Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/465 E. 2020/835 K. 09.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/465
KARAR NO : 2020/835

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/04/2014
KARAR TARİHİ : 09/12/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkilinin makam şoförü ve şirket elemanı olarak çalışmakta iken, şirket yetkilisi davalı …’ın eski eşi olan dava dışı…… ’a ait otonun 20.000 TL bedelle dava dışı arkadaşı …’ın satın aldığını, 3.500 TL peşin ödendiğini ve kalan 16.500 TL için de, müvekkili tarafından 05/02/2013 düzenlenme, 01/12/2013 vade tarihli senet imzalandığını belirterek senet borcu tamamen ödenmesine rağmen senedin iade edilmediğini, aleyhine yapılan icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespitini ve takibin teminatsız olarak durdurulmasına ve kötü niyetli takip sebebi ile davalının % 20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile davacının işyerinde usulsüzlükler yolsuzluklar yaptığını ve bu nedenle işten çıkarıldığını, davacının yaptığı ödemeler ve delil olarak sunduğu belgelerin senedin ödenmesi ile ilgili geçerliliği olmadığını, ödemelerin araç satışına dair olarak davacının yedinde bulunan ve müvekkile borçlu olduğu bir kısım ödemeler olduğu ve takibe konu senetle ilgisi olmadığı, 12.000 TL’lik ödemede banka dekontunda açıklama şerh düşerek yatırması gerekirken bunu yapmadığı, davacının yaptığı 12.000 TL’lik ödemenin de patronu olan davalı müvekkilin kendisine vermiş olduğu ve elden kendi hesabına yatırmasını istediği ve davacıya görev olarak verdiği müvekkiline ait bir bedel olduğunu, ayrıca zaten yatırılan bedellerinde toplamının senet bedelini karşılamadığının görüleceğini, davanın reddini, davacının % 20 kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıştır.
Bakırköy …… Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 18.12.2014 tarihli ve ….. E., ……. K. sayılı karar ile davalı alacaklının davacı borçlu aleyhine bonoya istinaden kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlattığı ve bu takibe ilişkin olarak menfi tespit davası açıldığı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu gerekçesi ile dava dilekçesinin görev nedeniyle usulden reddine, karar kesinleştiğinde dosyanın görevli Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, bu kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi ve davacı vekilinin talebi üzerine dosya Bakırköy ….. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiştir.
Mahkememizce ihtilafın esasının tacir olmayanlar arasında ikinci el oto alımına dair olduğu, işin ticari iş olmadığı gibi tarafların da tacir olmadığı, davanın da mutlak ticari davalardan olmadığı, davada ticaret mahkemesinin görevli olmadığı gerekçesi ile mahkemenin görevsizliğine, asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğuna, taraflarca kararın temyiz edilmemesi üzerine kesinleşmesi hâlinde dosyanın her iki mahkeme arasında görev uyuşmazlığı olduğundan, görev konusunun hâlli için ilgili Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine karar verilmiştir.
Mahkemeler arasında çıkan olumsuz görev uyuşmazlığı merci tayini suretiyle Yargıtay …… Hukuk Dairesince giderilmiş ve mahkememizin görevli olduğuna karar verilmiş, Merci tayini kararı ile Mahkememize gönderilen dosya bakımından önceki kararda direnme kararı ile dosya Hukuk Genel Kurula gönderilmiş, T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ….. Esas, ……. Karar sayılı ilamında “…Merci tayini kararının davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlayacağı 6100 sayılı HMK’nın 23. maddesinin ikinci fıkrasında açıkça düzenlenmiştir. Öte yandan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 10.06.1942 tarihli ve 1942/26-16 sayılı kararında, merci tayini kararlarının, davaya daha sonra bakacak yerel mahkemeleri olduğu gibi Yargıtay Dairelerini de bağlayacağı belirtilmiştir. Nitekim merci tayinine ilişkin Yargıtay Özel Dairesinin kararlarına karşı direnilemeyeceği Hukuk Genel Kurulunun 26.01.1949 tarihli ve 4/121-3 E.-K.; 18.11.1953 tarihli ve 4/121-125 E.-K.; 28.03.2007 tarihli ve 2007/13-191 E.-2007/167 K.; 03.04.2013 tarihli ve 2012/18-1226 E.-2013/416 K. ile 26.02.2014 tarihli ve 2013/17-2405 E.-2014/191 K. sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Hâl böyle olunca Yargıtay Özel Dairesinin merci tayinine ilişkin kararına karşı direnme yolunun kapalı bulunduğu gözetilerek işin esasının incelenmesi gerekirken Mahkemece önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır…” gerekçesi ile bozulmasına kara verilmiştir.
Mahkememizce 20.11.2019 tarihli duruşmada bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Dava kambiyo senedinden dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Kural olarak menfi tespit davalarında ispat yükü; davalı olan alacaklıdadır. Bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespitini içeren davada ispat yükü, kural olarak senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir.
Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; Dava konusu edilen 01.12.2013 tarihli 16.500,00-TL bedelli bonoda “malen” kaydı bulunmaktadır. Doğaldır ki bu kaydı değiştiren taraf ispat külfetini üzerine almış olacaktır. Davacılar bu bonoyu davalının eşi ile davacının arakadaşı arasında yapılan 05.02.2013 tarihli araç satım sözleşmesi sonucunda bakiye borç için düzenlendiği, bu bedelin de davacı tarafından ödenmesine rağmen Bakırköy ….. İcra Müdürlüğünce takip başlatıldığı, bu senet nedeni ile borçlu olunmadığı iddiası ile iş bu dava açılmıştır. Davalı ise senedin soyut borç ikrarı olduğu ve davacı tarafından bu senede ilişkin ödeme yapılmadığı iddiasındadır. Bu iddia ve savunmalar kapsamında değerlendirme yapıldığında; senetteki edinme sebebini tadil eden keşidecide olduğundan ispat külfeti davacı taraftadır. Davacı her ne kadar bu iddiasını yazılı delil ile ispat zorunluluğu olsa da her iki tarafında karşılıklı tanıklarının dinlenilmesine muvaffakat etmesi nedeni ile tarafların tanıkları dinlenilmiş olup dinlenen tanık beyanlarından tarafların arasında araç satımının olduğu, senedin ise sırf bu satım sözleşmesi nedeni ile düzenlendiği konusunda ispata elverişli bir beyan bulunmamaktadır. Şöyle ki tanık … ve … senedin araç satışından kaynaklanmadığını beyan etmiş, diğer tanıklardan ……. ise senedin araca ait olabileceğini düşündüğü yönünde bir beyanı olup görgüye dayalı bir beyanı bulunmamaktadır. Diğer tanık … ise, senedin tamamen araç satışına ilişkin olduğunu beyan etmiş olup, aynı tanık davacının banka havale yolu ile 12.000,00-Tl lik ödeme yapıldığı ve dekontu gördüğünü beyan etmiş ise de dosyada buna ilişkin dekont bulunmamaktadır. Tanık beyanlarındaki tutarsızlık ve kambiyo senedinin soyut borç ikrarı niteliğinde olması da dikkate alınarak davacının iddiasını ispatlayamadığı, aksi düşünülecek olsa dahi davacı senede karşı borcunu ifa ettiği ödemede bulunduğunu iddia etmiştir. Ancak dosyaya sunulan 3 adet ödeme belgesi bulunmakta ise de, …… bankasına ait 12.000,00-TL lik bir ödeme olduğu ancak bankamatikten yapılan bu ödemede açıklama olarak “aidat ödemesi” açıklamasında bulunduğu, 4.405,00-TL lik para yatırma dekontunda da “diğer” ödeme kaydının olduğu, 2.000,00-TL lik para makbuzunun taraflarının …… ve …… olduğu, 1000-TL lik ödemenin Dal teknik Makinaya yapıldığı bu nedenlerle ödemelerin taraflar arasındaki düzenlenen senede ilişkin olduğunun ispat edilemediği, davacının dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmamış olması nedeni ile yemin delili hatırlatılmamış ispatlanmayan davanın reddi ile davalının kötüniyet tazminatının reddin, her ne kadar kısa hükümde istinaf yasa yolu açık olmak üzere denilmiş ise de dosyanın daha önceden Yargıtay incelemesinden geçtiği maddi hata sonucunda istinaf yasa yolu yazıldığı anlaşılmakla mahkememizce re’sen Yargıtay yasa yolu olarak düzeltilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Davalının davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 54,40 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 293 TL harçtan mahsubu ile Hazine’ye irat kaydına, bakiye 238,60 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
6-Davalı tarafından sarf olunan 89,00-TL yargılama giderinin davacıdan tahsil edilerek davalıya ödenmesine,
7-Hükmün kesinleşmesinden veya ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren bir ay içinde tazminat davasının açılmaması halinde teminatın iadesine,
8-Sarf edilmeyen gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK 394/5 ve 341/1 maddesi gereğince tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde YARGITAY yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/12/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza

“iş Bu Evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. Madde Uyarınca Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmış Olup, 22. Madde Uyarınca Da Islak İmza İle İmzalanmayacaktır.”