Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/365 E. 2021/399 K. 20.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/365 Esas
KARAR NO : 2021/399

DAVA : Alacak (Tellallık Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/06/2020
KARAR TARİHİ : 20/04/2021
K.YAZIM TARİHİ : 17/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Tellallık Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP:Davacı vekili dava dilekçesi ile davalılar tarafından “… ili, … ilçesi … Köy yolu … parsel” sayılı gayrimenkul üzerine inşa edilen binada mevcut 21 adet daire ve 6 adet dükkanın pazarlanması ve satış işlemlerinin … Gayrimenkul … tarafından yapılması hususunda 06/12/2017 tarihinde sözleşme imzalandığı, taraflar arasında imzalanan sözlşeme gereğince daire satışlarından 5.000.00 TL, dükkan satışlarından 7.500.00 TL satış komisyonunun davalılar tarafından davacıya ödeneceği, söz konusu projeden toplam 18 adet daire satışı yapıldığı ancak bunlardan 16 tanesine ait satışa ilişkin olarak davacıya ödenmesi gereken toplam 80.000,00 TL’nin ödenmediği, açıklanan nedenlerle davasının kabulü ile davaya konu edilen alacakla ilgili olarak davalının temerrüde düşürüldüğü ihtar tarihi olan 26/02/2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar tarafından verilen cevap dilekçesi ile dava konusu alacağın zaman aşımına uğradığı, davacının tüm daireleri kendi sattığına dair iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davacının sadece 8 ve 10 numaralı dairelerin satışına aracılık ettiğini, söz konusu aracılık bedelleri olan 10.000,00 TL’yi ödemeye hazır olduklarını, davacının diğer taleplerinin reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıştır.
Dosyamız arasına Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası, dava konusu taşınmazlara ilişkin tapu kayıtları, Bakırköy …. Noterliği’nden keşide edilen 26/02/2019 tarih ve … yevmiye ve 06/03/2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnameler ile tebliğ mazbatalarının fotokopileri celp edilmiştir.
Taraflar arasında imzalanan sözleşme aslı mahkememiz kasasına alınmıştır.
Davacı gerçek kişi ile davalı gerçek kişinin tacir araştırması yapılması için ilgili vergi dairesi, ticaret odası ve esnaf ve sanatkarlar odaları birliği başkanlıklarına müzekkere yazılmış; Kocasinan Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden gelen 17/02/2021 tarihli cevabi yazıda …’ın 213 sayılı VUK kapsamında işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu, Beylikdüzü Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden gelen 17/02/2021 tarihli cevabi yazıda …’ın 213 sayılı VUK kapsamında olmadığı ve defter tutmam yükümlülüğünün bulunmadığı belirtilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5. maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin E. 2015/1057, K. 2015/788, T. 20.2.2015 sayılı kararına göre;
“6098 Sayılı TBK’nın 532 vd maddelerindeki düzenlemeye göre komisyon sözleşmesi, ücret karşılığında kendi adına ve vekalet verenin hesabına kıymetli evrak ve taşınırların alım satımını üstlendiği sözleşmedir. Aynı Kanunun 520-525 maddelerinde düzenlenen simsarlık sözleşmesi ise “… simsarın ( tellalın ), taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkanını hazırlamasına veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir. Simsar, ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır”. TTK’nın 4/1-c. maddesine göre, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın komisyon sözleşmesinden ( 532-545 maddeler ) doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Tellallık ( simsarlık ) sözleşmesinden doğan hukuk davaları ise TTK/nın 4. maddesi anlamında ticari dava sayılmamıştır.
Dosya kapsamından, taraflar arasında 17.03.2011 tarihli tellallık sözleşmesi yapıldığı, sözleşme, emlak satışına yapılan aracılık karşılığında ve satış sözleşmesinin gerçekleşmesi halinde hak edilecek ücrete ilişkindir. Davacı, emlak satışı gerçekleştiği halde sözleşmede kararlaştırılan ücretin kendisine ödenmediğini iddia etmekte ve bu ücretin tahsilini istemektedir.
Somut olayda, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, emlak satışına yapılan aracılık karşılığında sözleşme ile kararlaştırılan ücretten kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Buna göre taraflar arasında, 6102 Sayılı TTK’nın 520 vd maddelerinde düzenlenen simsarlık ( tellallık ) sözleşmesi bulunmaktadır. TTK’nın 4. maddesi anlamında ticari iş sayılmayan tellallık sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.”
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlık emlak satışına yapılan aracılık karşılılığında sözleşme ile kararlaştırılan ücretten kaynaklıdır. Taraflar arasındaki sözleşme 6102 sayılı TTK’nın 520. maddelerinde düzenlenen simsarlık sözleşmesi olup, söz konusu sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklar mutlak ticari dava niteliğinde değildir. Mahkememizce taraflara dair yapılan tacir araştırmasında taraflardan …’ın 213 sayılı VUK kapsamında işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu, diğer taraf …’ın 213 sayılı VUK kapsamında olmadığı anlaşılmakla uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmekte olduğundan, kamu düzeninden sayılan mahkemenin görevli olmasının HMK’nın 114/1-c maddesinde dava şartı olarak düzenlendiği, taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE, uyuşmazlığın çözümünde Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna,
2- 6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
3- HMK’nın 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4- Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra talepte bulunulmaması nedeniyle davaya görevli mahkemede devam edilmemesi durumunda yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nın 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARINA,
5- Yargılama gideri ve harçların görevli mahkeme tarafından nihai karar ile birlikte değerlendirilmesine,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/04/2021

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı