Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/421 E. 2020/836 K. 09.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/421
KARAR NO : 2020/836

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/06/2019
KARAR TARİHİ : 09/12/2020
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesi ile müvekkili ile davalı arasında akdedilen 06/01/2017 tarihli fuar taşıma sözleşmesine istinaden 06/01/2017 tarihli yazı ile “21-23 Şubat 2017 tarihlerinde …… fuarında sergilenecek olan ürünlerinize sair ülke gümrüğü tarafından talep edilecek…geçici vergi teminatı faturası tarafınıza fatura edilecektir… giden ürünlerinizin yurt dışında satılması durumunda çıkabilecek vergiler hesaplanması yapılarak kalan tutar iade edilir veya satılmaması durumunda tarafımızdan tahsil edilen tutarın tarafınıza iadesi sağlanacaktır” davalı tarafından bildirimde bulunulduğunu, bunun üzerine davalı tarafından müvekkiline 31.01.2017 tarih …… nolu 15.625,22 TL bedelli faturanın kesildiğini, müvekkilinin 01.02.2017 davalıya 15.625,22 TL ödeme yaptığını, davalının 06.01.2017 tarihli yazı ile verdiği taahhüdün yerine getirilmediğini, müvekkili tarafından davalının yazısı gereği 30.07.2018 tarih ……. nolu 15.625,22 TL bedelli iade faturasının düzenlendiğini, faturanın Bakırköy …… Noterliğinin ihtarnamesi ekinde davalıya gönderildiğini ve tebliğ edildiğini, davalının borcu ödemediğini, alacağın tahsili için Büyükçekmece …… İcra Müdürlüğü’nün …… Esas sayılı dosyası ile icra takibinin başlatıldığını, davalının itirazı neticesinde takibin durduğunu, davanın kabulü ile davalının itirazının iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Taraflara usulüne uygun tebligat yapılmıştır.

Dosyaya sunulan 27/10/2020 tarihli bilirkişi SMM ……. tarafından düzenlenen raporda davacı tarafından ibraz edilen ticari defterlerin usulüne uygun bir şekilde açılış kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, ticari defterlerinin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, ticari defterlerinin davacı lehine delil niteliğinin bulunduğu, davacı ticari defterlerinde icra takip tarihinde, davacının davalıdan 15.625,55 TL değil, 13.789,97 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.
Dava İtirazın iptali davası olıup, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan normal bir eda davasıdır.
Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar, maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi davanın kabulü halinde borçlu da alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır. Bu nedenle mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Yasal dayanağını İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67.maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Yargıtay’a göre; “Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ise; ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemez”(HGK. 14.07.2010 gün ve 2010/19-376 E, 2010/397 K, HGK, Y.HGK. 17.10.2012 gün ve 2012/9-838 E, 2012/715 K)
6100 Sayılı HMK’nın 222. maddesine göre ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
Ticari defterler uyumlu değil ise muntazam tutulmuş olsun veya olmasın sahibi aleyhine delil olacaktır. Ancak defterlerden biri muntazam olsa da her iki defter de sahibi aleyhine kayıt içeriyor ise aleyhe delil sayılma yönünden öncelikle iddiasını ispat yükü altında olan taraf defterleri aleyhine delil sayılmalıdır. Yani ispat yükü altında olan taraf kendi defterindeki aleyhe kayıtları bertaraf edecek şekilde karşı tarafın aleyhine olan ticari defterler kayıtlarından yararlanmamalıdır. Bunun sonucunda ise aleyhe kayıtların uyuşmayan kısmından ispat yükü altında olan tarafın yararlanamayacağı kabul edilmelidir. Çünkü ispat yükü, uyuşmazlık konusu hususlar için olup, karşı tarafın ileri sürmediği bir husus için ispat yükü de söz konusu olamayacağından bu sonuca varılması usul kurallarının da temel bir sonucudur.
Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; tarafların arasındaki uyuşmazlık Büyükçekmece ……. İcra Müdürlüğü’nün ……. Esas Sayılı takip dosyasındaki takibe konu faturalardan dolayı alacak miktarının ne olduğu, temerrüdün gerçekleşip gerçekleşmediği ,tarihinin ne olduğu, faiz oranı ve türünün ne olduğu davalının icra dosyasında yapmış olduğu asıl alacak ve faize itirazın haklı olup olmadığı, inkar ve kötü niyet tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmakta olduğu, bu kapsamda tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme günü verildiği, dosyaya sunulan 03.11.2020 tarihli bilirkişi SMM …… tarafından düzenlenen raporda yurt dışı navlun hizmeti nedeni ile 13.789,97-TL davacının alacaklı olduğunun tespit edildiği, davacının takip öncesi işlemiz faiz talebini dava konusu edilmediği, asıl alacak üzerinden takip sonrası talep edilen %19,50 faiz oranının uygulanmasının mümkün olduğu yönünde tespitte bulunulmuş olup, davacının tutmuş olduğu ticari defterlerin usulüne uygun açılış kapanış tasdiklerinin yapıldığı, davacı lehine delil niteliğine haiz olduğu, takibe konu faturanın defterlerine usulüne uygun şekilde işlendiği, taraflar arasında fuar katılım sözleşmesinin kurulduğu, davacının dosyaya sunmuş olduğu Gümrük Beyannamesi ile dava dışı şirketin tarafından davalı adına kesilen navlun bedeli açıklamalı fatura dikkate alındığında davacının faturaya konu hizmetin ifa ettiği, her ne kadar bilirkişi raporunda ödemeden bahisle 13.789,97-TL cari hesap alacağından bahsedilmiş ise de davanın faturaya dayalı itirazın iptali davası oluşu, takip talebi ile sınırlı olarak inceleme yapılabileceği, davalı tarafın takas/mahsup talep ve itirazının olmadığı da anlaşılmakla davacının davasını ispat ettiğinden bahisle davanın kabulüne, alacağın faturaya dayalı olması karşısında likit alacağın %20 si oranında davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
AÇILAN DAVANIN KABULÜNE,
1-Davalının Büyükçekmece …… İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı takip dosyasında yapmış oldukları itirazın İPTALİNE, takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere 3095 sayılı Kanunun 2/2.maddesi uyarıca değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,
2- Likit alacağa vaki haksız itirazı ile takibin durmasına sebebiyet veren davalı/ borçlunun hüküm altına alınan alacağın % 20’si oranında icra/inkar tazminatı ile MAHKUMİYETİNE,
3-Alınması gerekli 1.067,35 TL harçtan peşin alınan 266,84 TL peşin harcın mahsubu ile 800,51 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4- Davacı tarafından yatırılan 44,40- TL başvuru harcı, 266,84-TL peşin nispi harç, 6,40-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 317,64- TL harcın davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan, 124,40 TL tebligat müzekkere gideri, 600 TL Bilirkişi ücreti toplamı 724,40- TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye irat KAYDINA,

8-Taraflarca yatırılıp harcanmayan masrafın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı HMK 394/5 ve 341/1 maddesi gereğince tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/12/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza

“iş Bu Evrak 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. Madde Uyarınca Güvenli Elektronik İmza İle İmzalanmış Olup, 22. Madde Uyarınca Da Islak İmza İle İmzalanmayacaktır.”