Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/375 E. 2020/803 K. 02.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/375 Esas
KARAR NO : 2020/803 Karar

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 24/06/2020
KARAR TARİHİ : 02/12/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkili şirketin müflis şirket ……. İnşaat Taahhüt İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nden iflas tarihi itibariyle,…… Bankası A.Ş. ……. Şubesine ait …… seri no’lu 75.000,00 TL’lik 31.01.2014 keşide tarihli Çek nedeni ile 13.080,00-TL, ….. bank A.Ş. ……. Şubesine ait ……. seri no’lu 50.000,00 TL’lık 31.03.2014 keşide tarihli Çek nedeni ile 48.880,00-TL olmak üzere toplamda 61.960,00-TL (ana para) alacaklı bulunduğunu, bu çeklerin İstanbul ….. İcra Müdürlüğü’nün ……. Esas sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, kesinleşen bu alacaklar ve ferileri nedeniyle iflas masasına kayıt talebi sonucunda taleplerinin alacağa dayanak çeklerin zamanaşımına uğramış olduğu gerekçesi ile reddedildiğini, ancak çekler zamanaşımına uğramadığını, İstanbul …… İcra Müdürlüğü’nün ……. Esas sayılı dosyası ile takibe konu edildiğini, müvekkiline ait bu çeklerden kaynaklanan 61.960,00-TL anapara alacağı ve bilirkişi marifetiyle hesaplanacak ferilerinin iflas masasına kaydını talep etmiştir.
CEVAP: Davalı iflas idare memuru cevap dilekçesi ile davacının zorunlu arabuluculuk şartına tabi olmayan işbu kayıt kabul davasında arabulucuya başvuru yaparak huzurdaki davayı iflas idaresinin ret kararının kendisine tebliğinden itibaren dava açmak için hak düşürücü süre olan 15 gün içinde açmadığından huzurdaki davanın hak düşürücü süreye uyulmaması sebebiyle usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıştır.
Dava, İİK’nun 235’nci maddesine istinaden açılmış olup, iflas idaresince kabul edilmeyen alacağın müflisin’in iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesi istemine ilişkindir.
2004 sayılı İİK’nun 235 nci maddesinin birinci fıkrası hükmü “Sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren onbeş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar. 223 üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmü mahfuzdur. Bu davaya bakan mahkeme, davacının isteği halinde ikinci alacaklılar toplantısına katılıp katılmaması ve ne nisbette katılması gerektiği konusunda 302 nci maddenin altıncı fıkrasına kıyasen onbeş gün zarfında karar verir.” şeklinde olup madde de yazılı süre hak düşürücü süredir.
Yukarıda anılan Kanun’un 234/1. maddesi, “iflas idaresi sıra cetvelini iflas dairesine verir ve alacaklıları 166. maddenin 2. fıkrasındaki usule göre ilan yoluyla haberdar eder.” hükmünü, İİK’nın 235/1. maddesinin ilk iki cümlesi “Sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren onbeş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar. 223. maddenin üçüncü fıkrası hükmü mahfuzdur.” hükmünü içermektedir. İİK’nın 234/2. madde hükmü uyarınca yapılan tebligat bilgi verme mahiyetinde olup, dava açma süresi bu tebligat ile başlamaz. Bu madde hükümlerinden de anlaşılacağı üzere, iflas, sıra cetveline itiraz davaları süreye tabi olup, bu süre kural olarak sıra cetvelinin İcra ve İflas Kanunu’nun 166. maddesinde gösterilen usulde ilanından itibaren işlemeye başlar. Eğer davacı aynı Kanun’un 223. maddesine göre tebliğe elverişli adres gösterir ve gerekli masrafı avans olarak yatırırsa, süre kendisine yapılan tebliğden itibaren hesaplanır.
Hak düşürücü süre hak sahibinin hakkın korunması için kanun veya sözleşme ile belirlenen süre içerisinde belirlenen eylem veya işlemleri yapmaması nedeniyle hakkın sona ermesi sonucunu doğuran süredir.Hak düşürücü sürelerin kanunla düzenlenmesi asıldır. Tarafların sözleşme ile hak düşürücü süreleri belirlemeleri, bu süreleri değiştirmeleri veya ortadan kaldırmaları mümkün değildir Hak düşürücü süreler hakkı tamamen sona erdiren, yok eden, düşüren sürelerdir. Hak sahibi alacaklı kanunla veya sözleşme ile belirlenen süre içerisinde öngörülen eylem veya işlemleri yapmadığı takdirde o hak tamamen ortadan kalkmakta, silinmekte düşmektedir. Artık o hakkın istenmesi, dava ve takip edilmesi mümkün değildir.Hak düşürücü sürenin sonunda hakkın sona ermesi için karşı tarafın borçlunun bir eylem veya işlem yapmasına gerek yoktur. Hak düşürücü süre geçmekle kendiliğinden son bulur (Tekinay/Akman/ Burcuoğlu/Altop: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 2, İstanbul, 1985-1988, s. 1385 vd , Reisoğlu, S.: Genel Hükümler, İstanbul, 2002, s. 348).
Hak düşürücü süreler itiraz niteliği taşırlar. Taraflar hak düşürücü süreyi davanın her aşamasında hatta kararın bozulmasından sonra da ileri sürülebilirler. Ayrıca hak düşürücü sürelerin incelenmesi tarafların iradelerine bırakılmamıştır. Hâkim tarafından kendiliğinden göz önünde tutulması, araştırma ve inceleme konusu yapılması gerekmektedir (Feyzioğlu, N. Feyzi: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. 1-2, İstanbul 1976, s. 521).
Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; Kayıt kabul davası, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerini içermediğinden, kayıt kabul davası açılmadan önce zorunlu arabuluculuğa başvurulması yönünde bir dava şartı bulunmadığı gibi iflas idaresinin de arabuluculuk görüşmesine katılma yetkisi de bulunmamaktadır.Buna rağmen davacı vekili,arabulucuya başvurup anlaşmama tutanağı düzenlendikten sonra huzurdaki davayı açmıştır.Davacı vekilinin bu yanlışlığı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 07/10/2020 gün ve ……. esas,……. karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi düzeltilebilecek bir yanlışlık kabul edilip TBK’nın 158 nci maddesi uyarınca kendisine ek süre tanınması gerekmekte ise de, davacı vekilinin arabulucuya süresinde yani dava açma süresi olan 15 gün içinde başvurup başvurmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Müflis şirketin iflas işlemlerinin yürütüldüğü iflas masası sıra cetveline ilişkin ilanları 01/03/2020 tarihinde ……. Gazetesinde ve 04/02/2020 tarihinde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yaptırmış, sıra cetveli ilanı ile iflas idaresi tarafından verilen red kararı ise 04/03/2020 tarihinde davacı vekiline tebliğ edilmiş,davacı vekilinin tebliğ masrafı adı altında bir ücreti iflas masasına yatırmadığı anlaşılmıştır. Yargıtay …… ncü Hukuk Dairesinin 05/02/2020 gün ve ……. esas,……. karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi İİK’nın 223. maddesine göre tebliğe elverişli adres gösterilir ve gerekli masrafı avans olarak yatırılırsa, süre itiraz edene yapılan tebliğden itibaren hesaplanması gerektiği, masraf yatırılmadığı halde tebligat yapılmış olsa bile ilana ilişkin kuralın yine geçerli olacağı yönündedir. Davacı vekili tarafından tebligat giderleri ile ilgili herhangi bir masraf yatırılmadığı,yine de iflas idaresi tarafından tebligatın yapıldığı,ancak bunun süreyi başlatmakta bir öneminin bulunmadığı,sürenin en son ilan tarihinden itibaren başlatılması gerektiği,buna göre 01.03.2020 tarihinde başladığının kabulü gerektiği, davacı vekilinin 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde yanlışta olsa arabulucuya başvurmadığı, 18.03.2020 tarihinde arabulucuya başvurduğu anlaşılmakla açılan davanın hak düşürücü süreye ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
AÇILAN DAVANIN HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜREDEN REDDİNE,
1-Peşin harcın mahsubu ile bakiye harç tayinine yer olmadığına,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Sarf edilmeyen gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irat KAYDINA,

Dair davacı vekilinin yüzüne karşı HMK 394/5 ve 341/1 maddesi gereğince tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/12/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza

“iş Bu Evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. Madde Uyarınca Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmış Olup, 22. Madde Uyarınca Da Islak İmza İle İmzalanmayacaktır.”