Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/976 Esas
KARAR NO : 2021/573
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/12/2019
KARAR TARİHİ : 29/06/2021
K.YAZIM TARİHİ : 27/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile taraflar arasındaki ticari ilişki nedeni ile davalının davacıdan kimyevi madde aldığı ancak söz konusu malların bedelini ödemediği; bu sebeple davalı hakkında Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından takibe geçildiği, davalının haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz ettiği, borçlunun vaki itirazın iptali ile takibin devamını, davalı tarafın % 20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile mahkumiyetini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesi ile müvekkilinin davacı şirkete borcu olmadığından davanın reddine, davacının icra takibi açmakta kötü niyetli olduğu iddiası ile davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dosyamız arasına celp edilen Büyükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; Davacı alacaklının 56.439,84 TL asıl alacak 5147.40 TL faiz olmak üzere toplam 61.587,24 TL alacak üzerinden fatura va cari hesap bakiye dayanak gösterilerek 23/08/2019 tarihinde borçlu aleyhine 7 örnek ilamsız icra takibi yaptığı, ödeme emrinin borçluya 14/10/2019 tarihinde tebliğ edildiği, borçlular vekilinin 17.10.2019 tarihinde ve süresi içinde UYAP üzerinden vekili aracılığıyla gönderdiği itiraz dilekçesinde borca faize ve tüm fer’ilerine itiraz ettiği görüldü.
Dosyaya sunulan 25/11/2020 tarihli bilirkişi SMMM … tarafından düzenlenen raporda; tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmesine karşın davalının ticari defterlerini ibraz etmemesi üzerine sadece davacı şirket ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapıldığı; davacı şirketin ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı; davacının takip tarihi itibariyle ticari defterlerine göre 56.439,84 TL alacaklı olduğu, vergi dairesinden gelen yazı cevabına göre davalının takip konusu faturaları 2019 yılı BA formlarında ilgili vergi dairesine bildirdiği belirtilmiştir.
Davacının BS formu ile Davalının BA formları ilgili vergi dairesinden celp edilmiş, takip konusu faturaların hem davacı BS formunda hem de davalı BA formunda ilgili vergi dairelerine bildirildiği görüldü.
Huzurda görülen dava itirazın iptali davası olup, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan normal bir eda davasıdır.
Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde vereceği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi davanın kabulü halinde borçlu da alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Bu nedenle mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Yasal dayanağını İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 09/04/2019 Tarih, 2017/5059 Esas, 2019/2363 Karar sayılı ilamına göre;
“İlk derece mahkemesince davacının takip dayanağı yaptığı fatura örnekleri davalının bağlı olduğu Vergi Dairesi Müdürlüğüne gönderilerek bu faturaların davalı tarafından 2017 yılı BA (Büyük Alış) formunda vergi dairesine bildirilip bildirilmediği ve bildirilmiş ise sonradan verilen düzeltme beyanı ile bildirimden çıkartılıp çıkartılmadığının sorulması gerekir. Bir satım faturasının alıcı ticari defterlerine kaydedilmesi halinde sonradan bu kayıt silinse dahi malın teslim alındığına karine olduğu gibi satım faturası BA formu ile vergi dairesine bildirilirse sonradan düzeltme yapılsa da malın teslim alındığına karinedir. Şayet bu araştırma sonucunda takip konusu faturaların davalının BA (Büyük Alış) formunda yer almadığı anlaşılırsa bu kere bu faturalara konu malların davalıya teslimine ilişkin üzerinde teslim alan isim ve imzası bulunan irsaliyeler yönünden davalının isticvap edilip, teslim alan imzalarının kendisine ya da çalışanına ait olduğunun kabul edilmemesi halinde imza ve sair incelemeler yapılarak karar verilmesi gerekmektedir.”
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının, fatura alacağından kaynaklı davalı aleyhine başlattığı icra takibine davalının itirazı sonucunda işbu davayı açtığı görülmüştür. Mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesinde tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmesine karşın davalının ticari defterlerini ibraz etmemesi üzerine sadece davacı şirket ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmış; davacı şirketin ticari defterlerinin sahibi lehine delil niteliği taşıdığı; davacının takip tarihi itibariyle ticari defterlerine göre 56.439,84 TL alacaklı olduğu, vergi dairesinden gelen yazı cevabına göre davalının takip konusu faturaları 2019 yılı BA formlarında ilgili vergi dairesine bildirdiği; dosyaya celp edilen vergi dairesi kayıtlarından takip konusu faturaların hem davacı BS formunda hem de davalı BA formunda ilgili vergi dairelerine bildirildiği; davalı BA formunda takip konusu faturaların yer almasının davalının faturaya konu malların/hizmetin teslim alındığı/ifa edildiğine karine teşkil etmesi karşısında hükme ve denetime elverişli olarak düzenlendiği kabul edilen dosyada mübrez bilirkişi raporu doğrultusunda davanın 56.439,84 TL asıl alacak bakımından kabulüne, takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere 3095 sayılı Kanunun 2/2. maddesi uyarıca değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle devamına; alacağın likit olması nedeni ile davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile 11.287,96 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Ayrıca İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinde düzenlenen ve uygulamada “kötüniyet tazminatı” olarak adlandırılagelen tazminat türünün sadece takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğinde olduğu; alacağının varlığına maddi hukuk kuralları çerçevesinde inanarak icra takibine girişen, ancak bunu usul hukuku kurallarına uygun şekilde kanıtlayamadığı için itirazın iptali istemi reddedilen bir alacaklı, İİK’nın 67. maddesi anlamında “haksız” ise de kötüniyetli olarak kabul edilebilmesine ve dolayısıyla bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesini açıkça şart koşan söz konusu hüküm çerçevesinde tazminatla sorumlu tutulmasına hukuken olanak bulunmaması; aksinin kabulünün hak arama özgürlüğünü düzenleyen Anayasa’nın 36. maddesi hükmüne de aykırı düşeceğinin kabulü (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E. 2005/19-286, K. 2005/268, T. 27.4.2005 sayılı kararı) ile davalı borçlunun, takibin açıkça kötü niyetli olarak yapıldığını kanıtlayamadığından kötü niyet tazminatının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- AÇILAN DAVANIN KABULÜ ile davalının Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün ….esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın 56.439,84 TL asıl alacak yönünden İPTALİ ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere 3095 sayılı Kanunun 2/2. maddesi uyarıca değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,
2- Alacağın likit olması nedeni ile davacının icra inkar tazminatı talebinin KABULÜ ile 11.287,96 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3- Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 3.855,41 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 655,92 TL nispi harçtan mahsubu ile bakiye 3.199,49 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4- Davacı tarafından sarf olunan (800,00 TL bilirkişi ücreti + 99,00 TL posta/tebligat/ mü- zekkere/talimattan ibaret) 899,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine; bakiye yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına,
5- Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı ve 655,92 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
7- Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı taraf lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1 maddesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olunan 8.137,18 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8- 6235 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 13. fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye İRAT KAYDINA,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/06/2021
Katip …
E-İmzalı
Hakim …
E-İmzalı
“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”