Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/113 E. 2020/121 K. 12.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/113 Esas
KARAR NO : 2020/121

DAVA : Tazminat (Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/02/2020
KARAR TARİHİ : 12/02/2020
K. YAZIM TARİHİ : 13/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait …… plakalı aracın 09/11/2018 tarih ve ….. poliçe numaralı Birleşik Kasko Sigorta poliçesi gereğince davalı şirket tarafından teminat altına alındığını, müvekkilinin 13/10/2019 tarihinde gece saat 02.30 civarında iş yerinden evine dönerken ….. caddesi mevkiinde yolun sağ tarafına park etmiş vaziyette bulunan ….. plakalı …. marka kamyonete çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, davacının kaza sonrası aracından inip uzunca bir süre park halinde bulunan çarptığı aracın sahibini aradığını, uzunca bir süre sonra aracın sahibi olan …. isimli kişiye ulaştığını, beraber polis çağırdıklarını, olay yerine gelen polisin kazanın maddi hasarlı olması sebebiyle kendi aralarında tutanak tutmalarını istediklerini, saat 04.20’de tutanak yaz- dığını, ayrıca kaza için fotoğraf çektiklerini, davacının kaza sonrası aracını tamir ettirmek için servise götürdüğünü, ayrıca davalı sigorta şirketine başvurduğunu, davalı sigorta şirket tarafından kasko po- liçesi kapsamında …. numaralı hasar dosyasının açıldığını, davacının talebi üzerine asis- tan araç tahsis edildiğini, daha sonra davalı şirketten gönderildiğini, emekli polis ve sigorta müfettişi olduğunu söyleyen bir kişinin müvekkilinin iş yerine geldiğini, bu şahsın müvekkilinin bilgisayarında ve iş yerinde bulunan, ancak kaza ile ilgili olmayan bir takım belgelere bakmak istediğini, müvek- kilinin izin vermemesi üzerine tartışma yaşandığını, bu olay sonrası yapılan şifai görüşmeler sonucu davalı sigorta eksper gereğince ödeme yapılmayacağının bildirildiğini, tahsis edilen ikame aracın geri alındığını ve bu araç bedeli olarak 500,00 TL istendiğini, müvekkilinin aracının daha fazla bu halde kalmasını istemediğini ve aracını tamir ettirdiğini, bilahare tamirci tarafından bildirilen yaklaşık 13.000,00 TL onarım bedeli ile o döneme kadar ödenen 1.200,00 TL araç kiralama bedeli ve asistan araç için ödenen 500,00 TL zararın ödenmesi için Zeytinburnu …. Noterliği’nin 11/11/2019 tarih ve …. yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide ve tebliğ ettirdiğini, davalının ise önce 11/11/2019 tarih ve 91/1408 sayılı yazı ile bilahare 03/12/2019 tarih 91/1570 sayılı yazı ile hiçbir gerekçe göstermeden araç üzerindeki hasarın beyan edildiği şekilde meydana gelmediği gerekçesi ile tazminat talebinin değerlendirilmediğini beyan ettiğini, davacının sahibi olduğu ….. plakalı araç ile 13/10/2019 tarihinde yaptığı kaza tamamen anlatılan ve sigortaya bildirilen şekilde meydana geldiğini, davacının olaydaki kusurunu da açıkça kabul ettiğini, davacının aracında meydana gelen hasar nedeniyle 8.909,00 TL onarım bedeli, 500,00 TL asistan araç bedeli ve 3.540,00 TL araç kiralama bedelinden ibaret toplam 12.949,00 TL zarar olduğunu, dava açılmazdan evvel 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 5/A-l maddesi uyarınca arabulucuya başvurulduğunu, arabulucu …. nezaretinde ara- buluculuk görüşmesi yapıldığını fakat anlaşma sağlanamadığını beyanla neticeten toplam 12.949,00 TL tazminatın ihtar tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle tazminat talebine ilişkin olup davacı kasko sigor- talısı durumundaki davalıdan onarım bedeli, asistan araç bedeli ve araç kiralama bedelinin tazmini talep etmektedir.
Her ne kadar davacı vekili iş bu davayı mahkememizde ikame etmiş ise de;6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra aynı kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlenmiş,ayrıca Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Diğer yandan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 28/11/2013 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanmış ve Kanun’un 87. maddesi uyarınca, 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüke- ticiye yönelik uygulamaları kapsar.” hükmüne yer verilmiştir.
Yasanın 3. maddesinde;
– Mal: “Alışverişe konu olan; taşınır eşya, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallar ile elektro- nik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri her türlü gayri maddi mallar”,
– Satıcı: “Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişi”
-Tüketici: “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”,
-Tüketici işlemi: “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi”olarak tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.
Somut olayda; dosyadaki bilgi ve belgelerden, dava konusu alacağın ticari nitelik arz etmeyen kasko poliçesinden doğduğu, davacının “tüketici”, davalı durumundaki sigorta şirketinin “satıcı/ sağlayıcı”, sigortalı aracın ”hususi otomobil” olduğu, 6502 sayılı TKHK’nun 73.md gereğince tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın çözümünde Tüketici Mahkemeleri’nin görevli olduğu , kamu düzeninden sayılan görevle ilgili düzenlemelerin taraflarca ileri sürülmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK 114/1-c ve 115/2 md gereğince davanın usulden reddine karar verilip aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK 114/1-c ve 115/2 md gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE, Bakırköy Tüketici Mahkemesi’nin görevli olduğuna,

2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahke- memize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerekti- ğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,

3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne gönderilmesine,

4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin ihtarına,

5- Yargılama gideri ve harçların nihai karar ile birlikte değerlendirilmesine dair,

5235 sayılı Kanun’un geçici 2’nci maddesine göre , Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurul- masına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda dosya üzerinden verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.. 12/02/2020

Katip ….

Hakim ….