Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/415 E. 2020/700 K. 23.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/415 Esas
KARAR NO : 2020/700

DAVA : Menfi Tespit (Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/05/2019
KARAR TARİHİ : 23/10/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; davalı … Perakende Satış A.Ş. Firması’nın kendisinden abonelik sözleşmesine dayalı olarak bir miktar alacak talebinde bulunduğunu, ancak davalı ile kendisi arasında hukuki geçerliliği bulunan bir abonelik sözleşmesi bulunmadığını, alacak dayanağı sözleşmenin daha önce çalıştığı iş yerinde bulunan … ta- rafından kendisine ait kimlik bilgileri kullanılarak ve kendisi adına sahte imza atılarak imzalandığını, buna rağmen söz konusu borcun kapanması için 2002 ve en son 16/06/2004 tarihinde ödemede bu- lunduğunu, en son kurum yetkilisi Kasım Kılıç tarafından kendisine dekont verildiğini ve artık bor- cunun olmadığının, borcun kapandığının söylendiğini, kuruma ait sayacın sökülmesi hususunda defa- larca iş arkadaşı … ile müracaatta bulunduğunu, süreklilik gösteren kurum ziyaretleri rahatsız edici boyuta varınca tarafına ” biz gerekeni yapacağız, sayacı söktüreceğiz, gelip gitmenize gerek yok ,bundan sonra mağduriyet yaşamayacaksınız ” denildiğini, 2013 yılında kurum tarafından yine borç çıkarıldğını ve mağdur edildiğini, kurumun yaptığı müracaatı göz ardı ederek sayacı kal- dırmadığını,borcu büyüterek kötü niyetle tahsil talebinde bulunduğunu, söz konusu borçla ilgili olarak Bakırköy …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde … E. Sayılı menfi tespit davasını açtığını, bu dosya üzerinden görevsizlik kararı verilerek dosyanın Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderil- diğini, Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce de aboneliğin ticarethaneye ait olduğundan bahisle davanın usulden reddine, talep halinde dosyanın Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verildiğini , en son yasal süre içinde müracaat yokluğundan davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, yargılama safahatı içinde mahkemelerin yetkili mahkemenin hangisi olduğu konusunda çelişkili davranarak davanın gereksiz yere uzamasına sebebiyet verdiğini , tebligat zamanında kendisine uluşmadığından daha önce verilen kararlara itiraz edemediğini beyanla davalı tarafa borçlu olmadığının tespitini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle ;müvekkil şirketin merkezinin bulunduğu ” …. Caddesi No:… … /…” adresi itibariyle yetkili mahkemenin İstanbul/ Çağlayan mahkemeleri olduğunu, davacının davacı dilekçesinde … Elektrik Perakende Satış A.Ş. firmasınca aboneliği olmadan borç çıkartıldığından bahsettiğini, bu şirketin tüzel kişiliğinin bir şirket olan “… Elektrik Perakende Satış A.Ş.” olduğunu, söz konusu alacağın müvekkili şirketle ilgisi bulunmadığını, davacı adına olan abonelikteki otomatik dönem tahakkuklarına ilişkin olduğunu, dava dilekçesinde …. şeklinde bir şirket davalı olarak gösterilmiş ise de böyle bir şirketin bulunmadığını, … Elektrik Dağıtım A.Ş. ve … Elektrik Perakende Satış A.Ş. ünvanlı iki ayrı şirketin bulunduğunu, bu nedenle davanın husumetten de reddinin reddini, cevap dilekçesi ekinde bulunan ve dava dışı perakende şirketten temin edilip 3.Bölge Müdürlüğü’nce kendilerine ulaştırılan abonelik dosyasından davacı adına abonelik yapıldığının anlaşıldığını, dava- cının tahakkuk eden dönem faturalarını ödemekle mükellef olduğunu beyanla davanın reddini savun- muştur.
Davalı şirket vekili 24/07/2019 tarihli dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; ” dava konusu faturaların tahsil ve takip işlemlerinin … Elektrik Perakende Satış A.Ş. tarafından yürütüldüğünü ” beyanla davanın söz konusu şirkete ihbarını talep etmiştir.
İhbar olunan … Elektrik Perakende Satış A.Ş. vekilinin 19/08/2019 tarihli dilekçesinde özetle ;dava konusu ihtilafın … tesisat numaralı, sözleşmesel durumdaki tesisatta (Ek-1), 05/2005 dönemine ait 30/05/2005 son ödeme tarihli 504,60TL, 12/2005 dönemine ait 28/12/ 2005 son ödeme tarihli 58,60TL ile 07/2006 dönemine ait 13/07/2006 son ödeme tarihli 694,90TL bedelli faturaların (EK-2) ödenmemesinden kaynaklandığını, temerrüde düşen borçluya karşı 02/10/ 2017 tarihinde İstanbul …. İcra Müdürlüğü’ nün … E. Sayılı dosyasından takip başlatıl- dığını, davacının ‘abonelik olmadan borç çıkarıldığını, aboneliğin müteveffa … tarafından sahte imza ile yapıldığını’ iddia ettiğini, ancak müvekkil şirket nezdinde bulunan sözleşme ile eki ikametgah belgesi, nüfus cüzdanı fotokopisi dilekçe ekinde sunulduğunu, tüm belgelerin 3. Bir kişi tarafından temin edilerek müvekkil şirkete sözleşmesi sırasında ibraz edilmesinin davacının iddiaları ile çeliştiğini, imzanın sahteliği hususunun ispata muhtaç bilgi olduğunu, davacı tarafça, borcun 2002 ve en son 16/06/2004 yıllarında ödendiği, kurumda yetkili kişi tarafından borcunun kalmadığının bil- dirildiğini, sayacının sökülmesi için defaten kuruma başvurduğu belirtmiş ise de tüm bu iddialarına ilişkin belgeleri sunmadığını, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’nin 24. Maddesi ge- reğince sözleşmesinin sona erdirilmesi usulünün belirlendiğini, bu maddeye göre davacının ilgili mahalden ayrılırken aboneliğini sonlandırması gerektiğini, davacının aboneliğini 31/08/2006 tari- hinde sonlandırıldığını, aynı maddenin 5. bendi gereğince de borçtan sorumlu olduğunu, ayrıca davacı ile davalı şirket arasında Perakende Satış Sözleşmesinin bulunduğunu, bu sözleşmenin “Genel Hü- kümler” başlıklı 2. maddesinde: “FATURA VE ÖDEME: … ELEKTRİK DAĞITIM A.Ş.’ nce tayin edilen her okuma dönemindeki tüketime göre aboneye fatura sunulur. Fatura üzerinde belirtilen süre içinde abone, bu fatura bedelin ödemediği takdirde … Elektrik Dağıtım A.Ş. tarafından abonenin elektriği kesilir. Elektriğin kesiminden itibaren abone otuz gün içinde borçlarını ödeyerek ceryan açtırma işlemini yaptırmadığı takdirde abone hesabı tasfiye edilir ve bu sözleşme yürürlükten kalkar. Ayrıca … elektrik Dağıtım A.Ş. alacağı yasal yollardan takip ve tahsil eder. Bunun dışında süresinde ödenmeyen fatura bedellerini abone, gecikme cezası ile birlikte ödemeyi peşinen kabul eder.” maddesine yer verildiğini, sözleşme kapsamında davacının sözleşme hükmüne aykırı davrandığını, tahakkuk eden enerji bedelini ödemediğinden müvekkil şirket tarafından da bu maddeye uygun olarak fatura bedelinin tahsili yoluna gidilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığını, aboneliğini sona erdirmesi gerektiğini, aksi taktirde de ilgili aboneliğe ilişkin daha sonra doğacak bütün sorum- luluğun davacıya ait olduğunu beyanla HMK 66. Md gereğince davalı yanında davaya katılmalarına karar verilmesini ,yargılama sonunda davanın reddini,yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Dava, abonelik sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit talebine ilişkindir.
Her ne kadar iş bu menfi tespit davası dava ticari dava niteliği taşıdığından bahisle mahke- memizde ikame olunmuş ise de ;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlen- dikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Yargılamaya konu somut olaya gelince ;davacının esnaf kaydının bulunduğu, vergi kaydı bulunmasa bile esnaf kaydının 1985 yılından beri devam ettiği, davacının “tacir” tanımına uymadığı, eldeki uyuşmazlığın da yukarıda tanımlanan “ticari dava ” nitelik arz etmediği , uyuşmazlığın çözü- münde mahkememizin değil Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu, kamu düze- ninden sayılan mahkemenin görevi hususunun HMK 114/1-c md de dava şartları arasında düzen- lendiği , taraflarca ileri sürülmese bile yargıla- manın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınmakla diğer hususlar incelenmeksizin duruşmanın bittiği bildirildi.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1- Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK 114/1-c ve 115/2 md gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE, Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna,

2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahke- memize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,

3-HMK’nun 20.md gereğince kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,

4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlen- dirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin ihtarına,

5- Yargılama gideri, vekalet ücreti ve harçların nihai karar ile birlikte değerlendirilmesine dair,

5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere davacının yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda karar verildi. 23/10/2020

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır