Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/989 E. 2020/699 K. 23.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/989 Esas
KARAR NO : 2020/699

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 19/12/2019
KARAR TARİHİ : 23/10/2020
K. YAZIM TARİHİ : 05/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargı- laması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ve duruşmadaki beyanlarında özetle; müvekkili …. tarafından … / … no.lu Ticari Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı aracın 24.08.2018 tarihinde … sevk ve idaresinde saat 14:30 sıralarında gündüz vakti … – …. Mahallesi yolunda seyir halindeyken dava dışı …’na ait … küpe numaralı büyükbaş hayvana çarpması sonucu çift taraflı, tek araçlı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, davaya konu kaza akabinde olaya el atan görevli polis memurları tarafından düzenlenen Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağı’nda kaza- nın oluşumunun; “(…) …. yönetimindeki … plakalı araç ile … istikametinden … istikametine seyir halindeyken …’na ait büyükbaş hayvana çarptığı, kaza son- rasında … plakalı aracın ön ve motor kısmının tamamen hasarlı olduğu, …. isimli şahsa ait büyükbaş hayvanın ise ön bacak ve boynuz kısımlarından yararlandığı görüldüğü, kazada sürücü …’ün 2918 sy. KTK’nın 52/1-b “Aracın hızını teknik özelliğine,… şartlara uydurmamak” 48/5 “yasal sınırın üzerinde alkollü olmak”tan tali kusurlu olduğuna, büyükbaş hayvan sahibinin ise 69/2 “Başıboş hayvan bırakma yasağına riayet etmemekten asli kusurlu olduğu” şeklinde belirtildiğini, müvekkili şirkete kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olan … plakalı araç sürü- cüsü …’ün “yasal sınırın üzerinde alkollü olduğu”hususunun trafik tespit tutanağında tespit olunduğunu, dava dışı sigortalı tarafından yapılan hasar ihbarı üzerine müvekkil şirket nezdinde açılan … no.lu hasar dosyası üzerinden görevlendirilen sigorta eksperi tarafından düzenlenen Ekspertiz Raporu’nda, kasko sigortalı araçta oluşan zarar miktarının 11.078,67 TL olduğunun tespit edildiğini ,kasko Poliçesi özel ve genel şartları gereği, sigortalı araç sürücüsünün yasal sınırın üze- rinde alkollü olması sırasında meydana gelen hasarlar teminat dışı olup hasarın ret edildiğini, ancak davalıya sehven 11.078,67 TL ödeme yapıldığını ve davalının bu miktarda sebepsiz zenginleştiğini beyanla 11.078,67 TL tutarındaki ödemenin sigortalının sebepsiz zenginleştiği tarih olan 13/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf, dava dilekçesi ve duruşma gününün usulen tebliğine rağmen davaya cevap vermemiş, duruşmalara katılmamıştır.
Dava, alacağın tahsili talebine ilişkin olup sigorta genel şartlarının ihlali nedeniyle, sigorta- lıya ödenen paranın iadesi talebini içermektedir.
Dava konusu uyuşmazlık; davacı şirkete sigortalı aracın dava konusu kaza nedeniyle davalı sigortalısına ödediği hasar bedelinin iadesinin gerekip gerekmediği, kazanın oluşumunda davalı sigortalının yasal sınırın üzerinde alkollü olmasının etkili olup olmadığı, güvenli sürüş ehliyetini kaybedip kaybetmediği ,sigorta genel ve özel şartları gereğince iadesi gereken miktarın ne olduğu hususunda toplanmaktadır.
Makine Yüksek Mühendisi Prof. Dr. … ve Nöroloji Uzmanı … tarafından dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen 07/09/2020 tarihli raporda;
”Dava dışı …’ nun 75 % oranında kusurlu olduğu, … plakalı aracın sürücüsü …’ ün 25 % kusurlu olduğu,
Davacı tarafından davalı sigortalısına ait … plakalı araçta meydana gelen hasar nedeniyle … plakalı araçta meydana gelen onarım zararının 10.750,00 TL olduğu,
Davacı tarafından davalı sigortalısına ait … plakalı araçta meydana gelen hasarı onaran dava dışı … Otomotiv ve Tekstil Tic. Ltd. Şti.’ ne 13.05.2019 tarihinde 11.078,67 TL ödeme yapıldığı, davalıya yapılan ödeme bulunmadığı belirtilmiştir.

ALKOL YÖNÜNDEN NÖROLOJİK İNCELEME VE DEĞERLENDİRMEDE:
… plakalı araç sürücüsü …’ de 24.08.2018 tarihinde saat 14:30 da yaptığı kazadan sonra trafik kazası tespit tutanağına göre 0,81 promil alkol tespit edilmiştir.
Güvenli araç sürüş yeteneğinin kaybı; araç kullanan bir kişinin yolda uzun süre yol almaya ve yolda karşılaşabileceği trafiğe özgü ani ve güç sorunların üstesinden gelmeye artık muktedir olmayan bir sürücü düzeyine inmiş olmasıdır. Bu durumdaki bir sürücü artık trafik güvenliğini tehlikeye soka- cak durumdadır. Trafik güvenliğini tehlikeye sokma durumu için alkollü olmak yeterli olmayıp alkol etkisiyle güvenli sürüş yeteneğinin kaybedilmiş olması gerekmektedir.
Bir kazanın münhasıran alkole bağlı olarak meydana geldiğini söyleyebilmek için
1- Sürücü kaza anında alkol etkisiyle güvenli sürüş yeteneğini kaybetmiş olmalıdır. (Alkollü olması hatta yüksek oranda alkollü olması yeterli değildir)
2-Ayrıca kazanın meydana gelmesinde alkol dışında başka bir faktör (yol, iklim, araç vb.) rol oynamamış olmalıdır.
3- Alkolsüz sürücüler de asli ve tam kusurlu olarak kaza yapabilirler. Bu nedenle sürücünün asli ve tam (%100) kusurlu olması durumunda dahi kazanın alkole bağlı olarak meydana geldiği söylenemez.
Sonuç olarak sürücünün alkol etkisiyle güvenli sürüş yeteneğini kaybettiğinin tespitinden sonra kazanın meydana gelmesinde alkol dışında başka herhangi bir faktörün rol oynayıp oyna- madığına bakılmalıdır.
Saptanan alkol seviyesine bireyin yanıtını; yaş, cinsiyet, vücut ağırlığı, sahip olunan enzima- tik aktivite, genel sağlık durumu ve beraber kullanılan ilaçlar vb. gibi birçok değişken etkilemek- tedir. Alkol seviyesine göre bulguların ortaya çıkma eşiğinde sayılan etkenlere bağlı olarak deği- şebilen derecelerde farklılıklar görülmekle birlikte düşük konsantrasyonlardan itibaren alkol düzeyinin artışı ile paralel olarak artan derecelerde gevşeme, dikkat azalması, cesaretlenme, çevresel uyarıların algılanmasında yavaşlama, göz ve beyin arasında iletişim süresinde uzama, algılanan çevresel uyarıların beyinde işlenmiş veriler haline dönüşmesinde gecikme dolayısıyla uyarılara karşı reaksiyon zamanında uzama, beyinciğin etkilenmesi suretiyle denge ve koordinasyonun olumsuz etkilenmesi, ani karar verebilme, direksiyon ve fren kontrolü gibi birden fazla hareketi bir anda yapabilme kabiliyetinde azalma, uyarıları erken tespit edip doğru tepkiler verme, istemli göz hareketleri, gözün takip yeteneği, karanlığa adaptasyon, hız ve mesafe tayini gibi becerilerde olumsuz yönde etkilenme, istemsiz göz hareketlerinin ortaya çıkması, uykuya meyil gibi belirtilerin oluştuğu; bu durumdaki bir sürücünün risk alma eğiliminin arttığı, sürüşle ilgili becerilerinde azalma olduğu ve kaza olasılığının arttığı bilimsel olarak kabul edilmektedir.
Sonuç olarak alkollü bir şekilde trafikte seyreden bir sürücünün alkol konsantrasyonu hangi seviyelerde olursa olsun 0,30 promil’den ( 30 mg/ml ) itibaren bireysel farklılıklar göstermekle birlikte trafik güvenliği açısından değişen derecelerde risk oluşturabileceği; ancak bu durumun tehlike arz edecek düzeyde olup olmadığı, dolayısıyla sürücünün tesiri altında bulunduğu alkol seviyesinde araç kullanması halinde güvenli sürüş yeteneğini kaybedip kaybetmediği bireyin o andaki sürüş yeteneğini belirleyebilecek dikkat, algı, denge, refleks, psikomotor ve nöromotor koordinasyon gibi nörolojik; nistagmus, akomodasyon, görme gibi oftalmolojik ve genel durumun tespiti için detaylı dahili mua- yenesine ait tıbbi verilerin değerlendirilmesi ile mümkün olabileceği; ancak böyle bir tespit yapıl- mamış olsa bile bireysel farklılıkların ortadan kalktığı 1,0 promil’den ( 100 mg/dl ) yüksek saptanan alkol düzeyinin güvenli sürüş yeteneğini kaybettireceği bilimsel olarak kabul edilmektedir.
13/11/2009 günü Adli Bilimciler Derneği’nce Yargıtayda icra edilen ‘’Ceza Yasasına Göre Alkollü Araç Kullanmanın Güvenli Sürüş Yeteneğine Etkileri’’ konulu çalıştayın sonuç bildirgesi verilerine göre: Alkol alan sürücüler almayanlara göre 2-6 kat daha fazla kaza yapmaktadır. Gençler alkole karşı yetişkinlerden daha duyarlıdır. Az miktarda alkol alımı bile bir işin yapılması için gerekli dikkat, beceri ve özende azalmaya neden olmaktadır. Alkolün yan etkilerinin başladığı ve sürüşün olumsuz etkilerinin görüldüğü düzey sıklıkla 30-40 mg/dL olarak bildirilmektedir. (0,30-0,40 promil). Reaksiyon zamanında uzama olgusunun sıklıkla 50 mg/dL (0,50 promil ) seviyelerinde bozulması beklenmektedir. Alkole bağlı olarak görme keskinliğinin azaldığı ve periferik (çevresel) görmenin bo- zulduğu bildirilmiştir. Bu azalma özellikle 70 mg/dL (0,70 promil) düzeyinden başlayarak gittikçe artmaktadır.Yine aynı araştırmalar alkol düzeyinin 30-50 mg/dL düzeyine ulaşmasından itibaren bireyin denge bozukluğu gösterdiğini bildirmektedir. 0,80 promilden sonra alkollü araç sürücüsünün mesafe tahmini yapamadığı araç süratini kontrol edemediği belirtilmektedir. Kişi alkol etkisi altında öndeki araç ile arasında olan mesafeyi fazla, altındaki aracı süratini ise çok az olarak tahmin eder. Ge- celeri kaza riskinin yüksek olduğu bilinmektedir. Riskin fazla olmasına gece görüş güçlüğü, yorgunluk gibi nedenlerin yanında bizatihi alkolün karanlıktaki etkileri neden olmaktadır. Zira 0,97 promil civarında gözün kamaşması bakımından önemli olan karanlığa uyma fonksiyonu yavaşlar.
Alınan alkol miktarı ve güvenli sürüş yeteneği konusunda Yargıtay 12. Ceza Dairesi 11/12/ 2011 gün ve 2011/4144e-2755k sayılı emsal içtihadında uluslar arası normları uygulayarak ve Adli Tıp Kurumu bilimsel görüşlerin baz alarak 1,00 promil ve üzerindeki alkol miktarının güvenli sürüş yeteneğini ortadan kaldırdığını kabul etmiştir. Artık 1,00 promil ve üzeri alkol oranında başkaca bir bulguya gerek kalmadan güvenli sürüş yeteneğinin bulunmadığı yargıtayca da kabul edilmektedir.
Yine yasal mevzuat olarak 2918 sayılı KTK 2013 yılı Mayıs ayında 6487 sayılı yasanın 19. maddesi ile değişikliğe tabi tutularak 48. Maddeye 6. Fıkra eklenmiştir. Bu fıkra ile artık 1,00 promil ve üzeri alkollü olanların aracı güvenli sürme yeteneklerinin olmadığı adli tıp bilimi verileri ile uyumlu hale getirilmiştir.(TCK. nun 179/3 maddesi)
Alınan alkol karaciğerde okside edilerek (yakılarak) tüketilir. Alınan alkolün % 5-8 i solunum ve idrar yolu ile değişmeden az bir kısmı ise ter ya da gaita ile atılır. Kan alkol değerinin miktarının/ yoğunluğunun metabolizma hızına bağlı olarak saatte 0,12-0,20 promil arasında ortalama 0,15 promil azaldığı kabul edilmektedir.
Etil alkol; alındığı miktara ve kandaki konsantrasyonuna bağlı olarak santral sinir sisteminde öforiden koma ve ölüme kadar değişen etkilere neden olur. Alkolün en önemli etkileri davranışsal olanlarıdır. Alkolün az miktarda alınması hafif sedasyon yaparken dozun artması ile birlikte beceri isteyen işlerin yapılmasında zorluk, araç sürme yeteneğinin bozulması, kognitif (bilişsel)yeteneklerde azalma, denge bozukluğu, emosyonel düzensizlik, konuşma bozukluğu, amnezi (unutkanlık), daha yüksek dozlarda ise stupor(uyuklama), koma, ölüm görülebilmektedir.
Yargıtay kararlarında da esas alınan Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulu’nun alkolün güvenli sürüş yeteneğine etkisi ile ilgili sınıflama şu şekildedir:
0 – 0,30 promil: Güvenli sürüşün bozulmadığının kabul edildiği düzey.
0,31-1,00 promil: Alkolün etkilerine yönelik detaylı tıbbi muayene verilerine ihtiyaç duyulan düzey.( Bireysel farklılıklar nedeniyle doktor muayenesine ihtiyaç duyulan düzey)
1,01 promil ve üzeri: Güvenli sürüş yeteneğinin bozulduğunun kabul edildiği düzey.( Ayrıca doktor muayenesine ihtiyaç duyulmayan düzey )

Somut olayda … plakalı araç sürücüsü … 24.08.2018 tarihinde yaptığı kaza anında 0,81 promil ( yani 0,31 ile 1,00 promil arasında ) alkollüdür. Yukarıdaki tablodan görüleceği üzere bu alkol düzeyinde bireysel farklılıklar nedeniyle alkol etkisiyle güvenli sürüş yeteneğini kaybedip kaybetmediğini tespit için doktor muayene raporu gerekir. Dosyada …’ e ait kaza anındaki sürüş yeteneğini belirleyebilecek olan nörolojik, oftalmolojik ve detaylı dahili muayene bul- gularını belirten doktor muayene raporu yoktur. Ayrıca dosyada alkolün dışa vuran belirtilerini ta- nımlayan (alkol kokusu, hal ve davranışı, konuşma bozukluğu, denge ve yürüyüş bozukluğu, sızma vb. ); düzenlenmiş alkollü araç kullanan sürücü gözlem formu, trafik kazası tespit tutanağında alkolün dışa vuran belirtileri ile ilgili herhangi bir not ile alkolün dışa vuran belirtilerini ifade eden tanık beyanı da yoktur. Bu durumda emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edip edemeyeceği hususu mevcut verilerle tespit edilememiştir. Sonuç olarak … plakalı araç sürücüsü …’ ün kaza anında alkol etkisiyle güvenli sürüş yeteneğini kaybettiğini ya da kaybetmediğini söylemek mümkün değildir. Diğer taraftan oluş şekli itibarıyla kusur yönünden yapılan değerlendirmeye göre kazanın meydana gelmesinde yolda başıboş büyükbaş hayvanın sahibi de %75 oranında asli kusurlu olarak rol oynadığından (yani kazanın meydana gelmesinde alkol dışında başka bir faktör bulunduğundan) kaza münhasıran (tek başına, sadece, salt) alkole bağlı olarak meydana gelmemiştir, denilmekle davacının hukuki dayanaktan yoksun davasının reddine karar verilip aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davanın reddine,

2- Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 54,40 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 189,20 TL nispi harçtan mahsubu ile Hazine’ye irat kaydına , bakiye 134,80 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,

3-Davacı tarafından sarf olunan toplam yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,

Davalı tarafça sarf olunmuş yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,

Davacı vekilinin yüzüne karşı , davalının yokluğunda 5235 Sayılı Kanun’un geçici 2. Madde- sine göre Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başla- malarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmi Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 341 ila 360. md hükümleri gereğince mahkememize veya aynı sıfatta başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/10/2020

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır