Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/274 E. 2020/312 K. 18.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/274
KARAR NO : 2020/312

DAVA : Hakem Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 18/09/2015
KARAR TARİHİ : 18/06/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan Hakem Kararının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacının 18/09/2015 harçlandırma tarihli dava dilekçesi ile; Hakem heyetinin vermiş olduğu karar gerçeklikten uzak tamamen sübjektif kriterlere göre verilmiş bir karar olduğunu, çünkü tahkim dosyasında tespit edilen m2 başına düşen birim fiyatlar hayatın olağan akışına tamamen ters bulunduğunu, öte yandan dava konusu taşınmazın gecikildiği iddia edilen sürelerde, ekonomik kriz ve diğer mücbir nedenlerle kiraya verilme imkanı bulunmadığı gerçekleri göz ardı edilerek bilirkişilerce tespiti yapılmış ve bu yönde eksik inceleme yapılarak tahkim kararı verildiğini, davalı şirket ve sahibi …., söz konusu inşaatın yapı denetim işlerini ve kontrol işlerini yaptığını, inşaatın iskan ruhsatının alımında meydana gelen gecikmenin ;yaşanan ekonomik kriz, kötü hava şartları ve mücbir sebeplerden kaynaklandığını bildiğini, ayrıca iskan ruhsatının alınmasında yaşanan gecikmede davalı şirketin ve şirketin sahibi ….’nun bizzat sorumluluğu bulunduğunu, sözleşmeye konu gayrimenkulün bulunduğu iş merkezinde aynı şartlarla gayrimenkul alımında bulunan Merkez Bankası dahi bu gecikmenin mücbir sebepten kaynaklandığını , beyan ve kabul ettiğini, nitekim tahkim heyeti bu konuyu da göz ardı ederek bir karar verdiğin, ve eksik incelemede bulunduğunu, 02/04/2009 tarihli gayrimenkul sözleşmesi ile muhataba vaat edilen 24 ay içinde işyeri gayrimenkuller fiilen teslim edildiğini, davalının herhangi bir zararı söz konusu olmadığını, söz konusu sözleşmeye göre işyeri teslim müddeti içinde alıcıya fiilen teslim edildiğini, müvekkilinin şirket sebebi ile herhangi bir zararı da söz konusu olmadığını, kaldı ki alıcı işyerinin tamamlanarak alıcısına teslim edildiğini,malik ve kiracısı tarafından kullanılmaya başlandığı da bilindiğini, davalının işyerinin talebine rağmen hala teslim edilmediğinden bahsetmesinin mümkün olmadığını, dolayısıyla davalının iddia ettiği gibi bir zararı da söz konusu olmadığını, söz konusu işyeri süresinde teslim edildiğinden davalı şirketin herhangi bir kira alacağı kaybının olmasının mümkün olmadığını dolayısıyla davalının talep ettiği miktar haksız ve hukuki dayanaktan yoksun ve fahiş bir miktar olduğunu, davalı alıcı şirkete herhangi bir borçlarının olmadığını, davalı gayrimenkulu teslim alamadığı iddiasıyla ve kira veremediği iddiasıyla zarar talebinde bulunduğuna göre müracaat eden kiracılarına bu gayrimenkulü kiralayamadığını da ispat etmiş olmadığını, etmiş olduğu varsayılsa dahi, bilirkişilerce tespit olunan ve tahkim heyetince kararı verilen brüt ¨ 97.439,20 toplam kira kaybı hiçbir şekilde kesin delille ispat edilememiş tamamen yoruma dayalı olarak müvekkili aleyhine takdir olunduğunu, bilirkişi raporuna sunduğumuz beyanlar doğrultusunda davalının lehine verilen haksız ve yersiz 25/08/2015 tarihli tahkim kararının iptaline, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin 06/01/2016 tarih cevap dilekçesini özetle; Davacı, dava dilekçesinde HMK md.439’da sayılan hiçbir duruma dayanmadığı gibi tahkim yargılaması devam ederken de bu durumları ileri sürerek hiçbir itirazda bulunmadığını ve tahkime devam ettiğini, böylelikle davacı, HMK md. 409 uyarınca itiraz hakkından feragat etmiş sayıldığını, kanunun gerekçesinde belirtildiği üzere aksi durum iyiniyet ilkesine aykırı olduğunu, kaldı ki, tahkim yargılaması usul ve yasaya uygun yapıldığını, bu durumlardan hiçbirisi hiçbir şekilde tahkim yargılamasında gerçekleşmediğini, iptal davasında hakem heyeti kararının esastan incelenemeyeceğini, davacı vekilinin dava dilekçesinde belirttiği bütün konular davanın esasına ilişkin olduğunu, buradan hareketle Mahkemece huzurdaki davada hakem heyeti kararının esası hakkında hiçbir inceleme yapamadığını, davacı vekili HMK md.439’daki sebeplerden hiçbirisine dayanmadığını ve tahkim yargılaması devam ederken de hiçbir itirazda bulunmayarak tahkime devam ettiği için davanın reddi gerektiğini, HMK md.439’da düzenlenen hakem kararlarına karşı iptal davası temyiz yargılaması olmadığını, davacı vekili, hakem kurulunun kararının iptali davasında dava dilekçesinde HMK md. 439’da tahdidi olarak sayılan durumları açıkça belirtimesi gerektiğin, ancak davacı vekili bu durumlardan hiçbirisini dava dilekçesinde ileri sürmediğini, bu sebeple mahkemece HMK md. 25 göre uyarınca davacı vekilinin dilekçesinde belirtmediği vakalar resen nazara alınamayacağını, hakem kurulu kararına konu uyuşmazlık taşınmazın geç teslimi sebebiyle talep edilen kira kaybı alacağı olduğunu, bu uyuşmazlık Türk hukukuna göre tahkime elverişli olduğunu ve hakem kurulunun verdiği karar kamu düzenine uygun olduğunu, bu sebeple HMK md. 439 uyarınca davanın reddi gerektiğini, Tahkim sözleşmesinin taraflarından birinin ehliyetsiz ya da tahkim sözleşmesinin geçersiz olduğunu, Hakem veya hakem kurulunun seçiminde, sözleşmede belirlenen veya bu kısımda öngörülen usule uyulmadığını, kararın, tahkim süresi içinde verilmediğini, hakem veya hakem kurulunun, hukuka aykırı olarak yetkili veya yetkisiz olduğuna karar verdiğini, hakem veya hakem kurulunun, tahkim sözleşmesi dışında kalan bir konuda karar verdiği veya talebin tamamı hakkında karar vermediği ya da yetkisini aştığını, tahkim yargılamasının, usul açısından sözleşmede veya bu yönde bir sözleşme bulunmaması hâlinde, bu Kısımda yer alan hükümlere uygun olarak yürütülmediği ve bu durumun kararın esasına etkili olduğunu, tarafların eşitliği ilkesi ve hukuki dinlenilme hakkına riayet edilmediğini, hakem veya hakem kurulu kararına konu uyuşmazlığın Türk hukukuna göre tahkime elverişli olmadığını, kararın kamu düzenine aykırı olduğunu,
davacının hakem kurulu kararının esasına ilişkin sebeplere dayanan iptal davasını hiçbir şekilde kabul etmediklerini, davacının oy birliği ile alınan bu kararlarla inşaatların kendi kusurlarından dolayı geciktiğini, mücbir sebeplerin söz konusu olmadığını ve gecikme tazminatı ödeyeceklerini açıkça kabul ettiğini, hakem kurulu tahkim yargılamasında tarafların iddia ve savunmaları, bütün deliller toplanmış, tanıklar dinlenmiş, bilirkişi incelemesi yaptırılmış, tarafların beyan ve itirazları değerlendirilerek usul ve yasaya uygun olarak davalarının kabulüne karar verildiğini, davacı, geç teslim sebebiyle talep edenlere tazminat ödenmesini, iki ayrı genel kurulunda oy birliği ile kabul edilmesine rağmen huzurdaki davada bu kararlar yokmuş gibi beyanlarda bulunması, usul ve yasaya uygun hakem kurulu kararına karşı dava açması açıkça hakkın kötüye kullanılması olduğunu , bu sebeplerle davanın reddi gerektiğini, yargılama masrafları ile ücreti vekâletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan ilk yargılama sonunda verilen karar,Yargıtay ….ncu Hukuk Dairesinin 25/10/2018 gün ve …. esas,…. karar sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava,hakem kararının iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili,25/08/2015 tarihli hakem kararının iptalini istemiş,davalı vekili de davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık gayrimenkul satış vaadi ve alıcı kredisi temini sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Sözleşmenin 21.maddesinde taraflar arasındaki uyuşmazlıkların çözümü için tahkim şartı öngörülmüş ise de tapuda kayıtlı bir taşınmazın satış vaadi sözleşmesinin geçerli olabilmesi için noterde ( resmi şekilde) yapılması gerektiğinden, somut olayda da söz konusu sözleşme noterde yapılmadığından geçersizdir. Taraflar arasındaki sözleşme tarihi 02/04/2009 olup 818 sayılı BK’nun yürürlükte olduğu dönemde imzalanmıştır. 6098 sayılı TBK 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 6101 sayılı TBK’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 2. maddesinde, TBK’nun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kurallarının gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanacağı, 7. maddesinde ise derdest davalara da uygulanacağı hükme bağlanmışsa da bu düzenlemeler kamu düzenine ve genel ahlaka yönelik kurallara ilişkin olup somut olayda uygulama yeri bulunmamaktadır. Bu nedenle TBK’nun 412/4. maddesindeki “Tahkim sözleşmesine karşı asıl sözleşmenin geçerli olmadığı itirazında bulunulamaz” hükmü somut olayda uygulanamaz.
Bu durumda gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olup, sözleşmedeki tahkim şartının da geçersiz olduğu anlaşıldığından davanın kabulü ile 25/08/2015 tarihli hakem kararının iptaline karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın KABULÜ ile; hakemler …, …. ve …. tarafından verilen 25/08/2015 tarihli hakem heyeti kararının İPTALİNE,
2-Alınması gerekli ¨54,40 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨27,70 harcın mahsubu ile bakiye ¨26,70 harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
3-Davacı tarafından ödenen ¨27,70 Başvurma Harcı ile ¨27,70 Peşin Harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan 12 adet tebligat + posta ücreti ¨155,00 yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen ¨3.400,00 ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
6-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨155,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair,6100 sayılı HMK’nun geçici 3 üncü maddesinin 2 inci fıkrası yollamasıyla mülga 1086 sayılı HUMK’nun 26/09/2004 gün ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümleri uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı . 18/06/2020

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Kâtip …
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”