Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/287 E. 2020/885 K. 21.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/287
KARAR NO : 2020/885

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/04/2020
KARAR TARİHİ : 21/12/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkili tarafından, bankalar gibi mevduat toplama yetkisi bulunan davalı şirketin merkez şubesinde 10.09.1999 tarihinden …… nolu mevduat hesapları açıldığını, bu nedenlerle, davalı şirket tarafından, müvekkiline kar ve zarara katılma hesap cüzdanları düzenlenerek verildiğini, bu hesaplarda halen müvekkiline ait 27.650,00 USD para bulunduğunu, davalı şirket yetkililerince sözlü olarak bildirilmesine ve imzasız belge verilmesine rağmen davalı şirkete Kadıköy …… Noterliği’nce 21.03.2019 tarih ve ……. yevmiye nolu noter ihtarı ile verilen 7 günlük süre içinde müvekkilinin parasını ödemediğinden ve bir cevap da verilmediğini, fazlaya ilişkin haklarımızı saklı tutularak, 200,00 USD karşılığı olan 1400,00 TL’nin, tahsil tarihindeki kur üzerinden işletilecek en yüksek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile dava konusu alacağa itiraz ettiklerini, davacının müvekkili şirket nezdindeki hesabı kar ve zarara katılım akdine dayanmakta olup, davacının dava tarihi itibariyle müvekkili şirketten henüz kesinleşmiş, muaccel ve likit bir alacağı bulunmadığını, dava konusu alacak, dava tarihi itibariyle muaccel ve talep edilebilir, likit bir alacak olmadığından, bu alacaga ilişkin herhangi bir faiz de talep edilemeyeceğini, davacı tarafın muaccel ve talep edilebilir bir alacağı söz konusu olmadığından bu alacaktan neşet edecek herhangi bir faiz de söz konusu olmadığını, bu nedenle kesin ve muaccel olmayan işbu alacaktan dolayı işlemiş ve işleyecek faiz talep edilemeyeceğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıştır.
Kar ve Zarara Katılma Hesabı akdi çerçevesinde açılan hesaplara Katılma Hesabı adı verilir. Tasarrufunu faizsiz bankaya yatırarak katılma hesabı açtıran kişi vade sonunda ne miktarda kar payı alacağını önceden bilemez. Hatta karın yanında anaparanın da aynen ödeneceği garantisi verilmemektedir. Katılma hesaplarında biriken para, aynı vade ve döviz türündekilerle birleşerek bir havuz oluşturur ve katılım bankası tarafından çeşitli kredi usûlleriyle işletilir. Bir kredi kârla sonuçlanırsa havuza kâr gelir. Zararla sonuçlanırsa da havuz bu ölçüde zarar etmiş olur. Havuz kendi dönemini kârla kapatırsa banka hesap sahibine anapara ile birlikte kâr dağıtır. Banka dönemi zararla kapatırsa dönem sonunda hesap sahibinin anaparasının bir kısmı eksilmiş olur. Zaten işlemin niteliği kâr kadar zarar riskinin de varlığıdır.
Kar-zarara katılım hesaplarının tasfiye sonucu beklenmeden talep edilemeyeceği doğrultusunda Yargıtay’ca pek çok emsal nitelikte kararlar verilmiştir. (Yargıtay 19.HD 2015/2915esas-15255karar sayılıve 23.11.2015tarihli kararı da aynı yoldadır.)
“…Dosyada mevcut davacı vekilinin ibraz ettiği, davalı şirketin 2015 yılı tasfiye kurul raporunda tasfiye sürecinde yapılan işlemlerin bildirildiği ,katılım hesabı sahiplerine yapılan ödemelerden bahsedilip mudi sayısının önemli oranda düşürüldüğüne yer verildiği görülmektedir. Davacı vekilinin davalı tasfiye memurlarının kasten tasfiyeyi sonlandırmadıkları iddiasının bir dayanağı yoktur.Davalı şirketin tasfiye halinde olup bu aşamada kar-zarar durumunun sonuçlanmadığı, davacının kar-zarar hesabına yatırdığı para hakkında talepte bulunmasının mümkün bulunmadığı, alacağın muaccel hale gelmediği ve tasfiye memurlarına yönelik istem bakımından iddianın ispat edilemediği anlaşılmakla davanın reddine ilişkin hükme yönelik ileri sürülen istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir…” T.C. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ….. Hukuk Dairesi, …… Esas, ….. Karar sayılı ilamının temyizi ile “…İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …… Hukuk Dairesi tarafından tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı finans şirketinin halen tasfiye halinde olup bu aşamada kâr ve zarar durumunun sonuçlanmadığı, davacının kâr ve zarar hesabına yatırdığı para hakkında talepte bulunmasının mümkün bulunmadığı, alacağın muaccel hale gelmediği ve tasfiye memurlarına yönelik istem bakımından iddianın ispat edilemediği gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir…” T.C. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2018/4854 Esas, 2019/6315 Karar.
Dosya tüm deliler ile birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki ilişki , kar ve zarar ortaklığına dayalı katılım hesabına ilişkindir.Davalı finans kurumu hakkında BDDK nın 10.02.2001 tarih ve 171 sayılı kararı ile faaliyetin sona erdirilmesine karar verilmiştir. Faaliyet izni kaldırılan şirketin tasfiye haline girmesine ve tasfiye işlemlerinin 6762 sayılı kanun gereği yapılmasına fon kurulunca karar verilmiş olup ;tasfiye işlemleri AŞ nin tasfiyesi hükümlerine göre devam etmekte olup davalı finans şirketinin halen tasfiye halinde olduğu ve tasfiyenin halen sonuçlanmadığı, davacının talebinin şirketin kâr veya zarar durumunun tespit edilip alacak ve geriye etkili fesih durumunun değerlendirilmesinin bu aşamada mümkün olmadığı anlaşılmakla açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
AÇILAN DAVANIN REDDİNE
1-Peşin harcın mahsubu ile bakiye harç tayinine yer olmadığına,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irat KAYDINA,

4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 1.400 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
5-Sarf edilmeyen gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/12/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza

“iş Bu Evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. Madde Uyarınca Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmış Olup, 22. Madde Uyarınca Da Islak İmza İle İmzalanmayacaktır.”