Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/589 E. 2022/853 K. 13.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/589 Esas
KARAR NO : 2022/853

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/03/2019
KARAR TARİHİ : 13/09/2022
K.YAZIM TARİHİ : 19/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 16.07.2018 tarihinde davalı …..’a ait olan ve diğer davalı …..’nin sevk ve idaresinde olan ….. plakalı aracın karşı yönden gelen davacı şirkete ait olan ….. plakalı araca önden çarpması sonucunda davacı şirkete ait araçta çok ciddi maddi hasar meydana geldiğini, kaza neticesinde araçta oluşan değer kaybı için ….. plakalı aracın sigorta şirketi olan ….. Sigortaya başvurulmuşsa da sigorta şirketi tarafından değer kaybı ödemesinin yapılmadığını, aracın tamir edilmesinden sonra, sigorta eksperi makine mühendisi tarafından araç ve hasar dosyası üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen 01.02.2019 tarihli değer kaybı raporuna göre davacıya ait araçta 33.930,00 TL tutarında değer kaybı oluştuğunun tespit edildiğini, söz konusu raporda ve yine trafik kaza tespit tutanağında ….. plakalı araç sürücüsü %100 kusurlu bulunduğundan araç sahibi ve araç sürücüsünün araçta meydana gelen değer ve kira kaybından sorumlu olduğunu, ayrıca söz konusu raporun düzenlenmesi amacı ile davacı şirket tarafından ödenen 1.225,00 TL ücretin de davalılardan alınarak davacıya ödenmesini, araç değer ve kazanç kaybı raporu doğrultusunda davacı şirkete ait araçta meydana gelen 33.930,00 TL ve 1.225,00 TL olmak üzere toplamda 35.155,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkili şirkete verilmesine karar verilmesini, ayrıca söz konusu aracın satış ve devrinin önlenmesi için davalı …..’a ait ….. plakalı aracın kaydına teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir.
CEVAP:
Yapılan usulüne uygun tebligata rağmen diğer davalı ….. tarafından davaya cevap verilmemiştir.
Davalı ….. cevap dilekçesinde özetle; istenilen değer kaybı bedelinin fahiş olduğunu, kusurun davacıda olduğunu, davacının önceki kazalardan kaynaklı değişimleri de kendilerine yaptırdığını bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, haksız fiilden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5. maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesine göre;
“(1) Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.
(2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.”
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; Tazminata konu trafik kazası haksız fiil mahiyetinde olup, uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında ise görevli mahkeme, genel hukuk mahkemesi olan asliye hukuk mahkemesidir. Her ne kadar asliye hukuk mahkemesi tarafından davacının şirket olması ve davalıya ait aracın ticari araç olması nedenleri ile davanın mutlak ticari dava olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş ise de salt davalıya ait aracın ticari araç olmasının huzurda görülen davayı ticari dava haline getirmesinin mümkün olmaması ve davalıların tacir olduğuna ilişkin dosyada herhangi bir bilgi ve delil bulunmaması nedenleri ile mahkememizce karşı görevsizlik kararı vermek gerekmiştir. Kamu düzeninden sayılan mahkemenin görevli olmasının HMK’nın 114/1-c maddesinde dava şartı olarak düzenlenmesi, taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak HMK’nın 2. maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözümünde Büyükçekmece 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu kanaati ile aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE, uyuşmazlığın çözümünde Büyükçekmece … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna,
2- 6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
3- HMK’nın 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Büyükçekmece … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Büyükçekmece Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4- Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra talepte bulunulmaması nedeniyle davaya görevli mahkemede devam edilmemesi durumunda yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nın 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARINA,
5- Yargılama gideri ve harçların görevli mahkeme tarafından nihai karar ile birlikte değerlendirilmesine,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere; mahkememizce verilen görevsizlik kararının istinaf edilmeden kesinleşmesi halinde yargı yerinin belirlenmesi amacıyla dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine davacı vekili ve davalı asillerin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/09/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸