Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/942 E. 2020/514 K. 15.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/942 Esas
KARAR NO : 2020/514

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
DAVA TARİHİ : 05/12/2019
KARAR TARİHİ : 15/09/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacının Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine sunmuş olduğu 05.12.2019 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde ve duruşmadaki beyanlarında özetle;Ticari işletmesi olmayan ve tacir sıfatı bulunmayan, emekli davacının …… Yatırım Ortaklığı A.Ş’den İstanbul ili ……. ilçesi …… köyünde kain …… ada ….. parselde kayıtlı kat ittifakı kurulmuş ana gayrimenkulde …… blok ……. numaralı bağımsız bölümün satın alındığını, 63m2 1+1 daireden ibaret taşınmaz için toplam 99.500 TL ödendiğini, ……. abonelikleri için ayrıca 1.400 TL ödeme yapıldığını ve noterden davalıya vekaletname verildiğini, daha sonra davalının yeni bir vekaletname ile birlikte 200 TL işlem masrafı, 4.405 TL tapu masrafı istediğini, bunları da yatırdığını ancak geçen 17 aylık zaman zarfında tapunun kendisine verilmediğini, bu nedenle davaya konu tapunun iptal ve kendi adına tescilini talep ve dava ettiği,
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının tüketici sıfatına haiz olduğunu, bu nedenle mahkemenin görevli olmadığını, davacının kendi üzerine tapusunu verilebilmesi için bir kısım mali yükümlülükleri yerine getirmesi gerektiğini, davacı tarafından ödeme belgelerinin dosyaya ibraz edilmediğini, fiili teslimin yapıldığını, 7 yılı aşkın bir süredir taşınmazın davacı tarafından kullanıldığını, davacı tarafından yargılama gideri ve vekalet ücretinin bulunmadığını, talebe bağlılık ilkesi gereği mahkemece bu hususta hüküm kurulmaması gerektiğini beyanla davanın reddini talep ettiği,
Davanın tapu iptali ve tescil talebine ilişkin EDA davası olduğu,
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; Davacının , davalı adına satışı yapıldığı iddia edilen bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tescil koşullarının oluşup oluşmadığı davacının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirip getirmediği, mahkememizin görevli olup olmadığı hususunda toplandığı ,
6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun”un (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanunun 83. maddesinde de taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı Kanunda düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Somut olayda ; Davacı ile davalı arasında ki uyuşmazlığın 02.03.2011 tarihli “taşınmaz Mal Satış ve İnşaat Yapım Sözleşmesinden” kaynaklandığı sözleşmenin niteliği itibari ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesi olduğu, davacının tüm ödemelerin eksiksiz yapılmasına ve fiili teslimin yapılmasına rağmen taşınmaz mülkiyetinin kendisine devredilmemesi nedeni ile huzurdaki davayı açtığı taşınmazın niteliği itibari ile konut olduğu, davacının 10.03.2020 tarihli ön inceleme duruşmasında da belirttiği üzere bir ticari işletmesi olmadığı, tacir olmadığı, emekli olduğu davacının Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda tanımı yapılan tüketici kapsamında bulunduğundan davanın Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmekte olduğu anlaşılmakla, göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartı olduğu, dava şartları kamu düzeninden olduğu, kamu düzenine ilişkin hususlarda resen dikkate alınacak hususlardan olup dava şartı yokluğu halinde HMK’nun115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan .davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği nazara alındığında uyuşmazlığın yukarıda açıklanan nedenlerle Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğini, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesine tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.15/09/2020

Katip …
E-İmzalı

Hakim …
E-İmzalı