Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/242 E. 2020/409 K. 14.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/242 Esas
KARAR NO : 2020/409

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/12/2018
KARAR TARİHİ : 14/07/2020
K.YAZIM TARİHİ : 20/07/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine Sunmuş olduğu 21.12.2018 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından 03.01.2017-2018 tarihleri arasında dava dışı …. adına kayıtlı … plakalı aracın sigortalandığını ancak 16.05.2017 tarihinde davalı …’e ait davalı …’in sürücüsü olduğu …. plakalı aracın neden kazada müvekkili nezdinde sigortalı olan araçta maddi hasar meydana geldiğini bu nedele müvekkili şirketin sigortalısına toplam 2.607,77-TL ödeme yaptığını ve halefiyet prensibi gereği bu ödemenin kusurlu davalılara rücu maksadı ile davalılar aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasından icra takibi yapıldığını davalıların haksız itirazı nedeni ile takibin durduğunu bu nedenle itirazın iptaline takibin devamına yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bakırköy … Asliye Hukuk Mahkemesi 23/10/2019 KT …. Esas …. Karar sayılı dosyasından görevsizlik karar verilmiş davacı vekilince verilen kararın istinaf edilmesi üzerine … BAM … HD …. Esas … Karar sayılı kararı ile ilk derece mahkemesince verilen kararın miktar itibari ile kesinlik sınırı altında kaldığından istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
… BAM …. HD … Esas … Karar sayılı 01.06.2020 tarihli ilamında da ayrıntıları ile açıklandığı üzere;
“TTK m. 1301’de düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1301. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 E. – 1954/11 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. 17.01.1972 gün ve 1970/2 E. – 1972/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44′ üncü maddesine (TBK m.52) de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.3.01944 tarih ve 37 E. – 9 K. R. G. 3.7.1944 sayılı kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.” Dosya kapsamına göre, uyuşmazlık davacı … tarafından kasko sigorta poliçesi ile sigortalı araca, davalının kullanımında bulunan aracın çarpması nedeniyle, 6102 sayılı TTK’nın 1472 maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, davalıdan rücuan tahsili istemi ile açılan icra takibine vaki itirazın iptali isteminden ibarettir. Dava dışı sigortalı da davalılarda tacir olmadığından davacı her ne kadar sigorta şirketi ise de meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasından kaynaklanan rücuan tazminat davasının, haksız fiil hükümlerine göre Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekeceğinden mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşığıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, iş bu davada görevli mahkemenin Bakırköy … Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
2-Karar miktar itibari ile istinaf sınırının altında kalmakla; olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan, HMK 21 md gereğince yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,
3-Harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin nihai karar ile birlikte görevli mahkemece değerlendirilmesine
Dair, dava miktar itibari ile istinaf sınırı altında kaldığından KESİN olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/07/2020

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı