Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/422 E. 2022/175 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/422
KARAR NO : 2022/175

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/07/2020
KARAR TARİHİ : 17/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacılar vekili tarafından Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine sunulan 06/07/2020 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; davalılar, müvekkil şirketlere Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla kambiyo takibine mahsus yolla icra takibi başlattıklarını, söz konusu icra takibi nedeniyle müvekkili şirketlere 06/07/2020 tarihinde Küçükçekmece İcra Dairesi’nden …. Talimat dosyasından fiili hacze gelindiğinde söz konusu icra takibinden haberdar olunduğunu, ancak ödeme emrinin daha henüz tebliğ edilmediğini, başlatılan icra takibine konu senetlerden dolayı müvekkil şirketlerin borcu bulunmadığını, davacı şirketlere gönderilen ödeme emri davacı şirketlere tebliğ edilmediğini, ancak söz konusu senetlerde davacı şirketlerle beraber borçlu olarak gösterilen ….. Halı Paz. Tic. Ltd. Şti.(Bundan Sonra ….. Halı olarak ifade edilecek olan) müvekkill şirketleri zor durumda bırakmak amacıyla takibe dayanak senetleri davacı şirketlerin bilgisi dışında, gerçeği yansıtmayacak şekilde ….. HALI yetkilisi ….. tarafından kötü niyetli olarak ciro ettiğini, icra takibinde alacaklı olarak görünen şahıs ile davacıların ticari bir ilişkisi hiçbir zaman olmadığını, dava konusu senetler üzerinde hamil olarak görünen ….. HALI davacı şirketlerin uzun yıllar müşterisi olduğunu, ancak ….. Halı yaşadığı ekonomik kriz sebebiyle davacı şirketlere verilen müşteri senetlerinin karşılığını ödeyemediğini, davacı şirketler tarafından ….. aleyhine borçları ödenmemesi sebebiyle 58 adet icra takibi yapılmış olup bu icra takipleri derdest olarak devam ettiğini, davacı şirketler icra takibinde alacaklı olarak görünen şahısla hiçbir zaman hukuki ve ekonomik bir ilişkisi olmadığını, dava konusu senetler, ….. Halı tarafından davacılara karşılığının ödenmesi üzerine ….. Halı yetkilisi …..’a, aralarında uzun yıllar devam eden ticari ilişki neticesinde oluşan güven ilişkisi sebebiyle teslim edildiğini, ancak, ….. tarafından söz konusu senetler bazılarında tekrar cirolanıp, bazılarında ise ciro edilmeden alacaklı olarak görünen tarafa teslim edildiğini, dosya alacaklısı olarak görünen kişinin davacılarla herhangi bir bağı ve hukuki ilişkisi bulunmadığını, Takibe konu senetler ….. Halı tarafından davacı şirketlere borcu sebebiyle verildiğini, sonraki süreçte söz konusu senetlerin bedeli davacı şirketler tarafından alındığını, bunun üzerine davacı şirketler tarafından söz konusu senetler ….. Halı yetkilisi …..’a teslim edildiğini, ….. Halı yetkilisi tarafından dava konusu senetler, başka borçları için davcı şirketler aleyhine başlatılan takibin alacaklısına ciroladığını veya cirolanmadan verildiğini, her iki ihtimalde de söz konusu senetlerin herhangi bir ticari, sözleşmesel veya hukuki ilişki olmadan takip alacaklısına verildiği görüldüğünü, söz konusu senetlerde ciro zincirinin bozuk olduğunu, ayrıca ….. Halı isimli şirket ve müvekkili şirketlerin borçlu olarak gösterildiği Ankara …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasında icra takibi açılmış davacılar tarafından … icra Hukuk Mahkemesi … Esas Sayılı dosyasından borca itiraz davası ve Ankara …. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas Sayılı dosyasından da menfi tespit davası açıldığını, Ankara ….İcra Hukuk Mahkemesi’nden 03/07/2020 tarihli ara karar ile icra takibi durdurma kararı verildiğini, Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyada ise 26/06/2020 tarihinde teminat ile icra dosyasını durdurulmasına karar verildiğini, aynı zamanda yine ….. Halı ve Müvekkil şirketin borçlu olduğu Ankara …. İcra Müdürlüğü’nün .. Esas sayılı dosyasından davacı şirketler aleyhine icra takibi açılmış taraflarınca Ankara ….. İcra Hukuk Mahkemesi …Esas sayılı dosyasından icra takibine itiraz edildiğini, mahkeme tarafından 29/05/2020 tarihli tensip tutanağı ile icra takiplerinin % 15 teminat ile geçici olarak durdurulmasına karar verildiğini, beyanla kötüniyetle açılan takibinin dosya alacağının tamamının icra veznesine ve alacağın % 15’i de mahkeme veznesine yatırılarak takibin durdurulmasını ve paranın alacaklıya ödenmemesin, ve hacizlerin fek edilmesini, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası sayılı dosyasına dayanak teşkil eden senetten dolayı borçlarının da bulunmaması dikkate alınarak davacı şirketlerin borçlu olmadıklarının tespitini, kötü niyetle hareket ederek davacı şirketlerin ticari hayatlarına onarılmaz zararlar veren davalıların %20 den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesin, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
SAVUNMA:
Davalı … vekilinin 28/08/2020 havale tarihli cevap dilekçesini özetle; Davacıların müvekkiline olan borcundan ötürü, daha önceden Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Değişik iş numaralı dosyasında verdiği ihtiyati haciz kararına dayanarak takip başlatıldığını, ardından davacı tarafın kambiyo senedine dayanan bir menfi tespit davası açtığını, ancak açıklanacağı üzere belirttikleri iddialar hukuk düzeni ve özellikle kambiyo hukukunun karakteristik özellikleriyle bağdaşmadığını, davacı tarafın iddiası borçlular ve alacaklı arasında herhangi bir hukuki ekonomik veya ticari ilişki olma- masına dayandığını, davacı tarafın başkaca öne sürdüğü bir dayanak sunduğu dava dilekçesinden anlaşılamadığını, davacı tarafın iddia ettiği gibi ödeme emrinin tebliğ edilmemesinin söz konusu olmadığını, ödeme emri tüm borçlulara gönderilmiş olup tebliğ mazbatalarının dosyada mübrez olduğunu, davacılar müvekkil ile aralarında ticari ilişki bulunmadığını beyan ederek borçlu olmadıklarını iddia etmişler ise de; aradaki ilişki kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan ilişki olup “kambiyo ilişkisi” ismiyle anıldığını, soyut bir borç ikrarını içeren kambiyo senedi herhangi bir hukuki, ekonomik veya ticari ilişkiye dayanmak zorunda olmadığını, kambiyo senedinin geçerliliği temel ilişkiden bağımsız olduğunu, söz konusu senedin şekil şartları da tam olduğundan senet geçerliliğini koruduğunu, müvekkili ile borçlular arasında direkt bir alış veriş olmadığı izahtan vareste bir keyfiyet olduğunu beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, davanın reddedilmesini, kötü niyetli menfi tespit davası açan davacı taraftan en az %20 icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılara yükletilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı ….. Halı Pazarlama Ticaret Limited Şirketi’ne usulüne uygun dava dilekçesi ve ekleri tebliğ edilmiş ancak adı geçen bu davalı süresi içerisinde davaya cevap vermemiş, duruşmalara da katılmamıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmıştır.
Somut olayda uyuşmazlık, Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasından dolayı davacıların davalılara borçlu olup olmadığı,borçlu-davacıların cirosunun geriye ciro olup olmadığı,geriye ciro nedeniyle davacılara başvurunun mümkün olup olmadığı, davalı …’in icra takibine konu bonoların iktisabı anında kötüniyetli veya ağır kusurlu olup olmadığı, kötüniyet tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle, menfi tespit davası ile ilgili genel bir açıklama yapılmasında ve ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır:
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu (İİK)’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir.
Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir.Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonrada ileri sürülebilir.Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır.Buna rağmen, borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması halinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür.Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur.Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu halde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Prof. Dr. Hakan Pencanıtez, Prof. Dr. Oğuz Atalay, Doç. Dr. Meral Sungurtekin Özkan, Doç. Dr. Muhammet Özekes, İcra ve İflas Hukuku, s.156-164).
Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır. Borçlu, itirazın kaldırılması sırasında tetkik merciinde (m.68-68a) ileri sürüp ispat edemediği itiraz ve def’ilerini, menfi tespit davasında yeniden ileri sürebilir; çünkü itirazın kaldırılması kararı, menfi tespit davasında kesin hüküm teşkil etmez.
İcra takibine konu bonolar incelendiğinde,söz konusu bonolarda davalı ….. Halı Paz.Tic.Ltd.Şti’nin lehdar,davalı …..’in hamil ve davacıların ciranta oldukları,bonoların lehdar tarafından geriye ciro ile yeniden tedavüle çıkartıldığı ve protesto işleminden sonra davalı hamile ciro edildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda çözümlenmesi gereken uyuşmazlık ,lehdar tarafından geriye ciro ile tedavüle konulan bonolardan kaynaklı olarak ciranta olan davacılara hamilin başvuru hakkının bulunup bulunmadığı,yine protesto işleminden sonra bonolara ciro ile sahip olan davalı hamilin alacağın temliki hükümlerine uygun olarak bonolara sahip olmamasının yetkili hamilliğini nasıl etkileyeceği hususudur.
Gerek ciro edilebilirliğe ilişkin 6102 sayılı Kanun’un 776/1-(a) maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 681. maddesinde ve gerekse de hamilin müracaat haklarını kullanmasına ilişkin 6102 sayılı Kanun’un 688. maddesinde, bononun, geriye ciro suretiyle düzenleyene veya lehdara dönmesi ve bu kişiler tarafından tekrar tedavüle sokulması halinde, son hamilin başvuru haklarını kimlere karşı kullanabileceği konusunda herhangi bir açıklık bulunmamaktadır. Bu bağlamda, 6102 sayılı Kanun’un 681 ve 688. maddelerinin, alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşmesi halinde borcun sükut edeceğine ilişkin TBK’nın 135. maddesinin kıymetli evrak bakımından özel istisnai hükümler olarak düzenlendiği yolundaki görüşe itibar edilemez. Çünkü bu görüşün kabulü halinde, yasa maddesinde herhangi bir ayrım gözetilmediği için, lehdarın cirosu ile çekin hamili olan düzenleyenin dahi lehdar hakkında bonoya dayalı başvuru hakkı olduğunun kabulü gerekir ki kanun maddesinin bu yönde bir sonucu amaçlamadığı açıktır. Şu halde, cirantanın lehdara cirosu konusunda ayrıksı bir hüküm bulunmadığından, ciranta üzerinde alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşmesine ve buna bağlı olarak cirantanın lehdara ciro etmekle kambiyo ilişkisinden kaynaklanan borcunun sona ermesine engel teşkil etmez. Esasen, lehdara ciranta tarafından yapılan cirodan sonra lehdarın bonodaki konumu, cirantaya keşide etmeden önceki durumuna döneceğinden artık cirantanın müteselsil sorumluluk zinciri içinde yer alması ve giderek hamilin cirantaya karşı müracaat hakkını kullanabilmesi mümkün değildir (bkz. Benzer Yargıtay 12. HD., 06.06.2013 tarih ve 2013/12196-21206 sayılı kararı). Bu husus senet metninden anlaşılabilir olmakla bonoya sonradan hamil olanlara karşı da ileri sürülebilir niteliktedir. Buna göre lehdar olan davalı ….. Halı Paz.Tic.Ltd.Şti. tarafından ciro ile bonoları tekrar tedavüle konulduğu,buna göre ciranta olan davacılar üzerinde alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleştiği ve buna bağlı olarak ciranta olana davacıların lehdara olan borçlarının sona erdiği anlaşıldığından ciranta olan davacıların lehdar olan davalı ….. Halı Paz.Tic.Ltd.Şti’ne karşı açtığı davanın kabulü ile borçlu olmadıklarının tespitine karar vermek gerekmiştir.
Diğer yandan icra takibine konu bonoları protestodan sonra ciro ile lehdar davalı ….. Halı Paz.Tic.Ltd.Şti’nden alan hamil ….’in ciranta olan davacılara müracaat hakkının bulunup bulunmadığının bir de alacağın temliki hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
TTK. m. 690 uyarınca vadenin geçmesinden sonra yapılan ciro, vadeden önce yapılan bir cironun hükümlerini doğurur; ancak, ödenmeme protestosundan veya bu protestonun düzenlenmesi için öngörülmüş sürenin geçmesinden sonra yapılan ciro, sadece alacağın temliki hükümlerine tabidir. Davalı-alacaklının hak sahibi olması için alacağın temlikinin TBK. m. 184 uyarınca yazılı şekilde yapılması gerekir. Öncelikle davalı-alacaklı dava konusu bonoda mündemiç olan alacağı temlik aldığını ispat etmelidir. İspat edemediği halde cirantalara başvuru hakkı bulunmamaktadır.Buna göre dava konusu bonolar incelendiğinde,davalı hamilin,bonoları,lehdar tarafından bonoların protesto edilmesinden sonra ciro yolu ile devraldığı,alacağın temliki hükümleri uyarınca devralmadığı anlaşıldığından davalı hamilin yetkili hamil olmadığı için kambiyo takibi yapamayacağından davacıların hamil ….. aleyhine açtıkları davanın da bu gerekçe dahil edilerek kabul edilmesi gerektiği,davalı ….. tarafından başlatılan takip haksız olmakla birlikte kötüniyetli olarak takip yapıldığı davacılar tarafından ispat edilemediğinden ve davalı ….. Halı Paz.Tic.Ltd.Şti’nin takip alacaklısı olmaması nedenleriyle davacılar vekilinin tazminat talebinin reddine,yine dava sonunda davacıların haklı çıkması gözönüne alındığında davalı ….. vekilinin tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile; davacıların, davalılara, Bakırköy .. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına konu bonolardan dolayı 319.631,39.-TL borçlu olmadıklarının TESPİTİNE,
2-Davacılar vekili ile davalı … vekilinin koşulları oluşmayan tazminat taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE,
3-Alınması gerekli 21.834,02 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 5.458,51 TL harcın mahsubu ile bakiye 16.375,51 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacılar tarafından ödenen 54,40 TL başvuru harcı, 5.458,51 TL peşin harç ile 7,80 TL vekalet harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara VERİLMESİNE,
5-Davacılar tarafından yapılan 10 adet tebligat + posta ücreti olan toplam 177,00 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara VERİLMESİNE,
6-Davacılar kendilerini bir vekil ile temsil ettirdikleri anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 30.824,20 TL ücreti vekaletin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara VERİLMESİNE,
7-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 440,00 TL yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacılara İADESİNE,

5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacılar vekili ile davalı ….. vekilinin yüzlerine karşı, diğer davalı ….. Halı Pazarlama Ticaret Limited Şirketi’nin yokluğunda oybirliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 17/02/2022

Başkan ….
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip ..
☪e-imzalıdır.☪