Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/443 E. 2021/733 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/443
KARAR NO : 2021/733

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/06/2019
KARAR TARİHİ : 15/09/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkilinin takibe konu kambiyo senedinden kaynaklı davalı tarafa borcu bulunmadığını, müvekkilinin 2007-2008 yıllarında kot imalat işi yaptığını, davalıdan 24.360,00 TL değerinde toptan kumaş satın aldığını ve takibe konu senedi “teminat senedi” olarak verdiğini, kumaş bedelleri için …. Bankası … ve … nolu toplam 24.360,00 TL bedelli 2 adet çekin davalıya verildiğini, müvekkilinin ödeme aczine düştüğünü ve çeklerin ödenemediğini, müvekkilinin alacaklı olduğu … Giyim Şti. ile davalının anlaştığını ve müvekkilinin borcunun … Giyim Ltd. Şti. ye temlik ettiğini, davalının bu şirketten 24.000,00 TL bedelli senet aldığını, davalı tarafından bu senedin icra takibine konulduğunu ve haricen tahsil edildiğini, davalıya borçları olmadığını, takibin iptal edilmesini ve % 20 den aşağı olmamak üzere Kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKEÇE: Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıştır.
2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 72/1. maddesi “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.” şeklindeki düzenlenmiştir. Davacı taraf icra takibi başlatıldıktan sonra lehtar ve ciranta aleyhine İİK 72/1.maddesi uyarınca menfi tespit davası açmıştır.
Kural olarak menfi tespit davalarında ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davalıdadır. Ancak davalının alacağı senete dayanıyorsa ispat yükü yer değiştirerek senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafa düşer. Senedin ihdas nedeni malen olarak belirtilmiş ise bu husus senedin verildiği anda malın teslim edildiğine karine teşkil eder. Bu durumda malın teslim edilmediğini dolayısıyla senedin bedelsiz olduğunu davacı usulüne uygun delillerle ispatlamalıdır.
“…Dosya kapsamında tartışılması gereken husus bononun talil edilip edilmediği, ispat yükünün hangi tarafta olduğu ve iddiasını hangi delillerle ispat edebileceğidir. Dava konusu bonoda, ihdas nedeni olarak “nakten” kaydı bulunmaktadır. Somut olayda, davacı taraf, dava konusu bonoların taşınmaz satımı nedeniyle düzenlenerek verildiğini ileri sürerken, davalı taraf, davacı ile aralarındaki nakit para kapsamında söz konusu bonoların düzenlendiğini iddia etmiştir. Senet nakden kaydı ile düzenlenmiş olup, malen düzenlendiğini davacı iddia etmektedir. Bononun, bağımsız borç ikrarını içeren bir senet olması, bu nedenle bir illete bağlı olmasının gerekmemesi ve ispat yükünün senedin bedelsiz olduğunu ileri süren ve senedin ihdas nedenini değiştiren tarafa ait olması nedeniyle somut olayda ispat yükünün davacı tarafta olduğu kuşkusuzdur.Bu kapsamda, davacının bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve davalı savunması senedin talili olarak kabul edilemeyeceğinden ispat yükünün davacı tarafta bulunmasına ve davacıların senedin bedelsiz kaldığını ispatlayamamış olmasına göre, Mahkemece ispat yükünün davacı tarafta olduğuna ilişkin belirlemede bir hata olmadığı, davacı tarafın yemin delilinin bulunmadığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı tarafın istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir…” T.C. İStanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi, 2020/346 Esas, 2021/503 Karar.
Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; davacının tahrifat iddiası bakımından dosya öncelikle incelendiğinde, “tahrifat” bir şeyin aslını bozma, değiştirme anlamını taşıdığından, davacı tarafın iddiası imzalayıp verdiği senedin boş kısımlarının doldurulması şeklinde olduğundan, mevcut hali ile tahrifat niteliğinde olmadığı, yukarıda bahsi geçen BAM 44. Hukuk Dairesinin kararı ve Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca; senedin sadece imza kısmı imzalanıp, diğer kısımları boş olarak teslimi halinde, basiretli tacir gibi davranmayan keşidecinin, senet üzerinde bulunması zorunlu hususlar ile boş kısımlarının daha sonra doldurulması halinde sonuçlarına katlanmak zorundadır. Davacı keşideci olup, bono üzerinde yer alan sonradan tamamlanan hususlarla ilgili tahrifata ilişkin özel inceleme talepleri mahkememizce reddinde karar verilmiştir. İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir. Diğer bir değişle, alacaklı olduğunu iddia eden kişi borcunun dayandığı hukuki sebebi ve onun geçerli olduğunu ispat etmek zorundadır. Ancak alacaklı bonoya dayalı alacağını talep ettiğinde ispat soyutluğu karinesi nedeniyle sebep göstermek zorunda değildir. Alacağını bonoyu sunarak iddiasını ispatlamış kabul edilmektedir. Artık borcunun olmadığını ispatlamak zorunda olan borçludur. Menfi tespite konu olan kambiyo senedi ise 24.000-TL bedelli nakden kaydı olan bir bonodur. Senet nakden kaydı ile düzenlenmiş olup, teminat amacı ile teminat senedi olarak düzenlendiğini davacı iddia etmektedir.Dolayısıyla işbu davada ispat yükü davacıdadır. Tüm dosya içeriğinden; işbu davaya konu borcun dayanağının bir kambiyo senedi olması nedeniyle HMK m.201 uyarıca davacının usulüne uygun yazılı delil sunması gerektiği, davanın tanık beyanı ile ispat edilmesinin mümkün olmadığı, davacının yazılı delil sunmadığı ve yemin deliline dayanmadıkları yönündeki beyanı da dikkate alınarak senedin teminat senedi olarak düzenlendiğinin ispat edemediği anlaşıldığından sübut bulmayan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
1-Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan 59,30 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 888,03 TL harçtan mahsubu ile Hazine’ye irat kaydına, bakiye 828,73 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 7.560,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
4-Davalı tarafça sarf olunmuş yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
5-Sarf edilmeyen gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,

Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK 394/5 ve 341/1 maddesi gereğince tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/09/2021

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza

“iş Bu Evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. Madde Uyarınca Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmış Olup, 22. Madde Uyarınca Da Islak İmza İle İmzalanmayacaktır.”