Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/382 E. 2022/398 K. 12.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/382 Esas
KARAR NO : 2022/398

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/06/2020
KARAR TARİHİ : 12/04/2022
K.YAZIM TARİHİ : 18/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketi ile davalı şirket arasında 31/05/2015 tarihinde Karşılama Yönlendirme Görevlisi Hizmet Sözleşmesinin imza altına alındığını, Bu sözleşme çerçevesinde, müvekkili şirketin, sözleşmenin Madde 3-A İşgörenin Yükümlülükleri başlıklı kısımda belirtilen görevleri üstlendiğini ve işbu görevleri tam ve eksiksiz ifa ettiğini, davalının ise, sözleşmenin Madde 4 Mali Yükümlülükler başlıklı kısmında belirtilen hizmet bedellerini ödeme yükümlülüğü altına girdiğini, işbu hizmet bedellerinin her ayın 15. günü düzenli olarak firmanın sözleşmede belirtilen hesabına ödenmesinin karar altına alındığını, ödenmemesi halinde aylık %3 vade farkı uygulanacağının hüküm altına alındığını, Sözleşmenin Madde 4-7. maddesinde sözleşmenin bitimi tarihine 1 ay kala sonlandırma talebi olmaz ise sözleşmenin yıllık %3 artışla otomatik yenileneceğinin kararlaştırıldığını, Müvekkili şirketin edimlerini süresinde ve tam olarak ifa ettiğini, ancak davalı tarafından ücretlerin süresinde ve tam olarak ödenmediğini, sürekli gecikmeli şekilde ödendiğini, Bu süreç içerisinde sadece ve sadece müvekkili şirket çalışanı ….’ın haksız ve izinsiz olarak davalıya ait aracı kullandığını ve zarar verdiğini, bu olaydan sonra da müvekkili şirket çalışanının verdiği zararların Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi’nce tespit kararı üzerine ekkili şirket tarafından davalıya hakedişlerden mahsup edildiğini, bu süreç içerisinde müvekkili şirketin davalının mevcut zararlarının giderilmesi yönünden azami itina gösterdiğini, bu süreçten sonra da taraflar arasındaki hizmet ilişkisinin devam ettiğini, Ancak bir süre sonra davalının, müvekkili şirketin hizmet bedellerini ve işbu bedellere işlemiş sözleşme faizi alacaklarını ödemediğini, Büyükçekmece …. Noterliğinin 29.01.2019 tarihli ihbarnamesi ile sözleşmeyi 15.02.2019 tarihinde sona erdirdiğini, Bunun üzerine müvekkili şirket tarafından davalı hakkında işbu sözleşmeye istinaden doğmuş hak ve alacaklara istinaden Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile icra takip işlemi başlatıldığını, davalının haksız bir şekilde borca itiraz ettiğini, davalı tarafından yapılan itirazın haksız olduğunu, davalının Küçükçekmece …. İcra Müdürülüğü’nün … esas sayılı dosyasında yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, haksız itiraz nedeniyle davalının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesi, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafça davalıya karşı başlatılan Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra takip dosyasına sundukları itirazın iptali için açılan işbu davada davacı tarafın dayanak gösterdiği 31.05.2015 tarihli Karşılama ve Yönlendirme Görevlisi Hizmet Sözleşmesi’nin 4. Maddesinde yer alan “Mali Yükümlülüklerin 2. Maddesinde: “Ödemenin zamanında yapılmaması durumunda ödemenin büyük bir çoğunluğunun ücretli maaş sgk, kdv ve genel giderler olması dolayısı ile gecikmeden dolayı aylık %3 vade farkı bir sonraki faturaya yansıtılır.” denilerek müvekkili şirket tarafından geç ödeme yapılması durumunda izlenilecek yolun açıkça belirlendiğini, Müvekkili şirketin geç ödeme yapması durumunda davacı tarafın ilgili geç ödeme dönemine ait işleyecek faizi bir sonraki faturaya yansıtmasının gerektiğini, müvekkili şirket ile yaklaşık 4 yıllık bir ticari ilişki içerisinde bulunan davacının uzun yıllardır müvekkili şirkete kestiği onlarca faturanın hiçbirine herhangi bir gecikme zammı yansıtmadığını, nitekim davacı tarafça müvekkili adına kesilen faturaların tümünün müvekkili şirketçe zamanında ödendiğini ve müvekkili şirkette herhangi bir borç kaydı bulunmadığını, Davacı tarafın sözleşme gereği hiçbir faturaya gecikme zammı yansıtmaması ve bu hususa ilişkin ihtirazi kayıt işlememiş olmasının davacı tarafın müvekkilce yapılan ödemeleri kabul ettiği anlamına geldiğini, taraflar arasındaki yıllarca süren ticari ilişkide iddia edilen ödeme gecikmelerine ilişkin hiçbir bildirim yapılmayıp, iş ilişkisinin bitmesinden sonra yıllar önce ödenen ve kabul edilen bedellere ilişkin gecikme faizi talep edilmesinin ticari hayatın olağan akışına açıkça aykırı olduğunu, davacının iddialarını kabul etmemekle birlikte, 31.05.2015 Tarihli Karşılama ve Yönlendirme Görevlisi Hizmet Sözleşmesi’nin 4. Maddesinde yer alan “Mali Yükümlülükler”in 3. Maddesinde; “Üç adet hizmet faturasının zamanında ödenmemesi durumunda hizmetimiz 15 gün önceden bilgi verilerek hizmet sonlandırılır.” denilerek davacı tarafa hizmetlerini sonlandırma imkanı tanındığını, yıllardır devam eden ticari ilişki içerisinde sözleşmeyi feshetmediğini, davacının dava dilekçesinin 4. Maddesinde belirttiği üzere davacı tarafın çalışanı tarafından müvekkili şirkete ait olan ve müvekkili şirketin garajında bulunan …marka ve model araç, müvekkili şirketin bilgisi ve izni olmadan kaçırıldığını ve müvekkili şirketin güveninin kötüye kullanıldığını, davacı şirket çalışanlarının aracı kaçırmalarının ardından …. Camii istinat duvarına çarpmaları ile araçta ve camii duvarında hasar meydana geldiğini, müvekkili şirketin uğradığı maddi zararın mahkemece tespit edilmesinin ardından davacı tarafça zarar mahsup edildiğini, fakat bu hususun müvekkili şirketin davacıya duyduğu güveni azalttığın, bu hususa rağmen sözleşmeye bağlılık ilkesi gereğince hizmet ilişkisinin devam ettiği süre boyunca davacı tarafça kesilen faturaların karşılığını zamanında ödediğini, müvekkili şirkete karşı dava konusu icra takibi ile müvekkilinden haksız kazanç elde etmeye çalışan davacının bu tutumunun tamamen kötüniyetinin göstergesi olduğunu, anılan tüm nedenlerle davacı tarafın hiçbir iddiasını kabul etmediklerini belirterek, işbu davanın reddine, Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra takip dosyasına yaptıkları itirazın kabulü ile takibin iptaline, dava masraf ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Küçükçekmece … İcra Müdürülüğü’nün … esas sayılı dosyası dosyamız arasına celp edilmiştir.

Dosyaya sunulan 17/6/2021 tarihli bilirkişi SMMM … tarafından düzenlenen raporda; Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin her iki tarafında kabulünde olduğu, Davacı tarafça incelemeye ibraz edilen; 2015, 2016, 2017, 2018 ve 2019 yılları yasal defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırıldığı, Davalı tarafça incelemeye ibraz edilen 2017, 2018 ve 2019 yılları yasal defterlerinin E-Deftere tabi olduğu, E-Deftere tabi yevmiye ve kebir defterlerinin E-Beratlarının yasal süresinde verildiği, sadece açılış tasdikine tabi envanter defterlerinin ise açılış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırıldığı, tarafların ticari defterlerinin birbiri ile örtüştüğü, davacı tarafça davalıya düzenlenen tüm fatura bedellerinin davalı tarafça ödendiği, taraflar arasındaki ihtilafın davacı tarafça davalı adına düzenlenen faturalara istinaden davalı tarafça yapılan ödemelerin zamanında yapılmadığı gerekçesiyle sözleşmenin ilgili maddesi kapsamında davacının faiz/vade farkı talebinden kaynaklandığı, taraflar arasındaki ticari ilişki incelendiğinde sözleşme süresince davalının bazı ödemeleri sözleşmede belirtilen süreden önce ödediği, bazı ödemeleri ise gecikmeli olarak ödediği, ancak sözleşme süresince davacı tarafın herhangi bir faiz/vade farkı talebinde bulunmadığı ve bu yönde davalıya herhangi bir faiz/vade farkı faturası da düzenlemediği, diğer bir ifadeyle taraflar arasında akdedilen sözleşme çerçevesinde taraflar arasında gerçekleşen 5 yıllık ticari ilişki sürecinde faiz/vade farkı yönünden bir uygulamanın mevcut olmadığının anlaşıldığı, taraflar arasında akdedilen sözleşme çerçevesinde davacının davalıdan 5 yıllık ticari ilişki boyunca talep etmediği faiz/vade farkı tutarlarını talep edip edemeyeceği hususunda takdirin yüce mahkemeye ait olduğu, Sayın mahkemenin bu yöndeki kanaatine göre davacı talebinin alternatifli olarak; 1. Alternatif: Sayın mahkemenin davacının davalıdan vade farkı/faiz talep edemeyeceği yönünde bir kanaate varması durumunda davacı tarafça davalıdan talep edebileceği herhangi bir alacak bulunmadığı; 2. Alternatif: Sayın mahkemece davacının davalıdan vade farkı/faiz talep edebileceği yönünde bir kanaate varılması durumunda ise davacının davalıdan talep edebileceği faiz/vade farkı alacağının 12.246,03 TL olarak hesaplandığı, davacı tarafça icra takip tarihine kadar ilave faiz talep edildiği, ancak davacı tarafça davalıya herhangi bir faiz/vade farkı faturası düzenlenmediği, söz konusu alacakla ilgili davalıya herhangi bir ihtarname de gönderilmediği, bu nedenle davalının sözleşme kapsamında hesaplanan faiz/vade farkı alacağı nedeniyle temerrüt tarihi tespit edilemediğinden takip tarihine kadar işlemiş faiz hesaplanmadığı belirtilmiştir.
Dosyaya sunulan 11/01/2022 tarihli bilirkişi SMMM … tarafından düzenlenen ek raporda; tarafların kök rapora itirazları değerlendirilerek kök rapordaki görüşünde herhangi bir değişiklik olmadığı belirtilmiştir.
Huzurda görülen dava itirazın iptali davası olup, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan normal bir eda davasıdır.
Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde vereceği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi davanın kabulü halinde borçlu da alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Bu nedenle mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Yasal dayanağını İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Dosyada ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; Yargıtay’ın 27.06.2003 tarih ve E:2001/1, K:2003/1 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’na göre vade farkı istenebilmesi için, taraflar arasında bu yönde yazılı bir sözleşmenin ya da bu doğrultuda oluşmuş bir teamülün bulunması şarttır. Teamülün mevcut olduğunun kabulü için ise en az iki ya da daha fazla vade farkı faturasının davalı tarafça itirazsız olarak ödenmiş olması gerekmektedir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2004/19-470 E. ve 2004/462 K. sayılı Kararı) Taraflar arasında imzalanan sözleşme ile hizmet bedellerinin her ayın 15. gününde düzenli olarak firmanın sözleşmede belirtilen hesabına ödenmesi; belirlenen ödeme gününde hizmet bedelinin ödenmemesi halinde aylık %3 vade farkının uygulanacağı düzenlenmiştir. Her ne kadar davalı tarafından sözleşme ilişkisinin devam ettiği süre boyunca hiçbir zaman vade farkının talep edilmediği; sözleşme ilişkisi sona erdikten sonra vade farkı talep edilmesinin kötü niyetli olduğu iddia edilmiş ise de davacının sözleşme ile kararlaştırılan vade farkı talep etme hakkından açıkça vazgeçmemiş olması ve sözleşme ilişkisi devam ederken talepte bulunulmamış olmasının davacının talep hakkını ortadan kaldırmayacağının kabulü ile davalının bu yöndeki savunmalarına mahkememizce itibar edilmemiştir. Mahkememizce denetime elverişli ve tekniğine uygun olarak düzenlendiği kabul edilen bilirkişi raporları doğrultusunda açılan davanın kısmen kabulü ile davalı takip öncesi temerrüde düşürülmediğinden davacının takip öncesi faiz talebinin reddine; davacı tarafından takibe konu vade farkı alacağı hakkında fatura düzenlenmemiş olması ve alacağın likit olmaması nedeni ile davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine ve davalının şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-AÇILAN DAVANIN KISMEN KABULÜ ile davalının Küçükçekmece…. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın 12.246,03 TL asıl alacak yönünden İPTALİ ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere 3095 sayılı Kanunun 2/2. maddesi uyarıca değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,
2- Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
3- Alacağın likit olmaması nedeni ile davacının icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
4- Şartları oluşmayan davalının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
5-Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 836,53 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 114,02 TL nispi harçtan mahsubu ile bakiye 722,51 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafından sarf olunan (1.000,00 TL bilirkişi ücreti + 70,00 TL posta ücreti tebligat, müzekkere masrafından ibaret) 1.070,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına (%52,16 kabul oranı) göre hesaplanan 558,11 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı tarafından yatırılan 7,80 TL vekalet harcı, 54,40 TL başvurma harcı ve 114,02 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
9-Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı taraf lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1. maddesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı taraf lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1. maddesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-6235 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 13. fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin kabul ve red oranına göre hesaplanan 631,43 TL’sinin davacıdan, 688,57 TL’sinin ise davalıdan tahsili ile Hazineye İRAT KAYDINA,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/04/2022

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı