Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/304 Esas
KARAR NO : 2019/915
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/04/2019
KARAR TARİHİ : 24/09/2019
K.YAZIM TARİHİ : 24/09/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Davalı ile müvekkili arasında kredi kartı sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşme uyarınca davalıya kredi kartı verildiğini, davalı tarafından kartın kullanıldığını, borcun ödenmemesi üzerine davalıya ihtarname keşide edildiğini, Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün…. Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini, beyanla itirazın iptali ile takibin devamını, davalı tarafın % 20 oranından az olmamak üzere icra/inkar tazminatı ile mahkumiyetini talep ve dava ettiği,
Davalıya yapılan usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermediği ,
Celp edilen Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün…. Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; Davacı alacaklının …. nolu kredi kartı için 18.204,47 TL ana para 1.873,97 TL işlemiş faiz 93,70 TL BSMV 9,13 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 20.181,27 TL 07/03/2019 tarihinde icra takibi yaptığı, ödeme emrinin borçluya tebliğine ilişkin tebligat parçasının dosyada yer almadığı, borçlunun 18.03.2019 tarihinde takibin borçlu olmadığı gerekçesiyle borca , faize, faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz ettiği icra müdürlüğünce takibin durdurulduğu görüldü.
Davanın kredi kartı sözleşmesinden kaynaklı kredi kartı kullanımına ilişkin ,İİK 67 md ne dayalı itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talepli (HMK 105.md düzenlenen) EDA davası olduğu,
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Kredi kartı üyelik sözleşmesinden kaynaklı uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin tespitine ilişkin “Yargıtay …. Hukuk Dairesinin…. Esas, … Karar sayılı kararında ayrıntılı bir şekilde görevli mahkemenin tespitine ilişkin kıstaslar ayrıntılı olarak belirlemiştir. Buna göre “Kart Hamilinin “tüketici” sayıldığı durumlara gelince;
6502 sayılı Kanun yürürlüğe girdiği 28/05/2014 tarihinden sonra açılan davalarda görevli mahkeme, dava açanın sıfatına (kart hamili ya da kartı veren kuruluş olup olmamasına) bakılmaksızın tüketici mahkemeleridir.
6502 sayılı kanunun yürürlüğünden (28/05/2014) önce açılan davalarda ise;
(a) 5464 sayılı kanunun yürürlüğe girmesinden (01/03/2006) önce açılan davalarda görevli mahkeme, dava açanın sıfatına bakılmaksızın tüketici mahkemesidir.
(b) 5464 sayılı kanunun yürürlüğe girmesinden (01/03/2006) sonra açılan davalarda;
Tüketici olan kart hamilinin, kart veren kuruluşa karşı açtığı davalarda görevli mahkeme, 5464 sayılı kanunun 44/1 maddesi uyarınca tüketici mahkemesidir.
İi.Kartı veren kuruluş tarafından, tüketici sıfatını haiz kart hamiline karşı açılan davalarda, 5464 sayılı kanunun 44/2. Maddesi uyarınca, dava değerine göre sulh hukuk ya da asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Ancak dava, 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girmesinden sonra açılmışsa, kanunun 2. Maddesi uyarınca görevli mahkeme, dava değerine bakılmaksızın asliye hukuk mahkemesidir. Diğer taraftan dava 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nun 6335 sayılı kanunla değişik 5.maddesi uyarınca asliye hukuk ve asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisine dönüştürülmeden önce asliye ticaret mahkemesine açılmış ve taraflarca işbölümü itirazında bulunulmamışsa, ortada ” görev uyuşmazlığı” bulunmadığından, bu davaya asliye ticaret mahkemesince devam edilmesi gerekecektir … ” şeklindedir.
Somut olayda davalının tacir olmadığı gibi işin kendisi de her iki tarafın ticari işletmesiyle de ilgisi bulunmamaktadır. Öte yandan, dava konusu uyuşmazlık, TTK 4.maddesi uyarınca yasa gereği ticari dava sayılan uyuşmazlıklardan da değildir. Bu durumda, davalının tacir ve işin her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunmaması, uyuşmazlığın yasa gereği mutlak ticari dava da olmaması ve 6502 sayılı kanun gereği uyuşmazlığın çözümünün Tüketici Mahkemesine ait olduğu gözetilerek ve dava şartı yokluğundan .davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğini, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesine tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekillerinin yüzlerine karşı, verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 24/09/2019
Katip …
Hakim …