Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/386 E. 2023/91 K. 01.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/386
KARAR NO : 2023/91

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/06/2020
KARAR TARİHİ : 01/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı tarafından toplam bedeli 16.971,23 USD olan ithale konu ürünlerin, 21/01/2018 tarihinde limana geldiğini, ürünlerin son derece nitelikli ürünler olduğunu, vekil eden tarafından uzun uğraşlar sonucunda temin edildiğini, 75/05/2018 tarihinde vekil eden tarafından davalılara vekalet çıkartılarak, gümrük işlemleri için gerekli olan belgelerle birlikte davalılara gönderildiğini, ayrıca davalılara, yapmaları gereken gümrük işlemlerine ilişkin ücret olarak 15.000 TL ödendiğini, gümrük işlemlerinin gerçekleştirilmesi için gerekli vekaletname davalılar tarafından teslim alınmış ve yapmaları gereken gümrük işlemlerinin ücreti olan 15.000 TL kendilerine ödenmiş olmasına rağmen, davalıların yapılması gereken hiçbir gümrük işlemini gerçekleştirmemiş olduklarını haricen öğrenen vekil eden şirket yetkilileri, davalılardan … ile telefonda görüşerek “45 günlük sürenin dolmak üzere olduğunu, uzatmak için ek süre talep etmesi gerektiğini” belirtmiş, şirket yetkililerinin, konu ile kendilerini aradığı her seferde davalılar, süre uzatımına ilişkin dilekçe verdiklerini ısrarla yinelediklerini, geçen süre zarfında ürünlerin gümrükten çekilmemesi üzerine vekil eden yaptığı araştırmada süre uzatılması talebiyle herhangi bir dilekçe verilmediğini öğrendiğini, yapılan görüşmede davalılar, malların tasfiye sürecine girdikten sonra sadece %1 cezaya düşerek uzatma talep ettiklerini söylediklerini, davalılar sürecin hiç bir anında vekil edene doğru ve doyurucu bilgi vermediğini, davalılar, vekil eden ile yaptıkları görüşmelerde tüm bu olumsuzlukların idareden kaynaklandığını iddia etmiş iseler de, yapılan incelemede idare tarafından yasada belirtilen idari sürelere uyulduğu, tüm olumsuzlukların davalıların yapmaları gereken görevleri yerine getirmemeleri nedeniyle meydana geldiği anlaşıldığını, davalılar yapmaları gereken gümrük işlemleri karşılığı olan ücreti kendilerine ödenmesi ve vekaletname ile diğer belgeler ulaştırılmasına rağmen herhangi bir işlem gerçekleştirmemiş, bu mallar tasfiye edilmiş ve TASİŞ’E (Tasviye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğü) devredildiğini, vekil edene ait ürünlerin gümrüğe gelmesinden, icra takibinin başlatıldığı zamana kadar yaklaşık 110 gündür demuraj ücreti işlemiş olup; geçen her gün vekil eden 90 USD demuraj bedeli ödemek zorunda kaldığını, şikayete konu ürünlerin tamamı konteynırdan boşaltılmadığı için vekil eden her gün bu ücreti ödemeye devam ettiğini, vekil eden icra takibinin başlatıldığı tarihe kadar davalıların görevlerini yerine getirmemeleri nedeniyle 13.350,83 USD navlun bedeli, 25.000,00 TL demuraj ücreti, 5.500,00 TL. ürün yurt dışı kargo bedeli ödemek orunda kaldığını, aynca davalıların üstlendikleri edimleri yerine getirmemeleri nedeni ile vekil edenin 16.971,23 USD karşılığı 85.704,TL tutarında malına idare tarafından el konulmuş ve 6.382,65 TL finansman gideri ödemek zorunda kaldığını, davalılar, tabiri caizse iş işten geçtikten sonra, sorumluluktan kaçarak işi yapmayacaklarını, o an için henüz konteynırda bulunan malları almak için girişimde bulunmayacaklarını söyleyerek vekil edenin tüm malları tasfiye edildikten sonra, 06/06/2018 tarihinde vekil eden tarafından kendilerine ücret olarak ödenen 15.000 TL. yi vekil edene iade ettiğini, kendisine teslim edilen belgeler ve evrakları da motorlu kurye ile vekil edenin daha önce gümrükleme işlerini yapan … Ltd.Şti. isimli şirkete gönderdiklerini, davalılar, vekil eden şirket tarafından kendilerine vekalet verilmesine, her türlü belgenin ulaştırılmasın, ücretlerinin peşin olarak ödenmesine rağmen görevlerini yapmamaları nedeniyle vekil edenin uğramış olduğu zararları ödemediklerini, bunun üzerine davalılar aleyhinde Eskişehir …. İcra Müdürlüğümün … E. sayılı icra takibi başlatılmış; yetki itirazı üzerine dosya yetkili Bakırköy İcra Müdürlüğüme gönderilerek Bakırköy …. İcra Müdürlüğümün … E. sayılı dosyasında devam etmiş; ancak davalılar tarafından kötü niyetli olarak itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, sonuç olarak davanın kabulüne, davalı-borçluların Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatına çarptırılmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekilinin 14.09.2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle;31/08/2020 tarihinde tebliğ edilmiş olan dava dilekçesinde davacı şirkete ait olan eşyaların Türkiye’ye gümrüğündeki işlemleri sırasında beyan süresinin dolması sebebiyle tasfiye edilmesi sonucunda davalılarla kurulmuş olan vekalet ilişkisine aykırılık nedeniyle uğranılan tüm zararlar davalılardan talep edilmiştir. Hukuka aykırı olarak açılmış olan davanın reddine hükmedilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde toplam bedeli 16.971,23-USD olan ürünlerin ithal edildiği ve 21/01/2018 tarihinde limana geldiği, 15/05/2018 tarihinde davalılara vekaletname çıkarıldığı ve 19/03/2020 tarihinde işlemleri gerçekleştirmesi için müvekkile 15.000TL ödendiği, 4458 sayılı Kanuna göre deniz yolu ile gelen eşya için bir gümrük rejimine tabi tutulma, serbest bölgeye girme, eşyanın Türkiye gümrük bölgesi dışına yeniden ihracı, imhası veya gümrüğe terk edilmesine ilişkin işlemlerin 45 günlük süre öngörüldüğü, müvekkilin 45 günlük süreye ek süre talep ettiğini beyan ettiği ancak daha sonra bu bilginin doğru olmadığının ortaya çıktığı ve bu nedenle davacı şirket tarafından eşyanın gümrükte beklemesi sebebiyle ortaya çıkmış olan zararların davacı şirket tarafından ödendiği, bu zararların müvekkilin vekalet ilişkisindeki özen yükümlülüğünü yerine getirmemesinden dolayı ortaya çıktığı ve tazmin edilmesi gerektiği belirtildiğini, öncelikle dava dilekçesinde belirtildiği üzere eşyalar 21/01/2018 limana gelmediği, 10/01/2018 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Gümrük Sahasındaki limana indirilmiş ve deniz yolu ile geldiğinden ithalat işlemlerinin yapılması için 45 günlük süresi başlamış olduğunu, ayrıca eşyalar ithal edilmemiş olup ithalat beyannamesinin gümrüğe sunulması için 45 günlük süre başladığını, 45 günlük sürenin bitiş tarihi 23/02/2018 tarihi olduğunu, bu tarihe kadar davacı şirkete eşyaların bekleme süresinin sona ereceği, bir an önce beyannamenin sunulup gerekli ödemelerin yapılması gerektiği ve müvekkilin müşavirlik ücretinin de bu tarihe kadar ödenmesi gerektiği bildirilmiş ancak, davacı şirketten geri dönüş alınamadığını, sürenin geçip eşyaların tasfiyelik duruma gelmesinden sonra ise müvekkil tarafından bu aşamadan sonra eşyaların CİF bedelinin %l’i vergisini ödedikten sonra yeniden beyanname sunulabileceği bilgisi davacı şirkete verildiğini, davacı şirket tarafından müvekkile yapılan ödemenin ve vekaletnamenin tarihine bakıldığında ödemenin 19/03/2018 tarihinde yapıldığı, vekaletnamenin ise 15/05/2018 tarihinde çıkartıldığı açıkça görüleceğini, eşyaların tasfiyelik duruma geldiği tarih 23/02/2018, tasfiye kararının verilme tarihi ise 16/03/2018 olduğunu, tasfiye kararı verilmesine kadar geçen sürede oluşacak tüm giderlerden gümrük mevzuatı uyarınca mal sahibi sorumlu olduğundan dava dilekçesinde bahsi geçen masraflar gümrük tarafından davacı şirketten tahsil edildiğini, eşyaların tasfiyelik duruma düşmesinde müvekkilin kusuru bulunmamakla davacı şirket ile vekalet ilişkisinin başladığını da kabul etmek mümkün olmadığını, müvekkilin müşavirlik ödemesi eşyaların tasfiyelik duruma geçmesi sonrası yapıldığını, vekaletname ise beyan için gereken süreye ek süre (3d gün) verilmesi halinde bile (25/03/2018) sürenin geçmiş olduğu 15/05/2018 tarihinde çıkartıldığını, müvekkil almış olduğu 15.000 TL ödemeyi de davacı şirkete ekteki dekontta görüleceği üzere 04/06/2018 tarihinde iade ettiğini, eşyanın gümrük işlemlerinde müvekkilin kusurunun bulunmaması, davacının mal sahibi olması nedeniyle oluşan vergilerden ve kendi kusuru ile ortaya çıkmış zararlardan sorumlu olması nedeniyle açılmış olan davanın reddine ve dava konusu miktarın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, davanın reddini, davacı taraf aleyhine dava konusu miktarın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesi talep olunmaktadır.
DELİLER VE GEREKÇE: Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıştır.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı takip dosyası dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler … ve … tarafından mahkememize sunulan 26/04/2022 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; davacı ticari defter incelemelerine ve gümrük idaresinden gelen cevap yazı ve ekleri ile birlikte, dosya münderacatının incelenmesi neticesinde; Davacı eşyalarının günlük sürenin 07/03/2018 tarihinde dolduğu, davacının vekaleti 15/02/2018 tarihinde verdiği, dolayısıyla vekaletin eşyaların tasfiyesine yani 45 günlük sürenin bitimine yaklaşık 20 gün öncesinde olduğu, gümrük işlemlerin başlamasına ilişkin vekalet süre bitimine 20 gün öncesinde verilmiş ise de, çalışan adına avans olarak gönderilen ve iadesi yapılan iş avansı niteliğindeki 75.000 TL nin 19/03/2018 tarihinde gönderildiği paranın gümrük idaresinin tasfiyeye ilişkin düzenlediği 16/03/2018 tarihli TTB sonrasında olduğu, eşyalar tasfiye hükümlerine tabi tutulmakla birlikte, eşya üzerindeki tasarruf hakkının;Gümrük Kanununun 179 madde hükmü ile devam ettiği ancak, bu madde hükmü bağlamında işlem tespitine yönelik davacı talimatı bulunmadığı, bu halde iş avansının davalıya, eşyanın taşfiye kararından sonra gönderilmiş olması ile birlikte, olayın bütünü blok halde değerlendirildiğinde, eşyaların tasfiyeye kalmasına ve sonrası sürecin işletilmesinde davalı/davalıların sebebiyet vermiş olduğuna ilişkin dosya ekinde ispata delil somut bir veri/belgeye rastlanılmadığı, hukuki tavsif ve nihai kanaat 6100 sayılı HMK’nın md. 266/c.2 hükmü gereği mahkemeye ait olduğu kanaati ile rapor sunmuşlardır.
Bilirkişiler …, Dr…. ve Prof.Dr…. tarafından mahkememize sunulan bilirkişi heyet ek raporunda özetle; Davacının davalı şirketten, takip tarihi itibariye 121.762,50 TL tutarında tazminat alacağının bulunduğu; bu alacağın, talep gibi takip tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi (yıllık %9) ile birlikte tahsili gerektiği, diğer davalı …’in davacının tazminat alacağından sorumlu olmadığı görüş ve kanaati ile rapor sunmuşlardır.
Uyuşmazlığın çözümü için ispatın hukukî niteliği üzerinde de durmakta fayda bulunmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü tutulmuştur.
İspat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir” şeklindedir.
Her somut olaydaki maddi vakıaya göre lehine hak çıkaran taraf ve ispat yükü şekilleneceğinden, maddî hukuk kuralına ilişkin bu vakıaların doğru ve net bir şekilde belirlenerek ortaya konulması gerekmektedir. Maddede aksine düzenleme olmadıkça ibaresi eklendiğinden, kanunda ispat yükü ile ilgili özel bir düzenlemeye yer verildiğinde, ispat yükü genel kurala göre değil de kanunda belirtilen özel düzenlemeye göre belirlenecektir.
Vekilin özen
yükümlülüğünü düzenleyen TBK m.506/2-3’de “Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet
verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri
üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır” denilmektedir.
Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının takip ve dava tarihi itibariyle takip konusu ithal ettiği ürünlerin gümrük işlemleri için davalılara verilen vekalete uygun davranıp davranılmadığı, davalıların gümrük işlemlerinin yapılmasında kusurları olup olmadığı, var ise kusurun % itibari ile ne kadar olduğu, davacının alacağın var olup olmadığı, tahsili gereken alacak miktarının ne olduğu, davacının bu alacağı talep edip edemeyeceği, borcun ödenip ödenmediği, borçlunun temerrüte düşüp düşmediği temerrüt tarihinin , uygulanması gereken faiz tür ve oranının, buna göre tahakkuk eden faiz miktarının ve toplam alacağın ne olduğu, icra-inkar tazminatı koşullarının oluşup oluşmadığı, davalının cevap dilekçesinde belirtilen hususların mucbir sebep sayılıp sayılamayacağı hususunda toplanmış olup uyuşmazlığın çözümü bakımından tarafların ticari defterleri ve gümrük sistemi üzerinde inceleme yapılması sonucunda düzenlenen raporda davalı şirketten, takip tarihi itibariye 121.762,50 TL tutarında tazminat alacağının bulunduğu; bu alacağın, talep gibi takip tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi (yıllık %9) ile birlikte tahsili gerektiği, diğer davalı …’in davacının tazminat alacağından sorumlu olmadığı tespit edilmiş olup dosyaya sunulan belgeler ve rapor dikkate alındığında davalılardan …’in yardımcı kişi olduğu, davalı şirket adına hareket ettiği anlaşılmakla bu davalı bakımından TBK Madde 116 ve 112 uyarınca husumetten reddine karar vermek gerekmiştir. Diğer davalı bakımından ise dosyadaki delillerden davalı şirketin çalışanı (yardımcı kişisi) olarak hareket eden
davalı/…’in (TBK.md.116/f.1), davalı şirketin vekalet sözleşmesinden
kaynaklanan asli borcu olan “iş görme borucunu” ifa ederken, yan borç olan “özen ve
sadakat borçlarına” aykırı davrandığı (iş bu yan borçlarını ihlal ettiği), dolayısıyla da
davalı şirketin asli borcu olan iş görme borcunu davalı/Mithak Tekin’in (yardımcı kişinin)
gereği gibi ifa etmediği ve ihlal ettiği davalı şirketin sorumluluğunun olduğu anlaşılmakla bilirkişi raporunda tespit edilen zarar kalemleri dikkate alınarak Davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı takip dosyasında davalının yapmış olduğu itirazın 85.704,17-TL Mal Bedeli, 5.691,83-TL Yurt Dışı Kargo bedeli ve banka havale masrafı, 13.350,80-TL Navlun Bedeli, 16.512,78-TL Demuraj Bedeli olmak üzere toplam 121.239,58-TL üzerinden iptaline, takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere 3095 sayılı Kanunun 2/2.maddesi uyarıca değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına karar vermek gerekmiştir. Alacağın likit olmadığı anlaşılmakla davacının icra inkar tazminat talebinin de reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalı …’e karşı açılan davanın husumetten REDDİNE,
AÇILAN DAVANIN Davalı … Ltd. Şti bakımından KABULÜNE,
1-Davalının Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı takip dosyasında davalının yapmış olduğu itirazın 85.704,17-TL Mal Bedeli, 5.691,83-TL Yurt Dışı Kargo bedeli ve banka havale masrafı, 13.350,80-TL Navlun Bedeli, 16.512,78-TL Demuraj Bedeli olmak üzere toplam 121.239,58-TL üzerinden İPTALİNE, takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere 3095 sayılı Kanunun 2/2.maddesi uyarıca değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,
2-Alacağın likit olmaması nedeni ile icra inkar tazminat talebinin REDDİNE,
3-Alınması gerekli 8.281,87 TL harçtan peşin alınan 1.644,12 TL peşin harcın mahsubu ile 6.637,75 TL’nin davalı …’nden tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40- TL başvuru harcı, 1.644,12 TL peşin nispi harç, 7,80-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 1.706,32 TL harcın davalı … Şirketinden tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 19.185,94 TL vekalet ücretinin davalı … Şirketinden tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 426,85 TL tebligat müzekkere gideri, 7.400 TL Bilirkişi ücreti toplamı 7.826,85 TL’nin davalı … Şirketinden tahsili ile davacıya verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalı … Şirketinden alınarak hazineye irat KAYDINA,

8-Taraflarca yatırılıp harcanmayan masrafın karar kesinleştiğinde iadesine,

Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK 394/5 ve 341/1 maddesi gereğince tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.01/02/2023

Katip …
☪e-imzalıdır.☪

Hakim …
☪e-imzalıdır.☪

iş Bu Evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. Madde Uyarınca Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmış Olup, 22. Madde Uyarınca Da Islak İmza İle İmzalanmayacaktır.”