Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/35 E. 2019/55 K. 18.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/35
KARAR NO : 2019/55

DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
DAVA TARİHİ : 15/01/2019
KARAR TARİHİ : 18/01/2019
KARARIN YAZILDIĞI : 30/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h)) davasının dosya üzerinde yapılan incelemesi sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacılar vekili tarafından mahkememize sunulan 15/01/2019 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … ünvanı ile 05/05/2014 tarihinde kurulduğunu, şirketin ana faaliyet konusu örgü ve tığ işi kumaşların imalatını, örme, boya-baskı, apre işlemleri başta olmak üzere fason imalat ve imal edilen kumaşın ihracatını yaptığını, Müvekkili şirketin, 2018 yılının başından itibaren belirgin şekilde hissedilen döviz kurlarındaki ve faizlerdeki aşırı derecedeki artışlardan ayrıca döviz üzerinden yapılan anlaşmalardan kaynaklanan kur farkı borçlanmaları ve bundan kaynaklı kambiyo zararlarının yol açtığı nakit darlığı içine düştüğünü, dar bir zaman aralığına yoğunlaşan kısa vadeli borçlarını ödeyebilmek için, finansman sıkıntısı yaşadığını, üretim maliyetlerin artması sebebi ile kar marjlarının düştüğünü, kısa vadeli kaynakların borçların ödenmesinde yeterli olmadığını, alacaklarını tahsilde zorlandığını, şirketin hazır değerlerle borç ödeme imkanının olmadığını, işletme sermayesi ve özkaynak yetersizliği nedeniyle yabancı uzun ve kısa vadeli borçlarla finanse edildiği bu nedenlerle likidite dengesinin bozulduğu tespit edildiğini, müvekkili şirketin zamanı gelen ödemelerini yapabilmek için gerekli nakit fonları üretme güçlüğü içinde olduğunu, bu durum şirketin mali yapısının tamamen bozulduğu anlamına gelmediğini, bir işletmenin finansal yapısı sağlam, karlılığı da yüksek olsa da üretim maliyetlerinin yükselmesi müvekkilinin likidite sıkıntısı yaşamasına sebep olduğunu, ancak müvekkili fason imalatlara ağırlık vererek kur değişkenlerinin riskine karşı oluşabilecek zararları minimize edecek ve kapasitesinin büyük kısmı ile yüksek karlı fason üretime devam edeceğini, müvekkili şirket malliyetleri düşürerek ve karlılığı artırarak döviz risklerinden kurtulması halinde halinde haciz baskısı altında olmadan alacaklıların ödemelerini yapabilecek ve buna dayalı olarak borçlarını ödeme imkanına sahip olabileceğini,ayrıca müvekkili … ve … şirketin bir kısım kambiyo borçlarından şahsi aval ve ciro ile kefaleten sorumlu olduğundan, şahsi malvarlıkları ile şirkete alacaklılarına olan borçları kapsamında şirketle aynı şekilde ve aynı borçlardan dolayı şahsi olarak ödeme güçlüğü içerisine girdiğini, dilekçeleri ekinde sunulan kambiyo ve kefalet borçlanmaları dışında şirket ortaklarının ayrıca borçları bulunmadığı gibi ayrıca sahip oldukları malvarlıklarının da olmadığını, bu sebeple şirket ve şirket ortakları için ortak proje hazırlandığını, şirket için hazırlanan projenin başarıya ulaşması halinde şirket ortaklarıda borçtan kurtulacağını, müvekkili şirketin borçların tamamı alacaklılarında muvafakati ile %15 tenzilat talep edilerek ödeneceğini, sunulan proje kapsamında alacaklılardan alacaklarının %15’inden vazgeçmesi isteneceğini, ödeme vadeleri ise ön projede belirtildiğini, proje kapsamında öncelikle rehinli alacakların ödemesi yapılarak kredi sözleşmelerinden doğan alacaklara uygulanacak temerrüt faizleri ve diğer alacak ferilerinden kaynaklanacak mali yük şirket üzerinden kaldırılacağını, konkordata sürecinde, şirket aktifine kayıtlı hiçbir araç, makine, gayrimenkul satılmayacağını, zira şirket aynı kapasite ile üretime devam edeceğini, bu nedenlerle İİK 286. Maddesinde belirtilen belgelerin eksiksiz olarak hazırlanmış olması sebebi ile 287. Maddesinde belirtilen 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verilmesi’ni, İİK’nun 287/2 gereği geçici komiser tayini kararı verilmesini, müvekkillerinin İİK 297/2. Maddesinin doğrultusunda, malvarlıklarının korunmasına yönelik tedbirlerin alınmasına karar verilmesini, müvekkillerin İİK 297/2. Maddesinin doğrultusunda, malvarlıklarının korunmasına yönelik tedbirlerin alınmasına karar verilmesini, İİK 288/1 maddesine göre geçici mühlet, kesin mühletin sonuçlarını doğuracağından mühlet içinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hangi nedene dayanırsa dayansın müvekkiller aleyhine her türlü ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve muhafaza işlemleri dahil tüm takip işlemlerinin yapılmasının ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına karar verilmesini, müvekkillerinin aktiflerinde bulunan menkul ve gayrimenkuller ile üçüncü kişilerin şirketler lehine alacaklılara tahsis ettiği rehin ve ipotek işlemlerine ilişkin rehinin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takiplerde satışların durdurulmasına karar verilmesini, müvekkillerin aleyhine yapılmış ve yapılacak her türlü takipteki muhafaza, teslim ve tahliyeye dair icrai işlemlerin durdurulmasına karar verilmesini, müvekkili şirketin elde ettiği gelirler ve mevduatlar üzerine haciz veya ihtiyati haciz uygulanması halinde şirket faaliyetlerine devam edemeyeceğinden müvekkili şirketin hak ve alacaklarına haciz veya ihtiyati haciz yolu ile haciz ihbarnamesi gönderilmemesini, gönderilmiş ise kaldırılması yönünden tedbir kararı verilmesini,müvekkili şirketin araçları üzerine haciz veya ihtiyati haciz yolu ile yakalama kararı konulmamasını, konulmuş ise kaldırılması yönünde tedbir kararı verilmesini, geçici mühlet içerisinde yapılacak inceleme sonucu bir yıllık kesin mühlet verilmesini, icra iflas kanununda belirlenen kesin süre içerisinde yapılacak yargılama sonucu konkordatonun tasdikine, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE :
Dava, 7101 sayılı ile değişik İcra ve İflas Kanunun 285 ile devamı maddeleri uyarınca konkordato istemine ilişkindir.
7155 sayılı Kanun ile değişik 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 286 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi hükmü”Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşu tarafından Türkiye Denetim Standartlarına göre yapılacak denetim kapsamında hazırlanan ve konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşeceği hususunda makul güvence veren denetim raporu ile dayanakları.”
“Birinci fıkranın (e) bendi kapsamında düzenlenecek raporlar ve bu raporlara dayanak olacak denetimlerde, denetim kuruluşlarının faaliyetleri, hak ve yükümlülükleri, raporların inceleme ve denetimleri, bu raporlar sebebiyle doğacak idari ve hukuki sorumluluk ile diğer hususlar hakkında 26/9/2011 tarihli ve 660 sayılı Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uygulanır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir.”şeklindedir.
Yapılan değişiklikle denetim raporunu hazırlayacak denetim kuruluşlarının faaliyetleri, bu kuruluşların hak ve yükümlülükleri, hazırlanan raporların ilgili kurum tarafından incelenmesi ve denetlenmesi, bu rapor sebebiyle denetim kuruluşlarının idari ve hukuki sorumlulukları ile diğer hususlar hakkında 660 sayılı KHK hükümleri uygulanacaktır. Böylece denetim raporlarını hazırlayacakların çalışma şekli, denetimleri ve sorumlulukları açıkça düzenlenmektedir.
Bu düzenlemeyle, konkordato başvurusunda ibraz edilmesi gereken, bağımsız denetim kuruluşlarınca hazırlanacak olan rapora ilişkin esaslar yeniden belirlenmektedir. Öncelikle,raporu verecek denetim kuruluşları daraltılmakta ve Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşlarının rapor hazırlaması öngörülmektedir. Ayrıca raporun niteliği değiştirilmekte ve fınansal analiz raporundan makul güvence veren denetim raporuna dönülmektedir. Yine denetimin standardı netleştirilmekte ve raporun Türkiye Denetim Standartlarına göre hazırlanması şart koşulmaktadır. Buna göre Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşu tarafından Türkiye Denetim Standartlarına göre yapılacak denetim kapsamında hazırlanan ve konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşeceği hususunda makul güvence veren denetim raporu ile dayanakları konkordato başvurusu sırasında mahkemeye sunulacaktır. Böylece konkordato talep eden borçlu hakkında geçici mühlet kararı verilmesi, borçlunun mali durumunu net bir şekilde ortaya koyan ve konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşeceği hususunda makul güvence veren denetim raporuna dayanacaktır. Kanunun gerekçesine göre “Yapılan değişiklik, borçlu ve alacaklının menfaat dengesinin daha iyi bir şekilde korunmasına katkı sağlayacaktır”.
Maddenin gerekçesinde;”…denetim raporunu hazırlayacak denetim kuruluşlarının faaliyetleri, bu kuruluşların hak ve yükümlülükleri, hazırlanan raporların ilgili kurum tarafından incelenmesi ve denetlenmesi, bu raporlar sebebiyle denetim kuruluşlarının idari ve hukuki sorumlulukları ile diğer hususlar hakkında 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerinin uygulanması hükme bağlanmaktadır. Böylece konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşeceği hususunda makul güvence veren denetim raporlarını hazırlayanların çalışma şekli, denetimleri ve sorumlulukları açıkça düzenlenmekte ve bu çerçevede hazırlanacak raporla, konkordato talep edenin gerçek mali durumunun mahkeme huzuruna taşınması sağlanmaktadır.”denilerek yeni getirilen değişikliğin amacı dile getirilmiştir.Bu amaç konkordato talep eden şirketin gerçek mali durumunun Mahkemece bilinmesidir.
Kanunda ayrıca 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmış olup anılan KHK’nın 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde bağımsız denetim ” Finansal tablo ve diğer finansal bilgilerin, finansal raporlama standartlarına uygunluğu ve doğruluğu hususunda, makul güvence sağlayacak yeterli ve uygun bağımsız denetim kanıtlarının elde edilmesi amacıyla, denetim standartlarında öngörülen gerekli bağımsız denetim tekniklerinin uygulanarak defter, kayıt ve belgeler üzerinden denetlenmesi ve değerlendirilerek rapora bağlanmasını,” şeklinde tanımlanmıştır. Her ne kadar yasa koyucu bağımsız denetimden açıkça söz etmemekte ise de,konkordato talep eden şirketin gerçek mali durumunun mahkeme huzuruna taşınması amacına ancak bağımsız denetim veya bağımsız denetime yakın bir denetim ile ulaşılabilecektir.
Yapılan değişiklikle …bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle belirleneceği hüküm altına alınmış ve karar tarihi itibariyle yönetmelik çıkmamıştır.Ancak Kanun koyucu kanun maddesinde ve gerekçesinde açıkça makul güvence veren denetim raporunun ne olduğu hususunda açıkça düzenleme yapmıştır.Artık kanunda ve gerekçesinde belirtilen denetim raporunu karşılamayan bir raporu ilgili yönetmeliğin yürürlüğe girmemesi nedeniyle kabul edilmesi veya yönetmeliğin çıkmasının beklenmesi amaca uygun düşmeyecek,kanun koyucunun derhal yürürlüğe girmesini öngördüğü hükmün yönetmelik çıkıncaya kadar uygulanmaması sonucunu doğuracaktır.Kaldı ki Adalet Bakanlığı tarafından çıkartılacak yönetmelik Kanun’a aykırı olamayacaktır.
Somut uyuşmazlıkta,borçlu şirket tarafından,makul güvence veren denetim raporu olarak ibraz edilen belge incelendiğinde,bu belgenin,yasa değişikliğinden önce istenilen finansal analiz raporundan çokta farklı olmadığı,makul güvence verildiğinin bildirilmesi rapora yasanın aradığı anlamda bir denetim raporu olma özelliği kazandırmayacağı,sözü geçen denetim raporunun konkordato talep eden şirketin gerçek mali durumunu yansıtmaktan çok uzak olduğu,bağımsız denetçi tarafından şirketin, defter, kayıt ve belgeler üzerinden denetim yapıldığının belli dahi olmadığı,şirket tarafından ibraz edilen finansal tablolar incelenerek raporun hazırlandığı,denetim raporuna esas dayanak belgelerin bağımsız denetim firması tarafından rapora eklenmediği,Kanun’da açıkça makul güvencenin denetim şirketi tarafından verileceğinin öngörüldüğü,bu yönde bir belge ile sözleşmenin dosyaya sunulmadığı,buna göre borçlu tarafından sunulan ve “makul güvence veren denetim raporu ” olarak adlandırılan raporun kanunun aradığı anlamda bir denetim raporu olmadığı anlaşıldığından,borçlu şirket tarafından açılan davanın,İİK’nun 286/1-(e) maddesi yollamasıyla HMK’nın 114/2 ve 115/2.maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Yine somut uyuşmazlıkta konkordato talep eden şirket yanında şirket ortağı olan gerçek kişilerin de şirketin kredilerine müteselsil kefil olmaları nedeniyle konkordato talebinde bulundukları anlaşılmaktadır.Borçlu gerçek kişiler tarafından sunulan ön projelerde konkordatonun başarısının borçlu şirketin konkordatosunun başarısına bağlanmakta olup kendilerine özgü konkordato tedbiri ve hedefi içermediği, bu açıdan da ön projelerin uygulanabilir olmasının mümkün gözükmediği,gerçek kişi borçluların, sadece alacaklıların icra tehdidinden kurtulmak amacı ile konkordato talep etmelerinin bu müessesenin amaçlarına uygun düşmediği anlaşıldığından gerçek kişi davacıların davasının bu sebeple reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı …’nin 7155 Sayılı Kanunun 13.maddesiyle değişik 2004 Sayılı İİK’nun 286/1-(e) bendi uyarınca konkordato talebine eklenecek belgelerden olan makul güvence veren denetim raporu olarak sunduğu belgenin, yasanın aradığı anlamda bir denetim raporu olmadığı,bu denetime ilişkin dayanak belgelerin sunulmadığı,Kanun’da açıkça makul güvencenin denetim şirketi tarafından verileceğinin öngörüldüğü,bu şekilde bağımsız denetim şirketi tarafından verilen bir güvencenin olmadığı güvencenin bağımsız denetçi tarafından verildiği ve yine Kanun’da talebe eklenmesi zorunlu olan belgelerin bir kısmının hiç eklenmediği veya eksik olduğu anlaşıldığından bu şirket yönünden açılan davanın İİK’nun 286/1-(e) maddesi yollamasıyla HMK’nın 114/2 ve 115/2.maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Davacılar … ve … tarafından açılan konkordato ve geçici mühlet içeren davanın dosyaya sunulan ön projenin borçlu şirket ile ilgili olduğu bu davacılar tarafından bağımsız ön proje sunulmadığı konkordatonun başarısının borçlu şirketin konkordatosunun başarısına bağlandığı,kendilerine özgü konkordato tedbiri ve hedefi içermediği anlaşıldığından HMK’nın 114/2 ve ve 115/2.maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan ¨270,00 yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacılara İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 18/01/2019

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KÂTİP …