Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/56 E. 2019/492 K. 25.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/56
KARAR NO : 2019/492

DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 24/01/2019
KARAR TARİHİ : 25/04/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/04/2019

Mahkememizde görülmekte olan Şirketin İhyası davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacılar vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verdiği 24/01/2019 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde;Müvekkilleri tarafından … Ltd. Şti ye karşı Bakırköy … Asliye ticaret Mahkemesi …. Esas sayılı dosyası ile haksız rekabet ve yöneticilerin sorumluluğu hukuki sebeplerine dayanılarak tazminat davası açıldığını, davanın halen derdest olarak devam ettiğini, bu davanın yargıtay bozma kararı vermeden önce 2004 yılında açıldığını, dava devam ederken 1. maddede ismi sayılan davalı firmalar için 6102 sayılı TTK. nın geçici 7. maddesine göre resen terkin yoluna gidildiğini ve şirketlerin feshedildiğini, bu şirketlere karşı devam eden alacak davası mevcut olduğundan , davanın devam ettiği mahkeme son duruşmasında taraflarına resen terkin edilen davalı şirketler aleyhine ihya davası açmak için süre verdiğini, zorunlu sebepten dolayı ihya davası açmak zorunda kaldıklarını, dava fesih olan şirketlerin aleyhine devam edemeyeceğinden , tüzel kişilik olarak muhatap alınan bir firma olması davanın zorunlu unsurlarından olduğunu, Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi … esas sayılı dosyasından doğacak alacaklarının tahsili ile sınırlı olmak üzere , ….Ltd. Şti ve…Ltd. Şti’nin ihyasına karar verilmesi , bu kararın İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde tescil edilmesi , dava masraf ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı … tarafından mahkememize sunulan 14/02/2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Ticaret Sicil Müdürlüğü, TTK.m.32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m.34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, Ticaret Sicil Müdürlüğü, Ticaret Sicili’ne tescil konusundaki talepleri, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirir ve sonuca bağlar; yargı merci gibi hareket edemez. “..Sicil müdürü tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını incelemekle yükümlü olduğunu, tüzel kişilerin tescilinde, özellikle şirket sözleşmesinin, emredici hükümlere aykırı olup olmadığı ve söz konusu sözleşmenin kanunun bulunmasını zorunluluk olarak öngördüğü hükümleri içerip içermediği incelendiğini, tescil edilecek hususların gerçeği tam olarak yansıtmaları, üçüncü kişilerde yanlış izlenim yaratacak nitelik taşımamaları ve kamu düzenine aykırı olmamaları şarttır.” (TTK.m.32). Yasal şartlar oluşmuşsa yapılan işlemle ilgili tescil kararı verir. Aksi halde, tescil talebini gerekçe göstererek reddeder. Müvekkili Ticaret Sicil Müdürlüğünün resen terkin işlemi, “6102 sayılı Kanunun Geçici 7’nci maddesi”, “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5’inci maddesi”, “6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 20/1 maddesi” ve “Anonim ve Limited Şirketlerin Sermayelerini Yeni Asgari Tutarlara Yükseltmelerine ve kuruluşu ve Esas Sözleşme Değişikliği İzne Tabi Anonim Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Tebliğ’in 7. maddesi” kapsamında olup, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını, müvekkili Ticaret Sicil Müdürlüğüne 527672 ticaret sicil numarası ile kayıtlı bulunan …. Limited Şirketi ve … ticaret sicil numarası ile kayıtlı bulunan … Limited Şirketi’nin dosyalarında yapılan incelemede, ilk şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7’nci maddesi ile 30.12.2012 tarihli ve 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ”in 5’inci maddesi kapsamında; “5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği İle Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 10’uncu maddesine göre adreslerinin ve durumlarının tespit edilememesi nedeniyle oda kaydının silinmiş olması” gerekçesiyle, ikinci şirketin “6102 sayılı Kanunun Geçici 7’nci maddesi”, “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5’inci maddesi”, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 20/1 maddesi ve Anonim ve Limited Şirketlerin Sermayelerini Yeni Asgari Tutarlara Yükseltmelerine ve kuruluşu ve Esas Sözleşme Değişikliği İzne Tabi Anonim Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Tebliğ’in 7. maddesi kapsamında; “Adresinin tespit edilemediği” hususunun belirlenmesinin ardından, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7’nci maddesi ile “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ”in 5’inci maddesi gereğince resen terkin kapsamına alındığı, tebligat ve ilan prosedürlerinin yerine getirilmesinin ardından sırasıyla 13/08/2014 ve 18/02/2015 tarihlerinde sicil kayıtlarının resen terkin edildiği anlaşıldığını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun Geçici 7’nci maddesi uyarınca, resen terkin kapsamına alınan şirketlerin, bu durumun kendilerine tebliğinden itibaren iki ay içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldırarak buna ilişkin ispat edici belgeleri Ticaret Sicil Müdürlüğüne ibraz etmesi ya da şirketin faaliyetinin devamının mümkün olmaması halinde aynı süre içerisinde tasfiye memurunu bildirmesi, ayrıca şirketin davacı ya da davalı sıfatıyla sürmekte olan davasının bulunması halinde, (Müvekkil Ticaret Sicil Müdürlüğü’nce bu hususun tespit edilmesi mümkün olmadığından) buna ilişkin yazılı beyanı Ticaret Sicil Müdürlüğüne vermesi gerektiğini, müvekkili Ticaret Sicil Müdürlüğünce söz konusu iki şirkete de, belirtilen süre içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldıran işlemlerin yerine getirildiğinin ispatlayıcı belgelerle birlikte bildirilmemesi ya da tasfiye memurunun bildirilmemesi halinde söz konusu iki şirketin unvanının ticaret sicilinden silineceği, şirketlere ait malvarlığının kaydın silinme tarihinden itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu ihtarında bulunulmuştur. Ancak bu ihtara rağmen söz konusu şirketler yukarıdaki yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkili Ticaret Sicil Müdürlüğünün, mahkeme hükmü olmaksızın bir şirketi tekrar sicile tescil yükümlülüğü bulunmadığını, söz konusu şirketlerin ihyası istenmekte ise; “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ”in 16’ncı maddesinin 2’nci fıkrasında yer alan “Bu Tebliğ hükümlerine göre, ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatiflerin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” hükmü gereğince, bu işlemin madde hükmünde de belirtildiği üzere ancak bu hususta mahkemeye başvurulmak suretiyle gerçekleştirileceği açıktır. Müvekkil Sicil Müdürlüğünün bu yönde bir mahkeme hükmü olmaksızın şirketleri tekrar sicile tescil gibi bir yükümlülüğü bulunmadığını, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle “yargılama giderleri” ve “vekalet ücreti”nden sorumlu tutulamayacağını, müvekkili Sicil Müdürlüğü, dava açılmasına sebep olacak herhangi bir işlem yapmadığını, resen terkin süreci 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun Geçici 7’nci maddesi ve “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ” kapsamında, Ticaret Siciline kayıtlı şirketler bakımından belirli kriterlerin varlığı halinde uygulanan bir süreç olup, yukarıda da belirtilen gerekçelere dayanılarak bu kapsamda tesis edilmiş olan işlemlerde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenle davanın açılmasında herhangi bir kusuru bulunmayan müvekkil, “yargılama giderleri”nden sorumlu tutulamayacağını, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Diğer davalılar ise davaya cevap vermemişlerdir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava,TTK.nun geçici 7’nci maddesi uyarınca resen terkin edilen limited şirketin ihyası istemine ilişkindir.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden gönderilen sicil kayıtları incelendiğinde; ihyası talep edilen şirketlerin 6102 sayılı TTK’nun geçici 7.maddesi uyarınca ve 30/12/2012 tarih 28513 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ” Münfesih olmasına veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicil Kayıtlarının Silinmesine İlişkin tebliğin 5.maddesinin 1.fıkrası (d) bendi uyarınca resen terkin edileceğine dair uygulama kapsamında, 13/08/2014 ve 18/02/2015 tarihlerinde sicilden resen terkin edildikleri, ilan prosedürünün yerine getirildiği görülmüştür.
İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından gönderilen sicil kayıtları incelendiğinde ihyası istenen şirketlerin terkin olmadan önce merkez adreslerinin Küçükçekmece / İstanbul ilçesi sınırları içerisinde kaldığı, buna göre mahkememizin kıyasen uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nun 547/1 maddesi anlamında kesin yetkili olduğu anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinde limited şirketlerin hangi şartlarda ve usullerle sicilden resen terkin edileceği düzenlenmiştir.Anılan maddenin 4. fıkrasının a bendi ile Ticaret Sicili Müdürlüklerince; kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanacağı yapılacak ihtarın ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğü’ne aynı gün gönderileceği, ilanın, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçeceği, 4/c bendine göre terkin sebepleri bulunan şirketlerin faaliyetlerini devam ettirme isteğinde bulunmaları halinde, münfesih olma nedenini verilen süre içinde ortadan kaldırıp ticaret siciline bildirmelerinin ihtar edileceği, aynı maddenin 11.bendi uyarınca, ihtara rağmen süresinde işlem yapmayan şirketin unvanının ticaret sicilden resen silineceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta; 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 10.maddesine göre adresinin ve durumunun tespit edilememesi nedeniyle oda kaydının silinmiş olması gerekçesiyle TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında kaldığının tespiti üzerine, davalı … müdürlüğünce 2 aylık süre içinde münfesih olma sebebinin ortadan kaldırılması için ihtarname hazırlandığı,bu ihtarnamenin davalı şirketlere tebliğe çıkartıldığı ancak bila tebliğ iade edildiği ve ihtarnamelerin Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığı anlaşılmaktadır. Sözü geçen maddenin 4.maddesinin a bendinin ikinci cümlesinde “İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer.” şeklinde olup buna göre davalı … tarafından ihtar prosedürünün tamamlandığı anlaşılmıştır.
Ancak,yukarıda anılan TTK’nın geçici 7. Maddesinin 2.fıkrası hükmü “Davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz.” şeklinde olup derdest dava dosyası varken resen terkin işlemi yapılamayacağı hükme bağlanmıştır.İhyası talep edilen şirketlerin re’sen terkininden önce derdest bir dava dosyasının bulunduğu anlaşılmakla sicil müdürlüğünün işleminin usulsüz olduğu,davacıların hukuki yararının devam ettiği gözetilerek; davanın kabulü ile davalı Müdürlüğün işleminin kaldırılarak resen terkin edilen şirketlerin ihyasına ve ihya edilen şirketlere en son yetkililerinin tasfiye memuru olarak atanmasına karar vermek gerekmiştir.
Davacılar vekili,yasal hasım olan Ticaret Sicil Müdürlüğü yanında,ihyası talep eden şirketlerin yetkililerini de davalı olarak göstermiş ise de,TTK’nın 7.maddesi uyarınca açılan ihya davalarında Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün hasım gösterilmesi gerekli ve yeterli olup davalılar … ve …’in pasif husumet ehliyetleri bulunmadığından bu davalılar hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE, Davalılar … ve … hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Davacının davalı … aleyhine açtığı davanın KABULÜNE,
a)İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün…. sicil numarasında kayıtlı iken sicilden resen terkin olan ….Limited Şirketi’nin tüzel kişiliğinin Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak kaydı ile İHYASINA,
b)Ek tasfiye işlemlerini yapması için şirket yetkilisi davalı …’ın şirkete tasfiye memuru olarak ATANMASINA,
c)Keyfiyetin karar kesinleştiğinde TESCİL VE İLANINA, tescil ve ilan masraflarının ileride davalı tasfiye memurundan tahsil edilmek üzere şimdilik davacı tarafça KARŞILANMASINA,
3-a)İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün… sicil numarasında kayıtlı iken sicilden resen terkin olan … Limited Şirketi’nin tüzel kişiliğinin Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin…. Esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak kaydı ile İHYASINA,
b)Ek tasfiye işlemlerini yapması için şirket yetkilisi davalı …’in şirkete tasfiye memuru olarak ATANMASINA,
c)Keyfiyetin karar kesinleştiğinde TESCİL VE İLANINA, tescil ve ilan masraflarının ileride davalı tasfiye memurundan tahsil edilmek üzere şimdilik davacı tarafça KARŞILANMASINA,
4-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün yasal hasım olması ve davacıların vekâlet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin olmaması nedeniyle davalı … aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücreti hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,,
7-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨410,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacılara İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı,davalı … vekili ile davalıların yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.
25/04/2019

BAŞKAN …
☪e-imzalıdır.☪
ÜYE …
☪e-imzalıdır.☪
ÜYE …
☪e-imzalıdır.☪
KATİP …
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”