Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/434 E. 2019/663 K. 17.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/434
KARAR NO : 2019/663

DAVA : Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
DAVA TARİHİ : 14/06/2019
KARAR TARİHİ : 17/06/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/06/2019

Mahkememizde görülmekte olan Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması) davasının dosya üzerinde yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekilinin Bakırköy nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu harçlandırma 14/06/2019 tarihli dava dilekçesinde ; Davalılar paysahipleri sözleşmesi ile taahhüt ettikleri yükümlülükleri yerine getirmeyerek temerrüde düştüklerini, söz konusu âdemi ifa sebebiyle, davalıların sözleşmede kararlaştırılan edimlerini aynen ifa etmesi gerektiğini, taraflar arasındaki imzalanan 21/02/2013 tarihli Protokol pay sahipleri arasında imzalanmış borç doğuran bir sözleşme olduğunu, herhangi bir şekil şartına bağlanmamış olan pay sahipleri sözleşmesi, yazılı olabileceği gibi sözlü de akdedilmesi mümkün olan bir mukavele olduğunu, bu halde görüleceği üzere, pay sahipleri sözleşmesi yazılı olarak geçerli şekilde akdedildiğini, pay sahipleri sözleşmelerine konu olan tipik edim borcu, yapma borcu olabileceği gibi para borcu da teşkil edebileceğini, somut olayda, pay sahipleri davalılar … ve …… 4 4.1. maddesinde Prokotol’ün imzalanmasını takiben 5 gün içerisinde …… İnşaat’ın %1 hissesi ……. ve ……. Ltd tarafından müvekkili …’a bila bedel devir temlik etmeyi, 4 4.3. maddesinde protokolün imzalanmasını müteakip 30 gün içerisinde yani 21/03/2013 tarihine kadar Davalı …… İnşaat genel kurulunun olağanüstü toplantı yapılarak müvekkili …’un ortaklığının kabul etmeyi ve yapılacak bu olağanüstü genel kurul toplantısında müvekkili …’un şirkete yönetim kurulu üyesi olarak seçmeyi, 4 4.4. maddesinde davalı şirketin esas sözleşmesinde değişiklik yaparak; davalı şirket kararlarının kurucuların her üçünün oybirliği ile alınacağını, davalı şirketi 1.000.000 USD’nin üzerinde borç altına sokacak kredi sözleşmelerinin her türlü teminat ve kefillik verme anlaşmalarında Genel Kurul’un oy birliği ile karar alınacağı ve genel müdürün 1.000.000 USD’nin üzerinde satışlara ilişkin anlaşmalar ile kredi kullanımları ve teminat verme, kefil olma vs. anlaşmalarında …’un imzasının bulunmasının şart olduğu hususlarını ana sözleşmeye eklemeyi ve 4 4.4. maddedeki taahhütlerin gerçekleştirilebilmesi amacıyla müvekkili …’a imza yetkisi vermeyi taahhüt ettiklerini, davalılar pay sahipleri olarak aynı şirkette pay sahibi olan müvekkilleri …’a karşı somut taahhütlerde bulunduklarını, müvekkilleri lehine ismen yönetimde temsile ilişkin hak tesis etme sözü verdiklerini, ancak davalılar işbu yükümlülüklerin hiçbirini yerine getirmeyerek temerrüde düştüklerini, Türk Borçlar Kanunu 125. Maddesi uyarınca “temerrüde düşen borçlunun verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahip” olduğu belirtildiğini, söz konusu hükümde aynen ifa ile kastedilen, alacaklının, borçludan, sözleşmeyle taahhüt edilen sevin verine getirilmesini talep etmesi olduğunu, borçlu ifayı kabul etmediği takdirde alacaklı yargı yolu ile aynen ifayı talep edebileceğini, aynen ifa hem verme hem de yapma borçlarında uygulama alanı bulduğunu, Türk Borçlar Kanunu’nun 113. maddesi yapma borçlarında borçlunun temerrüde düşmesi durumunda alacaklının edimin kendisi veya başkası tarafından ifasına mahkemeden işin yapılması hususunda yetki istemesine imkân veren bir düzenleme olduğunu, borcun ifasının mümkün olduğu hallerde aynen ifanın talep edilmesi, pay sahipleri sözleşmesi bakımından asıl olan olduğunu, pay sahipleri sözleşmelerinde pay sahiplerinin sözleşmede sayılanların yapılmasını ve sözleşme amaçlarının gerçekleşmesi sağlamak için kendi kudretlerinde bulunan her türlü tasarrufu yapma borcu altında bulunduğunu, somut olayda, protokolün imza tarihinden bu vana davalı …, davalı …… Limited Şirketinde hem ortak hem de tek başına yönetim kurulu üyesi ve imza yetkilisi olarak yer aldığını, davalı … hala davalı şirketin ortağı olduğunu, ayrıca, protokole taraf olan davalılar sözleşmeye konu olan davalı …… Limited Şirketi’nin ortaklık organında bizzat yer aldığını ve bu sebeple de prokolede yer alan tüm taahhütlere bizzat yerine getirme salahiyetine sahip olduğunu bu itibarla, davalı … sözleşmeye taraf pay sahibi sıfatı ile ve şahsen yönetim kurulu üyesi olarak genel kurulda karar alınması, esas sözleşme değişikliği yapılması, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi seçilmesi ve kendisine imza ve onay yetkileri verilmesi gibi davalı …… Limited Şirket ortaklığını alakadar eden birçok edimi bizzat Protokol’deki taahhüdüne uygun olarak vereceği talimatı ile ifa etmesi gerektiğini, davalılar … ve ……. Ltd tarafından davalı …… Limited Şirketi nin %1 hissesinin müvekkili …’a bila bedel devir temlik edilmesi, davalı şirkette olağanüstü genel kurul toplantısı yapılarak müvekkili …’un ortaklığının kabul edilmesi ve şirkete yönetim kurulu üyesi olarak seçilmesi, davalı şirket kararlarının kurucuların her üçüncünün oybirliği ile alınacağını, davalı Şirketi 1.000.000 USD’nin üzerinde borç altına sokacak kredi sözleşmelerinin her türlü teminat ve kefillik verme anlaşmalarında genel kurulun oy birliği ile karar alınacağı ve genel müdürün 1.000.000 USD’nin üzerinde satışlara ilişkin anlaşmalar ile kredi kullanımları ve teminat verme, kefil olma vs. anlaşmalarında …’un imzasının bulunmasının şart olduğuna yönelik konuların eklenmesi adına davalı şirket esas sözleşme değişikliği yapılması ve müvekkili …’a imza yetkisi verilmesini sağlamak üzere işbu davayı ikame etme zarureti doğduğunu, davalılar imzaladıkları protokol ile müvekkili …’a tanıdıkları hakları kasten yerine getirmekten imtina ettiklerini, davalıların kötüniyetli davranışları karşısında hisselere ve/veya davalı şirkete kayyım atanmasını, somut olayda, davalılar … ve ……. Ltd., müvekkili …’un korunan menfaatlerini haleldar etmek amacıyla ve sözleşmenin amacını sakatlamak saikiyle hareket ettiklerinden protokole uymaktan kaçındıklarını, müvekkili …’a davalı şirketteki hisselerin %1’inin devredileceği taahhüt edildiği gibi, bu hisselere belirli imtiyazlar da bağlandığını, ayrıca müvekkiline belirli limitler üzerinde kredi tesisi için kendisine imza yetkisi verileceği ve onayının aranacağı taahhüt edildiğini, davalı şirketin iş ve işlemlerini dolaylı yoldan denetleme imkânı tanındığını, sözleşmede özellikle tek bir pay sahibinin hâkimiyeti ile şirket yönetimini elinde tutmasını engellemek amaçlandığını, sözleşme maddelerinin lafzı ve ruhundan da anlaşılacağı üzere, belirli limitteki işlemlerin davalı …’ nun keyfiyetine göre yapılmasından kaçınılması hedeflendiğini, müvekkillerine devrolunacağı sözü verilen %1’lik hissenin sağladığı imtiyaz davalı şirket üzerinde bir denetim mekanizması oluşturduğunu, buna karşın protokol imzalandığından bu yana defalarca talep edilmesine karşın davalılarca başka hiçbir pay sahibi veya yönetim kurulu üyesine hesap vermemek adına bu yükümlülükler yerine getirilmediği gibi, müvekkilinin imzası olmaksızın davalılar tarafından 1.000.000 USD üzerinde kredi alındığını, davalılar adeta gerçekleştirmeyecekleri en başından belli olan bu protokole imza atarak, müvekkili …’u suiniyetle kandırdıklarını, bu sebeplerle, kötüniyetli davalıların protokele göre müvekkiline devretmesi gereken hisseler üzerinde sözleşmeye aykırı tasarruflarda bulunması veya üçüncü kişilere devrederek geri dönülemez bir şekilde hisseler üzerindeki mülkiyet hakkına halel getirmesinin engellenmesi adına davalı şirketteki %1 ‘e tekabül eden hisseler üzerinde ihtiyati tedbir konulması ve bu hisselerin yönetim ve idaresi için kayyım atanması gerektiğini , bu nedenlerle davalılar tarafından 21/02/2013 tarihli protokol’ün 4. maddesinden kaynaklanan taahhütlerin aynen ifası ile gecikme tazminatına hükmedilmesi talep olunmakla, 21/02/2013 tarihli protokol’ün 4. maddesinden kaynaklanan taahhütlerin aynen ifası ile aynen ifayı teminen …… İnşaattn pay defterinin aynen ifaya uygun şekilde düzeltilmesi ve müvekkili …’a % 1 hissesinin adına tescil ve gerekli işlemlerinin yapılması, ana sözleşme değişikliği, buna yönelik genel kurulların yapılması ve gerekli yönetim kurulu kararlarının alınması işlemlerinin yapılması için davalı …… İnşaat’a kayyım atanması ve bu işlemlerin ifası hususunda yetki verilmesini, ayrıca bu aşamada tedbiren, protokolün 4. maddesinde belirtilen % l’lik hisseye, üçüncü kişilere devredilmesiyle giderilemez ve geri döndürülemez mağduriyetleri engellemek amacıyla 3. kişilere devrinin önlenmesine yönelşk hisseler üzerine tedbir konularak ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve % l’lik hisse bakımından ortaklık haklarının kullanılmasına yönelik kayyım atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava;taraflar arasında imzalanan protokol hükümlerinin uygulanması ve bu hükümlerin uygulanmaması nedeniylegecikmeden kalnaklanan zararın tahsili istemine ilişkindir.
HMK’nın 114/1 nci maddesinde dava şartları tahdidi olarak sayıldıktan sonra anılan maddenin ikinci fıkrasında da “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü ile diğer kanunlarda dava şartlarına ilişkin düzenlemelerinde dikkate alınması gerekliliğine vurgu yapılmıştır.
Sözü geçen Kanun’un 115 nci maddesi hükmü de “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” şeklinde olup buna göre Mahkeme’nin dava şartı noksanlığı hâlinde yapacağı işlemler düzenlenmiştir.
7155 sayılı Kanun’un 20 nci maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklene 5/A maddesinde ise “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmü uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülecek olan bazı davalarda,dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartı hâline getirilmiştir.
Yine 7155 sayılı Yasa ile değişik 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi hukmü ise “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir.
Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” şeklinde olup madde ile arabulucuya başvuruyu dava şartı olarak kabul edilen davalarda, arabulucuya başvurmadan dava açılması hâlinde yapılacak işlem düzenlenmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;davacı vekili, taraflar arasında imzalanan protokol hükümlerinin uygulanmaması nedeniyle gecikmeden kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkin olduğu ve davacı vekilinin dava açmadan önce arabulucuya başvurduğuna ilişkin herhangi bir belge sunmadığı gibi böyle bir iddiasının da bulunmadığı anlaşıldığından bu dava yönünden davanın 7155 Sayılı yasa ile değişik 6102 Sayılı TTK’nun 5/A ve aynı sayılı yasa ile değişik 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesinin birinci fıkrası uyarınca arabulucuğa başvurulmasına ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davacı vekili,yukarıda anılan protokol hükümlerinin uygulanmaması nedeniyle gecikmeden kaynaklanan zararın tahsili istemi yanında ilgili protokolün 4 ncü maddesinin uygulanması amacıyla yabancı menşeili şirkete kayyım atanmasını da talep etmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 114/1-(a) maddesi “a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.” şeklinde olup davacı vekilinin yabancı şirket aleyhine açtığı davada türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunmaması nedeniyle davacı vekilinin taraflar arasında imzalanan protokolün 4 ncü maddesinin uygulanmasını sağlamak amacıyla kayyım atanması davasının da HMK’nun 114/1-(a) ve 115/2 . Maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının davalılar tarafından 21/02/2013 tarihli protokolün 4. Maddesinden kaynaklanan taahhütler nedeniyle gecikme tazminatına hükmedilmesine ilişkin açtığı davanın 7155 Sayılı Kanun ile 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanuna eklenen 5/A maddesi uyarınca, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin ticari davalarda dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartı olarak hüküm altına alınmış olup davacının arabulucuğa başvurduğuna dair herhangi bir belge sunmadığı gibi bu yönde de bir iddiası bulunmadığından davanın 7155 Sayılı yasa ile değişik 6102 Sayılı TTK’nun 5/A ve aynı sayılı yasa ile değişik 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesinin birinci fıkrası uyarınca arabulucuğa başvurulmasına ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE,
2-Davacının 21/02/2013 tarihli protokolün 4. Maddesinden kaynaklanan taahhütlerin aynen ifası ile aynen ifayı teminen davalı …… şirketinin pay defterinin aynen ifaya uygun şekilde düzeltilmesi ve %1′ lik hissesinin davacı adına tescili ve gerekli işlemleri yapılması ,ana sözleşme değişikliği, buna yönelik genel kurulların yapılması ve gerekli yönetim kurulu kararlarının alınması işlemlerinin yapılması için bu şirkete kayyım atanmasına yönelik açtığı davanın Türk Mahkemelerinin Yargı Hakkının bulunmasına ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nun 114/1-(a) ve 115/2 . Maddeleri uyarınca usulden REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨384,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 17/06/2019

BAŞKAN …
E-imzalı
ÜYE …
E-imzalı
ÜYE …
E-imzalı
KÂTİP …….
E-imzalı

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”