Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/547 E. 2021/510 K. 15.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/547 Esas
KARAR NO : 2021/510

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/04/2014
KARAR TARİHİ : 15/06/2021
K.YAZIM TARİHİ : 24/06/2021

Mahkememizde görülmekte bulunan alacak davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
TALEP: Davacı vekilinin Bakırköy Nöbetçi Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 03/04/2014 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı şirketin uzun yıllar süren ve karşılıklı güvene dayanan ticari ilişki içinde olduğunu, bu kapsamda müvekkilinin davalı şirkete ait …da 07/04/2013-20/10/2013 tarihleri arasında ¨100.000,00’lik geceleme yapılması ve bu sürelerde doldurulamayan kontenjanlar için davalının kalan konaklama haklarının aynı koşullarda 20/10/2014 tarihine kadar kullandırılacağını taahhüt etmesi üzerine 26/12/2012 tarihinde müvekkilince davalı hesabına ¨100.000,00 yatırıldığını, 07/04/2013-20/10/2013 tarihleri arasında müvekkili tarafından ¨24.491,02 konaklama hakkı kullanıldığını, müvekkilince blok oda verilmesi talep edildiğini ancak davalının bu talebi kabul etmediğini, davalının ön bloke anlaşması yapmaması ve davalı tarafından yeteri kadar kontenjan ayrılmaması nedeniyle ancak ¨24.491,02’lik konaklama hakkı kullanıldığını, 2013 sezonundan kalan ¨75.508,98 tutarında konaklama hakkının aynı şartlarla 20/10/2014 tarihine kadar kullandırılması için davalı ile Şubat 2014 tarihine kadar görüşüldüğünü, olumlu sonuç alınamadığını, tatil rezervasyonlarının Aralık-Ocak aylarında başlayıp Mart ayı başında sona erdiğini, bu nedenle müvekkilinin davalı ile iletişim kurmaya çalıştığını, ancak 06/12/2013 tarihinde mutabakata varıldığını, davalının sonradan gönderdiği sözleşme metnine göre otelin başka bir kişiye devredilmesi durumunda kalan hakların … yerine davalının termal otellerinde kullandırılacağı yönünde madde eklendiğini, müvekkilinin bunu kabul etmediğini, davalıdan sözleşmenin düzeltilerek gönderilmesinin istendiğini davalının müvekkilini oyaladığını, bunun üzerine müvekkili tarafından davalıya 13/02/2014 tarihinde noter ihtarı çekilerek kullandırılmayan konaklama bedeli olan ¨75.508,98’nin kendilerine ödenmesinin istendiğini, davalının cevabi ihtarı ile kullanılmayan konaklama haklarının 20/10/2014 tarihine kadar kullanılabileceğini söyleyerek bu bedeli kabul ettiğini, bu nedenlerle davalının blok oda satışı yapmaması, rezervasyon taleplerine cevap vermemesi ve kötü niyetli olarak konaklama haklarının kullanılmasını imkansız hale getirmesi nedeniyle ¨75.508,98’nin tahsilini, her türlü dava ve talep haklarının saklı kalmak kaydıyla davalarının kabulüne , 26/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi , yargılama giderleri ve vekâlet ücretiyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekilinin Mahkememize sunduğu 13/06/2014 havale tarihli cevap dilekçesinde; davalı şirketle varılan mutabakat sonucu davalının 07/04/2013-20/10/2013 tarihleri arasında ¨100.000,00’lik konaklama yapılmasını taahhüt ettiğini, bu sürelerde doldurulamayan kontenjanlar için davalının kalan konaklama haklarını aynı koşullarda 20/10/2014 tarihine kadar kullandırılacağını, otelin devri veya el değiştirilmesi durumunda sözleşme şartlarının değiştirilmeksizin kalan hakların kullandırılacağını, bunun mümkün olmaması durumunda kalan hakların davalıya ait termal otelde kullandırılacağının belirlendiğini, müvekkili şirketin 2013 ve 2014 sezonu için konaklama hakkını açık tuttuğunu, aksine bir beyanı olmadığını, davacının yaptığı tüm rezervasyonları müvekkilinin kabul ettiğini, tüm misafirlerini ağırlandığını, davacının çektiği ihtara cevabi ihtar çekerek kalan haklarını 20/10/2014 tarihine kadar kullanabileceklerinin ihtar edildiğini, davalıyı oyalamadıklarını, davacının bir mağduriyet yaşaması söz konusu olsaydı bunu ihtarında belirtebileceğini, buna ilişkin hiçbir taleplerinin olmadığını, erken rezervasyonun mart ayı başına kadar değil mayıs ayına kadar devam ettiğini, davacı tarafından anlaşmanın sadece erken rezervasyon dönemini kapsadığı mecrasına çekilmek istendiğini, anlaşmanın tüm yılı kapsadığını, otellerinin doluluk oranlarının her zaman müsait olduklarını müveklilinin (dava tarihi itibarıyle) 20/10/2014 tarihine kadar davacının taleplerini karşılamaya hazır olduğunu, ¨75.508,98′ nin iade edilmesinin mümkün olmadığını , haksız davanın reddine, yargılama gideri , masraf ve ücreti vekaletin davacıya yükletilmesini beyan etmiştir
DELİLLER ve GEREKÇE: Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıştır.
Dava, konaklama hakkının kullandırılmaması nedeniyle peşin ödenen bedelin kısmen iadesi istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Selçuk Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından aldırılan 04/09/2015 havale tarihli Yrd. Doç. Dr. …. , SMMM … ile Hukukçu Bilirkişi …. tarafından düzenlenen bilirkişi kurulu raporunda; Dava konusu otel kayıtları ile dosya içindeki belgelere göre, taraflar arasında yazılı ve hükümleri belli olan bir sözleşme bulunmadığını, taraflar arasındaki şifahi sözleşmenin 7 Nisan olan imza tarihine göre bu sözleşmenin (davacının kendi beyanına göre Mart ayı başında erken rezervasyon bittiği beyanı) erken rezervasyon hesaba katılmadan ve düşünülmeden yapıldığı için bir erken rezervasyon esaslı sözleşme olmayıp tüm sezona yayılan ve sezonun tamamına dayalı bir sözleşme olduğunu, davalının kendisine iletilen rezervasyonları yerine getirmediği konusunda dosyada bir kanıt bulunmadığını, davalının davacıya ön blok sözleşmesi veya blok odası satışı yapmak konusunda bir taahhüdünün bulunduğu yönünde dosyada bir kanıtın bulunmadığını, davacı tarafından talep edilen herhangi bir zamanda davalı şirkete ait otelin doluluk oranının buna müsait olduğunu, davacı tarafından çekilen ihtar sonrasında dahi davalı şirketin sözleşmeye göre konaklama hakkının devam ettiğini davacıya ihtaren bildirdiği ve bu nedenlerle davalının sözleşmeyle üzerine düşen edimleri yerine getirdiği veya yerine getirmeye hazır olduğunu, sözleşme süresi içinde davacı tarafından ¨24.491,02 konaklama hakkının kullanıldığını, kullanılmayan konaklama hakkı bedelinin ¨75.508,98 olduğunu, davacı tarafından sözleşme Beyoğlu … Noteri’nin 13/02/2014 tarih ve … sayılı ihtarı ile feshedildiği ve sözleşme süresi 20/10/2014 tarihinde sona erdiğinden bu süre sonu itibarıyla kullanılmayan konaklama bedeli hakkının sona erdiğini, davalı tarafın süresi sona ermesine karşın davacı tarafa bir yıl daha süre vermesi eylemi karşısında “kötü niyet” iddiasının gerçek olup olmadığının taktiri ile bu nedenlerle davacının bu bedelinin tahsilini istemeye hakkı olmayacağı konusunda taktirin mahkemeye ait olduğunu bildirdikleri görülmüştür.
Davacının turizm hizmeti veren,davalının da … İli … İlçesinde oteli bulunan bir şirket olduğu,taraflar arasında yazılı bir konaklama sözleşmesi olmadığı,şifai olarak yapılan anlaşmaya göre davacının, davalıya ¨100.000,00 ödeme yapması hâlinde 07/04/2013-20/10/2013 tarihleri arasında müşterilerini davalıya ait …. isimli otelde konaklatabileceği ve kontenjanın dolmaması hâlinde sözleşmenin aynı koşullarda 20/10/2014 tarihine kadar geçerli olduğu konusunda bir uyuşmazlık yoktur.
Somut olayda uyuşmazlık davalının davacıya ön blok sözleşmesi veya blok odası satışı yapmak konusunda bir taahhüdünün bulunup bulunmadığı ve dolayısıyla sözleşmenin erken rezervasyon esaslı sözleşme olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Talimat yoluyla alınan bilirkişi raporuna göre,davalıya ait otelin doluluk oranının her zaman konaklamaya müsait olduğu açıktır.Her ne kadar davacı vekili davalı tarafından sunulan Excell belge üzerinden bunun belirlenmesinin doğru olmadığını beyan etmiş ise de davada ispat yükü davacıda olup bunun aksini kendisinin ispat etmesi gereklidir.Davacı vekili bu yöne ilişkin yani otelin davalı tarafından gönderilen müşterilerin konaklatılmadığına ilişkin bir delil sunamamıştır.
Yine davacı vekili taraflar arasında yazılı olmayan sözleşmeye göre sözleşmenin erken rezervasyon esaslı bir sözleşme (yani turizm sezonu öncesinde-kış aylarında-davacıya blok odası satışı yaparak davacının bu odaları sezon öncesinde erken rezervasyonda kullanması) olduğunu ispat etmesi gereklidir.Davacı bunun için anlaşmanın Aralık 2012 yılında yapılmasının sözleşmenin erken rezervasyon esaslı olduğunu ispat ettiğini beyan etmiş ise de,bu şekildeki bir kabul mahkememizce uygun bulunmamıştır.Çünkü sözleşmenin yapıldığı tarihi baz alarak yazılı olmayan bir sözleşmenin niteliğinin belirlenmesi mümkün değildir.Davacıya taraflar arasında yapılan sözleşmenin erken rezervasyon esaslı yani ön bloke oda esaslı bir sözleşme olduğuna ilişkin yemin deliline dayanıp dayanmadığı sorulmuş davacı vekili yemin deliline dayanmadığını billdirmiştir.
Somut olayda tartışılması gereken bir diğer konu ise,yatırdığı para karşılığı hizmetten yararlanmayan davacının kullanılmayan kontenjan karşılığı olan ¨75.508,98’yi sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde iade alıp alamayacağıdır.
TBK.nun 77’nci maddesine görer sebepsiz zenginleşme”Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür.Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.” şeklindedir.Buna göre,davacı tarafından peşin ödenen paranın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri istenebilmesi için, zenginleşenin haklı bir sebep olmaksızın enginleşmesi gereklidir.
Taraflar arasında şifai olarak yapılan konaklama sözleşmesi,davacının peşin ödediği konaklama bedelini belirlenen süre içinde kullanarak sattığı her oda karşılığında bundan kâr etmesi şeklindedir.Yani davacı,davalıya ait otel odalarını peşin alarak bunların satışında aracılık edip para kazanmaktadır.Belirlenen sürede kontenjanı doldurması hâlinde kâr elde edecek dolduramaması hâlinde ise zarar edecektir.Davacı bu riski almış olup sözleşmenin niteliği gereği belirlenen sürede kontenjanı doldurmadığı takdirde peşin verdiği parayı iade alması mümkün olmayacaktır.Yani davalının haksız zenginleşmesi söz konusu değildir. Davacının bu tür bir sözleşmedeki menfaati belirlenen sürede otelde rezervasyon sıkıntısına düşmeden oda satabilmesi,davalının menfaati ise,odalarını belirlenen fiyatlardan peşin satmasıdır.Davalı şirketin aldığı risk ise,odaları talebin çok arttığı aylarda daha yüksek bir fiyata satacakken peşin satış yaparak bu kârdan mahrum kalmasıdır.Yani taraflar arasındaki sözleşme uyarınca davacı peşin yatırdığı para karşılığında kontenjan kullanacak, kontenjanını doldurması hâlinde kâr elde edecek kontenjanını dolduramadığı takdirde ise kullanılamayan kontenjana ilişkin bedel iade edilmeyeceğinden zarar edecektir.Basiretli bir tacir gibi davacının bunu öngörmesi gereklidir.Buna göre davacının kullanılmayan kontenjan karşılığı paranın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi talebi taraflar arasında yazılı olmayan bir sözleşmenin varlığı da gözönüne alındığında yerinde değildir.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;yapılan şifai anlaşmaya aykırı olarak davalının ön bloke anlaşması yapmaması ve davalı tarafından yeteri kadar kontenjan ayrılmaması nedeniyle davacının ancak ¨24.491,02’lik konaklama hakkı kullandığını,bu miktarın peşin yatırılan ¨100.000,00’den düşülmesiyle ¨75.508,98’lik kontenjanın davalının kötüniyetli tutumu nedeniyle kullanılamadığını, bu nedenle kullandırılmayan kontenjan parasının tahsiline karar verilmesini talep etmiş ise de, taraflar arasındaki sözleşmenin yazılı olmaması ve hükümlerinin belirli olmaması, davacının, davalının aralarındaki sözleşmeye aykırı olarak kontenjan kullanılmasına izin vermediğini,sözleşmeye aykırı davrandığını HMK’nın 201’nci maddesi uyarınca yazılı olarak kanıtlayamadığı, davacının yemin delili kendisine hatırlatılmasına rağmen yemin deliline dayanmadığını bildirmesi karşısında ispat edilemeyen davanın reddine verilmiştir.
Mahkememizce verilen kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin … E., …. K. ve 17/04/2017 tarihli kararı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. BAM kararının bu kez de temyiz edilmesi üzerine Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin …. E., … K. Ve 04/04/2019 tarihli kararı ile davacının, 75.508,98 TL’lik bakiye kısmın kullanılmamasının davalının eylemleri sebebiyle gerçekleştiğini ispatlayamamış olduğu, davacının bu tutarın iadesini talep hakkı bulunmamakta ise de, otel işletmecisi olan davalının bakiye kontenjanın kullanılmaması sebebiyle tasarruf ettiği personel, sarf malzemesi gibi masraf tutarını davacıya iadesinin gerekmekte olduğu, bu yönden herhangi bir değerlendirme yapılmaması doğru görülmediği gerekçesi ile hükmün temyiz eden davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda mahkememizce bozma mahiyeti kapsamında dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Dosyaya sunulan 12/03/2020 tarihli SMMM …. tarafından düzenlenen raporda; davalı şirketin davacı şirkete taahhüt ettiği 100.000,00 TL’lik geceleme hakkının toplamda 1025 gecelemeye isabet ettiği; davalı şirketin 774 gecelemeye isabet eden bakiye kontenjan hakkını 2013 ve 2014 yıllarında davacı şirkete kullandırması gerektiği; davalı şirketin geceleme başına tasarruf edebileceği değişken giderlerinin 2013 ve 2014 yılları için ortalama gecelik 33,47 TL olduğu; davacının kontenjan hakkını kullanamaması nedeniyle davalının 25.905,78 TL tasarruf ettiği bildirilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı ve bozma kapsamında hüküm kurmaya ve denetime elverişli olarak düzenlendiği kabul edilen 12/03/2020 tarihli rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- AÇILAN DAVANIN KISMEN KABULÜ ile 25.905,78 TL asıl alacağın temerrüt tarihi olan 22/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-FAZLAYA İLİŞKİN TALEBİN REDDİNE,
3- Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 1.769,62 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.289,55 TL nispi harçtan mahsubu ile bakiye 480,07 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4- Davacı tarafından sarf olunan (1.350,00 TL bilirkişi ücreti + 435,20 TL posta/tebligat/müzekkere/talimattan ibaret) 1.785,20 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre (%34,31 kabul oranı) hesaplanan 612,50 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine; bakiye yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına,
5- Davacı tarafından yatırılan 25,20 TL başvurma harcı ve 1.289,55 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davalı tarafından sarf olunan ( 36 TL posta/tebligat/müzekkereden ibraret) yargılama giderinin kabul ve red oranına göre (%65,69 red oranı) hesaplanan 23,65 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine; bakiye yargılama giderlerinin davalı üzerine bırakılmasına,
7- Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
8- Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı taraf lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1. maddesi gereğince takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı taraf lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1. maddesi gereğince takdir olunan 7.248,42 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10- Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın geçici 3 üncü maddesinin 2 inci fıkrası yollamasıyla mülga 1086 sayılı HUMK’nun 26/09/2004 gün ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ile 454 üncü madde hükümleri uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/06/2021

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı