Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/525 E. 2019/1010 K. 17.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/525
KARAR NO : 2019/1010

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 16/07/2019
KARAR TARİHİ : 17/10/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacılar vekili tarafından mahkememize sunulan 16/07/2019 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; …. İnş. Nak. Oto. Kafe İşlt. San. Tic. Ltd. Şti.’nin 14/12/2016 tarihimde tescil ve ilan edilerek kurulduğunu, ikamet amaçlı konut inşası faaliyetinde bulunduğunu, şirket hisselerinin % 100’ünün …’e ait olduğunu, mali açıdan darboğaza girdiğini, süre verilmesi halinde şirketin sermaye birikimi yapıp eskisinden daha güçlü olarak yoluna devam edeceğini, şirketin faaliyetine devam imkânı sağlanması durumunda alacaklıların alacaklarına önemli ölçüde kavuşacaklarını, ancak takip ve icra baskısı altında iflâs etmeleri durumunda adi alacaklıların alacaklarının çok büyük bir kısmına kavuşamayacaklarını ve bu çerçevede vade (2020’den başlamak üzere 3 yıl) konkordatosu talep edildiği belirtilip nihai olarak 2004 sayılı İİK’nın 287’nci maddesinde belirtilen 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verilmesini, gerekli görülmesi durumunda sürenin 2 ay daha uzatılmasını, akabinde 289’uncu madde gereği 1 yıllık kesin mühlet kararı verilmesini, 287/2 maddesi gereği geçici komiser tayinini, 297/2 maddesi doğrultusunda malvarlıklarının korunmasına yönelik tedbirlerin alınmasını, tüm takip işlemlerinin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasını, geçici mühlet içinde yapılacak inceleme sonucu bir yıllık kesin mühlet verilmesini, İcra İflas Kanununda belirlenen kesin süre içinde yapılacak yargılama sonucu konkordatonun tasdikine karar verilmesi talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava, İİK’nın 285 ve devamı maddelerince açılan konkordato talebine ilişkindir.
Mahkememiz dosyasında düzenlenen tensip tutanağı uyarınca belirtilen gider avansı eksikliğinin borçlu vekilince süresinde tamamlanması üzerine borçlu hakkında üç ay süre ile geçici mühlet verilmesine ve geçici konkordato komiseri görevlendirilmesine,ilgili kurumlara gereken bildirimlerin ve ilanların yapıldığı,borçluların malvarlığının muhafazası için gerekli görülen bütün tedbirlerin alındığı görülmüştür.
Geçici komiser toplantı tutanağı ile; konkordato talep eden şirketin tüm malvarlıklarının rayiç değerlerinin tespit ettirilmesine, şirket malvarlıklarının rayiç değerlerinin tespiti işlemi teknik ve özel bilgiyi gerektirdiğinden bu konuda bilirkişiye başvurulmasına, şirkete ait stoklar hesabı altındaki gayrimenkullerin ve binalar hesabı altındaki gayrimenkullerin rayiç değerlerinin tespiti için bilirkişi görevlendirilmesine dair toplantı tutanağı mahkememizce onaylanmıştır.
Konkordato geçici komiseri …… tarafından mahkememize sunulan 19/08/2019 tarihli geçici komiser ön raporunda özetle;
Davacı şirketin çalışma kabiliyetini kaybetmediğini demirbaş, tesis makine cihazları ile mevcut çalışma düzenini koruduğunu, faaliyetlerine devam ettiğini, davacı şirket defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmuş olduğunu ve lehine delil niteliğinin bulunduğunu, şirketin 2019/6 ay itibariyle stoklarının bulunmadığını, ortaklardan ¨1.146.857,58 alacağının bulunduğunu, kaydi değerlerle ¨151.821,18 maddi duran varlıklarının bulunduğunu, firmanın 30/06/2019 tarihli personele ödenmemiş ¨11.972,36 maaş borcu, devlet dairelerine ise toplamda ¨ 257.244,53 olmak üzere borç olduğunu,2019 yılı Brüt Satış Karlarının hedeflenende %7 olduğunu, esas faaliyet karının ise net satışlara oranla ortalama %3 olduğu, 2020 yılma göre hedeflenen projedeki karlılığın ise yaklaşık %100 artarak %13 seviyelerine yükseleceğinin öngörüldüğünü, dönem net karının %3 seviyesinden %200 artarak %9 seviyelerine nasıl yükseleceğinin izaha muhtaç olduğunu, kısa süre içerisinde yapılan ilk incelemeler sonucunda, ön projede yer alan kârlılık oranlarının izah edilmesi, şirket ortağının şirkete olan borcunu çok daha kısa bir vadede (ayni/nakdi olarak) ödemesini, devam eden 24 dairelik şantiyenin öngörülen tutarlarda satışa konu edilebilmesi şartıyla davacı şirketin konkordato talebinin başarıya ulaşmasının mümkün görülebileceğini bildirmiştir.
Geçici komiser ……. tarafından mahkememize sunulan 08/10/2019 tarihli raporunda özetle; Mahkeme tarafından davacı şirkete komiser olarak atandığı tarihten günümüze kadar davacı şirketin bilgi ve onayına sunmadığı veya komiserliği tarafından belirlenmesi fiilen imkan dahilinde olmayan olayların gerçek mahiyetlerini belirleme yönünde bir inceleme, tespit ve kapsama alanına sahip olunmadığını, komiser bilgi ve onayına sunulmayan ve tespiti mümkün olamayacak iş ve işlemlerden sonradan haberdar olunması halinde cezai sorumluluğun davacı şirket uhdesinde bulunduğunu, konkordato geçici komiseri olarak görevlendirdikleri …., …… ve …. tarafından hazırlanan rayiç değer bilançosuna göre davacı şirketin 31/0/82019 Öz Varlık tutarının (+) ¨ 2.826.67 olarak hesaplandığını, davacı şirketin rayiç değer bilançosuna göre borca batık durumda olmadığını, şirketin ön projesinde konkordato kaynakları içerisinde gösterilen karlılığın üretilemediğini, kar üretebilmesi için inşaatın tamamlanması ve daire satıştarı öngörülmekle birlikte mezkur inşaatın tamamlanabilmesi için gereken fonun sağlanması açısından gerekli olan diğer kaynaklar olan ortaklardan alacakların ve verilen sipariş avanslarında da ön raporundaki uyarılara karşın herhangi olumlu bir değişimin de gerçekleşmediğini, geçici mühlet kararı verilmesinden itibaren borçlu şirketin sunmuş olduğu konkordato ön projesindeki proforma satış tablosundaki karlılıklara ulaşamadığı gibi zarar oluşturduğunu, bu itibarla şirketin devam eden süreçte öngördüğü satış ve karlılıklara ulaşamayacağı anlaşıldığından sürecin borçluların aleyhine işleyeceğini, neticeten, şirketin konkordato başvurusunda sunmuş olduğu ön proje ile kaydi ve rayiç değer bilançoları hep birlikte değerlendirildiğinde, geçici mühlet kararı verilmesinden itibaren borçlu şirketin satış yapamadığını, aksine geçen süre zarfında şirketin faaliyet giderlerinden kaynaklı zararının arttığını, bu doğrultuda alacaklılara olan borçların ödenebilmesi kapasitesinin azaldığı ve ön projenin başarıya ulaşma imkanının bulunmadığını, bu sebeple davacı şirkete kesin mühlet verilmesinin uygun olmadığını bildirmiştir.
Dava, adi konkordato istemli olarak açılmış olup, İİK’nun 285.maddesine göre borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu, vade verilmek suretiyle veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir.
İİK’nun 287.maddesinde borçlunun iyileşmesi ve konkordatonun tasdiki ihtimali “konkordatonun başarı şansı” olarak nitelendirilmiştir.
Mahkemenin kesin mühlet kararını verebilmesi için konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olması gerekmektedir.
İİK’nun 289/1 maddesinde mahkemenin kesin mühlet hakkındaki kararını geçici mühlet içinde vereceği düzenlenmiştir.
İİK’nun 288/1 maddesinde geçici mühletin kesin mühletin sonuçlarını doğuracağı, İİK’nun 292.maddesinde ise iflasa tabi borçlu bakımından kesin mühletin verilmesinden sonra gerçekleşecek durumlarda mahkemenin kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflasına resen karar vereceği düzenlenmiştir. Konkordatonun başarıya ulaşamayacağının anlaşılması hali aynı maddenin b bendinde hüküm altına alınmıştır. Yani, konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması kesin mühletin kaldırılmasını gerektiren hallerdendir. “Mühlet içinde, iyileşmenin ya da alacaklıların konkordatoyu kabulünün mümkün olmayacağının anlaşılması ya da konkordatoyu tasdik etmeyeceğinin açık olması, tasdik şartlarının mevcut olmadığının önceden anlaşılması halinde de konkordato mühleti kaldırılarak talep reddedilecek ve şartlar yerine gelmişse borçlunun iflasına karar verilebilecektir.
İİK’nun 285.maddesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere “borca batık olmamakla birlikte borç ödemeden aciz halinde bulunan bir borçlunun vade konkordatosu istemesi mümkündür. Diğer bir deyişle, mevcudu borçlarının tamamını ödeyebilecek durumda olan bir borçlunun mallarını o anda satarak vadesi gelmiş bütün borçlarını ödemesi mümkün değilse, o zaman borçlu borçlarını yüzde yüz, yani tamamen ödeme taahhüdünde bulunarak alacaklılarından kendisine bir mühlet verilmesini isteyebilir (vade konkordatosu) Bu durumdaki bir borçlunun normal olarak tenzilat konkordatosu isteyebilmesi mümkün olmamak gerekir. Zira böyle bir teklif, ödenmesi “teklif edilen meblağın borçlunun kaynakları ile orantılı olması” şartına uygun düşmez.”
Yine İİK’nun 305/1-a bendinde adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması, malvarlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme halinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflas yoluyla tasfiye halinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının anlaşılması, b bendinde teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması hükümleri birlikte değerlendirildiğinde tenzilat konkordatosunun borca batık borçluları için başvurulabilecek yol olduğu anlaşılmaktadır.
Borca batık olmayan borçlunun tenzilat konkordatosu teklif etmesi halinde bu teklif, bir taraftan teklif edilen tutarın borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olması (İİK m,305,f1,b(a)) şartı, diğer taraftan da teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması (İİK m.305.f.1,b) şartı yerine gelmediğinden tasdik edilmeyecektir.(Selçuk Öztek/Ali Cem Budak./Müjgan Tunç Yücel/Serdar Kale/Bilgehan. Yeşilova,Yeni Konkordato Hukuku, Ankara 2018, s.122,123,124)
Yine vade konkordatosu bakımından “….borçluya vade konkordatosu yoluyla da olsa, uzun yıllar faizden kurtulmasını sağlayacak biçimde konkordato bağıtlamak olanağının tanınamayacağı açıktır….Özellikle, yüksek tutarlı borçları kapsayan konkordatolarda, borçlunun çalışarak borçlarını ödemesi uzun yıllara bağlıdır. Borçluya….uzun ödeme süreleri sağlayan bir konkordatonun aktifin borçları tamamen karşıladığı durumlarda kabulü sözkonusu olamaz….Bu gibi durumlarda ….uzun ödeme süresini içeren faizsiz ödeme tekliflerinin kabulüne imkan yoktur.” (Sümer Altay/ Ali Eskiocak, Konkordato ve Yeniden Yapılandırma Hukuku,3.Bası,İstanbul 2017,s.94-95)
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Davacı şirketin rayiç değerlere göre hazırlanmış bilançosuna göre borca batık durumda değildir.Şirketin ön projesinde konkordato kaynakları içerisinde gösterilen karlılığın üretilemediği, kar üretebilmesi için inşaatın tamamlanması ve daire satıştarı öngörülmekle birlikte mezkur inşaatın tamamlanabilmesi için gereken fonun sağlanması açısından gerekli olan diğer kaynaklar olan ortaklardan alacakların ve verilen sipariş avanslarında da ön raporundaki uyarılara karşın herhangi olumlu bir değişimin de gerçekleşmediği, geçici mühlet kararı verilmesinden itibaren borçlu şirketin sunmuş olduğu konkordato ön projesindeki proforma satış tablosundaki karlılıklara ulaşamadığı gibi zarar oluşturduğu, bu itibarla şirketin devam eden süreçte öngördüğü satış ve karlılıklara ulaşamayacağı anlaşılmaktadır.Şirketin konkordato başvurusunda sunmuş olduğu ön proje ile kaydi ve rayiç değer bilançoları hep birlikte değerlendirildiğinde, geçici mühlet kararı verilmesinden itibaren borçlu şirketin satış yapamadığı, aksine geçen süre zarfında şirketin faaliyet giderlerinden kaynaklı zararının arttığı, bu doğrultuda alacaklılara olan borçların ödenebilmesi kapasitesinin azaldığı ve ön projenin başarıya ulaşma imkanının bulunmadığı görülmektedir.İİK’nun 290/1-a bendinde konkordato projesinin tamamlanmasına katkıda bulunmanın konkordato komiserinin görevlerinden olduğu düzenlenmiş ise de, proje konkordato talep edene aittir ve gerekli görüldüğü taktirde revize proje sunulması de davacının görevidir. Buna rağmen gerek verilen ilk 3 aylık geçici mühlet süresi içerisinde, revize proje sunulmamış, konkordatonun başarıya ulaşacağına dair inandırıcı kanıtlar sunulmaya yönelik adımlar atılmamıştır. Bilakis mahkememizce verilen geçici mühlet süresi içerisinde geçici mühlet verildiği andaki verilerden önemli ölçüde farklı bir tablo ile de karşılaşılmamıştır.Bu dönem içerisinde davacı şirket herhangi bir gelir getirici faaliyet içinde bulunmamıştır.Bunun dışında davacı, projesinde her ne kadar tenzilat talep etmemekle birlikte konkordatoya tabi borçlar ile ilgili faiz ödenmeyeceğini bildirmesi ve bunun yukarıda da açıklandığı gibi tenzilat konkordatosu olarak değerlendirilmesi gerekli olup davacı şirket borca batık olmadığından projenin bu yönüyle de davacının malvarlığı ile uyumlu olduğunu söyleyebilme imkanı bulunmamaktadır.
Netice olarak borçlu şirketin kesin mühlet alabilmesi, mali durumunu iyileştirebileceği veya konkordatonun tasdik edileceğinin inandırıcı şekilde ispat edilmesine bağlıdır. Dosya kapsamı, sunulan mali tablolar ve geçici komiser raporları birlikte somut olarak değerlendirildiğinde konkordatonun başarıya ulaşması ihtimalinin bulunduğunun inandırıcı şekilde ispatlanamadığı anlaşıldığından davacı şirketin konkordato davasının reddine ve geçici mühletin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklandığı üzere:
1- Borçlu hakkında Mahkememizce verilen geçici mühletin kaldırılarak borçlunun konkordato talebinin REDDİNE
2-Konkordato komiserinin görevine son VERİLMESİNE,
3-Mahkememizce verilen tüm tedbirlerin hükümle birlikte KALDIRILMASINA,
4-İİK’nın 289/son maddesi uyarınca geçici mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine karar verildiği hususunun Ticaret Sicil Gazetesinde ve Basın İlan Kurumu İlan Portalında İLAN EDİLMESİNE ve İİK’nın 288 nci maddesinde belirtilen yerlere BİLDİRİLMESİNE,
5-Konkordato komiseri olarak görevlendirilen komiserin bugün itibariyle görevinin sona erdiğinin İstanbul Bilirkişilik Bölge Kurulu’na BİLDİRİLMESİNE,
6-Harç peşin alığından yeniden harç alınmasın YER OLMADIĞINA,
7-Davacının yaptığı yargılama giderinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
8-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafından peşin olarak yatırılan ¨581,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısım ile iflas avansının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve ….. sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 164/2 nci madde hükmü uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile 10 gün içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere borçlu şirket vekili ile bir kısım müdahiller vekillerinin yüzlerine karşı, bir kısım müdahiller vekillerinin yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.17/10/2019

Başkan ….
☪e-imzalıdır.☪
Üye ….
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Kâtip …….
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”