Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/60 E. 2019/92 K. 28.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/60
KARAR NO : 2019/92

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 25/01/2019
KARAR TARİHİ : 28/01/2019
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının dosya üzerinde yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı şirket yetkilisi tarafından mahkememize sunulan 25/01/2019 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün …. sicil numarasında kayıtlı bir limited şirketi olduğunu, sermayesi ¨ 700.000 olduğunu ve tamamının ödendiğini, şirketin yerli ve yabancı kurumsal müşterilere kumaş üretimi yaptırıp pazarlamakta olduğunu, şirketin merkezinin … S-l Blk. No: …. Başakşehir / İstanbul adresi olduğunu, şirketin ortakları …. ve …. olduğunu, …. şirketi her hususta münferit imzası ile temsil ve ilzam etmek üzere yetki verildiğini, müvekkili şirketin amaç ve ana faaliyet konusunun yün, pamuk, ipek, suni ve sentetik elyaf ve benzeri maddelerden mamul tekstil ürünlerin alımı, satımı, imalatı, ithalatı ve ihracatını yapmak , toptan ve perakende dahili ticaretini ve pazarlamasını yaptığını ,her türlü tekstil ve konfeksiyon sanayisinde kullanılan makine, cihaz, alet,edevat, yedek parça ve aksesuarları ile sarf malzemelerinin üretimini, alımını, satımını, ithalatını, ihracatını ve pazarlamasını yaptığını , döviz kurlarındaki aşırı yükselme ve Türk Lirası’nın hızlı değer kaybetmesinin ham madde fiyatlarında meydana gelen artış, tedarikçiler tarafından vadelerin kısaltılması, bununla birlikte büyük montanlı sipariş veren müşterilerin ödeme vadelerini uzatmaları, müşteri çeklerinin karşılıksız çıkmasını, borçlanma faizlerinin aşırı yükselmesi ve ekonomik belirsizliklerin artması neticesinde şirketin nakit akışı bozulduğunu, müşterilerin bazılarının ödeme güçlüğü çekmeleri, nakit olarak yapılması gereken tahsilatların vadeye zorlanması ve alacak tahsilatında dayatılan belirsizlikler, şirketi finansal açıdan sıkıntıya soktuğunu, ekonomik sorunlar ve belirsizlikler nedeniyle şirket müşterilerinden beklenen onaylı ve faturaya dönmüş hak ediş tahsilatlarında ortaya çıkan gecikmelerin sebep olduğu, borçların ve alacakların vadesi arasında hızla ortaya çıkan uyumsuzluk ve bu uyumsuzluğun giderilmesi için katlanılan yüksek borçlanma maliyetli krediler, şirketin sermaye yapısını tamamen bozduğunu, bu süreçte çeklerin yazılmaması için verilen mücadele ve sermayenin borçlara aktarılması , tüm nakit değerlerin bu uğurda tüketilmesi ancak nakit akışının istenilen pozitif düzeye çekilmemesi mevcut durumu sürdürülemez hale getirdiğini, süreç içerisinde bankaların negatif yaklaşımı, mevcut kredileri kapatarak kendi yükümlülüklerini ortadan kaldırma çabasıyla yaptılan baskılar sonucu ortaya çıkartılan açmazlar şirketin yeni kaynaklara ulaşmasını da imkansız hale getirdiğini, müvekkili şirketin bütün Kayıtları Vergi Usul Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu hükümlerine uygun olarak tutulduğunu, şirketin temel borçları, bankalara kredi borcu ve piyasa ham madde tedarikçi borçları olduğunu, şirketin nakit akış dengesi bozulduğundan mevcut varlıkları ile kredi ve çek ödemelerini kısa bir sürede yapabilmesi mümkün olmadığını, şirketin sahip olduğu kayda değer miktarda bir mal varlığının olmadığını, şirketin faaliyetine devam edebilmesi için kira, personel, elektirik, diğer zorunlu genel giderlerin öncelikle karşılanması ve üretime devam edebilmesi için yeni hammadde alımlarının ödemelerini yapabilmesi bunun için de kasaya giren paraların belirli bir süre haciz ve muhafaza tehdidi altında olmaksızın kullanılabilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin esas itibariyle kendisi dışında kaynaklanan sebeplerle meydana gelen finansal darboğazı atlatmak ve piyasaların yeni koşullarına uyum sağlamakamacıyla basiretli bir tacir gibi hareket etmenin de gereği olarak konkordato ön projesi çerçevesinde şirketlerin sürekliliğini temin etmek için faaliyetine konkordato kurumu şemsiyesi altında devam etme kararı aldığını , şirketlerinin konkordato projesi çerçevesinde yer alan tedbirleri uygulayarak durumu sürdürülebilir hale getirmeyi planladığını, şirkete geçici mühlet ve kesin mühlet verilip, konkordatonun alacaklılar tarafından şirkete geçici mühlet ve kesin mühlet verilip, konkordatonun alacaklılar tarafından onaylanması halinde ödeyeceğini, şirket 2019 yılının Eylül ayından itibaren projede her yıla tahsis edilen geri ödeme tutarlarının , aylık eşit taksitler halinde ve toplamda 5 yılda tüm borçlarını %100 ödeyeceğini, bu nedenlerle öncelikle, şirketin ticari faaliyetine devam edebilmesi ve malvarlığının korunabilmesi için tensip kararı ile birlikte İİK 287, 288.294. ve 295. Maddeleri gereğince derhal, müvekkili şirket bakımından 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verilmesini, gerekli durumda geçici mühlet süresinin uzatılması ile 1 yıl kesin mühlet verilmesini, geçici mühlet içerisinde şirketin ticari varlıklarının korunması için gerekli tedbirlerin alınmasını, geçici mühlet içinde davacı şirketler aleyhine 6183 sayılı yasaya göre yapılan takipler de dahil olmak üzere her türlü ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve muhafaza işlemleri de dahil tüm takip işlemlerinin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasını, alacaklılar arasında eşitliğin korunması ve firmanın faaliyetinin devamı açısından hayati önem arz ettiğini, müvekkili hesabına gelecek olan paraların hesabın bulunduğu banka tarafından alıkonulmasının, alacağa mahsup edilmesinin /veya blokaj konulmasının önlenmesini, davacı firmalar hakkında rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılacak tüm icra takiplerinde satışlarının önlenmesini, davacı işletmenin tüm kurumlar ve şirketler nezdindeki hak ve alacaklarının 3. Kişilerce haciz,muhafaza ve tahsil edilmesinin önlenmesi ve evvelce yapılmış takiplerden üzerine haciz konulan hak ve alacaklarda olmak üzere,tüm hal ve alacakların davacı şirkete ödenmesini, davacı işletmenin takip borçlusu olduğu takiplerde kendisi alyehine veya 3.şahıs konumında oldukları takiplerde kendisine yönelik haciz ihbarnameleri gönderilmesinin tedbiren önlenmesini, davacının bankalar nezdindeki teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin tedbiren durdurulması zımnında yargılama neticesine kadar tensiben ihtiyati tedbir karar verilmesini, firma adına açılacak banka hesabının veya mevcut banka hesaplarının koruma altına alınmasını, bu hesaba gönderilecek hacizlerin geri çevrilmesi yönünde tedbir kararı verilmesini, gçici mühlet içerinde şirket işlemlerinin nezaret edilmesini, Konkordato teklifinin incelenmesi için 1 kişilik komiser tayinini, İİK 289. Maddesi uyarınca duruşma açılarak öncelikle 3 aylık geçici mühlet kararı verilmesini ve gerekli görülmesi halinde iş bu müddetin 2 ay daha uzatılmasını, geçici Mühlet Kararının İİK nın Md.288 çerçevesinde ilanı, geçici mühlet neticesinde İİK Md 305 gereğince konkordatonun tasdikine ve tasdik kararının ilanını, konkordato taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE :
Dava, 7101 sayılı ile değişik İcra ve İflas Kanunun 285 ile devamı maddeleri uyarınca konkordato istemine ilişkindir.
7155 sayılı Kanun ile değişik 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 286 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi hükmü”Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşu tarafından Türkiye Denetim Standartlarına göre yapılacak denetim kapsamında hazırlanan ve konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşeceği hususunda makul güvence veren denetim raporu ile dayanakları.”
“Birinci fıkranın (e) bendi kapsamında düzenlenecek raporlar ve bu raporlara dayanak olacak denetimlerde, denetim kuruluşlarının faaliyetleri, hak ve yükümlülükleri, raporların inceleme ve denetimleri, bu raporlar sebebiyle doğacak idari ve hukuki sorumluluk ile diğer hususlar hakkında 26/9/2011 tarihli ve 660 sayılı Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uygulanır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir.”şeklindedir.
Yapılan değişiklikle denetim raporunu hazırlayacak denetim kuruluşlarının faaliyetleri, bu kuruluşların hak ve yükümlülükleri, hazırlanan raporların ilgili kurum tarafından incelenmesi ve denetlenmesi, bu rapor sebebiyle denetim kuruluşlarının idari ve hukuki sorumlulukları ile diğer hususlar hakkında 660 sayılı KHK hükümleri uygulanacaktır. Böylece denetim raporlarını hazırlayacakların çalışma şekli, denetimleri ve sorumlulukları açıkça düzenlenmektedir.
Bu düzenlemeyle, konkordato başvurusunda ibraz edilmesi gereken, bağımsız denetim kuruluşlarınca hazırlanacak olan rapora ilişkin esaslar yeniden belirlenmektedir. Öncelikle,raporu verecek denetim kuruluşları daraltılmakta ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşlarının rapor hazırlaması öngörülmektedir. Ayrıca raporun niteliği değiştirilmekte ve fınansal analiz raporundan makul güvence veren denetim raporuna dönülmektedir. Yine denetimin standardı netleştirilmekte ve raporun Türkiye Denetim Standartlarına göre hazırlanması şart koşulmaktadır. Buna göre Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşu tarafından Türkiye Denetim Standartlarına göre yapılacak denetim kapsamında hazırlanan ve konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşeceği hususunda makul güvence veren denetim raporu ile dayanakları konkordato başvurusu sırasında mahkemeye sunulacaktır. Böylece konkordato talep eden borçlu hakkında geçici mühlet kararı verilmesi, borçlunun mali durumunu net bir şekilde ortaya koyan ve konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşeceği hususunda makul güvence veren denetim raporuna dayanacaktır. Kanunun gerekçesine göre “Yapılan değişiklik, borçlu ve alacaklının menfaat dengesinin daha iyi bir şekilde korunmasına katkı sağlayacaktır”.
Maddenin gerekçesinde;”…denetim raporunu hazırlayacak denetim kuruluşlarının faaliyetleri, bu kuruluşların hak ve yükümlülükleri, hazırlanan raporların ilgili kurum tarafından incelenmesi ve denetlenmesi, bu raporlar sebebiyle denetim kuruluşlarının idari ve hukuki sorumlulukları ile diğer hususlar hakkında 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerinin uygulanması hükme bağlanmaktadır. Böylece konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşeceği hususunda makul güvence veren denetim raporlarını hazırlayanların çalışma şekli, denetimleri ve sorumlulukları açıkça düzenlenmekte ve bu çerçevede hazırlanacak raporla, konkordato talep edenin gerçek mali durumunun mahkeme huzuruna taşınması sağlanmaktadır.”denilerek yeni getirilen değişikliğin amacı dile getirilmiştir.Bu amaç konkordato talep eden şirketin gerçek mali durumunun Mahkemece bilinmesidir.
Kanunda ayrıca 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmış olup anılan KHK’nın 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde bağımsız denetim ” Finansal tablo ve diğer finansal bilgilerin, finansal raporlama standartlarına uygunluğu ve doğruluğu hususunda, makul güvence sağlayacak yeterli ve uygun bağımsız denetim kanıtlarının elde edilmesi amacıyla, denetim standartlarında öngörülen gerekli bağımsız denetim tekniklerinin uygulanarak defter, kayıt ve belgeler üzerinden denetlenmesi ve değerlendirilerek rapora bağlanmasını,” şeklinde tanımlanmıştır. Her ne kadar yasa koyucu bağımsız denetimden açıkça söz etmemekte ise de,konkordato talep eden şirketin gerçek mali durumunun mahkeme huzuruna taşınması amacına ancak bağımsız denetim veya bağımsız denetime yakın bir denetim ile ulaşılabilecektir.
Yapılan değişiklikle …bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle belirleneceği hüküm altına alınmış ve karar tarihi itibariyle yönetmelik çıkmamıştır.Ancak Kanun koyucu kanun maddesinde ve gerekçesinde açıkça makul güvence veren denetim raporunun ne olduğu hususunda açıkça düzenleme yapmıştır.Artık kanunda ve gerekçesinde belirtilen denetim raporunu karşılamayan bir raporu ilgili yönetmeliğin yürürlüğe girmemesi nedeniyle kabul edilmesi veya yönetmeliğin çıkmasının beklenmesi amaca uygun düşmeyecek,kanun koyucunun derhal yürürlüğe girmesini öngördüğü hükmün yönetmelik çıkıncaya kadar uygulanmaması sonucunu doğuracaktır.Kaldı ki Adalet Bakanlığı tarafından çıkartılacak yönetmelik Kanun’a aykırı olamayacaktır.
Somut uyuşmazlıkta,borçlu şirket tarafından,makul güvence veren denetim raporu olarak ibraz edilen belge incelendiğinde,bu belgenin,yasa değişikliğinden önce istenilen finansal analiz raporundan çokta farklı olmadığı,makul güvence verildiğinin bildirilmesi rapora yasanın aradığı anlamda bir denetim raporu olma özelliği kazandırmayacağı,sözü geçen denetim raporunun konkordato talep eden şirketin gerçek mali durumunu yansıtmaktan çok uzak olduğu,bağımsız denetçi tarafından şirketin, defter, kayıt ve belgeler üzerinden denetim yapıldığının belli dahi olmadığı,şirket tarafından ibraz edilen finansal tablolar incelenerek raporun hazırlandığı,denetim raporuna esas dayanak belgelerin bağımsız denetim firması tarafından rapora eklenmediği,buna göre borçlu tarafından sunulan ve “makul güvence veren denetim raporu ” olarak adlandırılan raporun kanunun aradığı anlamda bir denetim raporu olmadığı anlaşıldığından,borçlu şirket tarafından açılan davanın,İİK’nun 286/1-(e) maddesi yollamasıyla HMK’nın 114/2 ve 115/2.maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklandığı üzere:
1-Borçlu şirketin 7155 Sayılı Kanunun 13.maddesiyle değişik 2004 Sayılı İİK’nun 286/1-(e) bendi uyarınca konkordato talebine eklenecek belgelerden olan makul güvence veren denetim raporu olarak sunduğu belgenin, yasanın aradığı anlamda bir denetim raporu olmadığı,bu denetime ilişkin dayanak belgelerin sunulmadığı anlaşıldığından davanın İİK’nun 286/1-(e) maddesi yollamasıyla HMK’nın 114/2 ve 115/2.maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨460,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacılara İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 28/01/2019

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KÂTİP ….