Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/955 E. 2019/1190 K. 11.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/955
KARAR NO : 2019/1190

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/12/2019
KARAR TARİHİ : 11/12/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan dosya üzerinde yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan 10/12/2019 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle;Müvekkili, şirketin ortaklarından …’nün ¨ 100.000,00 ödenmiş sermayesi bulunan şirkete %62,5 oranında , ¨ 62.500,00 sermaye 1.250 adet pay ile 09/08/2016 tarihinden itibaren ortak olduğunu daha sonra şirkette bulunan hisselerinin tamamını hukuki ve mali yükümlülükleri ile birlikte Bakırköy …. Noterliğinin 17/07/2019 tarih ve …. sayı ile tasdikli 16/07/2019 tarihli 01 sayılı Genel Kurul Kararı ile şirket ortaklarından …e ¨ 62.500,00 bedelle devrederek ortaklıktan ayrıldığını, şirket hisse devir işlemi Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 26 Temmuz 2019 tarihli …. sayılı nüshasında tescil ve ilan edildiğini, müvekkili ortak olduğu şirkette bulunan hisselerinin tamamını hukuki ve mali yükümlülükleri ile birlikte Bakırköy … Noterliğinin 17/07/2019 tarihli ve …. sayılı ile tasdikli 16/07/2019 tarihli 01 sayılı Genel Kurul Kararı ile şirket ortaklarından ….’e ¨ 62.500,00 bedelle devrederek ortaklıktan ayrıldığını, şirkette bulunan hisselerinin nominal değerine karşılık gelen bedelleri almasına rağmen şirkete ortak olduğu tarihten itibaren şirkete vermiş olduğunu ve şirket kayıtlarında yer alan alacaklarını şirketten alamadığını, şirket tarafından da müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, devamında Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı takip dosyasından ilamsız takibe geçildiğini, davalı şirket tarafından Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına itiraz edildiğini, arabuluculuk görüşmesinde ise davalı şirket yetkilisi şirketin müvekkiline herhangi bir borcu bulunmadığını belirterek uzlaşmadığını, müvekkilinin Bakırköy …. Noterliğinin 17/07/2019 tarih ve … sayı ile tasdikli hisse devir sözleşmesi ile Türk Ticaret Kanununda belirtilen hak ve yükümlülüklerini devrettiğini ancak şirkette bulunan alacaklarını devretmediğini, müvekkili ile hissesini devir alan … arasında yapılan devir sözleşmesinde müvekkilinin şirkette bulunan ve kayıt altına alınan alacakların devrettiğine yada alacaklarından feragat ettiğine ilişkin herhangi bir beyan da bulunmadığını, müvekkilinin ortaklık paylarını devretmiş olduğu şirketin “Düzeltilmiş(net aktif) Özvarlık Değeri” + “Şerefiye Değeri” yaklaşık olarak ¨ 3.000.000,00 olduğunu, müvekkilinin ortak olduğu şirketteki payların şirket kayıtlarında yer alan ¨902.576,20′ lik alacağı ile birlikte şirket ortaklarından …’e ¨62.500,00 bedelle devrederek ortaklıktan ayrıldığının düşünülmesi hayatın olağan akışına aykırı düşeceği gibi aynı zamanda edimler arasında açık bir oransızlık meydana gelmesi sonucunu da doğuracağını, müvekkilinin pay sahibi olduğu şirketten olan alacağının varlığı şirket kayıtlarına ve müvekkili tarafından şirketin banka hesaplarına yatırılan ve şirker kasasına verilen nakit , borç verilmesi ve şirket tarafından geri ödenen nakit işlemlerine dayanmakta olup, mali tablolar, şirket ve müvekkili banka hesapları, banka dekontları, tahsil ve tediye makbuzları ile şirket defter kayıt ve belgeleri sonucu ispat altında olduğunu,
Davalı şirketin TTK madde 68/1’de belirtildiği şekilde , pay sahibi müvekkiline olan borçlarının çıkarttığını ve beyan ettiğini, davalı şirketin 2016,2017,2018 takvim yıllarında yapımış olduğu beyanlarına göre şirketin 2017 takvim yılı yevmiye defteri açılış maddesinde yer alan 01/01/2017 tarihli …. sıra numaralı açılış maddesine göre 2016 takvim yılı dönem sonu ve 2017 takvim yılı dönem başı 331-Ortaklara Borçlar Hesabının bakiyesinin ¨ 195.750,00 olduğunu , ¨331.01 Alt Hesapta ortak …’ nün ¨ 195.750,00 alacaklı olduğu kayıtlarda mevcut olup, defter kayıtlarının şirketin beyanını doğrulamadığını, şirketin 2017 takvim yılı yevmiye defteri kapanış maddesinde yer alan 31/12/2018 tarih ve 3539 madde numaralı kapanış maddesine göre 2017 takvim yılı dönem sonunda 331-Ortaklara Borçlar Hesabında yer alan ¨ 1.221.299,00 tutarın ¨ 1.046.299,00 ‘lik kısmının 331.01 Alt Hesapta ortak …’ ye , ¨ 175.000,00 ‘lik kısmının ise 331.02 hesapta ortak ….’ e ait olduğu kayıt altına alındığını, şirket tarafından 20/04/2019 tarih ve …. sayılı tahakkuk fişi ile Gelir İdaresi Başkanlığı, Davutpaşa Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne beyan edilen 01/2018-12/2018 dönemi Kurumlar Vergisi Beyannamesi ekinde yer alan Tek Düzen Hesap Planı Ayrıntılı Bilançosuna göre ortakların kısa vadeli alacaklarının takip edildiği C-Diğer Borçlar, 331-Ortaklara Borçlar Hesabının alacak bakiyesinin 2018 yılı dönem sonunda ¨1.279.977,00 olarak beyan edildiğini, şirketin 2018 takvim yılı yevmiye defteri kapanış maddesinde yer alan 31/12/2018 tarih ve 2985 madde numaralı kapanış maddesine göre 2018 takvim yılı dönem sonunda 331-Ortaklara Borçlar Hesabının bakiyesinin ¨ 1.279.977,00 olduğunu, bu tutarın ¨ 1.016.299,00 ‘lik kısmının 331.01 Alt Hesapta ortak …’ ye, ¨263.678,00′ lik kısmının ise 331.02 Alt Hesapta ….’e ait olduğu kayıt altına alındığını, şirketin 2019 takvim yılı yevmiye defterinde yer alan 01/01/2019 tarih ve …. madde numaralı açılış Fişine göre 2019 takvim yılı dönem başmda 331-Ortaklara Borçlar Hesabının bakiyesinin ¨ 1.279.977,00 olduğunu, bu tutarın ¨ 1.016.299,00′ lık kısmının 331.01 Alt Hesapta ortak …’ ye ¨ 263.678,00′ lik kısmının ise 331 02 Alt Hesapta ortak ….’ e ait olduğu kayıt altına alındığını, müvekkili tarafından şirkete verilen borç tutarları ve şirket tarafından geri ödenen tutarlara ilişkin cari hesap sonucunda müvekkilim şirketten ¨ 902.576,20 alacağı kaldığını bu nedenlerle borçlunun itiraz etmiş olduğu ancak mevcut olup , ödeme emrine yapmışı olduğu itirazın iptalini ve icra takibinin devamını, yargılama sonuna kadar alacak haklarının zayi olmaması zımnında gerekli ve yeterli teminatın ibrazı ile şirketin menkul mallarına şirket ortaklarının şirket hisselerine ihtiyati haciz kararı verilmesini, kötü niyetli olarak itirazda bulunan borçlu aleynine %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini ,mahkeme masrafları ve yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE :
Dava,davacının,hisse devir sözleşmesine dayalı alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın dava şartlarını düzenleyen 114/1-d maddesindeki dava ehliyeti, fiil ehliyetinin medeni usûl hukukunda büründüğü şeklidir. Fiil ehliyetine sahip olan bütün gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptir. Aynı Kanun’un 114/1-e maddesindeki dava takip yetkisi, davada taraf olan kişinin o davayı kendi adına yürütebilme ve talep sonucu hakkında kendi adına hüküm alabilme yetkisidir (HMK md. 53). Sözü edilen kurum, şeklî taraf kuramının kabulünün sonucu olarak ortaya çıkmış ve sözü edilen kuramı tamamlamak amacıyla geliştirilmiştir. Davayı takip yetkisi, maddi hukuktaki tasarruf yetkisinin usul hukundaki karşılığını oluşturur. Ayrıca, bu kavram, davada taraf olmadığı hâlde kanun gereği taraf gibi davranmakla görevli kılınmış olanların hukukî konumlarının açıklanmasında başvurulan bir kavram konumundadır. Kural olarak taraf ehliyeti ve dava ehliyeti bulunan kişinin dava takip yetkisi vardır. Ancak bazı istisnai durumlarda davada taraf olarak gösterilen kişinin taraf ve dava ehliyeti olmasına rağmen dava takip yetkisi olmayabilir. Örn: Hakkında iflas kararı verilen kişinin taraf olduğu hukuki davalarda da istisnai durumlar dışında davayı takip yetkisi iflas idaresine aittir.
Taraf sıfatı (husumet) ise, maddi hukuka göre belirlenen, bir subjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir subjektif hakkın davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavramdır. Taraf ehliyeti; davada taraf olabilme, usulî hukuki ilişkinin süjesi olabilme ehliyetidir. Taraf ehliyetine sahip olan kişi, davada davacı veya davalı olabilecektir. Bu nedenle, taraf ehliyeti usûli bir kavramdır. Taraf ehliyetine sahip olabilmek için medeni hukuktaki hak ehliyetine sahip olmak gerekir. HMK’nın 50. maddesine göre, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, taraf ehliyetine de sahiptir. Buna göre tüm insanlar, hak ehliyetine ve dolayısıyla taraf ehliyetine sahiptir. Dava ehliyeti ise, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. (HMK md. 51) Fiil ehliyetine sahip olan kişi, dava ehliyetine de sahiptir ve davayı yürütebilir, usûl işlemlerini yapabilir. Reşit olan ve temyiz kudretine sahip olan kişiler fiil ehliyetine sahiptir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve dava takip yetkisi davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu subjektif hakka ilişkindir. Davacı tarafta yer alan taraf için aktif taraf sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, “sıfat” yerine “husumet” terimi de kullanılmaktadır. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa, dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece re’sen gözönünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet sıfatının) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet sıfatı yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davalı veya davacı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi davalı veya davacı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’i de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur.
Davacı vekili,davalı şirkete ait hisseleri müvekkilinin Bakırköy … nci Noterliğinin 17/7/2019 gün ve … yevmiye numaralı hisse devir sözleşmesi ile … isimli kişiye devrettiğini,ancak müvekkilinin şirketten olan alacağınıdevretmediğini bu nedenle bu alacağın tahsili için davalı şirket aleyhine icra takibine giriştiklerini,davalının itirazı üzerine huzurdaki davanın açıldığından bahisle davalının itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiş ise de,yukarıda anılan hisse devir sözleşmesi incelendiğinde,davacının,davalı şirkette teki payını tüm aktif ve pasifleri ile dava dışı yeni ortağa devrettiği,buna göre davacının,şirketten olan alacağını da bu kişiye devrettiği,davacının şirketten olan tüm alacağının yeni ortağa devredildiği,davacının, bir alacağının bulunması halinde bu alacağını yeni ortaktan talep etmesi gerektiği,davalı şirketin pasif husumetinin bulunmadığı anlaşıldığından davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklandığı üzere:
1- Davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince alınması gereken ¨ 44,40 peşin harcın davacı tarafından yatırılan ¨10.900,87 ‘den mahsubu ile fazla yatırılan ¨10.856,47 harcın karar kesinleştiğinde ve talep hâlinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde BIRAKILMASINA,
4-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨768,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve …. sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.11/12/2019

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪

Üye …
☪e-imzalıdır.☪

Üye …
☪e-imzalıdır.☪

Kâtip ….
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”