Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/243 E. 2020/635 K. 13.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/243 Esas
KARAR NO : 2020/635

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/02/2020
KARAR TARİHİ : 13/10/2020
K.YAZIM TARİHİ : 23/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Bakırköy … Tüketici Mahkemesi … Esas sayılı dosyasına sunmuş olduğu 05.02.2020 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirket arasında 20/09/2013 tarihinde … Konut Satış Sözleşmesi imzalanmış olduğunu, … Blok …. kat …. nolu (Tapuda .. Blok 24. Kat 389 nolu) taşınmazın satışı konusunda anlaşıldığını, Müvekkil ilgili sözleşme gereği satış bedelini ödemesinden sonra taşınmazı tapuda devraldığını, Müvekkili taşınmazı 10/06/2016 tarihinde teslim aldığını, 20/09/2013 tarihli sözleşme konusu konuta ait satış bedelinin tamamen ödendiği ayrıca satış bedeline dahil olmayan ve harçlarında ayrıca tahsil edildiğine ilişkin evrağı davalıdan teslim aldığını,Müvekkil, ifade edilen bedelleri ödemesinden sonra taşınmazların zilyetlerini devraldığını, Dolayısıyla müvekkil taşınmazlar üzerine taşınmazların bedelini ödediği tarihten itibaren zilyetli olduğunu, Müvekkili taşınmazın tapusunu devralmış olup taşınmaz üzerinde davalı lehine ipotek tesis edildiğini öğrendiğini, Davalının bugüne kadar ipoteğin kaldırılacağını gerek ihtarname ile gerekse sözlü olarak tarafına bildirimde bulunulduğunu, Ancak davalının borcu sebebiyle konulmuş olan ipoteklerin taşınmazın satış bedeli ve satışa dahil olmayan diğer bedeller ödendiği halde taşınmaz üzerindeki takdiyatlar kaldırılmadığını,
Tedbiren ve davalıdır şerhinin tapu kaydına işlenerek, belirtilen taşınmazın müvekkil üzerine olan tapu kaydındaki haksız iyiniyete aykırı olarak üzerinde davalı lehine bulunan takyidatların, ipoteklerin müvekkil ile satım sözleşemesinin yapıldığı tarihten itibaren pürüzler ve takyidatların tapu kaydından silinmesine, müvekkilin zarara uğramaması için teminatsız olarak tedbir kararı verilmesine ve tedbirin karar kesinleşinceye kadar devamına, ayrıca taşınmaz tapu kaydına davalıdır şerhinin işlenilmesine,Belirtilen bağımsız bölüm üzerindeki taşınmazın müvekkile satışından sonra davalının borçları sebebiyle konulan ipoteğin fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …. -… Aş Vekili 12.04.2020 Uyap kayıt tarihli cevap dilekçesinde özetle; Huzurda ki davanın kendilerine karşı açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, … Finansal Kiralama Aş tarafından konulan ipoteklerin yasal mevzuat ve sözleşmeye aykırı şekilde terkin edilmemesi nedeni ile davalı Banka ile aralarında İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosyasından dava açıldığını bu nedenle öncelikle davanın husumet bu mümkün olmadığı takdirde esastan reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili 12.04.2020 tarihli Uyap kayıt tarihli cevap dilekçesinde özetle; Müvekili …. ile …. arasında 23.09.2016 tarihli (GKS) kredi ilişkisi bulunduğunu bu nedenle 25.10.2016 tarihinde 1.dereceden ipotek tesis edildiğini, Eylül 2017 tarihinde taşınmazlar üzerinde kat irtifakı tesis edilmesi nedeni ile müvekkili banka lehine kurulan ipoteklerin bağımsız bölümler üzerine aktarıldığını.
Müvekkil Banka ile davalı şirket arasındaki anlaşma gereğince …’nın müvekkil Banka’ya sağlayacağı teminatlar ipotek, nakit blokaj ve satışlara konu senetlerin müvekkil Banka’ya devrinden, tahsil edilen bedellerinin müvekkilim bankaya aktarılmasından ibaret olduğunu, Davalının …, …. projesinden satışlar yaparak , satışa konu bedelleri müvekkil Banka’ya getirmesi gerektiğini, tüm kredi vadesi boyunca bakiye kredi borcunun %20’si kadar nakit blokaj tutacağını, bu tutarı aşan kısmı Protokol’de belirtilen şartlarla inşaat harcamalarında kullanacağını satmış olduğu taşınmazların ödemelerini tamamlayan ve bedelleri bankaya aktarılan alıcıları müvekkil Banka’ya bildireceğini ve yukarıdaki teminat şartlarının sağlanmış olması kayıt ve şartıyla da ödemesi müvekkil bankaya tamamlanan ilgili taşınmazlar üzerindeki ipotek müvekkil Banka tarafından fek edileceğini ve bu şartlarla da ipoteklerin peyderpey fek edilmesi şeklinde anlaşmaya varıldığını buna karşın, davalı …, söz konusu satışlara konu ödemeleri müvekkil Banka’ya getirmediği gibi taşınmaz alıcılarına müvekkil banka tarafından “ödemelerin … bank nezdindeki hesaplara yapılması gerektiği” yönünde yapılan ihtara rağmen, kötü niyetli olarak alıcıları yönlendirmek suretiyle tahsilatların başka bankalar üzerinden gerçekleşmesini sağladığını ve alıcıların … bank nezdindeki hesaplara ödeme yapmalarını engellediğini Kredi Veren müvekkil Banka, vermiş olduğu kredinin en önemli güvencelerinden biri olan bu tahsilatlardan yoksun kaldığını, müvekkili banka tarafından davacıya huzurdaki davaya konu taşınmazı davalı …’dan satın alabilmesi amacıyla verilmiş bir kredi bulunmadığını dolayısı ile kullandırılan kredinin bağlı kredi olmadığını, davacı ile aralarında sözleşme bulunmaması nedeni ile kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, davanın arabuluculuk yoluna başvurmadan açıldığını bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. Finansal Kiralama Aş vekili 01.04.2020 Uyap kayıt tarihli cevap dilekçesinde özetle; Eksik harcın ikmali gerektiğini Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu, İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, tapuya güven prensibi gereği ipotek tesis eden müvekkilinin iyi niyetinin korunması gerektiğini bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı yükleniciden satın alınan ve davacı adına tapuda kayıtlı taşınmaz üzerindeki ipoteklerin kaldırılması istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Dava dosyası içerisinde mevcut bilgilerden dava konusu taşınmazın 26.10.2018 tarih 65456 yevmiye kaydı ile davacı adına tapuda kayıtlı olduğu, taşınmazın tapu kaydında davalı banka lehine ipotek şerhleri bulunduğu sabittir. Davacı 20/09/2013 tarihli sözleşme konusu konuta ait satış bedelinin tamamen ödediğini, taşınmazı 10/06/2016 tarihinde fiilen teslim aldığını bu tarihten sonra davalı … tarafından diğer davalılar lehine ipotek tesis edildiğini ancak taşınmazın 26.10.2018 tarihinde tapuda tescilinde ipotekten ari olarak adına tescil yapılmadığını bu nedenle taşınmazın üzerindeki takyidatlardan arındırılmasını talep etmektedir. Davalı tarafından da 23.09.2016 tarihli (GKS) kredi ilişkisi bulunduğunu bu nedenle 25.10.2016 tarihinde 1.dereceden ipotek tesis edildiği beyan edilmektedir.
Tüketicinin aldığı mal ya da hizmetten faydalanma olanağını azaltan ya da tamamen ortadan kaldıran hukuki yasaklama ya da sınırlamaların varlığı halinde hukuki ayıp söz konusu olur.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. Maddesinde ve aynı yasanın 73. Maddesi hangi durumlarda tüketici mahkemelerinin görevli olacağını düzenlemektedir.
Ancak eldeki uyuşmazlıkta davacının tüketici kanununun uygulanmasını gerektirecek biçimde ayıba ilişkin bir istemde bulunmamıştır. Bu durumda tüketici kanunu hükümlerinin uygulanma olanağı bulunmamakta olduğundan; görev hususunun ipoteğin içeriğine göre değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususu önem arz etmektedir. Davacının açmış olduğu davada ipoteğin içeriğine, ipotek konusu kredi sözleşmesinin geçerliliğine , kredi borcunun ödenip ödenmediğine ilişkin herhangi bir iddiası bulunmamakta olup; huzurda ki davada ipotek konusunu teşkil eden GKS’nin içerik ve geçerliliği hususunda değerlendirme yapılmayacaktır. Buna göre, uyuşmazlığın bankacılık mevzuatı yada genel kredi sözleşmesiyle ilgisi bulunmamaktadır. Davalılar arasında akdedilen kredi sözleşmelerinin geçerliliği yada borcun miktarı, faizin oranı vs. tartışılmayacaktır. Davacı, usulsüz tesis edilen ipoteğin fekkini istemekte olup, talep, münhasıran sınırlı ayni hakka ilişkindir. (İstanbul BAM 14. HD 2020/1480 Esas -2020/861 K. Sayılı 09.09.2020 KT kararı) Uyuşmazlığın niteliği itibari ile genel yetkili mahkemede çözümlenmesi gerektiğinden
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir.Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır.Dava şartları kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlarda resen dikkate alınacak hususlardan olup dava şartı yokluğu halinde HMK’nun115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği nazara alındığında uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masraflar ve davacının ihtiyatı tedbir talebinin görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı … vekilinin yüzlerine karşı davalı …. Finansal Kiralama ve … vekillerinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 13/10/2020

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı