Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/759 E. 2019/1217 K. 19.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/759
KARAR NO : 2019/1217

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 09/10/2019
KARAR TARİHİ : 19/12/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacılar vekili tarafından mahkememize sunulan 09/10/2019 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle;Müvekkillerin ticari kayıtları ve ödeme-konkordato projesi incelendiğinde; her ne kadar mevcut durumda şirket borçlarını ödeyemez hale gelmiş olsa da, şirketin ve şirket ortağı olan müvekkilinin mal varlıkları, kârlılık oranı ve cirosu gözetildiğinde yaratılacak kaynak ve ek kaynaklar ile müvekkili şirketin içine düşmüş olduğu ödeme güçlüğünü yenerek faaliyetlerini sürdürebileceğini, müvekkillerin konkordato projesinin şirketin özvarlığının ortaya çıkmasına büyük yardımının dokunacağını, ödeme projesinin öngörülen şekilde uygulandığını, gerekli tedbirlerin mahkemece alınması ve devam eden işlerden beklenen gelirin şirket aktifine girmesi halinde şirketin borcunu ödeyemez durumdan kurtulabileceğinin görüleceğini, müvekkili …. Gıda Tekstil İhracat Ve İthalat Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi İstanbul Ticaret Odası’na … sicil numarası ile kayıtlı , “…. Mah. …. Cad. …. N:…. …. Blok D:…. … /…..” adresinde faaliyet gösterdiğini, şirket sermayesinin ¨ 4.000.000,00 olup bu sermayenin tamamının ödendiğini, …. ¨4.000.000,00 100%, şirketin hissedarı ve hisse yapılan için herhangi bir gruplama ve imtiyaz bulunmadığını, konkordato talep eden … (T.C. Kim. N: ….) … Gıda Tekstil İhracat Ve İthalat San. Ve Tic. Ltd. Şti ‘nin kurucusu, ortağı ve yetkilisi olarak faaliyetlerini sürdüğünü, konkordato talep eden … iflasa tabi bir kişi olmadığını, … ‘ın herhangi bir ticari işletmeyi kısmen de olsa kendi adına işletme durumu bulunmadığını, ticaret sicilinde tacir olarak bir kaydı bulunmadığını, müvekkili şirketin borçları ile müvekkili şirketin ortağı arasında organik bir bağ ve tam bir entegrasyon mevcut olduğunu, bu bağlamda, müvekkili şirket ortakları şirket tarafından üstlenilen borçlarda ve özellikle kredi ilişkilerinde birbirlerinin müşterek borçlusu ve müteselsil kefili durumunda olduğunu, müvekkilleri birbirlerine müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla destek verdiğini ve borçlandıklarını, bu nedenle de konkordatonun başarılı olabilmesi için hem müvekkili şirket hem de müvekkili şirketin ortağı için de konkordato mühleti talep etmek zorunluluğu hasıl olduğunu, Müvekkili şirketin, yüksek kapasite ile çalışan, işleyen, üretime devam eden ve ekonomik krize rağmen birçok aileye ekmek kapısı olan bir kuruluş olduğunu, müvekkillerinin de yaşanan ekonomik krizden oldukça etkilendiğini ve bu durum yüksek hadlerdeki kredi faizlerinin vadelerinde ödenmesini engellediği gibi, kur farklarının sürekli artışı, iç piyasada kendisini gösteren satış güçlükleri de müvekkili şirketin ödeme güçlüğüne düşmesinin başlıca nedenlerini oluşturduğunu, müvekkili şirketin ve şirket ortağının ödeme güçlüğünden ve bu güçlük dolayısıyla müvekkili şirket aleyhine yapılan ve yapılacak olan icralardan dolayı borca batık durumun artacağı ve dolayısıyla iflastan kurtulmak ve yine borçlarını vadesinde ödeyememesi dolayısıyla borçlarını ödeyebilmek ve şirketin faaliyetlerini devam ettirebilmek için İ.İ.K. 285 maddesi uyarınca konkordato mühleti talebinde bulunmak zaruretinin olduğunu, şirketlerinin mevcut borçlarının konkordato tekliflerinde belirttikleri dört buçuk yıllık bir vadede % 100’ü ödeneceğini, müvekkili şirket vade konkordatosunda bulunduğunu, müvekkili şirketin hali hazırda iflasına karar verildiğinde ise malvarlığının cebri icra yoluyla (iflas tasfiyesi yoluyla) satılması durumunda alacaklıların alacaklarının ancak %40’ ni hatta bir çok alacaklının iflas tasfiyesi neticesinde hiç bir pay alamayacağını, alacak olanlarında iflas tasfiyesine ilişkin uzun sürecin sonunda % 40 gibi alacağına kavuşacağı maddi gerçekliği karşısında müvekkili şirketin konkordato teklifinin alacaklılarca kabulü halinde alacaklılar alacaklarının %100’ü dört buçuk yıl içerisinde elde edecekleri gibi müvekkili şirkette faaliyetlerine devam edebilecek hem istihdam yaratacak hem de ülkemize katma değer oluşturacağını,müvekkili şirket tarafından hazırlanan konkordato ön projesi ve konkordato teklifleri hakkında Sermaye Piyasası Kurulu veya Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yetkilendirilen bağımsız denetim kurulusu tarafından hazırlanan makul güvence veren raporunun dilekçe ekinde yer aldığını, müvekkili şirketin ve şirket ortağı İ.İ.K. 286. maddesi uyarınca konkordato talebine eklenmesi gereken belgeleri hazırladıklarını ve eksiksiz sunduklarını, müvekkili şirketin, büyük rakamlara ulaşan haciz ve iflas yoluyla takiplerle karşılaştığından, paraya çevrilmesi durumunda, aktifi piyasa şartlarından çok düşük meblağlarla paraya çevrilecek ve birçok alacaklı alacağını tahsil etmek imkânından yoksun kalarak zarara uğrayacağını, müvekkili şirketin iflası halinde ise, alacaklılar konkordato sonucunda elde edebilecekleri paya oranla çok daha az bir garâme ile yetinmek zorunda kalacaklarını, bu nedenlerle tensip kararı ile birlikte, İ.İ.K. 287. maddesi muvacehesinde müvekkili şirket ve şirket ortakları hakkında üç ay süre ile geçici mühlet kararı verilmesini , konkordato tekliflerine ilişkin olarak prosedürün işletilmesi kapsamında müvekkili şirket ve ortağına bir yıl süre ile kesin mühlet verilmesini, şirketlerinin büyüklüğü, çalışan sayısı ve usul ekonomisi göz önünde bulundurarak tek komiser tayinine ve gerekli sürecin yürütülmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava, İİK’nın 285 ve devamı maddelerince açılan konkordato talebine ilişkindir.
Mahkememiz dosyasında düzenlenen tensip tutanağı uyarınca belirtilen gider avansı eksikliğinin borçlular vekilince süresinde tamamlanması üzerine borçlular hakkında üç ay süre ile geçici mühlet verilmesine ve geçici konkordato komiseri görevlendirilmesine,ilgili kurumlara gereken bildirimlerin ve ilanların yapıldığı,borçluların malvarlığının muhafazası için gerekli görülen bütün tedbirlerin alındığı görülmüştür.
Geçici komiser toplantı tutanağı ile; konkordato talep eden şirketin tüm malvarlıklarının rayiç değerlerinin tespit ettirilmesine, şirket malvarlıklarının rayiç değerlerinin tespiti işlemi teknik ve özel bilgiyi gerektirdiğinden bu konuda bilirkişiye başvurulmasına, şirkete ait stoklar hesabı altındaki gayrimenkullerin ve binalar hesabı altındaki gayrimenkullerin rayiç değerlerinin tespiti için bilirkişi görevlendirilmesine dair toplantı tutanağı mahkememizce onaylanmıştır.
Konkordato geçici komiseri ……. tarafından mahkememize sunulan 25/11/2019 tarihli geçici komiser ön raporunda özetle; 23/10/2019 tarihinde şirket merkezine gidilerek, şirket yetkilileri ile toplantı yapıldığını, toplantıda öncelikle, şirketin faaliyet alanı, şirketin yönetim yapısı ve şirketi konkordato başvurusunda bulunmaya iten sebepler hakkında bilgiler alındığını, daha sonra, komiser olarak yetki, görev ve sorumluklarım hakkında bilgilendirmede bulunulduğunu, yapılan ilk incelemelerde, davacı … Gıda Tekstil İth. İhr. Ltd. Şti.’nin 31/08/2019 tarihi itibariyle Kaydi Özvarlıklannın (+’)¨ 4.318.843.11 olduğunu; diğer bir anlatımla, kaydi değerlere göre şirketin borca batık olmadığını, ancak özvarlıklann, TTK m.376/III hükmüne göre, aktiflerin muhtemel satış fiyatları (rayiç değerleri) nazara alınarak düzenlenecek ara bilançoya göre tespit edilmesi gerektiğini, rayiç değerlere göre şirketin borca batık olup olmadığım saptamak için, şirket malvarlıklarının rayiç değerlerinin bilirkişi vasıtasıyla tespit ettirilmesi gerektiğini, ancak bunun için zamana ihtiyaç bulunduğunu, bu nedenle, hazırlanan raporda, rayiç değerlere göre hazırlanmış bilançoya göre şirketin borca batık olup olmadığı konusunda bir bilgilendirmede bulunulamadığını; şirket malvarlıklarının rayiç değerlemelerinin tespitinin geçici mühlet içerisinde tamamlanmasının hedeflendiğini, davacı şirketin esas faaliyet alanının, kumaş alım satımı ve dışarıda fason olarak tekstil ürünü imal ettirerek, ağırlıklı olarak yurt dışına satışı olduğu, rapor tarihi itibariyle 4 çalışanının bulunduğunu, personel ücretlerinin ödendiğini, kamuya olan borçlarını 7143 sayılı yasa kapsamında taksitlendirilmiş olduğunu, şirket yetkilisi ile yapılan görüşmelerde, kendilerini konkordato talep etmeye iten en önemli nedenin, “esas faaliyetleri dışında 30 ad. daire/taşınmaz alımı için ….. Dış Ticaret ve İth. İhrc. Ltd. Şti. ile 18/08/2019 tarihinde sözleşme akdedildiği, sözleşme neticesinde ¨13.702.000,00 ‘lik çek verildiğini, ancak gelinen aşamada sözleşmenin ifasının mümkün olmadığı ve kendilerine daire/taşınmaz teslim edilmediği, çekler karşılıksız kalmasına rağmen 3. Kişilere kullanılmış olduğundan icra ve haciz baskısı ile karşı karşıya kalındığı” şeklinde ifade edildiğini, fakat bahse konu çeklerin tam olarak konkordato talebine dayanak alınan 31/08/2019 tarihinde verilmesinin ve şirketin neredeyse satış cirolarının üstünde bir borç yükü altına sokulmasının samimi görülmediğini, kısa süreli incelemelerde, şirketin finans işlemlerinin/borç-alacak tahsilatlarının neredeyse %90’nın şirket ortağı tarafından yapılmasının, şirketin mali tablolarındaki borç/alacak rakamlarına daha ihitiyatlı yaklaşılmasını gerektirdiğini, izah edilen nedenlerle, bu aşamada şirketin konkordato başvurusunda samimi olmadığını ve dolayısıyla konkordatonun başarıya ulaşma ihtimalinin bulunmadığı kanaati oluştuğunu, davacı gerçek kişinin, davacı şirketin ¨ 5.745.679,54’lik banka kredi borcuna kefaleti olduğunu, gerçek kişinin borçları rehinle ipotek altına alınmadığından konkordatoya tabi borç statüsünde olduğunu, gerçek kişinin mal varlığının rayiç değerinin ¨ 3.080.000,00 olarak tespit edilmesi karşısında, gerçek kişinin kefaletten doğan borçlarını ödeyebilmesinin şirketin ön projesini hayata geçirmesine bağlı olduğunu, ancak izah edilen nedenlerle, bu aşamada şirketin konkordato ön projesinin başarıya ulaşma ihtimalinin olmamasının sonuçlarının gerçek kişiyi de bağladığını bildirmiştir.
Konkordato geçici komiseri …. tarafından mahkememize sunulan 19/12/2019 tarihli geçici komiser raporunda özetle; Davacı şirketin esas faaliyet alanının, kumaş alım satımı ve dışarıda fason olarak tekstil ürünü imal ettirerek, ağırlıklı olarak yurt dışına satışı olduğu, rapor tarihi itibariyle 5 çalışanının bulunduğunu, şirketin konkordato talebine dayanak aldığı 31/08/2019 tarihinden sonra 30/11/2019 tarihine kadarki 3 aylık dönemde esas faaliyeti çerçevesinde herhangi bir geliri olmadığını, 31/08/2019 tarihinden sonra, mühlet tarihi olan 18/10/2019 tarihinden önce, şirkete ait ipotekli olmayan 1 adet arsa ve 2 adet taşınmazın satılmış olduğunu, satışa konu taşınmazların maliyet bedeli ¨1.236.300,00 iken, taşınmazların ¨ 1.090.774,18’ye satıldığı ve şirketin taşınmaz satışından ¨145.525,82 zarar ettiğini, 31/08/2019 tarihinde ¨ -513.827,23 olan zararın 30/11/2019 tarihinde taşınmaz satışından kaynaklanan zarar ve sabit giderlerden dolayı olumsuz yönde ¨-787.679,73 ‘ye yükseldiğini, şirketin 30/11/2019 tarihi itibariyle Kaydi Özkaynaklarının ¨4.044.990,71 olduğunu, teknik heyet eşliğinde düzenlenen rayiç değerli bilançoya göre 30/11/2019 tarihi itibariyle özkaynaklarının ¨ + 2.717.906,94 olduğunu; yani şirketin borca batık durumda olmadığını, rapor içeriğinde aynntılı olarak izah edildiği üzere, şirketin konkordatoya dayanak aldığı 31/08/2019 tarihinde ¨ 13.702.000,00 gibi büyük borç yükünün altına sokulması, şirket alacaklannm büyük bir kısmının ortaklar cari hesabına aktanlması, hemen mühlet öncesinde, şirkete ait üzerinde ipotek olmayan 3 adet taşınmazın zararına satılması, yine ¨ 1.090.774,18’Iik taşınmaz satışının dahi ¨ 640.774,18 ‘sinin şirket ortağının cari hesabına aktarılması karşısında, sunulan konkordato projesinin ciddi ve inandırıcı olmadığı gibi, şirketin konkordato başvurusunda samimi olmadığını ve dolayısıyla konkordatonun başarıya ulaşma ihtimalinin bulunmadığını, davacı gerçek kişinin, davacı şirketin ¨5.745.679,54 ‘lik banka kredi borcuna kefaleti olduğunu, gerçek kişinin borçları rehinle ipotek altına alınmadığından konkordatoya tabi borç statüsünde olduğunu, teknik heyet tarafından gerçek kişinin mal varlığının rayiç değerinin ¨2.335.000,00 olarak tespit edilmesi karşısında, gerçek kişinin kefaletten doğan borçlarını ödeyebilmesinin şirketin ön projesini hayata geçirmesine bağlı olduğunu ancak izah edilen nedenlerle, şirketin konkordato ön projesinin başarıya ulaşma ihtimalinin olmamasının sonuçlarının gerçek kişiyi de bağladığını bildirmiştir.
Dava, adi konkordato istemli olarak açılmış olup, İİK’nun 285.maddesine göre borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu, vade verilmek suretiyle veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir.
İİK’nun 287.maddesinde borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimali “konkordatonun başarı şansı” olarak nitelendirilmiştir.
Mahkemenin kesin mühlet kararını verebilmesi için konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olması gerekmektedir.
İİK’nun 289/1 maddesinde mahkemenin kesin mühlet hakkındaki kararını geçici mühlet içinde vereceği düzenlenmiştir.
İİK’nun 288/1 maddesinde geçici mühletin kesin mühletin sonuçlarını doğuracağı, İİK’nun 292.maddesinde ise iflasa tabi borçlu bakımından kesin mühletin verilmesinden sonra gerçekleşecek durumlarda mahkemenin kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflasına resen karar vereceği düzenlenmiştir. Konkordatonun başarıya ulaşamayacağının anlaşılması hali aynı maddenin b bendinde hüküm altına alınmıştır. Yani, konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması kesin mühletin kaldırılmasını gerektiren hallerdendir. “Mühlet içinde, iyileşmenin ya da alacaklıların konkordatoyu kabulünün mümkün olmayacağının anlaşılması ya da konkordatoyu tasdik etmeyeceğinin açık olması, tasdik şartlarının mevcut olmadığının önceden anlaşılması halinde de konkordato mühleti kaldırılarak talep reddedilecek ve şartlar yerine gelmişse borçlunun iflasına karar verilebilecektir.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Davacı şirketin rayiç değerlere göre hazırlanmış bilançosuna göre borca batık durumda değildir.Şirketin konkordato talebine dayanak aldığı 31/08/2019 tarihinden sonra 30/11/2019 tarihine kadarki 3 aylık dönemde esas faaliyeti çerçevesinde herhangi bir geliri olmadığı, 31/08/2019 tarihinden sonra, mühlet tarihi olan 18/10/2019 tarihinden önce, şirkete ait ipotekli olmayan 1 adet arsa ve 2 adet taşınmazın satılmış olduğu, satışa konu taşınmazların maliyet bedeli ¨1.236.300,00 iken, taşınmazların ¨ 1.090.774,18’ye satıldığı ve şirketin taşınmaz satışından ¨145.525,82 zarar ettiği, 31/08/2019 tarihinde ¨ -513.827,23 olan zararın 30/11/2019 tarihinde taşınmaz satışından kaynaklanan zarar ve sabit giderlerden dolayı olumsuz yönde ¨-787.679,73 ‘ye yükseldiği, şirketin 30/11/2019 tarihi itibariyle Kaydi Özkaynaklarının ¨4.044.990,71 olduğu, teknik heyet eşliğinde düzenlenen rayiç değerli bilançoya göre 30/11/2019 tarihi itibariyle özkaynaklarının ¨ + 2.717.906,94 olduğu; yani şirketin borca batık durumda olmadığı, şirketin konkordatoya dayanak aldığı 31/08/2019 tarihinde ¨ 13.702.000,00 gibi büyük borç yükünün altına sokulması, şirket alacaklarının büyük bir kısmının ortaklar cari hesabına aktanlması, hemen mühlet öncesinde, şirkete ait üzerinde ipotek olmayan 3 adet taşınmazın zararına satılması, yine ¨ 1.090.774,18’Iik taşınmaz satışının dahi ¨ 640.774,18 ‘sinin şirket ortağının cari hesabına aktarılması karşısında, sunulan konkordato projesinin ciddi ve inandırıcı olmadığı gibi, şirketin konkordato başvurusunda samimi olmadığı ve dolayısıyla konkordatonun başarıya ulaşma ihtimalinin bulunmadığı, davacı gerçek kişinin, davacı şirketin ¨5.745.679,54 ‘lik banka kredi borcuna kefaleti olduğu, gerçek kişinin borçları rehinle ipotek altına alınmadığından konkordatoya tabi borç statüsünde olduğu, teknik heyet tarafından gerçek kişinin mal varlığının rayiç değerinin ¨2.335.000,00 olarak tespit edilmesi karşısında, gerçek kişinin kefaletten doğan borçlarını ödeyebilmesinin şirketin ön projesini hayata geçirmesine bağlı olduğu ancak izah edilen nedenlerle, şirketin konkordato ön projesinin başarıya ulaşma ihtimalinin olmamasının sonuçlarının gerçek kişiyi de bağladığı anlaşılmıştır.
Netice olarak borçluların kesin mühlet alabilmesi, mali durumunu iyileştirebileceği veya konkordatonun tasdik edileceğinin inandırıcı şekilde ispat edilmesine bağlıdır. Dosya kapsamı, sunulan mali tablolar ve geçici komiser raporları birlikte somut olarak değerlendirildiğinde konkordatonun başarıya ulaşması ihtimalinin bulunduğunun inandırıcı şekilde ispatlanamadığı anlaşıldığından borçluların konkordato davasının reddine ve geçici mühletin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklandığı üzere:
1- Borçlular hakkında Mahkememizce verilen geçici mühletin kaldırılarak borçluların konkordato talebinin REDDİNE
2-Konkordato komiserinin görevine son VERİLMESİNE,
3-Mahkememizce verilen tüm tedbirlerin hükümle birlikte KALDIRILMASINA,

4-İİK’nın 289/son maddesi uyarınca geçici mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine karar verildiği hususunun Ticaret Sicil Gazetesinde ve Basın İlan Kurumu İlan Portalında İLAN EDİLMESİNE ve İİK’nın 288 nci maddesinde belirtilen yerlere BİLDİRİLMESİNE,
5-Konkordato komiseri olarak görevlendirilen komiserin bugün itibariyle görevinin sona erdiğinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu’na BİLDİRİLMESİNE,
6-Konkordato komiseri tarafından bilirkişi ücretinin ödenmediği bildirildiğinden bilirkişi ücretinin gider avansı kullanılarak ilgili bilirkişilere ödenmesine,
7-Harç peşin alığından yeniden harç alınmasın YER OLMADIĞINA,
8-Davacıların yaptığı yargılama giderinin kendi üzerlerinde BIRAKILMASINA,
9-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafından peşin olarak yatırılan ¨689,60 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısım ile iflas avansının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 164/2 nci madde hükmü uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile 10 gün içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere borçlular vekili ile bir kısım müdahiller vekillerinin yüzlerine karşı, bir kısım müdahillerin yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 19/12/2019

Başkan ….
☪e-imzalıdır.☪
Üye ….
☪e-imzalıdır.☪
Üye ….
☪e-imzalıdır.☪
Kâtip ….
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”