu olan kişi aynı olayda, bilinçli ve mantıklı bir kişinin aynı şartlar altında göstermesi gereken özeni göstermiş olmalıdır. Bu nedenle hakkında sorumluluk davası açılan müdürün kendi işinde göstermesi gereken özeni gösterdiğini ispatlayarak sorumluluktan kurtulması mümkün olmadığı gibi, tecrübesizliği ve yeterince bilgi sahibi olmadığını ileri sürerek sorumluluktan kurtulması da mümkün değildir.
Hâkim, müdürler aleyhine açılan sorumluluk davalarında, özen borcunun kapsamını dikkate alarak, onların kusurlu olup olmadığını, kendilerine yüklenen özen borcunu yerine getirip getirmediklerini araştıracaktır.Müdürlerin söz konusu kararı verirken, konu hakkında yeterince bilgi sahibi olup olmadığı, gerekli dokümanların toplanıp toplanmadığı, konu hakkında uzman kişilerden görüş alınıp alınmadığı özen borcu kapsamında incelenecektir. Hâkim, müdürlerin karar verdikleri konuya vakıf olup olmadıklarını, verdikleri kararın bilincinde olup olmadıklarını ve şirketin çıkarlarına yabancı hususların karara etkisinin bulunup bulunmadığını, TTK m. 626’da benimsenen özen ölçüsünde araştıracaktır. Bir karar alınmadan önce gerekli araştırmanın yapıldığı, şirket çıkarına yabancı etkilerin söz konusu olmadığı bir kararın özen borcuna aykırı olamayacağı ve müdürlerin sorumlu tutulamayacağı kabul edilmelidir. Çünkü bu durumda müdürlerin tercihine saygı duyulmalı,kararın yerinde olup olmadığı tartışılmamalıdır. Zira müdürler, kanunun kendileri için getirdiği objektif özeni göstermiş ve bu kararı almıştır.
TTK m. 553/1 göre, meydana gelen zarardan şirket, ortaklar ve alacaklılar doğrudan zarara uğramışlar ise bunlar, müdürlere karşı doğrudan sorumluluk davası açabileceklerdir. Bu nedenle TTK ortakların ve şirket alacaklılarının doğrudan uğradıkları zararlar nedeni ile müdürlere karşı dava hakkına sahip olduklarını açıkça hüküm altına almıştır.
Doğrudan zararlar şirketin zarar görmesinden dolayı değil, ortak ve alacaklıların şirketten bağımsız olarak uğradıkları zararlardır. Bu dava sonucu elde edilen tazminat davayı açan kişilere verilir.
Buna karşılık şirketin zarara uğradığı hallerde, şirketin yanında ortaklar da, tazminatın şirkete ödenmesini istemeleri şartıyla dava hakkına sahiptirler (TTK m. 555). Bu maddeye göre, şirket ya da pay sahipleri zarara neden olan müdürlere karşı sorumluluk davası açabileceklerdir. Ayrıca bu davanın ortak tarafından açılmış olması halinde, TTK m. 555/2’de bir yenilik olarak dava masrafları rizikosu, davacı lehine kolaylaştırıcı hüküm getirmiştir. Ancak belirtmek gerekir ki, müdürler aleyhine sorumluluk davası açma hakkı öncelikle limited şirketindir. Davanın şirket tarafından açılmaması veya açılamaması halinde şartlar mevcutsa, ortakların veya alacaklıların da bu davayı açma hakları vardır (TTK m. 555- 556).
Yukarıda yapılan genel açıklamalara göre,yapılan işlemler sonucunda bir zararın oluşması hâlinde, bu zarar nedeniyle müdürün sorumluluğuna gidilebilmesi için işlemi yapan müdürün kusurlu olduğunun da ayrıca kanıtlanması gerekir. Bir başka deyişle, basiretli davranmakla yükümlü olan bir yöneticinin yapmaması gereken işlemlerin davalı şirket eski müdürü tarafından yapılmış olduğunun ve bunun sonucunda da bir zararın meydana geldiğinin kanıtlanmış olması gerekir. Aksi takdirde enflasyon ve kur farkı da dahil olmak üzere şirketin uğramış olduğu her türlü işletme zararının yöneticilerden tahsili imkanı doğmuş olur ki, böyle bir sonuç, yöneticilerin sorumluluğuna ilişkin hükümlerin düzenlenme amacıyla bağdaşmadığı gibi ticari işletmenin kâr edebileceği gibi yapmış olduğu faaliyetin taşıdığı ticari riskler nedeniyle zarar etme ihtimâlinin de bulunması, özelliğiyle de bağdaşmaz.
Somut oluyda davalının, dava konusu şirkette 19.2.2019-25,09.2019 tarihleri arasında görev yaptığı ihtilafsızdır. Davacının iddiası, yürürlüğe giren Yeni Yönetmelik ile gerek lisans ve izin başvuruları — için aramlar — koşulların — yeniden sağlanmak durumunda kalınması/sağlanamaması, gerekse … firması ilc yapılan sözleşme nedeniyle Şirketin ciddi zararlara maruz kaldığı, ayrıca davalının, şirket hesabından yapmış olduğu birtakım kişisel harcamalarla da şirketi zarara uğratlığı yönündedir.
Davalının savunması ise, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Deniz ve İçsular Düzenleme Genel Müdürlüğünün 16.05.2019 tarihli ve …. Sayılı yazısıyla geçici yetkilendirme yapıldığı, 31.12.2018 tarihli …. ve Römorkörcülük HizmetleriYönetmeliği (“2018 Yönetmelik”) çerçevesinde … tarafından başvuru yapıldığı, ancak … Hizmet Sahası …. hizmet izni almamadığı. … Hizmet Sahasında …. hizmet izninin ahnamaması akabinde … ve …’ın önünde iki ihtimal bulunduğu, birincisi kılavuz kaptanları istihdam etmeyc devam etmek ve maliyetlerinc (maaş ve diğer haklar) katlanmak, ikincisi ise yapacakları iş olmayanı kılavuz kaptanların iş akitlerini, kıdem ve ihbar tazminatları ile diğer haklarını ödenmek suretiyle sona erdirmek olduğu, 2018 Yönetmelik çerçevesinde … Hizmet Sahasında …. hizmet izninin … ve …. A.Ş.ye verildiği, … … tarafından faaliyet lisansı ve hizmet izni alınması sürecindoe, …’tan … e kılavuz kaptan geçmediği, daha sonra 08.01.2020 tarihli …. ve Römorkörcülük Hizmetleri Hakkında Yönetmelik (“2020Yönetmelik”) yayınlandığı, 2020 Yönetmelik uyarınca İdare tarafından yapılan değerlendirme çerçevesinde de … Hizmet Sahası …. hizmet izninin yinc … e verildiği, Kılavuz. kaptanların ….tan ayrıldıktan sonra mesleklerini icra edebilecekleri ve … Hizmet Sahasında …. hizmet izni bulunan … Römorköre geçmelerinin kendi tercihleri olduğu, …’ın yaklaşık 1.900.000.-TL fcsih tazminan yükünden kurtulduğu, sağlık hizmetleri dışında herhangi bir fahiş ve kişisel harcamasının bulunmadığı yönündedir.
Davacının, kişisel harcamalara ilişkin iddialarıyla ilgili, bilirkişi raporunun mali inceleme bölümünde yer alan “davalıya ait 40.555,27 TL’lik sağlık harcamasının tamamı dava dışı şirket tarafından ödenmiştir. Netice de davalı dava dışı şirketin yönetim kurulu başkanı da olsa, maaşlı bir çalışanıdır. Dava dışı şirketin bir çalışanın bu miktarda bir sağlık masrafinın karşılanması için şirket ortaklarının muvafakati gerektiği düşünülmektedir” yönündeki tespit ve davalının sağlık harcamalarının şirket tarafından karşılanacağına ilişkin somut bir delil bulunmamış olması hususları dikkate alındığında; tespil edilen bu harcama nedeniyle davalının sorumlu olması gerektiği açıktır. Mali inceleme bölümünde yer alan diğer tespitler dikkate alındığında, iddia edilen diğer harcamalar ile igili davalının bir sorumluluğunun bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Davacının, yürürlüğe giren Yeni Yönetmelik ile gerek lisans ve izin başvuruları için
aranılan koşulların yeniden sağlanmak durumunda kalınması/sağlanamaması, gerekse …
fırması ile yapıları sözleşme nedeniyle şirketin ciddi yararlara maruz kaldığı iddialarıyla ilgili
mali inceleme bölümünde yer alan “Davalının dava dışı şirkelte görev yaptığı sürelerde, dava
dışı şirket 12015.042,03 TL net satış buna mukabil ise 6.391 807,99 TL dönem kart elde etmiştir. Davalının dava dışı şirketten ayrılmasından sonra ise 2079 yılı son 3 ayında şirket 1.155.327,62 TL net satış gerçekleştirirken. 3 aylık dönemde giderlerin yüksekliğinden dolayı
6.545.021.66 TL zarar etmiştir. Ancak, zarar edilen dönem davalının yönetimde olduğu dönem değildir. Davalının dava dışı şirketten ayrıldıktan sonra, 30.09.2019 tarihinde raporlanan 6.391.801.99 TL kâr eridiği gibi -2150.219,67 TI zarar edilmiştir. Bunun nedeni dava dışı … şirketinin Kasım/2019 döneminde dava dişı … ….’a 4 tane kilavuz kaptana ödenene 8. 084.308,99 TL’yi fatura ile yansıtmasından kaynaklıdır. … dava konusu 4 adet kılavuz kaptana ödenecek ücretlerin kararı dava dışı … yönetim kurulunda alınmış ve bu karar altında davacı şirket temsilcisinin de imzası bulunmaktadır. Daha sonra kılavuz kaptanlar … ‘a gcemiş ve davalının istifasından sonra … kılavuz kaptanlara ödediği ücreti … ….’a fatura etmiştir. Davacı her iki şirkettede aynı oranda hissedar olduğundan. bu işlemlerden davacının herhangi bir zarara uğruması söz konusu değildir. Davacı …’ta katlanacağı maliyctlere/gidcrlere … ….’ta katlanmıştır. Esasen … ….’un 30.09.2019 tarihinde kârı oldukça yüksek olduğundan, … ‘ın 4 kilavuz kaptana ödenen ücretleri … ….’u fatura ederek,ortakları ve — sermaye yapıları — aynı olan — şirketlerin kâr/zararların ayarlandığı düşünülmektedir” yönündeki tespit dikkate alındığında, davalının şirketi zarara uğratmadığı,
anılan islemlerin davacının da onayıyla gerçekleştiği sonucunu varılmıştır.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;Davalının yaptığı sağlık harcamalarını dava dışı şirkete ödetmesi dışında dava dışı şirketi zarara uğrattığına ilişkin bir delil bulunmadığından ve harcamalar ile ilgili olarak davalının bu oranda dava dışı şirketi zarara uğrattığı anlaşıldığından davanın kabulü ile 40.555,27 TL’nin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile dava dışı … Şirketine verilmesine,davacı vekili vermiş olduğu talep artırım dilekçesinde dava dilekçesinde ve ıslah dilekçesinde belirtmediği halde faiz başlangıç tarihini belirterek bu tarihten itibaren faiz talebinde bulunmuş ise de,bu kısma ilişkin talebin 2.ıslah olduğu,ikinci kez ıslah dilekçesi verilemeyeceğinden bu talebinin yerinde görülmediği,talep artırım dilekçesinin sadece dava değerinin artırılmasına ilişkin kısmının geçerli olmasına göre faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olduğu sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile, 40.555,27 TL’nin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile dava dışı … Anonim Şirketine VERİLMESİNE,
2-Alınması gerekli 2.770,33 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 170,78 TL ve 520,80 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 2.078,75 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
3-Davacı tarafından ödenen 54,40 TL Başvurma Harcı , 170,78 TL , 520,80 TL tamamlama harcı ve 7,80 TL vekalet harcının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan 13 adet tebligat + posta ücreti 210,00 TL , bir bilirkişi inceleme ücreti 6.000,00 TL olmak üzere toplam 6.210,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisine bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 6.072,19 TL davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davanın kabulüne karar verildiğinden 1.320,00.-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye İRAT KAYDINA,
7-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 690,00 TL yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oybirliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 24/03/2022

Başkan … Üye … Üye … Katip …
☪e-imzalıdır.☪ ☪e-imzalıdır.☪ ☪e-imzalıdır.☪ ☪e-imzalıdır.☪