Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/538 E. 2021/547 K. 22.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/538 Esas
KARAR NO : 2021/547

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/07/2019
KARAR TARİHİ : 22/06/2021
K.YAZIM TARİHİ : 16/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP:Davacı vekili dava dilekçesi ile davalıya ait … plaka sayılı aracın müvekkili sigorta şirketi tarafından Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalı olduğunu, söz konusu aracın …’ın alkollü olarak sevk ve idaresinde iken dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araca çarpması neticesinde …’ın malul olduğu, söz konusu kaza nedeni ile dava dışı …’a ödeme yapıldığı, …’ın kazanın oluşumunda %100 kusurlu olduğu, bu nedenle …’a yapılan ödemenin tahsili için davalı hakkında icra takibi başlatıldığı, davalının haksız ve kötü niyetli icra takibine itiraz ederek takibin durdurulduğu, bu nedenle davalının itirazının iptaline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesi ile müvekkili şirketin araç kiralama sektöründe faaliyet gösterdiğini, söz konusu aracı dava dışı …’a kiraya verdikleri, kiralama sırasında söz konusu kazanın meydana geldiği, …’ın ağır kusurlu olması nedeni ile müvekkilinin sorumluluğuna gidilmesinin mümkün olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Yapılan yargılama sırasında savcılık dosyası ile icra dosyası celp edilmiş, kusur tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Dosyada mübrez Makine Yüksek Mühendisi Prof. Dr. … tarafından hazırlanan 16/09/2020 tarihli bilirkişi raporunda; dava dışı araç sürücüsü …’ın kazanın oluşumunda %100 kusurlu olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Yine sigorta şirketi tarafından ödemenin yapıldığı …’ın tacir olup olmadığının tespiti için İstanbul Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü ve Gelir İdaresi Başkanlığı’na müzekkereler yazılmış, verilen müzekkere cevapları doğrultusunda …’ın tacir olmadığı tespit edilmiştir.
Dava, TTK.m.1472’ye dayalı rücuen tazminat talebine ilişkindir.
TTK.m.1472 hükmü; “(1) Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. (2) Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur.” şeklindedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.3.1944 tarih ve 37 E. – 9 K. Ve 3.7.1944 tarihli kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; dava dışı malul …’ın gelen müzekkere cevapları doğrultusunda tacir olmadığının sabit olması nedeniyle, davacının …’ın halefi olarak eldeki davayı açtığı anlaşılmakla uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmekte olduğundan, kamu düzeninden sayılan mahkemenin görevli olmasının HMK’nın 114/1-c maddesinde dava şartı olarak düzenlendiği, taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE, uyuşmazlığın çözümünde Küçükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna,
2- 6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
3- HMK’nın 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Küçükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Küçükçekmece Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4- Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra talepte bulunulmaması nedeniyle davaya görevli mahkemede devam edilmemesi durumunda yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nın 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARINA,
5- Yargılama gideri ve harçların görevli mahkeme tarafından nihai karar ile birlikte değerlendirilmesine,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/06/2021

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı