Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/400 E. 2019/1125 K. 21.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/400
KARAR NO : 2019/1125

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/12/2014
KARAR TARİHİ : 21/11/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekilinin Bakırköy nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 31/12/2014 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde ;davalı ile aralarında 11/09/2009 tarihli taahhütname imzalandığı, buna göre davacının …. Tekstil Tic.ve San.AŞ’ye ait hamiline hisse senetlerinin güncel sermaye miktarına karşılık gelecek şekilde yönetim kurulu kararı ile bastırılmış ve pay sahiplerine dağıtılmış olması ve bu sözleşme anından itibaren herhangi bir tarihte şirketin tüm hisselerinin satılması şartlarının gerçekleşme koşuluna bağlı olarak sahibi olduğu %15 hisseye düşen getirinin %2,5’a tekabül eden kısmını davalıya ödeyeceğini taahhüt ettiği, bu taahhütname uyarınca davalıya 25/06/2010 tarihinde 168.750 USD ödeme yaptığı, daha sonra davalının İstanbul ….Asliye Hukuk Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası ile taahhütnameye göre ödenmesi gereken tutarın 18.750 USD eksik ödendiği gerekçesiyle bir alacak davası açtığı, yargılama sonucunda İstanbul …Asliye Hukuk Mahkemesinin, 12/12/2012 gün ….E … K.sayılı kararı ile taahhütnamede öngörülen şartların gerçekleşmediği sonucuna vararak davanın reddine karar verdiği, temyize rağmen onandığı, buna göre taahhütname uyarınca ödeme için gereken şartların gerçekleşmediği mahkeme kararıyla sabit olduğundan, bu taahhütnameye dayanarak davalıya yaptığı 168.750 USD’lik ödemenin faizi ile birlikte iadesini talep ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP :
Davalı vekili,Mahkememize sunduğu 26/01/2015 havale tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle; 11/09/2009 tarihli taahhütnameye dayanan davacının İstanbul … Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davadan ve verilen karardan sonra iş bu davayı açtığı, bu davanın konusu ödemenin 25/06/2010 tarihinde yapıldığı, yani TBK’nun 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe girdiği gözetilince bu tarihten önce gerçekleştiği, BK’nun gabine ilişkin hükümlerinin somut olayda uygulanamayacağı, davacının rızaen verdiği şeyi geri isteyebilmesi için bu hakkını bir yıl içinde kullanması gerekeceği, sebepsiz zenginleşme hükümlerinin eski BK 61.ve devamı maddelerinde düzenlenip 66.maddesinde de zaman aşımının hüküm altına alındığı, buna göre ıttıladan itibaren 1 yıl ve her halükarda 10 yıllık sürenin geçmesi ile zaman aşımına uğrayacağı, davacının geri isteme hakkını Eylül 2012 yılına kadar kullanmak zorunda olduğu, zira Eylül 2011 tarihli İstanbul Mahkemesine verdiği cevap dilekçesinde belge geçersizliğini iddia ettiğine göre bu tarihte bildiği kabul edilerek 1 yıl içerisinde bu hakkını kullanmadığı gerekçesiyle davanın zaman aşımından reddini istediği, esasa ilişkin olarak da davacının 11/09/2009 tarihli taahhütname ile kendini borç altına soktuğu ve 25/06/2010 tarihinde de ödemede bulunduğu, ödemede bulunurken herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmediği gibi yapılan ödemenin hataen bir ödeme niteliğini de taşımadığı, verdiği sözü tutmanın ahlaki bir görev olduğu ve BK 62.maddeye göre verdiğini geri isteyemeyeceği belirtilerek davanın özellikle İstanbul ….. Asliye Hukuk Mahkemesindeki yargılama sırasında davalının cevaplarında sözleşme geçersizliğini BK 21.madde anlamında gabin yoluyla ileri sürdüğü de değerlendirilerek öncelikle zaman aşımı nedeniyle ve belirtilen gerekçelerle esas yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce verilen 15/10/2015 gün ve …. esas, … karar sayılı ilam Yüksek Yargıtay … nci Hukuk Dairesi’nin 21/06/2017 gün ve … esas, …. karar sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki 11/09/2009 tarihli taahhütname gereğince davacının yapmış olduğu ödemenin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili,dava dilekçesinde,davalı ile imzalanan taahhütname gereğince ödenen paranın taahhüdün yerine getirilmemesi nedeniyle sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalıdan tahsili talep etmiş,davalı da davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında imzalanan 11/09/2009 tarihli taahhütname isimli belge incelendiğinde,İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nun …. sicil numarasında kayıtlı bulunan …. Tekstil Ticaret ve Sanayi A.Ş’nin herhangi bir tarihte şirket hisselerinin satılması halinde davacının sahibi olduğu %15 hissesine düşen getirinin %2,5 paya tekabül eden kısmını davalıya ödeyeceği öngörülmüştür.
Bu sözleşmeden sonra da 25/06/2010 tarihinde, davacı 11/09/2009 tarihli taahhütnameye istinaden açıklamasıyla davalıya 168.750,00 USD göndermiştir.
Sözleşme tarihine göre somut olaya uygulanması gereken mülga 818 sayılı BK’da sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. 818 sayılı BK’nın 61. vd. maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.
Somut olaya döndüğümüzde,davacı, taraflar arasında imzalanan 11/09/2009 tarihli sözleşmenin geçersiz olduğunu,bu hususun Yargıtay denetiminden geçen mahkeme kararı ile de sabit olduğunu,bu nedenle davalıya ödenen paranın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsilini istemiştir.
Öncelikle sözleşmede belirtilen şartın gerçekleşip gerçekleşmediği,davacının taahhüdünü yerine getirmesinin koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması gereklidir.Yukarıda anılan taahhütname başlıklı sözleşmeye göre davalı,davacı ile ortak oldukları şirketin hisseleri satılması şartına bağlı olarak belli miktar bir parayı davalıya ödemeyi taahhüt etmektedir.Davacının sözleşmedeki amacı,davacıya ait hisselerin bir an önce satılmasını sağlamak olarak gözükmektedir.Buna uygun olarakta davacı,taahhütname gereği parayı davalıya göndermiştir.Sözleşmede adı geçen şirketin 25/06/2010 tarihli anonim şirket hisse satışına ilişkin protokol ve taahhütname başlıklı belge ile alıcılara satışı konusunda anlaşıldığı,bunu tüm ortakların kabul ederek davacı dahil imzaladığı ve sonrasında da anılan şirketin alıcılara geçtiği,aynı günde taahhütnamede belirtilen paranın davalının hesabına davacı tarafından gönderildiği anlaşılmaktadır.Davacının dayandığı İstanbul … ncu Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ….esas sayılı dosyasında,mahkeme,taahhütnamede yer alan iki şarttan “şirkete ait hamiline hisse senetlerinin güncel sermaye miktarına karşılık gelecek şekilde yönetim kurulu kararıyla bastırılmış ve pay sahiplerine dağıtılmış olması şartının yerine getirilmemesinden dolayı protokol şartlarının eksiksiz yerine getirilmediğinden bahisle davalı tarafından açılan davayı reddetmiştir.Oysa sonradan imzalanan 25/06/2010 tarihli anonim şirket hisse satışına ilişkin protokol ve taahhütname başlıklı belge ile bu şart zımni olarak ortadan kalkmıştır.Kaldıki davacı da 11/09/2009 tarihli taahhütnamede belirtilen parayı aynı gün davalıya banka havalesi ile göndererek fiili olarak sözleşmenin uygulanmasını sağlamıştır.Yani davacı söz konusu parayı hataen göndermediği gibi geçersiz sözleşmeye istinaden de göndermemiştir.Tüm dosya,özellikle 25/10/2010 tarihli sözleşme gözönüne alındığında,davacının,davalının da hissesini bir an önce satması için davalıya fazladan para ödemesi yapmıştır.Şirket hisseleri satıldıktan ve davacının amacı gerçekleştikten sonra davacının sözleşmenin eksiksiz uygulanmadığından bahisle gönderdiği parayı geri istemesi TMK’nın 2 nci maddesinde belirtilen iyiniyet kuralı ile de bağdaşmaz. Buna göre davacı 11/09/2009 tarihli taahhütnamede belirtildiği gibi ödemekle yükümlü olduğu parayı davalıya ödediği,sözleşmenin sonradan imzalanan 25/10/2010 tarihli sözleşme ile tadil edildiği ve davacı tarafından da aynı gün ödeme yapılması suretiyle benimsendiği,davalının sebepsiz zenginleşmediği anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken ¨44,40 karar ve ilam harcının peşin yatırılan ¨6.155,60 harçtan mahsubu ile fazla alınan ¨6.111,20 harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen ¨27.577,00 ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
5-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafından peşin olarak yatırılan ¨130,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacılara İADESİNE,
Dair,6100 sayılı HMK’nun geçici 3 üncü maddesinin 2 inci fıkrası yollamasıyla mülga 1086 sayılı HUMK’nun 26/09/2004 gün ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümleri uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 21/11/2019

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Kâtip ……
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”