Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/795 E. 2021/564 K. 25.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/795
KARAR NO : 2021/564

DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 18/10/2019
KARAR TARİHİ : 25/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacının 18/10/2019 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin ana iştigal alanını, her türlü inşaat işinin yapılması, konusunu gerçekleştirmek için arsalar alınması, alınan arsalar üzerine her türlü inşaat, iş merkezi veya mesken amaçlı olarak inşaat yapılması , her türlü gayrimenkulün satın alınarak bu gayrimenkuller üzerine kendi adına veya özel ve tüzel kişiler adına inşaat yapılmasını, bu inşaatların satılması veya kiraya verilmesi, her türlü inşaat tadilat ve düzenleme işlerinin yapılması oluşturduğunu, davalı şirketin malvarlığında, bugüne kadar tamamlanmış inşaat projeleri nedeniyle yüklü sayıda bağımsız bölüm niteliğinde dükkan ve konut ile alışveriş merkezleri bulunduğunu, davalı şirketin nezdinde %30 oranında paya sahip B grubu hissedarı olduğunu, davalı şirketin hali hazırda diğer pay sahipleri ise ,%38 oranında paya sahip olan A Grubu hissedar …., %16 oranında paya sahip olan C Grubu hissedar … ve %16 oranında paya sahip olan D Grubu hissedar … olduğunu, davalı şirketin yönetim kurulu , TTK m. 360 hükmü kapsamında tanınan imtiyaz çerçevesinde A,B,C ve D grubundan birer üye olmak üzere …., …, … ve … ‘ten oluştuğunu, fiili yönetim kurlu başkanı ise …. olduğunu, davalı şirketin görünürde teşekkül ettiğini ve fakat bize göre hukuka aykırı olarak tesşekkül ettirilmeye çalışılmış yok hükmündeki yönetim kurulu organının bu yönü ile; ve yaptığı hukuka aykırı iş ve işleyişi ile şirketteki ortaklığın, şirket amacını gerçekleştirme imkan ve ihtimalini ortadan kaldıracak şekilde keyfi hale gelmesi, ortakların bir arada kalıp şirketi yürütme ruhunu ve bağlarını esaslı derecede kaybettiğini ve hatta imkansız hale getirmiş olması , şirketin devamının, şirkete ve ortakların haklarına zarar verir aşamaya evrilmesi vb. Sebepler ve gerekler kapmasında; TTK.531 naddesi hukuki sebebi uyarınca iş bu davayı açma zaruratinin doğduğunu, davalı şirketin hukuka uygun son genel kurul toplantısının 16/06/2016 tarihinde gerçekleştiğini, genel kurulun yılda en az 1 kere kurul olarak toplanması TTK m. 409 hükmüne göre zorunlu olmasına rağmen, davalı şirkette 2016 -2017-2018 yıllarının olağan genel kurul toplantıları dahi yaplamadığını, genel kurul 2016 yılından beri ve halen usulüne uygun toplanamadığını, 18/07/2019 tarihinde bir genel kurul toplandığını gözükse dahi; iş bu genel kurul toplantısı ve kararları her yönü ile yok hükmünde, de facto bir hukuki durum arz ettiğini, nitekim bu yokluk ve butlanın tespiti için dava açtıklarını,
Hissedarların birbiri ile değil şirketi yönetmek, bir arada bulunmaya bile tahammül edemez hale gelmesi , birbirleri hakkında suç duyurusunda bulunmaları ve birbirlerini ceza mahkemelerinde yargılatıyor olmaları , bir kısım baskın hissedarın şirket yönetimini ele geçirip şirketi keyfi yönetiyor olması, mevcudunu eksiltiyor olması, şirketlerle irtibatının ve bilgi alma haklarının kesildiğini ve engelleniyor olması, bir kısım hissedarların (….) , aileye ait ortak şirketlere ve şahsına karşı, hiç bir sende dayanmadan , 2018 yılında, Bakırköy …. İcra Müdürlüğünden ve …. İcra Müdürlüğünden ¨ 12.000.000,00, 8.000.000 USD tutarlarında fahiş ve haksız takipler yaparak, şirketleri ve şahsını işlevsiz hale getirmesi, öncesinde de aile şirketine karşı ¨ 50.000.000,00 tutarlarını bulan icra takipleri ile şirketi adeta hukuki ve ticari olarak kıskaca alması, işlevsiz bırakması ve yargılama safhalarında ispat edeceği gerek ve gerçekler karşısında iş bu TTK :531 maddesinde öngörülen haklı sebebin, somut olayda mevcut olduğunu, gelinen noktada, davalı şirketin pay sahipleri arasındaki menfaat çatışmalarından kaynaklanan sürekli ve derin uyuşmazlılar nedeniyle şirketteki ortaklığın devam ettirilebilmesinin artık mümkün olmadığını, bu nedenlerle dava süresince , şirket yönetimini ve yönetim kurulunu işgal eden kardeşlerinin, hızlı bir şekilde şirket mevcudunu eksiltmelerinin önüne geçmek bakımından, mümkünse şirkete 3 kişiden az olmamak üzere yönetim kayyım heyeti atanmasını , bu mümkün değilse , tarafları aynı olan ve aynı şekilde ortaklık yapısını haiz şirketleri ile ilgili olarak, benzer maddi vakılara istinaden, Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasından açtığı dava dosyalarından tedbiren verilen denetim kayyım kararı ile , 09/09/2019 tarihli olarak verilen emsal kararda olduğu üzere, tedbiren ve zarureten davalı şirkete 3 kişiden az olmamak üzere denetim kayyımı atanıp HMK 398. Ve devam eden madde hükümleri kapsamında gayrimenkullerin yanına yönelik yönetim kurulu kararlarının denetim kayyımların izin ve muvafakatına bağlanmasına karar verilmesini, yahut denetim kayyımların izin ve muvafakatına bağlanmasına karar verilmesini, yahut denetim kayyım da atanmaz ise , yönetim kurulunun , gayrimenkullerin aynına yönelik tasarruflarının mahkemenin iznine bağlanmasına karar verilmesini, TTK m. 531 hükmü gereğine davalı şirketin haklı nedenle feshine, feshin ağır bir sonuç olacağı kanaatine varılır ise; fazlaya dair tüm haklarının saklı kalmak kaydı ile TTK 531. Madde hükümleri kapsamında hisse oranına tekabul eden haklarının, gerçek güncel değerlerinin tarafına ödenmesini suretiyle şirketten çıkarılmama yahut, şirket bölünmesi de dahil mahkemenin uygun görüleceği duruma uyan çözümlerin mahkemece karar altına alınmasını, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalı şirkete yüklenmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekilinin 06/12/2019 havale tarihli cevap dilekçesinde; Davacı vekilinin şirketin organsız kaldığına ilişkin iddiaları doğru olmadığını, müvekkili şirketlerinin yönetim kurulu mevcut olup görevini yaptığını, şirketlerinin yönetim kurulu başkan …., üyeler …, … ve davacı … Keleş tarafından oluşturulduğunu, şirket imza sirküleri ve şirket ana sözleşmesinde yapılan ana değişiklik gereğince müvekkili şirket bu dört yönetim kurulu üyesinden herhangi üçünün birlikte imzası ile temsil edildiğini, zaman zaman bu üç kişi bir araya çeşitli nedenlerle gelemediği için şirketin temsili aksamamış ama işlemler gecikilerek yapıldığını, dolayısıyla ortada yönetim kurulunun mevcudiyeti mutlak ve sabit olup yönetim kurulunun toplanmaması gibi bir durum söz konusu olmadığı gibi yönetim kurulunun almış olduğu kararlar, yönetim kurulu defterinde mevcut olduğu gibi yönetim kurulu karara dönüştürmeden de temsil yetkisi doğrultusunda şirketi temsil edenlerin üçünün bir araya gelmesi ile sürekli olarak malvarlıklarından satış yapmakta ve bunun için gerekli vekaletnameleri verdiğini, dolayısıyla TTK.mad.531. anlamında müvekkili şirketin organları mevcut olup hem yönetim kurulu üyeleri olarak hem de genel kurul olarak gerekli toplantıları yaptığını, bu itibarla TTK.mad.531’a dayanarak şirketin bölünmesi de söz konusu olamayacağını, öncelikle bu nedenle davacının davasının reddi ile şirketin bölünmesi talebinin ve feshi talebinin de reddine karar verilmesini,dava konusu şirket 16.07.2019 tarihinde genel kurul yaparak yeni yönetim kurulu üyelerini seçtiğini, bu genel kurul toplantısına katılmayan davacı taraf, şirket ana sözleşmesine aykırılık teşkil edecek şekilde %30 hissesi ile şirketin işleyişini kendisi engellemeye çalıştığını, yapılmış olan davalı müvekkili şirket %70 çoğunluğunun katılımı ile gerçekleştirilen genel kurul ile ilgili tüm evrakların, İTO Başkanlığından mahkeme tarafaından celbedilmesini, bu nedenlerle davacı tarafın haksız ve tek taraflı beyanları altında “müvekkil şirket %70 hissedarlarının çoğunluğu ile gerçekleştirilmiş olan 16.07.2019 tarihli şirket genel kurulu” bilgisi mahkeme bilgilerine sunulmadan eksik bilgi ile açılmış olan bu davanın reddine karar verilmesini, davacı taraf aynı dava konusu ve talepleri ile haksız şekilde müvekkili şirketin yönetüm kurulunun işleyişini engellemek için Bakırköy .. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosyası kapsamında dava açmış olup bu davası reddolduğunu, bu şekilde aynı davaları tekraren açmış olması müvekkili şirkete zarar verme amacı dışında bir amaca hizmet etmediğini, bu nedenlerle davacının haksız ve yersiz normal işleyişi devam eden müvekkili şirkete karşı açmış olduğu bu davanın reddine karar verilmesini mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava,davalı şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
Mahkememiz tarafından belirlenen duruşma gün ve saatini bildirir davetiyenin davacı ve davalı vekiline tebliğ edilmesine karşın davacının duruşmada hazır olmadığı gibi geçerli bir mazerette bildirmediği anlaşıldığından HMK’nun 150/1.maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği tarihten itibaren üç aylık yasal süre içinde yenilenmediği anlaşıldığından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın HMK.’nun 150/5 maddesi uyarınca 11/06/2021 tarihi itibariyle AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Alınması gereken ¨59,30 harçtan peşin alınan ¨ 44,40 harcın mahsubu ile bakiye ¨14,90 harcın davacıdan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 7/1.maddesine göre hesap edilen ¨2.040,00 ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
5-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨1.179,60 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda karar verildi. 25/06/2021

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.