Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/193 E. 2020/503 K. 11.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/193 Esas
KARAR NO : 2020/503

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 02/03/2020
KARAR TARİHİ : 11/09/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/09/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında 01/02/2019 tarihli adi ortaklık sözleşmesi imzalandığını, davacı müvekkilinin söz konusu sözleşmeden kaynaklanan tüm edimlerini tam ve ek- siksiz bir şekilde yerine getirdiğini, bunun karşılığında parça parça ve kısmi ödemeler yapıldığın, ancak davacının hak ettiği ücretin tam olarak ödenmediğini, sözlü görüşmelerden sonuç alınama- dığını, alacağın tahsili için davalı aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası üzerinden takibe girişildiğini, davalının takibe ve borca itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamını, davalı tarafın % 20 oranından az olmamak üzere icra/inkar tazminatı ile mahkumiyetini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;müvekkili şirketin sağlık ve güzellik hizmetleri ala- nında faaliyet gösterdiğini, davacının ise uzman doktor olduğunu, 01/02/2019 tarihli sözleşmede tanımlanan amaçlardan hiç birinin gerçekleştirilemediğini, belirli süreli sözleşmenin kuruluş ve revize aşamasında davacının talepleri doğrultusunda hareket edildiğini, mesleki açıdan her hangi bir sorum- luluk altına girmemesi için sözleşmenin adi bir biçimde düzenlendiğini, sözleşme aşamasında dava- cının geniş bir müşteri portföyü olduğunu beyan etmesi üzerine sözleşmenin 7. Md deki kar -zarar dağılımına ilişkin revize edildiğini, hak ediş tutarlarının belli oranlar altında düzenlendiğini, sözleş- meye göre davacının emeğini, davalının ise sermayesini ortaya koymasının kararlaştırıldığını, taraflar arasındaki ilişkinin sadece bir adi ortaklıktan ibaret olduğunu, ancak davacının bir iş sözleşmesi var- mış gibi taleplerde bulunduğunu, takip konusu alacağın dayanağının bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Dava,İİK 67 md ne dayalı itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkindir.

Celp olunan Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasının tetki- kinde ; davacı/ alacaklı tarafından davalı/borçlu aleyhine 01/02/2019 tarihli Adi Ortaklık Sözleş- mesi’nin 7.md ile 9.md ne dayalı olarak 13.760.00 TL AA + 155,47 TL rücuen tazmini talep edilen damga vergisinden ibaret toplam 13.915,47 TL alacağın tahsili istemiyle 18/11/2019 tarihinde ilam- sız takibe girişildiği, ödeme emrini 30/11/2019 tarihinde tebellüğ eden borçlunun 02/12/2019 tari- hinde vekili aracılığıyla (süresi içinde ) ibraz ettiği dilekçe ile ” alacaklı görünen tarafa her hangi bir borcunun bulunmadığı”ndan bahisle borca , faize, faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz ettiği, İİK 66 md gereğince İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, itiraz dilekçesinin alacaklı tarafa tebliğ edilmediği, alacaklı vekilinin yasal süre içinde mahkememize müracaatla iş bu davayı ikame ettiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, takip tarihi itibariyle ,davacının dava konusu adi ortaklık sözleşmesi nedeniyle nedeniyle davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacağın varlığı ve miktarının tespiti ile icra-inkar taz- minatı koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda toplanmaktadır.

Her ne kadar iş bu dava ticari dava niteliği taşıdığından bahisle mahkememizde ikame olunmuş ise de ;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlen- dikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayıl- mıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konu- sunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.

Yargılamaya konu somut olaya gelince ; eldeki uyuşmazlığın 01/02/2019 tarihli Adi Ortaklık Sözleşmesi’nden kaynaklandığı, adi ortaklık sözleşmelerinin 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 620 vd md de düzenlendiği, TTK ‘da düzenlenmediği, davalı tacir olmasına rağmen davacının tacir olmadığı, malvarlığı haklarına ilişkin davanın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmesi gerektiği , kamu düzeninden ve dava şartlarından sayılan mahkemenin görevi hususunun taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınmakla diğer hususlar incelenmeksizin duruşmanın bittiği bildirildi.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1- Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK 114/1-c ve 115/2 md gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE, Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
3-HMK’nun 20 md gereğince kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlen- dirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin ihtarına,
5- Yargılama gideri, vekalet ücreti ve harçların nihai karar ile birlikte değerlen- dirilmesine dair,

5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı , davalı tarafın yokluğunda, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda karar verildi. 11/09/2020

Katip … Hakim …
E-imzalıdır E-İmzalıdır.