Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/879 E. 2021/938 K. 19.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/879
KARAR NO : 2021/938

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/01/2013
KARAR TARİHİ : 19/10/2021
K.YAZIM TARİHİ : 19/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile aralarında 24/07/2012 tarihinde … markalı … adet … model ve aynı sayıda …. Model el telsizi satışına ilişkin satış sözleşmesi akdedildiği, bu ürünlerin satış bedeli olarak toplam 190.000 USD ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, ürün teslimini beklerken 13/11/2012 tarihinde davalı tarafça Bakırköy … Noterliği aracılığı ile fesih ihbarı gönderilip, sözleşmenin 8/1 maddesine göre defalarca, sözleşmede belirtilen teminat mektubunun tevdi edilmesi istenildiği halde, bu yerine getirilmediğinden bahisle 9.madde uyarıca feshedildiğinin bildirildiği, kendileri tarafından da 19/11/2012 tarihinde iki ayrı ihtarname gönderilerek teminat mektubunun teslimi yönünde kendilerine bir talep ulaşmadığı gibi, feshin haksız ve hukuka aykırı olduğu, ihtarnamenin tebliğini takiben ürünlerin teslimi ile ilgili üzerine düşen yükümlülükleri yapması gerektiğinin bildirildiği, ancak davalı tarafça buna iliştin yükümlülüğün yerine getirilmediği, feshin haksız olduğu, sözleşmeye göre teminat mektubu verme yükümlülüğünün değerlendirilmesi gerektiği, ürün teslimatı ile birlikte 60 gün veya 30-60-90 gün vadeli USD çekinin davalıya teslim edileceğinin kararlaştırıldığı, davalı talep ettiği takdirde bu madde kapsamına göre 50.000 USD’lik banka teminat mektubunun davalıya teslim edileceğinin yazılı olduğu, buna göre satış bedelinin ürün teslimi sırasında ödeneceği ve teminat mektubu ile çeklerin teminat altına alınacağının kararlaştırıldığı, yani teminat mektubunun teslim yükümlüğünün en erken ürün teslimi anında doğacağı, amacın çeklerin ödenmesini sağlamak için teminat oluşturmak olduğu, ifa öncesi ikmali gereken bir yükümlülük olmadığı, dolayısıyla bu maddeye dayalı fesih olgusunu haksız olduğu, davalının dürüstlük kuralına aykırı davrandığı, haksız fesihten dolayı kendilerinin zarara uğradığı, bir çok şirket ile satış hususunda anlaşma yaptığı, ürün teslim edilmediğinden zarar ve itibar kaybına uğradığı gibi, sipariş iptalleri yaşadığı, taahhüt ettiği ürünü teslim etmediği, sipariş aldığı firmaların artık başka yere sipariş verdiği, üstelik davalının kendisine verilmeyen bu ürünleri yine kendilerinin en iyi müşterilerine %30 gibi iskontolar uygulayıp bizzat verdiği, düşük fiyat ile kendisi ürün satıp maddi zarara uğrattığı belirtilip, uğradığı bu zararların tazmini için 10.000,00-TL maddi sarsılan ticari itibarı sebebi ile 10.000,00-TL manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; aradaki sözleşmenin 9.maddesi uyarınca feshin yapıldığı, zira teminat mektubunun tevdi koşulunun davacı yanca yerine getirilmediği, ihtarname ve tanıklar ile bu durumun ispatlanacağı, talep edilen zararlar yönünden ise sözleşmeye konu malları temin edebileceği diğer bir şirket ile de ticari faaliyeti olduğu, istediği takdirde bu firmadan temin edebilecek durumda olduğu, zarara dayanak gösterdiği sipariş formlarının inandırıcı olmadığı, mahkemeye kanaat oluşturmak için kesilen hatıra dayalı sipariş formları olduğu belirtilerek, kendilerine atfedilen iskontolu başka müşterilere satış olgusunun gerçek dışı olduğu beyanı ile davanın reddini istediği anlaşılmıştır. Bilahare davalının verdiği 18/07/2013 tarihli dilekçesi ile davacının davalı şirketin rakibi konumundaki başka bir firmadan rıza dışında mal alımı yaparak sözleşmenin feshine davacının sebebiyet verdiği savunmasını ekleyerek, fesih sebebine ilave sebep eklediği ve bu doğrultuda da feshin haklılığını ileri sürdüğü görülmüştür.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dosyaya sunulan 20/11/2014 tarihli bilirkişiler …., …, …, … ve …. tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda; Dosya içeriği itibariyle taraflar arasındaki sözleşmenin davalı şirket tarafından sona erdirilmesinin haklı sebebe dayandığı sonucuna varılamayacağı, Davalının sözleşmeden doğan borcunu ifada temerrüde düşmüş olması sebebiyle davacı şirketin olumlu zararının tazmin edilmesini talep edebileceği, Olumlu zarara ilişkin tazminatın somut yöntemle belirlenmesi ve tazminatın miktarının davacı şirketin sözleşme konusu ürünleri diğer distribütörden satırı alması sonucunda ona yaptığı ödemenin davacı ile davalı arasındaki sözleşmede belirlenen bedeli aşan kısmından ibaret olduğu, Yapılan hesaplama sonucunda bu zarar tutarının dava tarihi itibariyle 25.285,56 TL (asıl) ve 630,58 TL (işlemiş faiz) olmak üzere toplam 25.916,14 TL tutarında olduğu hususları tespit edilmiştir.
Dosyaya sunulan 12/06/2015 tarihli bilirkişiler …., …, …, … ve …. tarafından hazırlanan bilirkişi ek raporunda; Davacının, dava tarihi itibariyle (Kar Kaybı dahil) 31.593,82 TL (asıl) ve 787,90 TL (işlemiş faiz) olmak üzere davalıdan toplam 32.381,72 TL tutarındaki müspet zararının tazminini talep edebileceği hususları tespit edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda davalının sözleşmeyi haksız feshettiği, davacının bu anlamda uğradığı maddi zararlarının tazmini ile yükümlü olduğu, gerek kar kaybı gerekse sözleşme konusu malların daha fazla bir bedel ile başka bir yerden temini sebebi ile davacının uğradığı bedeller arasındaki fark toplamı olan toplam 32.381,72-TL maddi tazminat alacağının, fesih tarihi olan 19/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, manevi tazminat isteminin ise kişilik haklarının ihlaline ilişkin manevi tazminat gerektiren TBK hükümlerine uygun bir aykırılığa rastlanmadığı kanaati ile manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Davalı tarafından kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin Esas No: …., Karar No: …. sayılı kararı ile “Taraflar arasındaki sözleşmenin haksız feshi nedeniyle davacı, ancak fesih nedeniyle uğradığı zararı talep edebilir. Somut olayda menfi zararın, davacının davalıdan alacağı malın 3.kişilerden alınmasından kaynaklanan bedel farkına karşılık gelmesi gerekir. Mahkemece iki mal arasındaki fiyat farkına ilişkin bedelin göz önüne alınarak tespit edilecek menfi zarara hükmedilmesi gerekirken ayrıca müspet zarara hükmedilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile mahkememiz kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Dosya ve tüm deliller bir arada değerlendirildiğinde; davalı tarafından taraflar arasında imzalanan sözleşmenin haksız olarak feshedildiği; mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde haksız fesih nedeni ile davacının dava tarihi itibariyle 25.285,56 TL menfi ve 6.308,26 TL müspet zararının olduğunun tespit edildiği; mahkemece davacının her iki zarar kalemi yönünden davasının kabul edildiği; Yargıtay tarafından ise davacının sadece menfi zararı talep edebileceği gerekçesi ile mahkememiz kararının bozulduğu; bozma ilamı doğrultusunda davacının sadece menfi zarar talep edebileceğinin kabulü ile ayrıntılı ve denetime elverişli olarak hazırlandığı kabul edilen bilirkişi kurulu tarafından hesaplanan 25.285,56 TL menfi zararının Yargıtay ilamı ile dava öncesi işlemiş faiz talebinin kabulünün bozma konusu yapılmamasından dolayı dava tarihine kadar işlemiş 630,58 TL faizi ile birlikte toplam 25.916,14 TL yönünden davanın kabulüne; davacının fazlaya ilişkin talebinin ise reddine karar verilmiştir. Mahkememizin 22/10/2015 tarihli kararından sonra davalı tarafından davacıya ifa amacıyla 53.166,17 TL ödendiği taraflarca mahkememize bildirilmiş olup, yargılama devam ederken yapılan ödemelerin infaz aşamasında dikkate alınması gerektiğinden davalı tarafından ifa amacıyla ödenen bu tutarın infaz aşamasında mahsup edilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-AÇILAN DAVANIN KISMEN KABULÜ ile 25.916,14 TL’nin fesih tarihi olan 19/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilde tekerrüre neden olmamak kaydıyla davalıdan alınarak davacıya verilmesine; davalı tarafından 02/11/2015 tarihinde ilk mahkeme kararı uyarınca ifa amacıyla ödenen 53.166,17 TL’nin infaz aşamasında mahsup edilmesine,
2-Davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine,
3-Davacının manevi tazminat talebine ilişkin verilen kararının kesinleştiği tespit edilmekle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 1.770,33 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 736,55 TL nispi harçtan mahsubu ile bakiye 1.033,78 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5- Davacı tarafından sarf olunan (3.000,00 TL bilirkişi ücreti + 309,60 TL posta/tebligat/müzekkere/talimattan ibaret) 3.309,60 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre (%80,03 kabul oranı) hesaplanan 2.648,68 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine; bakiye yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına,
6- Davacı tarafından yatırılan 24,30 TL başvurma harcı ve 736,55 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7- Davalı tarafından sarf olunan 468,70 TL’nin kabul ve red oranına göre (%80,03 kabul oranı) hesaplanan 93,60 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8- Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
9- Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı taraf lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1. maddesi gereğince takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı taraf lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1. maddesi gereğince takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın geçici 3 üncü maddesinin 2 inci fıkrası yollamasıyla mülga 1086 sayılı HUMK’nun 26/09/2004 gün ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ile 454 üncü madde hükümleri uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
19/10/2021

Katip …
☪e-imzalıdır.☪

Hakim …
☪e-imzalıdır.☪