Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/403 E. 2021/1133 K. 30.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/403 Esas
KARAR NO : 2021/1133

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 29/05/2019
KARAR TARİHİ : 30/11/2021
K.YAZIM TARİHİ : 30/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Müvekkilinin babası …..’ın döneminde ülkenin en saygın gazetesi olan …..’i uzun yıllar ayakta tuttuğu, devletimizin davalı şirketin kuruluşu esnasında ülkenin önde gelenlerinden yardım isteyerek 20 Şubat 1956 tarihinde Esas Mukavelenâmesi’nin Bakanlar Kurulu’nca tasdik edilmesi, Ticaret Sicili’ne kayıt ve ilan olunması ile …. Ortaklığı’nın kurulduğu ve söz konusu şirketin 1 Mart 1956 tarihinde faaliyete geçtiği, …..’ın davalı şirketin kurucusu olmasına rağmen davalı şirket kayıtlarında müvekkilinin babasısının ortak olarak gözükmediği, davalı şirketin halka arz esnasında müvekkilinin hissesini ortadan kaldırdığı, müvekkilinin davalının ortağı olduğunun, hisse oranı ve hissesinin bominal ve rayiç bedelinin ve de sermaye arttırımına davet olsa idi elde edeceği sermaye miktarının belirlenmesi, öncelikle müvekkiline ait hisselerin devrini önlemek amacıyla ihtiyati tedbir konulmasına ve yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının …..’ın veraset ilamı olmadan işbu davaya devam edilmesinin hukuken mümkün olmadığı, veraset ilamı olsa dahi davacının yanısıra başka mirasçıların da bulunması halinde iştirak halinde mülkiyet gereğince tüm mirasçıların davaya katılmasının zorunlu olduğu, davacının tespit davası açtığı, ancak eda davacı açılmasının mümkün olmadı durumunda tespit davasının açılmasında hukuki yarar bulunmadığından öncelikle davanın reddinin gerekeceği, Davalı …. ‘nun 18.06.1984 tarihinde 233 sayılı KHK ile 6623 sayılı kanun kapsamından çıkarılarak o tarih itibarıyle sermayesinin tamamı kamuya ait olan bir Kamu İktisadi Teşebbüsü statüsüne çevrildiği ve ana sözleşmesi ve sermaye yapısı yeniden düzenlenerek; 09.11.1984 tarih ve 18750 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandığı, bu kapsam değişikliği ile 233 sayılı KHK öncesi davalı/müvekkil Ortaklığın eski 100.-TL’lik sermaye yapısına göre hissedar olan gerçek ve tüzel kişilerin hissedarlık vasıflarının da 09.11.1984 tarih itibarı ile ortadan kaldırıldığı, 100 TL’lik hisse sahiplerinin hissedarlık sıfatı bulunmadığından ancak tazminat talep edebilecekleri, açıklanan nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Huzurda görülen dava HMK’nın 106. maddesi uyarınca açılmış bir tespit davasıdır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Davacı vekili tarafından muris …..’ın veraset ilamı dosyaya sunulmuş, mirasçılardan …. tarafından davaya muvafakattame sunulmuş, diğer mirasçı … ise davacı vekiline vermiş olduğu vekaletname ile davaya katılmıştır.
Dosyaya bilirkişi kurulu tarafından sunulan 27/09/2021 tarihli raporda; Davacının davalı Şirketin 1990 yılında tescil ve ilan edilen kuruluş esas sözleşmesine binaen ortak ve kurucu sıfatını yitirdiği, Davacının mülkiyet hakkının ihlali nedeniyle kuruluştaki paylarından doğan tazminat miktarının hesaplanabilmesi için Davalı Şirketin Kamu Ortaklığı İdaresine devrinden önce kurucusu olduğu şirkette ne kadar paya sahip olduğu hususunu ispatlaması gerektiği, Kuruluş esas sözleşmesi dosyaya ibraz edilmeden davacının kurucu menfaatleri kapsamından tazminata hak kazanıp — kazanmadığının belirlenemeyeceği belirtilmiştir.
HMK’nın 106. maddesinin 2. ve 3. fıkrasına göre;
“Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.
Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz.

Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafından davacının babası …..’ın davalı şirkettin ortağı olduğunun, hisse oranı ve hissesinin bominal ve rayiç bedelinin ve de sermaye arttırımına davet olsa idi elde edeceği sermaye miktarının belirlenmesi talep ve dava edilmiştir. Tespiti talep edilen hususlar maddi vakıanın tespitine yönelik olup herhangi bir tazminat talebi içermemektedir. HMK’nın 106/3. Maddesine göre maddi vakıaların tek taşlarına tespit davasının konusunu oluşturamayacakları, aynı talebin eda davasıyla da talep edilebileceği, 6100 sayılı HMK’nın 109-(2) fıkrasının 01/4/2015 tarihinde 6644 sayılı Kanunun 4. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı, eda davası açılması mümkün olan hallerde tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gereçesiyle davanın 6100 sayılı HMK’nın 106/2-3 maddesi uyarınca hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir. Kaldı ki; davalı şirketin yapılan yasal düzenlemeler uyarınca sermaye yapısının değiştirilerek kamu iktisadi teşebbüs haline getirilmiş olması nedeniyle davacının yasal değişiklikten önceki sermayeyi temsil eden hisse senedinin davalının hali hazırdaki sermayesini temsil etmediği, yasal değişiklikten sonra davacının artık ortaklığının tespitini istemesinin mümkün olmaması davacının ancak tazminat isteminde bulunabileceğinden de huzurda görülen davanın tazminat talebi içermemesi nedeniyle reddi gerekir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-AÇILAN DAVANIN HUKUKİ YARAR YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 44,40 TL nispi harçtan mahsubu ile eksik alınan 14.90 TL harcın davacılardan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3- Davacılar tarafından sarf olunan yargılama giderinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5- Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
6- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı taraf lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 7. maddesi gereğince takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı … ve …. vekilinin ve davalı THY vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
30/11/2021

Katip …
☪e-imzalıdır.☪

Hakim …
☪e-imzalıdır.☪