Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/340 E. 2021/634 K. 13.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/340 Esas
KARAR NO : 2021/634

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/05/2019
KARAR TARİHİ : 13/07/2021
K.YAZIM TARİHİ : 06/08/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, Davalı ile müvekkili arasında 17.11.2017 tarihinde makine satış sözleşmesi imzalandığını, bu satışa ilişkin bedelin yabancı para (USD) olarak belirlendiğini, yine sözleşmenin 8. Maddesi gereği ödeme olarak verilen çeklerin fiili ödeme tarihinde merkez bankası efektif satış kuru üzerinden belirlenmesinin yapılacağının kararlaştırıldığını, sözleşmeye istinaden düzenlenen 01.08.2017 tarih … seri nolu 88.560USD tutarlı faturada dövizli satış faturası yazdığını, davalının yapmış olduğu çekle ödeme neticesinde kur farkı alacağı oluştuğunu, Bakırköy …. Noterliği 11.02.2019 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile 5 adet fatura aslıda eklenmek suretiyle kur farkı alacağının talep edildiğini, davalının bu ihtara cevaben Bakırköy …. Noterliği 14.02.2019 tarih …. sayılı ihtarname ile kur farkı taleplerini kabul etmediklerini bildirdiklerini, davalının ödemesi gerekenden daha fazla ödeme yaptığı iddiasının soyut olduğu, açılan davanın taraflar arasındaki kur farkı alacağından kaynaklandığını, davalının itirazı üzerine Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyadan icra takibine giriştiklerini, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, bu nedenle davalının haksız ve hukuku aykırı olarak takibe itiraz etmesi sebebiyle itirazın iptali ile %20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesi ile, her ne kadar davacı tarafından dosyaya sunulan 17.11.2017 tarihli sözleşmede satın alınan makinenin bedelinin 156.000 USD + KDV olarak gözüksede bu ilişkiye istinaden kesilen 12.02.2018 tarihli … nolu faturadan da anlaşılacağı üzere taraflar arasındaki sözlü anlaşma gereği malın müvekkiline iskonto yapılarak 137.000 USD (KDV dahil) olarak satışının gerçekleştiğini, bu faturaya istinaden davacıya ..bankası …. şub. … nolu, 02.06.2018 vade, 60.000,00 TL bedelli çeki, ..bankası …. şub. … nolu, 04.07.2018 vade, 70.000,00 TL bedelli çeki, … Bankası … şub. … nolu, 30.09.2018 vade, 55.000,00 TL bedelli çeki, İşbankası … şub. … nolu, 03.10.2018 vade, 87.500,00 TL bedelli çeki, …bank …. Şub. …. nolu, 30.10.2018 vade, 50.000,00 TL bedelli çeki, … bankası … şub. … nolu, 01.12.2018 vade, 112.500,00 TL bedelli çeki, …Bankası …. Şub., 30.11.2018 vade, … nolu, 22.000,00 USD bedelli çeki, 30.06.2018 vade, 28.500,00 USD bedelli senet (Senedin arka yüzüne göre 14.146,28 USD kısmi/elden ödeme yapılmış olup bakiyesi de icra takibi neticesinde Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı İcra dosyasına ödenmiştir.) çekler verildiğini ve ödemelerin yapıldığını, taraflar arasındaki ticari ilişkide ödemeler toplamının 435.000 TL ve 50.500 USD olduğunu, taraflar arasındaki bir önceki makine alım satımına ilişkin olarak düzenlenen … nolu 01.08.2017 tarihli 88.560 USD bedelli faturaya ilişkin fazla ödemede dahil edilince davacıya herhangi bir borçlarının olmadığını, ayrıca kur farkı hesaplamalarında herhangi bir hesap detayının bulunmadığını, bu nedenle davanın reddi ile %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dosyamız arasına celp edilen Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü”nün ….Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; Davacı alacaklının 26.02.2019 tarihinde davalı aleyhine 29.873,12 USD asıl alacak 89,33 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 29.962,45 USD üzerindez ilamsız icra takibi başlattığı, ödeme emrinin borçluya 04.03.2019 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 07.03.2019 tarihinde ve süresi içinde borca, faize, ferilerine borçlu olmadığı gerekçesi ile itiraz ettiği görüldü.
Dosyaya sunulan 03/12/2020 tarihli bilirkişi SMMM … tarafından düzenlenen raporda; tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapıldığı, tarafların 2017, 2018 ve 2019 yıllarına ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süreleri içerisinde yapıldığı, tarafların ticari defterlerindeki birbirleriyle olan ticari ilişkiden ortaya çıkan kayıt hatalarının düzeltilmesinden sonra dava konusu kur farkı hesabının yapılabileceği belirtilmiştir.
Dosyaya sunulan 14/06/2021 tarihli bilirkişi Finans, Muhasebe ve Banka bilirkişisi … tarafından düzenlenen raporda; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 8. Maddesinde ödeme amacıyla verilen çeklerin tahsil günündeki TCMB efektif satış kuru üzerinden değerlendirileceği, taraflar arasında kur farkının ödeneceğine ilişkin anlaşma bulunması nedeni ile davacının kur farkı talebinde bulunabileceği kanaati ile davacının takip tarihi itibariyle 13.419,58 USD asıl alacak, 17,65 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 13.437,23 USD kur farkı talebinde bulunabileceği belirtilmiştir.
Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık konusu davacının, davalıdan kur farkı nedeniyle bir alacak talebinde bulunup bulunamayacağıdır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/2682 E., 2020/5731 K. ve 08/12/2020 tarihli kararına göre;
“Dava, kur farkı ve cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan bedel yabancı para cinsinden olup, davacı, alacağının tahsili için davalı tarafından verilen TL cinsinden düzenlenen çekleri teslim almış olmakla, çekin bir ödeme aracı olması nedeniyle çek üzerindeki bedel dışında herhangi bir kur farkı talep edemez. Davacı tüm alacağının bu bedel üzerinden ödenmesini kabul etmiş bulunmaktadır. Bu nedenle davanın reddi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.”
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/4821 E., 2021/65 K. ve 18/01/2021 tarihli kararına göre;
“Dava, kur farkı alacağından kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan bedel yabancı para cinsinden olup, davacı alacağının tahsili için davalı tarafından verilen çekleri teslim almıştır. Çek bir ödeme vasıtası olup, döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olduğu gibi, bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek de doldurulabilir. Buna rağmen, ödemeyi Türk Lirası üzerinden çek olarak kabul eden davacının bu aşamadan sonra kur farkı isteyemeyeceğinin kabulü gerekirken, mahkemece delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.”
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında imzalanan sözleşmede bedelin yabancı para üzerinden kararlaştırıldığı ve sözleşmenin 8. maddesinde TL olarak düzenlenen çek bedellerinin tahsil edildiği günkü TCMB döviz kuru üzerinden değerlendirileceğinin düzenlendiği açıktır. Her ne kadar davacı tarafından TL olarak düzenlenen çek bedellerinin ödenmesinden sonra sözleşme esas alınarak davalı adına kur farkına ilişkin bir kısım faturalar düzenlemiş ise de taraflar arasında kur farkı ödeneceğine ilişkin sözleşme veya teamül bulunsa dahi Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin kararlarında da belirtildiği üzere çekin bir ödeme vasıtası olması, çekin döviz üzerinden düzenlenmesinin mümkün olması ve bedel hanesinin verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek doldurulmasının mümkün olması karşısında ödemeyi Türk Lirası üzerinden çek olarak kabul eden davacının bu aşamadan sonra kur farkı isteyemeyeceğinin kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle davanın reddi ile davacının şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Ayrıca İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinde düzenlenen ve uygulamada “kötüniyet tazminatı” olarak adlandırılagelen tazminat türünün sadece takibe girişmekte kötüniyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğinde olduğu; alacağının varlığına maddi hukuk kuralları çerçevesinde inanarak icra takibine girişen, ancak bunu usul hukuku kurallarına uygun şekilde kanıtlayamadığı için itirazın iptali istemi reddedilen bir alacaklı, İİK’nın 67. maddesi anlamında “haksız” ise de kötüniyetli olarak kabul edilebilmesine ve dolayısıyla bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesini açıkça şart koşan söz konusu hüküm çerçevesinde tazminatla sorumlu tutulmasına hukuken olanak bulunmaması; aksinin kabulünün hak arama özgürlüğünü düzenleyen Anayasa’nın 36. maddesi hükmüne de aykırı düşeceğinin kabulü (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E. 2005/19-286, K. 2005/268, T. 27.4.2005 sayılı kararı) ile davalı borçlunun, takibin açıkça kötü niyetli olarak yapıldığını kanıtlayamadığından kötü niyet tazminatının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-AÇILAN DAVANIN REDDİNE
2- Davacının şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Şartları oluşmayan davalının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 3.113,40 TL nispi harçtan mahsubu ile fazla alınan 3.054,10 TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
5- Davacı tarafından sarf olunan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7- Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
8- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı taraf lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1. maddesi gereğince takdir olunan 21.211,70 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-6235 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 13. fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderinden sayılan Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye İRAT KAYDINA,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/07/2021

Katip …
E-İmzalı

Hakim …
E-İmzalı

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”