Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/803 E. 2021/572 K. 29.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/803 Esas
KARAR NO : 2021/572

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 19/06/2012
KARAR TARİHİ : 29/06/2021
K.YAZIM TARİHİ : 28/07/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVADA :
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile davalı arasında akdedilen “Taşıma Hizmetleri sözleşmesi” gereğince müvekkilinin davalı şirkete vermiş olduğu akaryakıt nakliye hizmeti karşılında düzenlemiş olduğu faturaların bedelleri davalı tarafından ödenmemesi üzerine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayalı dosyasından icra takibi yapıldığını, icra takibine itiraz edilerek durdurulduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına, müvekkilinin alacağının likit ve muaccel olduğundan haksız itiraz nedeniyle davalı şirketin %40’tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatıyla cezalandırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı şirkete yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı -karşı davalı ile müvekkili şirket arasındaki cari hesap ilişkisi kapsamında davacıya herhangi bir borcun olmadığı gibi aksine davacı taraftan alacağı bulunduğunu, taraflar arasında taşıma hizmetleri sözleşmesi imzalandığını, karşılığında nakliye hizmeti verdiğini,uzun yıllar kendisinden taşıma hizmeti alınan davacı karşı davalı 09/05/2012 tarihinde Savcılık Soruşturması dosyası verilerine göre müvekkili şirkete ait ürünleri özel düzenek ve yine kendisine ait tankerlere hortum marifetiyle aktarma yaparken Jandarma tarafından suçüstü yakalandığını ve Marmara Ereğli Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen … soruşturma numaralı iddianamesi ile tutuklanan davacı hakkında “Hizmeti Güveni Kötüye Kullanmak ” suçundan ceza davası açıldığını, söz konusu hırsızlık olayı sonrasında müvekkilin sözleşmeyi İstanbul … Noterliği’nin 17/05/2012 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi fesih ettiğini, fesihten sonra tüm taşıma hizmetleri belgeleri incelendiğini ve fire dışında eksik teslimatları kendisine fatura edilerek cari hesap alacağından mahsup edildiğini, yapılan mahsup işlemi sonunda davacının müvekkiline ¨50.555,36 borcu bulunduğunu, dolayısıyla davacı-karşı davalının yaptığı takibin haksız ve kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddi ile itirazın kabulüne ve davacının kötüniyet tazminatı ile cezalandırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
KARŞI DAVADA :
Davacı vekili dava dilekçesi ile, taşıma hizmetleri sözleşmesinin cezai şart maddesine göre “taşıyanın ihlal yaratan her bir eylemi için 20.000 USD tutarında cezai şart talep hakkı olduğunu, bahsi geçen hırsızlık eylemi nedeniyle kolluk kuvvetleri tarafından suçüstü yapıldığını, müvekkili şirketinde haklı nedenle sözleşmeyi fesih ettiğini, iş bu nedenle …’dan şimdilik fazlaya ilişkin dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydıyla 20.000.00 USD cezai-şart alacağı tahsili için karşı dava açma zarureti hasıl olduğunu ileri sürerek, davacı /karşı davalının davasının tüm sonuçları ile reddini, karşı davalarının kabulü ile davacı-karşı davalıdan 20.000 USD bedelin dava tarihinden itibaren en yüksek reeskont faiz ile birlikte tahsili ile yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacı -karşı davalı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, karşı dava dilekçesinin süresinde verilmediğini, bu nedenle süresinde verilmeyen karşı dava dilekçesinin reddine karar verilmesini , HMK md. 132/1-b ‘de ” Karşı davada ileri sürülecek olan talep ile asıl davada ileri sürülen talep arasında takas veya mahsup ilişkisinin bulunması yahut bu davalar arasında bağlantının mevcut olması” hükmü getirildiğini, müvekkilinin alacağının faturalara dayandığını, davalının karşı dava sözleşmeden kaynaklandığı iddia edilen cezai şart olduğunu, her iki dava arasında kanunun aradığı şartlar oluşmadığından karşı dava ileri sürülemeyeceğini, davalı yanın ibraz ettiği sözleşmeler iptidai sözleşmeler olduğunu ve cezai şart yönünden hukuki bir geçerliğinin olmadığını, davalı yanın İstanbul … Noterliği’nin 17/05/2012 tarihli ve … yevmiye nolu ihtarnamesiyle sözleşmeleri tek taraflı feshettiğini söylemekte ise de müvekilinin alacakları geçmişe yönelik olduğunu, sözleşmenin feshi iddiasından sonra yapılan taşımadan dolayı talepleri söz konusu olmadığı gibi bir sözleşmeyi tek taraflı fesih yetkisinin de kanunen kimseye verilmediğini, uzlaşma haricinde sözleşmenin mahkemelerce feshedilmesi gerektiğini, davalı yanın böyle bir iddiası olmadığını, davalının karşı davadaki talebi karşı davayla değil, sözleşmenin iptali ve cezai şart talebiyle açılacak ayrı bir davayla görülebileceğini, müvekkiline ait teminat mektupları , davalı tarafça nakite çevrilerek bankadan tahsil edildiğini, İstanbul …. Noterliği’nin 17/05/2012 tarihli ve … yevmiye nolu ihtarnamesinin davalı taraf ”anılan sözleşme kapsamında keşideci şirketmize verdiğiniz banka teminat mektubunun sözleşme cezası olarak irat kaydedildiğini” diyerek teminat mektuplarının sözleşme cezası olarak nakte çerildiğini ikrar ettiğini, noterden gönderilen imzalı beyan karşısında davanın konusuz kaldığını savunarak, davalarının kabulüne davalının süresinde verilmeyen cevap dilekçesi ve karşı dava dileçesinin yok sayılmasını, karşı davanın ve tüm taleplerinin reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda; ASIL DAVADA davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davalının Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın 35.783,51 TL asıl alacak yönünden iptali ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere 3095 sayılı Kanunun 2/2. maddesi uyarıca değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına, davacının fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacağın %40’ı üzerinden hesap edilen 14.313,40 TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine; KARŞI DAVADA ise davanın kabulü ile 20.000 USD ‘nin davacının talebi aşılmamak üzere karşı dava tarihi olan 24/09/2012 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca Kamu Bankalarının aynı yabancı para türünden 1 yıl süreli mevduata uyguladıkları en yüksek faizi ile birlikte fiili ödeme günündeki TC Merkez Bankası Döviz Satış Kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığının davacı-karşı davalıdan tahsili ile davalı-karşı davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davacı/ karşı davalı vekili ile davalı / karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Taraf vekilleri tarafından kararın istinaf edilmesi üzerine dosya İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nin E. …, K. … ve 23/05/2018 tarihli kararı ile tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
İstanbul BAM …. Hukuk Dairesi’nin kararının taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin E. …, K. … ve 09/09/2019 tarihli kararı ile tarafların asıl davadaki karara yönelik temyiz isteminin kararın kesin olması nedeni ile reddine karar verilmiştir. Yargıtay tarafından karşı dava bakımından ise cezai şart talebinin dayandığı vakıanın 09.05.2012 tarihinde, yani dosyada mübrez sözleşmelerin süresinin sona erdiği tarihte meydana geldiği; mahkemece, karşı davacının, karşı davalıya gönderdiği ihtarnamede belirtilen sözleşme ile dava dilekçesinde deliller kısmında 2 numarada gösterilen sözleşmenin aynı sözleşme olup olmadığının aydınlatılarak, sözleşme veya sözleşmelerin karşı davacı tarafından sunulması için süre verilmesi, sözleşme veya sözleşmeler sunulduğu takdirde sözleşme hükümlerine göre cezai şart isteminin değerlendirilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin isabetli olmadığı gerekçesi ile kararın bu sebeple bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir. Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda davalı/karşı davacı vekiline 17.05.2012 tarihli ve … numaralı ihtarnamede belirtilen sözleşme ile dava dilekçesinde deliller kısmının 2 numarasında gösterilen sözleşmenin aynı sözleşme olup olmadığı hususunda beyanda bulunmak ve bu sözleşme veya sözleşme asıllarını mahkememiz dosyasına sunmak üzere süre verilmiştir. Davalı/Karşı Davalı vekili tarafından söz konusu sözleşmelerdeki tarih farklılığının sözleşmenin imza ve yürürlük tarihindeki 2 günlük farktan kaynaklandığı, bahsi geçen sözleşmelerin aynı sözleşmeler olduğu beyan edilerek İstanbul …. Noterliği tarafından 28/09/2020 tarih ve … yevmiye numarası ile onaylanmış sözleşme sureti mahkememize ibraz edilmiştir.
Söz konusu sözleşmenin incelenmesinden, sözleşmenin davacı … davalı arasında 20.01.2011 tarihinde imzalandığı, sözleşmenin 6. Maddesinde sözleşme süresinin 18/01/2011 ve 18/01/2013 tarihleri arasında geçerli olmak üzere 2 yıl olarak belirlendiği, yine sözleşmenin 10. maddesinde cezai şartın düzenlendiği görülmüştür.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222 nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler …., … ve Prof. Dr. … tarafından düzenlenen 30/01/2014 havale tarihli bilirkişi raporunda ;
Karşı dava yönünden;
Davalı karşı davacının anılan ceza dosyasındaki tutanak ve belgeler ile ikrar beyanları çerçevesinde, nakliye hizmeti ve eksiksiz teslim yükümlülüğüne aykırı davranış sergilediğini, sözleşme gereği kurulan güven ilişkisini zedelediği ve bunun haklı bir fesih sebebi olduğu konusunda Mahkemece de kanaat hasıl olması halinde, sözleşmenin cezai şart ve 12.2. maddesi gereği, fesih ile birlikte ayrıca cezai şart talebinde bulunabileceğini, bu durumda, davalı karşı davacı açmış olduğu karşı dava çerçevesinde, davacı karşı davalının sözleşmeye aykırı hareketi dolayısıyla 20.000 USD cezai şart talep edebileceğini bildirdiği görülmüştür.
Bilirkişiler …., …. ve … tarafından düzenlenen 10/12/2014 havale tarihli bilirkişi EK raporunda ;
Karşı dava yönünden : Karşı davacı vekili davasında, söz konusu hırsızlık nedeniyle taraflar arasındaki taşıma hizmet sözleşmesinin, haklı olarak feshedildiği iddiasıyla sözleşme gereğince 20.000.-USD cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini istediğini, karşı davalı vekili HMK 132/1-b maddesi gereğince, karşı davada ileri sürülen cezai şart alacağı ile asıl davadaki talep arasında takas ve mahsup ilişkisi veya davalar arasında bağlantı bulunmadığından karşı davanın dinlenemeyeceğini, öte yandan taraflar arasındaki sözleşmenin müzayaka altında imzalanması nedeniyle cezai şart hükümlerinin hukuken geçerli olmadığını beyanla karşı davanın reddini savunduğunu, karşı davalı vekilinin HMK 132/b maddesine dayalı itirazının değerlendirilmesi tamamen hukuki bir konu olduğunu ve takdiri mahkemeye ait olduğunu, karşı davalı vekili her ne kadar sözleşmenin müzayaka halinde imzalanması nedeniyle cezai şartın geçerli olmadığını iddia etmiş ise de, taraflar arasındaki taşıma hizmet sözleşmesi ilişkisinin uzun süredir devam ediyor oluşu, sektördeki taşıma sözleşmelerinin benzer nitelik ve içerikler taşıyor oluşu, karşı davalının sektörde çalışıyor oluşu ve bu sözleşmelerin noterde düzenlenmesi şart olmayıp, haricen de düzenlenebilen sözleşmelerden olması, karşı davalının bir yandan bu sözleşmeye dayanarak asıl davada talepte bulunurken karşı davada bu sözleşmenin geçerli olmadığını savunması karşısında, cezai şart hükmünün geçerli sayılması gerektiğini ,ancak karşı davacının haklı fesih iddiasını dayandırdığı hırsızlık olayının yargılamasının yapıldığı Marmara Ereğlisi Asliye Ceza Mahkemesindeki … Esas sayılı davanın akıbetini bilmediklerinden feshin haklı olup olmadığı ve cezai şartın tahakkuk edip etmediği hususunda değerlendirme yapılamadığını, eğer ceza yargılaması sonucunda davacı- karşı davalı …’ın …e ait akaryakıtı çalma suçu sabit görülmüş veya görülecek olur ise bu durumda sözleşmenin feshi haklı olacak ve cezai şart tahakkuk etmiş olacağını, bu durumda 20.000.-USD cezai şart alacağının 24/09/2012 karşı dava tarihi itibariyle TCMB efektif satış kuru karşılığı 20.000.-USD X ¨1,8028 = ¨36.056,00 olduğunu, Taşıma Hizmet Sözleşmesine göre ihlal yaratan her eylem için ayrı ayrı cezai şart öngörülmüş olduğunu, ceza mahkemesi kararına göre karşı davalının 09/05/2012 tarihinde … ve …. plakalı araçlarla yaptığı her iki taşımada da akaryakıt hırsızlığı suçu sabit görülmüş veya görülecek olur ise bu durumda her iki olay iki ayrı ihlal sayılacağından toplam ¨40.000,00 olacak ceza şart alacağının karşılığı da ¨72.112,00 olacağını bildirdikleri görülmüştür.
Bilirkişiler …., …. ve …. tarafından düzenlenen 10/12/2014 havale tarihli bilirkişi 2. EK raporunda;
Dosyaya sunulan kantar fişlerinin incelenmesi sonucunda dosyadaki eksik ürün ve fire listesinde bulunan toplam 27.400,76 kg olduğu iddia edilen ürün miktarı toplamı 9.421,5 kg olup fatura edilmesi gereken miktar olduğunu, 9.42l,5x 3,78 ¨/kg= ¨35.613,27 + 6.410,39 = ¨42.023,66 KDV dahil tutar olmakta olduğunu bildirdikleri görülmüştür.
Karşı davada dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı vekili, davacı hakkında güveni kötüye kullanma suçundan dava açılması nedeniyle taraflar arasındaki taşıma hizmet sözleşmesinin, haklı olarak feshedildiği iddiasıyla sözleşme gereğince 20.000.-USD cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Karşı davalı vekili ise, HMK 132/1-b maddesi gereğince, karşı davada ileri sürülen cezai şart alacağı ile asıl davadaki talep arasında takas ve mahsup ilişkisi veya davalar arasında bağlantı bulunmadığından karşı davanın dinlenemeyeceğini, öte yandan taraflar arasındaki sözleşmenin müzayaka altında imzalanması nedeniyle cezai şart hükümlerinin hukuken geçerli olmadığını beyanla karşı davanın reddini savunmuştur.
Karşı davalı vekili her ne kadar sözleşmenin müzayaka halinde imzalanması nedeniyle cezai şartın geçerli olmadığını iddia etmiş ise de, taraflar arasındaki taşıma hizmet sözleşmesi ilişkisinin uzun süredir devam ediyor oluşu, sektördeki taşıma sözleşmelerinin benzer nitelik ve içerikler taşıyor oluşu, karşı davalının sektörde çalışıyor oluşu ve bu sözleşmelerin noterde düzenlenmesi şart olmayıp, haricen de düzenlenebilen sözleşmelerden olması, karşı davalının bir yandan bu sözleşmeye dayanarak asıl davada talepte bulunurken karşı davada bu sözleşmenin geçerli olmadığını savunması karşısında, cezai şart hükmünün geçerli sayılması gerekmektedir.
Karşı davacının haklı fesih iddiasını dayandırdığı hırsızlık olayının yargılamasının yapıldığı Marmara Ereğlisi Asliye Ceza Mahkemesindeki … Esas sayılı dosyasında davacı hakkında verilen mahkûmiyet hükmünün açıklanması 5 yıl süre ile geri bırakılmıştır.
Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen ceza dosyaları hukuk hâkimini bağlamayacaktır.
Taraflar arasında imzalanan 20/012011 tarihli taşıma sözleşmesinin 10. maddesi “İşbu sözleşme kapsamındaki özel şartı ceza düzenlemeleri dışında; genel olarak, taşıyanın işbu sözleşme kapsamında taşıtana karşı üstlenmiş olduğu herhangi bir yükümlülüğünün ihlâli halinde veya T.C. Mevzuatının taşıma ve lojistik firmalarına yüklemiş olduğu herhangi bir yükümlülüğünün ihlâli halinde; taşıtan, sözleşmenin feshi veya sözleşmenin icrasıyla birlikte; taşıtanın fesih ve zararları için tazminat talep haktan saklı katmak kaydıyla, hiçbir kanuni merasim yürütmeksizin, taşıyanın ihlal yaratan her bir eylemi için, taşıtandan 20.000 USD tutarında cezai şart talep hakkına sahip olmakla birlikte garanti ve teminat adı altında alınmış banka teminat mektubunu nakde çevirme hakkına da sahiptir. Taraflar bu maddede tamamen mutabık olup; taşıyan, belirlenen koşullarda taşıtana şartı ceza ödemeyi kabul, beyan ve taahhüt eder.” şeklinde olup söz konusu madde uyarınca taşıyıcının herhangibir yükümlülüğünün ihlâli halinde karşı davacı taşıtanın cezai şart talep hakkı doğduğu açıktır.
Somut olayda karşı davacı olan taşıtan ceza yargılamasını dayanak göstererek sözleşmeyi feshetmiş ve cezai şart talebinde bulunmuştur. Davalı/Karşı davacı tarafından dosyaya sunulan 20/01/2011 tarihli sözleşmenin 2 yıl süreli olması ve feshe konu eylemin 09/05/2012 tarihinde meydana geldiği tespit edilmekle söz konusu eylemin sözleşme süresi içerisinde meydana geldiğinin kabulü gerekir.
Öncelikle karşı davacı -taşıtan- tarafından sözleşmenin feshedilmesinin haklı olup olmadığı belirlenmelidir.
Davacı/karşı davalının, davalı/karşı davacı ile akdettiği taşıma sözleşmesine konu akaryakıt ürünlerini özel bir düzenek yardımı ile başka bir tankere aktardığı kolluk kuvvetlerince tespit edilmiştir. Bu tespit üzerine açılan kamu davası sonucunda davacı/karşı davalı … hakkında verilen mahkûmiyet hükmünün açıklanması geri bırakılmıştır. Yukarıda da belirtildiği gibi bu tür kararlar hukuk hâkimini bağlayan mahkumiyet kararlarından değildir. Ancak davacı/karşı davalının soruşturma aşamasında verdiği tüm ifadelerinde davacı tarafından taşıtılan akaryakıtı bir düzenek yardımı ile mühürlerini bozmadan başka bir tankere yüklediğini dolayısıyla taraflar arasındaki taşıma sözleşmesine aykırı davrandığını ikrar etmiştir. Bu ikrar davacı/karşı davalıyı bağlayacağından davalı/karşı davacının taşıma sözleşmesini feshetmesi ve sözleşmeye aykırı davranan davacı/karşı davalıdan cezai şart talep etmesi haklı bulunduğundan karşı davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A-ASIL DAVADA
Asıl davanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nin … E., … K. Ve … tarihli kararıyla kesinleştiği görülmekle asıl dava bakımından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
B-KARŞI DAVADA
1-AÇILAN DAVANIN KABULÜ ile 20.000 USD cezai şartın davacının talebi aşılmamak üzere karşı dava tarihi olan 24/09/2012 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca Kamu Bankalarının aynı yabancı para türünden 1 yıl süreli mevduata uyguladıkları en yüksek faizi ile birlikte fiili ödeme günündeki TC Merkez Bankası Döviz Satış Kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığının davacı-karşı davalıdan tahsili ile davalı-karşı davacıya VERİLMESİNE,
2- Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 2.456,29 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 534,00 TL nispi harçtan mahsubu ile bakiye 1.922,29 TL eksik harcın davacı/karşı davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3- Davalı/Karşı Davacı tarafından sarf olunan (1.200,00 TL bilirkişi ücreti + 187,30 TL posta/tebligat/ mü- zekkere/talimattan ibaret)1.387,30 TL yargılama giderinin Davacı/Karşı Davalıdan alınarak Davalı/Karşı Davacıya verilmesine,
4- Davalı/Karşı Davacı tarafından yatırılan 534,00 TL karşı dava harcının Davacı/Karşı Davalıdan alınarak Davalı/Karşı Davacıya verilmesine,
5- Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
6- Kendisini vekil ile temsil ettiren Davalı/Karşı Davacı taraf lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1. maddesi gereğince takdir olunan 5.393,70 TL vekalet ücretinin Davacı/Karşı Davalıdan alınarak Davalı/Karşı Davacıya verilmesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın geçici 3 üncü maddesinin 2 inci fıkrası yollamasıyla mülga 1086 sayılı HUMK’nun 26/09/2004 gün ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ile 454 üncü madde hükümleri uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere davacı/karşı davalı vekilinin yokluğunda davalı/karşı davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
29/06/2021

Katip …
E-İmzalı

Hakim …
E-İmzalı

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”