Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/378 E. 2021/204 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/378
KARAR NO : 2021/204

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan), İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 23/05/2019

(BİRLEŞEN BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2019/558 ESAS 2019/830 KARAR SAYILI DOSYASI )

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 25/07/2019
KARAR TARİHİ : 04/03/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan), İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
ASIL DAVADA
Davacı vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne verdiği 23/05/2019 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; Müvekkilinin ambalaj sektöründe faaliyet gösterdiğini ve üretiminin büyük bir kısmını yurt dışmda ihraç ettiğini, yurt dışına ihraç edilen ürünlerin taşıma işinin 2013 yılından bu yana davalı şirkete yaptırıldığını, yüklerin genelde parsiyel olarak taşıttırıldığını, ancak müvekkilinin iç denetimlerinerinde yük/maliyet analizlerinde anormallikler tespit ettiğini, yapılan detaylı araştırmada, davalının yük taşımasında istiflenebilir yüklerin istiflenerek çift sıra taşınmasına rağmen, yükler istiflenmeden tek sıra yüklenmiş ve taşınmış gibi fatura düzenlenerek müvekklinden fazla navlun bedeli tahsil edildiğinin tespit edildiğini, yapılan çalışmalarda, davalının 01.04.2017-31.03.2018 tarihleri arasında düzenlenen 995 ad. fatura karşılığı olarak müvekkilinden 1.050.220,00 EURO tutarında tahsilat yaptığını tespit edildiğini, yapılan ilk tespitlere göre bu bedelin 137.073,00 EURO’luk kısmının fazladan tahsil edildiğinin tespit edildiğini, 01.04.2017 tarihinden önceki döneme ilişkin tespitlerin halen devam ettiğini, fazladan ödenen navlun bedelinin davalıdan talep edildiğini, davalının zımnen kabul ederek telafi etmek için önerilerden bulunduğunu, davalının navlun fiyat farkı değil de ciro primi olarak ödemeyi vadeli yapacak olması, ödeme için teminat vermemesi ve borç tasfiye sözleşmesini imzalamaması nedeniyle çözüm yollarının sonuçsuz kaldığını, davalının fazladan tahsil ettiği 137.073,00 EURO navlun bedeli için 31.12.2018 tarihinde e-fatura düzenlendiğini, daha sonra müvekkilinin bu alacağının, davalının yapmış olduğu taşımalar nedeniyle müvekkili nezinde doğmuş olan 118.375,60 EURO tutarındaki müvekkil borcundan mahsup edilerek davalıdan tahsil edildiğini, müvekkilinin 18.697,40 EURO alacağı kaldığını, ihtilafın çözümünde, davalının tırlarında bulunan ürünlerin m3 bilgisinin oluşması adına, ilgili tırda emtia sevk eden davalının müşterilerinden gönderilen ürünlerin muhteviyatı bilgisinin önemli rol oynayacağını, izah edilen nedenlerle, davalının 01.04.2017 tarihinden 31.03.2018 tarihine kadar olan süre içinde yaptığı taşıma işi ile ilgili olarak, parsiyel yük taşımasında istiflenebilir yüklerin istiflenerek çift sıra taşınarak, sanki bu yükler istiflenmeden tek sıra yüklendiğini ve taşınmış gibi fatura düzenlenmesi sonucu müvekkilinden fazla tahsil edilen bedelin bilirkişi vasıtası ile tespit edilmesine, fazla ödenen navlun bedellerinin tahsil tarihindeki avans faiz oranı ile tahsil edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA,
İDDİA:
Davacı vekili Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu 25/07/2019 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde; Müvekkilinin davalıdan fatura karşılığı 118.011,15 EURO ve 5.062,62 EURO tutarında alacaklı olduğunu, davalının aldığı hizmet bedellerini ödemediğini, alacağın tahsili için icra takibinin başlatıldığını, davalının itirazı neticesinde takibin durduğunu, davalının itirazının haksız olduğunu, davalıya gönderilen ihtarnameye verilen cevapta alacağı ikrar ettiklerini, davalının takipten önce temerrüde düşürüldüğünü, izah edilen nedenlerle, davalının itirazının iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
ASIL DAVADA SAVUNMA:
Davalı vekilinin 05/07/2019 tarihli dilekçesini özetle; Zamanaşımı itirazlarının olduğunu, CMR Konvansiyonu 32. Mad. göre davanın 1 yıl içinde açılması gerektiğini, davacı iddialarının niteliği itibari ile söz konusu davanın tespit davası olarak açılması mümkün olmadığından, hukuki yarar yokluğundan davanın reddini talep ettiklerini, davalının belirsiz alacak davası açamayacağını, davacının, müvekkilinin istifleyerek taşıdığı ürünleri, istiflemeden taşımış gibi gösterdiğini, iddia ettiğini, davacının, hangi taşımanın istifleme yapılarak gerçekleştirilmiş olmasına rağmen istifleme yapılmadan taşınmış gibi fatura düzenlendiğini somutlaştırması gerektiğini, davacı tarafından taşınmak üzere teslim edilen ürünlerin nitleikleri gereği istiflemeden zarar görebilecek ürünler olduğunu, davalının bu nedenle zarar talebinde bulunduğu taşımalar olduğunu, müvekkilinin taşıyıcının göstermesi gerrreken özen yükümlülüğü kapsamında, taşıma gerekleri ve talimatlara uygun olarak istifleme yapmaksızın taşımaları gerçekleştirdiğini, ürün niteliği bakımından istiflemeye uygun bir gönderi olsa dahi, söz konusu gönderini istifleme yapılmaksızın taşınması halinde, taşıyıcının masrafları arttığından müvekkilinin haksız kazanç sağladığından bahsedilemeyeceğini, davacının istiflenbilir olduğunu iddia ettiği gönderileri ispat etmesinin haklılığının ispatına yeterli olmadığını, çünkü davacının istiflenerek taşınmış olmasına rağmen, istif yapılmaksızın taşınmış gibi gösterildiğini iddia ettiğini, davacının hangi faturaya dayandığını somut deliller ile ortaya koyması gerektiğini, ayrıca söz konusu gönderilerin istiflenebilir olması karşısında davacının bunu taşıyıcı müvekkiline bildirmesi gerektiğini, taşıyıcının verilen hizmete itiraz etmeyip, fatura bedellerine itiraz ettiğini, ancak kanuni süre olan 8 gün içerisinde faturalar itiraz etmediğini, davacının iddia ettiği gibi, müvekkilinin açık yada zımni bir kabulü bulunmadığını, davacı iddialarının dayanağı olmadığını, davacının takas mahsup iddilarınm doğru olmadığını, takasa konu edilebilecek bir alacağı bulunmadığını, 137.073,00 EURO bedelli faturaya kanuni süresi içerisinde itiraz edildiğini, davalının müvekkilinin fazla tahsilat yaptığını ispatlaması gerektiğini, faturanın tek başına alacağı kanıtlamaya yeterli olmadığını, izah edilen nedenlerle, tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmaması nedeni ile davanın usulden reddine, belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yarar bulunmaması nedeniyle davanın usulden reddine, aksi halde davacıya harcın tamamlattırılmasına, kabul olmaması halinde davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA,
SAVUNMA:
Birleşen davada davalının 20/08/2019 havale tarihli cevap dilekçesini özetle; Davalı vekili asıl davadaki iddialarını tekrar ederek, davacıya olan borcundan, 137.073,00 EURO istifleme farkının mahsup edilmesi neticesinde, 18.697,40 EURO müvekkilinin alacaklı olduğunu, davanm reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
ASIL DAVADA;Dava,,taşıma sözleşmesi nedeniyle fazla ödenen taşıma ücretinin istirdadı istemine ilişkindir.
BİRLEŞEN DAVADA:Dava, yurtdışı eşya taşıma sözleşmesinden kaynaklanan taşıma ücreti nedeniyle başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir
Büyükçekmece ….. nci İcra Müdürlüğü’nün ……. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; Takibe konu cari hesap ekstresinden dolayı 118.011,15 € ve ¨5.062,62 cari hesap alacağı icra gideri, vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu vekilinin süresinde, borca itiraz ettiğini belirterek takibin durmasına sebebiyet verdiği,İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği,bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği,davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi Dr. ……., …. ve …….tarafından mahkememize sunulan 28/01/2020 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle;
Davacı …… Ambalaj ticari defterlerinde …….’dan 19.290,87 EURO alacaklı, …….’a ¨5.052,80 ise borçlu gözüktüğünü, birleşen karşı dava davacısı davalı …….’ ticari defterlerinde ise …… Ambalaj’dan 117.782,13 EURO ve ¨ 5.052,80 alacaklı gözüktüğünü, mali kayıtlar bakımından: ¨ 5.052,80 borç/alacak konusunda yanlar arasında herhangi bir ihtilaf bulunmadığından davacı …… Ambalajın, Davalı …….’a ¨5.052,80 borçlu olduğunu, taraf ticari defterlerinde farkın 137.073,00 EURO bedelli davacı yanca düzenlenen iade faturasından kaynaklandığını, taraflar arasında taşımaya ilişkin yazılı bir sözleşme olmadığını, taşıtan davalı tarafından, davalı taşıyana “istifsiz taşıma” yapılması konusunda talimat verildiğine ilişkin her hangi bir talimat yazı, v b bulunmadığı, eşyaların niteliği/niceliği gözönüne alınarak yapılan ayniyet tespitinde, bu eşyaları istifsiz taşımayı gerektirir zorlayıcı bir duruma rastlanılmadığını, tüm bu hususlar bir bütün olarak değerlendirilmekle, davalı tarafından ifa olunan taşıma ediminin ne şeklide yapıldığını gösterir somut veri bulunmadığından, bu halde taşımaya konu eşyaların “istifsiz” taşındığı hususunun davalı yan üzerinde ispat yükü olduğunu, taşıma edimi bakımından taraftar arasında herhangi bir sözleşme talimat, vb. belge bulunmadığından, taşımanın TTK nun 862 ve devamı ilgili madde hükümleri ile CMR Konvansiyonunun 17/4-c madde hükümleri bakımından, yükün genel teamüllere göre istiflenerek yüklendiğinin ve taşınmış olduğunun kabulünün gerektiğini, aksi halde yanlış değerlendirme ile istiflememekten de davalının fazla fatura düzenleyemeyeceğini, taşımaya ilişkin aksi yönde hareketin taşıtanın talimat veya kabulünü gerektirdiğini, davalı taşıyanın, ifa ettiği taşıma işinde istiflemeden taşımayı gerektirir bir hal tespiti ya da zorunlu kılacak bir hal görülmesi halinde, taşıtan davacı yanı bilgilendirmeden, davalı taşıyıcının istifsiz taşımayı tek taraflı karar ve icra etmiş olduğunun kabulü gerektiğini, davalı yanın istifsiz taşımaya ilişkin düzenlemiş olduğu faturalar bakımından, yukarıda anılan ve ayrıntılı olarak yapılan açıklamalar karşısında, taşımaların genel teamüllere göre istifli olarak taşındığının kabulünün gerektiğini, davacı yanın, dava dilekçe ekine sunmuş olduğu Ek2 listedeki kayıtlı 793 adet faturanın bulunduğu dosya ekine sunulan kırmızı klasörlerdeki faturalar incelendiğinde, bu faturaların “istiflemeden” taşımaya ilişkin navlun faturaları olduğunu, davalı yanın bu faturalarla fazlaya ilişkin 249.608,32 EURO fatura kesmiş olduğunun görüldüğünü, iş bu konu hakkında nihai değerlendirme, mahkemenin takdirlerinde olduğunu, davalı taşıyıcı …….’un taşımaya konu eşyaları kendisine bu yönde bir talimat verilerek istiflemeden taşıdığını ispat etmesi halinde cari hesabında görünen 117.782,13 EURO alacak bakiyesi konusunda haklı olabileceğini, buna karşın, davalı yanın kesmiş olduğu faturalar incelendiğinde, bu faturalara konu taşınan yüklerin mutat şekilde “istiflenerek” taşınmış olduğu ve isitflenebilir yük olarak taşınması ve navlun hesaplaması gerektiği kanaatiyle; davacı yanca düzenlenen ve mali kayıtlarında görünen 137.073,00 EURO fark faturası mahsubu ile, bu defa davalı ……. firmasının davacı …… Ambalaj’a (137 073-117.782,13) 19.290,87 EURO borçlu olması gerektiğini, tarafların diğer talepleri hakkında nihai değerlendirme ve karar mahkemenin takdirlerinde olduğunu bildirmişlerdir.
Bilirkişi Dr. ……., …. ve …….tarafından mahkememize sunulan 13/10/2020 havale tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; tarafların sunmuş oldukları itiraz ve beyan dilekçelerindeki ana hususlar ışığında yapılan incelemeler neticesinde taraflarca dosyaya yeni somut bir delil sunulmadığını, dilekçelerdeki hususların dava ve cevap dilekçelerindeki hususların tekrarı niteliğinde olduğunu, kök rapordaki sonuç bölümünü aynı şekilde tekrar etmek gerektiğini, mali kayıtlar üzerinde yapılan incelemeklerde;
Davacı …… Ambalaj ticari defterlerinde …….’dan 19.290,87 EURO alacaklı, …….’a ¨ 5.052,80 ise borçlu gözüktüğünü, birleşen karşı dava davacısı davalı …….’un ticari defterlerinde ise …… Ambalaj’dan 117.782,13 EURO ve ¨ 5.052,80 alacaklı gözüktüğünü, mali kayıtlar bakımından: ¨ 5.052,80 borç/alacak konusunda yanlar arasında herhangi bir ihtilaf bulunmadığından, ¨ hesabı bakımından davacı …… Ambalaj’m, Davalı …….’a 5.052,80 TL borçlu olduğu, taraf ticari defterlerinde farkm 137.073,00 EURO bedelli davacı yanca düzenlenen iade faturasından kaynaklandığını, davacının iddia ettiği gibi toplam 249.608,32 EUR tu tarh istiflenemez yük faturasının tamamı değil, ancak iade faturası ile geri talep edilen 137.073,00 EURO miktarında kısmının hatalı olduğunun değerlendirilebileceğini, taraflar arasında taşımaya ilişkin yazılı bir sözleşme olmadığını, taşıtan davalı tarafından, davalı taşıyana “istifsiz taşıma” yapılması konusunda talimat verildiğine ilişkin her hangi bir talimat yazı, v.b bulunmadığını, eşyaların niteliği/niceliği gözönüne alınarak yapılan ayniyet tespitinde, bu eşyaları istifsiz taşımayı gerektirir zorlayıcı bir duruma rastlanılmadığını, tüm bu hususlar bir bütün olarak değerlendirilmekle, davalı tarafından ifa olunan taşıma ediminin ne şeklide yapıldığını gösterir somut veri bulunmadığından, bu halde iade faturası ile navlunları fazla ödendiği ileri sürülen taşımalara konu eşyaların “istifsiz” taşındığı hususunun davalı yan üzerinde ispat yükü olduğunu, taşıma edimi bakımından taraflar arasmda herhangi bir sözleşme talimat, vb. belge bulunmadığından, taşımanın TTK nun 862 ve devamı ilgili madde hükümleri ile CMR Konvansiyonunun 17/4-c madde hükümleri bakımından, yükün genel teamüllere göre istiflenerek yüklendiğinin ve taşınmış olduğunun kabulünün gerektiğini, aksi halde yanlış değerlendirme ile istiflememekten de davalının fazla fatura düzenleyemeyeceğini, taşımaya ilişkin aksi yönde hareketin taşıtanın talimat veya kabulünü gerektirdiğini, davalı taşıyanın, ifa ettiği taşıma işinde istiflemeden taşımayı gerektirir bir hal tespiti ya da zorunlu kılacak bir hal görülmesi halinde, taşıtan davacı yanı bilgilendirmeden, davalı taşıyıcının istifsiz taşımayı tek taraflı karar ve icra etmiş olduğunun kabulü gerektiğini, davalı yanın istifsiz taşımaya ilişkin düzenlemiş olduğu faturalar bakımından, yukarıda anılan ve ayrıntılı olarak yapılan açıklamalar karşısında, taşımaların genel teamüllere göre istifli olarak taşındığının kabulünün gerektiğini, davacı yanm, dava dilekçe ekine sunmuş olduğu Ek2 listedeki kayıtlı 793 adet faturanın bulunduğu dosya ekine sunulan kırmızı klasörlerdeki faturalar incelendiğinde, bu faturaların “istiflemeden” taşımaya ilişkin navlun faturaları olduğunu, davalı yanın bu faturalarla fazlaya ilişkin 249.608,32 EURO fatura kesmiş olduğunun görüldüğünü, iş bu konu hakkında nihai değerlendirme, mahkemenin takdirlerinde olduğunu, davalı taşıyıcı …….’un taşımaya konu eşyaları kendisine bu yönde bir talimat verilerek istiflemeden taşıdığını ispat etmesi halinde cari hesabında görünen 117.782,13 EURO alacak bakiyesi konusunda haklı olabileceğini, aksi takdirde dosya kapsamı ve taşımacılık ticari teamülleri ile işin niteliğine göre yapılan değerlendirmeler neticesinde; 137.073,00 EURO düzenlenen fatura kabul edilecek olursa; EURO hesabı bakımından davalı alacağı gözüken 117.782,13 EURO düşüldüğünde, davalı ……. firmasının 19.290.87 EURO iade borcundan söz edilebileceğini bildirmişlerdir.
Davacı …… AMBALAJ, ihracatını yaptığı yükün nakliyesİ işlemleri navlun bedeli için, davalı /……. NAKLİYAT .firmasına 01.04.2037-31.03J2018 tarihleri arasında ……. tarafından düzenlenen 995 adet fatura (taşıma bedeli) karşılığında 1.050.220,00 EURO tutarında ödeme yapmıştır. Davacı yan kendi şirket içi yaptığı denetimlerde, davalı taşıyıcının eşyalan “istiflenemez yük taşıma” yöntemine göre (yük üstüne başka yük koymadan) faturalandırdığmı tespit ettiklerini, aslen mallarının istiflenebilir yani üzerine yük konulabilecek evsafta olduğunu, davalı taşıyıcıya istifsiz taşıma yapılması hususunda herhangi bir talimatlarının olmadığını, sonuç olarak da davalı nakliyecinin konu malların taşınmasında fazladan tahsilat yaptığı iddiasında bulunmaktadır.
Kısa özettten de anlaşılacağı üzere, iş bu davadaki uyuşmazlığın esası, davalı yanın, davacı eşyalarını “İSTİFLENİLMEZ” evsafta taşıyıp taşımadığının tespit edilmesi hususudur.
Davaya konu eşyalara tamamı karayolu ile uluslarası taşınmış olduğundan, uluslararası taşıma konusunda ve işlerin görülmesi bakımından ihilaf bulunmadığı da gözetilerek; taraflar arası her bir taşıma işi CMR Konvansiyonu hükümlerine tabidir.
Davaya konu tüm taşımaların “parsiyel taşıma” şeklinde ifa edildiği tarafların kabulündedir. Bu durumda, yükün yüklenmesi, istiflenmesi, taşıma ve işletme güvenliğine uygun bir taşıma süreci yürütümü tamamen taşıyıcının kontrolündedir. Bu nedenle yükün “istiflenebilir” ya da “istiflenemez” olduğunu da bilmesi gereken taşıyıcı-davalıdır.
CMR m. 17 ve devamında sorumluluk hususu düzenlenirken, özellikle 4. fıkranın c) ve d) bentleri “
c) Yükün gönderici, alıcı veya bunlar adına hareket eden kişiler tarafından alınması, taşınması, yüklenmesi, yığılması veya boşaltılması,
d) Özellikle kırılma, paslanma, çürüme, kuruma, normal fire yahut da güve ve haşerattan kısmen veya tamamen zarar görebilecek malların Özelliği,
… ” Şeklinde olup; yükün istiflenebilir veya istiflenemez vasıflan da bu bentler kapsamında ele alınmalıdır.
Davacıya ait yükü, istiflenebilir olduğunda daha çok yük-daha az navlun olacak iken; istiflenemez olduğunda ise daha az yük-daha çok navlun söz konusu olabilecektir. Bunun sebebi de ancak doğal niteliği gereği özel yükleme-istifleme gerekliliği olabilir.
6102 sayılı TTK’nın 863 ve 864 ncü maddelerinde de gerek ambalajlama gerek yükleme ve gerekse yükün niteliğine uygun süreç ile ilgili düzenleme mevcuttur.
Görüldüğü üzere; davaya konu uyuşmazlığın esası itibariyle, yukarıdaki CMR ve TTK madde hükümleri değerlendirildiğinde, taraflar arasında herhangi bir sözleşme olmadığından ve de eşyaların taşınma ifa sürecine yönelik görsel veya her hangi bir veri bulunmadığıdan, her iki taraf açısından da somut bir değerleme yapmak mümkün görünmemektedir.
Uyuşmazlığa konu eşyanın davacı tarafından taşıyıcıya teslimi aşamasında, taşıyıcı davalının da taşıma edimi aşamasında, her hangi bir kayıp, gecikme zarar ziyan bulunmadığından bu yönü ile CMR hükümlerinin irdelenmesine gerek bulunmamaktadır.
Bu aşamada sorun halen, davacının yükü taşımaya verirken yükün istiflenebilir olup olmadığı, bu hususu davalının bilip bilmeyeceği ve istiflenebilir yükü istifleyerek taşımasına karşın istiflenemez yük vasrayımı ile yüksek bedelden faturalar düzenleyip düzenlemediği hususlarında kalmaktadır, zaten taraflar arasında da bu yönde bir çekişme de yoktur. Bütün mesele uyuşmazlığa mesnet ihracat eşyalarının, davalı tarafından ne şekilde tasınmış olduğuunun tespit edilmesi meselesidir.
Taraflar arasında yapılmış yazılı bir sözleşme bulunmamakla birlikte, davacı taşıtan tarafından davalı taşıyan’a verilmiş bir talimat da bulunmamaktadır. Yükün özelliği bakımından bilirkişi kurulunca yapılan inceleme ve tespitlerde, davalı açısından özen borcu doğuracak herhangi bir yükümlük tespitine de rastlanılmamıştır. Zira davalının taşıdığı yük PLASTİK AMBALAJ MADDESİ OLUP üzerine yük konulduğunda hasar görebilecek nitelikte bir eşya olmadığı anlaşılmaktadır.
Somut olay irdelendiğinde, gerek dosya kapsamındaki tüm belge ve beyanlar, gerek bilirkişilerce yerinde inceleme aşamasında taraflardan edinilen bilgi ve tespitlerde, konu eşyaların ne şekilde taşındığını ispata delil herhangi bir belge sunulmadığı gibi, yükleme durumunu gösterecek kamera görüntüsü veya başkaca ispata delil somut herhangi bir belge sunulmamıştır.
Taşımaya alınan parsiyel yüklerin, yükleme durumunu ve yükün istiflenebilir olup olmadığını gereği gibi değerlendirme yükümlülüğü davalı taşıyanda olacaktır. Eğer yanlış takdir ederse, bu defa, yanlış takdirinden menfaat sağlayamaz. Taşıma bedeli belirlemede en esaslı kriterlerden biri olan istiflenebilir olup olmama kıstası bakımından davalı eğer yanlış değerlendirerek fazla fatura düzenlemiş ise iade etmesi gereken fazla fatura farkını, iade etmesi gerekecektir.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;Davacı ile davalı arasında, davacıya plastik ambalaj maddesinin uluslararası karayolu taşımacılığı ile asıl dosya davalısı tarafından taşındığı,taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı,taşınan ürünlerin istiflenmeden taşınmasını gerektirir bir durumun bulunmadığıyükün yüklenmesi, istiflenmesi, taşıma ve işletme güvenliğine uygun bir taşıma süreci yürütümü tamamen taşıyıcının kontrolünde olup yükün “istiflenebilir” ya da “istiflenemez” olduğunu da bilmesi gerekenin taşıyıcı-davalı olduğu,taşıyıcı davalıya,yükün istiflenmeden taşınması konusunda taşıtan davacı tarafından bir talimatın verildiğine ilişkin davalı taşıyan tarafından bir delilin sunulmadığı gibi davacı taşıtanın yükün istiflenmeden taşınması konusunda davalı taşıyana bir talimat verilmediğine ilişkin yemin ettiği,bu nedenle davalı taşıyanın yükün istiflenmeden taşınması konusunda davacı taşıtanın talimat verdiğini ispat edemediği,davacının sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanması nedeniyle davalı tarafından ileri sürülen zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı ve bu istemin mahkememizce ara karar ile reddine karar verildiği, bilirkişi raporuna göre davacının istiflenerek taşınması gereken ürünlerinin davalı taşıyan tarafından istiflenmeden taşınması nedeniyle fazladan 249.608,32 € fazla ödeme yaptığı,davacının takas hakkını kullanması ve davanın belirsiz alacak davası olarak açılması gözönüne alındığında davacının yaptığı fazla ödemenin 131.232,72 € olduğu,neticeten,davalı taşıyanın istiflenerek taşınması gereken ürünleri istiflemeden taşıyarak fazla taşıma ücreti tahsil ettiği,davalının sebepsiz zenginleşmediğini ispat edemediği anlaşıldığından asıl davanın kabulü ile 131.232,72 € nun dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,birleşen dosya davalısı taşıtanın takas hakkını kullanması nedeniyle birleşen dosya davacısı taşıyanın navlun ücreti alacağının bulunmaması nedeniyle birleşen davanın reddine ,birleşen dosya davacısı taşıyanın icra takibine girişmekte kötüniyetli olduğu davalı tarafından ispat edilemediğinden birleşen dosya davalısı taşıtanın kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
ASIL DAVADA;
1-Davanın KABULÜ ile ;131.232,72 € alacağın dava tarihinden itibaren avans faizini geçmeyecek şekilde 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca kamu bankalarının aynı yabancı para türünden 1 yıl süreli mevduata uyguladıkları en yüksek faizi ile birlikte fiili ödeme günündeki T.C Merkez Bankası döviz satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığının davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
2-Alınması gerekli ¨ 60.997,20 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨2.154,99 , tamamlama harcı olarak alınan ¨18.137,30 mahsubu ile bakiye ¨ 40.704,91 harcın davalıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA,
3-Davacı tarafından ödenen ¨44,40 başvurma Harcı ile ¨ 2.154,99 Peşin Harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan 18 adet tebligat+posta ücreti ¨207,30 bir bilirkişi inceleme ücreti ¨3.797,50 olmak üzere toplam ¨ 4.004,80 yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
6-6235 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 13 ncü fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderinden sayılan (Taraf başına ¨330,00 x 2 saat= ¨660,00) X 2 = ¨1.320,00 arabulucuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye İRAT KAYDINA,
7-Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen ¨ 61.697,34 ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
8-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨624,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
BİRLEŞEN DAVADA;
1-Yapılan hesaplamada takas mahsup ile davacı alacağının bulunmadığı anlaşıldığından davanın REDDİNE,
2-Davalı vekilinin kötüniyet tazminat talebinin koşulları oluşmadığından REDDİNE,

3-Alınması gerekli ¨59,30 karar ve ilam harcından peşin alınan ¨12.238,73 harcın mahsubu ile fazla alınan ¨12.179,43 harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davalı tarafından yapılan bir bilirkişi inceleme ücreti ¨3.000,00 yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-6235 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 13 ncü fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderinden sayılan (Taraf başına ¨330,00 x 2 saat= ¨660,00) X 2 = ¨1.320,00 arabulucuk ücretinin davacıdan tahsili ile Hazineye İRAT KAYDINA,
7-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap edilen ¨52.882,90 ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,

8-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨222,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere asıl davada davacı birleşen davada davalı vekili ile asıl davada davalı birleşen davada davacı vekilinin yüzlerine karşı oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 04/03/2021

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip …..
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.