Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/416 E. 2021/283 K. 24.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/416
KARAR NO : 2021/283

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 03/07/2020
KARAR TARİHİ : 24/03/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesi ile Dava dışı …’ya ait, …. Mah. … sok. … N… D… …. …. adresindeki işyeri …. numaralı “benim evim sigorta poliçesi ” davacı şirketin tarafından sigortalandığını, sigortalının beyanına, olay anından tutulan tutanağa ve ekspertiz raporuna göre 19.05.2018 tarihinde davalının sorumluluğunda bulunan rögarın tıkanması sonucu pis suların sigortalı daireye dolduğunu, işyerinde yapılan ekspertiz çalışmasına göre davalının kusuruna tekabül eden 3.380 TL lik hasarın ortaya çıktığını, ortaya çıkan zararın davacı şirket tarafından dava dışı sigortalıya ödendiğini, ödenen bu hasar bedeli dolayısıyla davalıdan kusur tazminat alacağı doğduğunu, alacağın tahsili için davalı aleyhine Bakırıöy … İcra Müdürlüğünün … Esas Sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının vaki itirazı nedeniyle takibin durduğunu, davalının icra takibine yaptığı haksız ve mesnetsiz itirazın iptaline, takibin devamına ve alacağın tahsiline, haksız ve kötü niyetli davalı borçlu aleyhine % 20’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile Söz konusu tıkanıklık bina atıksu bağlantısında müvekkili idare literatüründe “HatalıKullanım” olarak geçen bez, peçete v.b katı materyallerin bina sakinlerince kanala bırakılması/kaçırılması neticesinde oluştuğunu, hasara konu tıkanıklığın müvekkiline ait ana atıksu şebeke hatlarında oluşan herhangi bir işletme problemi kaynaklı değil tamamen bina sakinlerinin özensiz ve dikkatsiz kullanımına bağlı olarak meydana geldiğini dava konusu hasarın meydana gelmesinde müvekkilinin ihmal ve kusurunun bulunmadığını, müvekkili idarenin gerek atıksu kanallarının döşenmesinde ve gerekse bunların bakım ve onarımlarında gerekli özeni göstermekte, belirli bir plan ve program dahilinde periyodik olarak bakımlarını yaptığını, onarılması gerekenlerin onarımı yapılmakta veya yenileri ile değiştirildiğini, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıştır.
“…Asliye Hukuk Mahkemesince,”…davacının sigorta şirketi, davalı …’nin 2560 sayılı …’nin kuruluşu hakkındaki kanun kapsamında gördüğü hizmetin kamu hizmeti olmasına rağmen, faaliyetini özel hukuk kuralları altında yapması nedeniyle TTK’nın 16/I. maddesi anlamında tacir sayılacağı ve davacının dava dışı sigortalısı … Alışveriş Merkezleri Ltd.Şti. de tacir olmasına göre tacirler arası haksız eylemden kaynaklanan davada, görevli mahkemenin Ticaret mahkemesi olduğu…” gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Asliye Ticaret Mahkemesince ise, “… Davacının sigortalısının faaliyet gösterdiği işyerinin, davalı ….’ ye ait şebeke hattındaki borunun patlaması nedeniyle, buradan sızan suların sigortalı daireye sirayeti sonucunda hasara uğradığı iddia olunan … Alışveriş Merkezleri Ltd. Şti. ile … arasındaki uyuşmazlığın ticari nitelikte olmadığı, halefiyete dayalı olarak sigortalı yerine geçen davacı sigorta şirketi yönünden de aynı kuralların geçerli olduğu, uyuşmazlığın genel görevli Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği…” gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir……Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.03.1944 tarihli ve 37 E./9 K. Kararına göre de “Sigortacının sigorta poliçesinden münbais olmayıp kanundan aldığı bir salâhiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği dâvada hukuk mahkemesine başvurması gerekir.” Somut olayda, davacı şirketin halefi olduğu … Alışveriş Merkezleri Ltd.Şti. ile zarara sebebiyet veren … arasında bir sigorta sözleşmesi bulunmamaktadır. Davacı sigorta şirketi olup, uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın, İstanbul …. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir…” İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi, 2018/1588 Esas, 2018/2079 Karar, 26/11/2018 Tarih.
Somut olayda uyuşmazlık 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın haksız fiile sebebiyet veren davalıdan rücuan tahsili isteminden kaynaklanmaktadır.
TTK’nın 1472. maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûen ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 E., 1954/11 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir.17.01.1972 tarih ve 1970/2 E., 1972/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Türk Borçlar Kanununun 49 ve devamı maddelerine de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; davacının sigortalısının tacir olmadığı mahkememizce yapılan tacir araştırmasına ilişkin yazı cevaplarından sabit olup, davacı ona halef olarak iş bu davayı açmış olup davalı taraf zarara sebebiyet veren … arasında bir sigorta sözleşmesi bulunmamakta, davacı sigorta şirketi olup, uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmakta olduğundan yukarıda bahsi geçen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi, 2018/1588 Esas, 2018/2079 Karar, 26/11/2018 Tarihli kararı da dikkate alınarak, davanın mutlak/nispi ticari dava olmaması nedeni ile mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı HMK 394/5 ve 341/1 maddesi gereğince tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/03/2021

Katip …
E-imza

Hakim ….
E-imza

“iş Bu Evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. Madde Uyarınca Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmış Olup, 22. Madde Uyarınca Da Islak İmza İle İmzalanmayacaktır.”