Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/494 E. 2021/942 K. 19.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/494 Esas
KARAR NO : 2021/942

DAVA : Sigorta (Sigorta Edilen Şeyin Temlikinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/08/2016
KARAR TARİHİ : 19/10/2021
K.YAZIM TARİHİ :

Mahkememizde görülmekte olan Rücuen Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde; sigortalı firma yetkilisinin 03.05.2015 tarihinde mağazaya geldiklerinde arka cephedeki tavandan suların akmakta olduğunu, yaptıkları inceleme sonucunda 3. normal katta faaliyet gösteren mali müşavirlik bürosunun lavabo musluğunun açık unutulduğunu, musluktan akan suların lavabo giderinden binanın ana gider tesisatına aktığını, binanın ana gider tesisatı ile … kanalizasyon bağlantı noktalarında tıkanmanın oluştuğunu ve ana gider tesisatına dolan suların geri teperek mağazaya dolduğunu, tavandan sızan sulardan dolayı sigortalının zarar gördüğünü, yapılan ekspertiz çalışmaları neticesinde müvekkili Sigorta Şirketi tarafından sigortalı firmaya 3.627,00 TL hasar bedeli ödendiğini açıklamış, bu tutardan sovtaj bedelinin mahsubu ile 2.772,00 TL’lik rücu tutarı oluştuğunu, hak sahibine yapılan ödeme sonrasında Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas No.lu dosyası ile … hakkında ilâmsız icra takibi başlatıldığını, borçlunun itirazı ile icra takibinin durduğunu belirterek itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın husumet yönünden reddi gerektiğini ileri sümüş, olayın meydana gelmesinde müvekkili idarenin kusurlu olmadığını, müvekkili idarenin ihmal ve kusuru bulunmadığını, olay tarihi itibariyle idare kayıtlarında herhangi bir kanal arızası başvurusunun olmadığını, davada görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu belirterek görev itirazında bulunmuş, dosyanın Bakırköy Ticaret Mahkemesine gönderilmesini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Huzurda görülen dava sigorta ödemesine dayalı rücuen tazminat davasıdır.
Dosyamız arasına celp edilen Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasın incelenmesinde; davacı alacaklının 3.627,00 TL asıl alacak, 360,41 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.987,41 TL üzerinden borçlu aleyhine ilamsız icra takibi başlattığı, davalının süresi içerisinde borca itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğu görüldü.
Dosyada mübrez 23/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda; yapılan keşif sırasında tüm katlarda wc lavabolarının bulunduğu, bunların ana pissu tesisatına bağlandığı ve buradan da … ana pissu kanalına bağlantılarının olduğu, keşif sırasında bu bağlantıların çalışmakta olduğu, olayın olduğu durum öncesi ve sonrasında … ana pissu kanalının bağlantı noktasında herhangi bir tıkanmanın olduğuna dair dosyasında bilgi bulunmadığı; … kanalı bağlantı noktasında bir tıkanma bulunması halinde de açık bırakılan musluktan gelen suyun daha düşük kottaki yerlere akabileceği; bodrum katında aşırı yük sebebiyle pissu borularının hasar alabileceği, bu hususta herhangi bir bilginin dosyada bulunmadığı da değerlendirilerek meydana gelen zararın söz konusu yapıdaki iç tesisat problemlerinden kaynaklanmış olabileceği değerlendirilmiştir.
Dosyada mübrez ek raporda da bilirkişiler tarafından aynı görüşleri tekrarlanmıştır.
Mahkemece olay öncesi ve sonrasında söz konusu binaya ilişkin olarak herhangi bir arıza bildiriminde bulunup bulunmadığı davalı …’den sorulmuş, verilen cevabi yazıda herhangi bir kanalizasyon arıza bildirimine rastlanılmadığı bildirilmiştir.
Huzurda görülen dava itirazın iptali davası olup, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan normal bir eda davasıdır.
Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde vereceği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi davanın kabulü halinde borçlu da alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Bu nedenle mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Yasal dayanağını İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı … tarafından sigortalısına ödenen tazminatın rücuen tahsili istemli olarak davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından borca yapılan itiraz üzerine huzurda görülen davanın açıldığı görülmüştür. Davacı tarafından her ne kadar söz konusu hasarın davalının kusurundan kaynaklandığı iddia edilmiş ise de mahkemece yaptırılan keşif sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda davalının kusurunun varlığının tespit edilemediği bildirilmiş olup, dava konusu hasarın meydana geldiği binaya ilişkin olayın öncesinde ve sonrasında herhangi bir arıza kaydı bildiriminin de yapılmadığı anlaşıldığından söz konusu binaya ait sıhhi tesisat projesinin de olmadığı gözetilerek ispatlanamayan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 32,15 TL nispi harçtan mahsubu ile bakiye 22,25 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3- Davacı tarafından sarf olunan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5- Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
6- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı taraf lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1. maddesi gereğince takdir olunan 3.047,45 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca dava değeri karar tarihindeki istinaf sınırı altında kalmakla KESİN olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/10/2021

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı