Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/284 E. 2020/682 K. 20.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/284 Esas
KARAR NO : 2020/682

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/04/2019
KARAR TARİHİ : 20/10/2020
K.YAZIM TARİHİ : 28/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine sunmuş olduğu 22.04.2019 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle: Müvekkili Şirket tarafından 02.06.2014 tarihinde, …… Motor numaralı,…… Şase Numaralı 2014 model Çekici (BC Yarı Röm. İçin çekici) satın alındığını, aracın motorundan normalden farklı bir ses gelmesi, ekranda GS ikaz lambasının yanması ve vites geçişlerinde sorun meydana gelmesi sebebiyle 06.07.2018 tarihinde araç yetkili servise götürüldüğünü, yetkili servis tarafından aracın üretiminde hata olduğunu şifaen bildirildiğini bunun üzerine müvekkil şirket tarafından davalı müşteri temsilcileri ile yapılan telefon görüşmelerinde, ayıplı olan motor parçalarının ücretsiz olarak ayıplı olan ilgili parçaların orijinal ve ayıplı olmayan misli ile değiştirilmesi talep edildiğini, Müşteri Temsilcisi tarafından parçaların ayıplı olduğu kabul edilmiş olmasına rağmen ancak satışının yapılabileceği ve ayıplı ürün sebebiyle %15 oranında indirim uygulanabileceği müvekkil şirket yetkilisine bildirildirildiğini, Bu nedenle davalı firmaya, 24.07.2018 tarihli, Gebze ….. Noterliği ….. yevmiye numaralı ihtarname tebliğ edilerek müvekkil şirketin aracında meydana gelen hasarın giderilmesi ve ayıplı ürünün misli ile değiştirilmesi talep edildiğini, İstanbul Anadolu ……. Asliye Ticaret Mahkemesi …… D. İş. Sayılı dosyası kapsamında bilirkişi marifetiyle aracın bulunduğu ve davalı firma bayisi olan …. Otomotiv San. Ve Tic. A.Ş.’nin Fatih Mah. ….. Cd. No:…. Orhanlı Tuzla İstanbul adresinde kusur ve ayıp tespiti yapıldığını ve hazırlanan bilirkişi raporunda, toplam hasarın 93.000,00-TL olduğu ve araçta hasara sebep olan malzemelerin üretimden kaynaklı gizli ayıplı olduğu tespit edildiğini , yapılan tespit sonucu davalı firmaya ayıplı ürünün misliyle değiştirilmesi ve hasarın giderilmesi için 29.11.2018 tarihli, Gebze ….. Noterliği …… yevmiye nolu ihtarname gönderildiğini , ihtarnameye olumlu veya olumsuz herhangi bir dönüş yapılmadığını, ayrıca araç üzerinde ikinci el malzeme ile tamirat yapıldığı ve müvekkillinin bu nedenle dışarıdan nakliye hizmeti almak zorunda kaldığını, bu nedenle fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik; Müvekkil şirket aracında bulunan ayıplı ürün ve meydana gelen hasar için 500,00-TL Müvekkil şirketin dışarıdan sağladığı nakliye hizmeti için 100,00-TL olmak üzere toplam 600,00-TL’nin (17.03.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile 42.183,62-TL onarım zararı 2500,00-TL değer kaybı olmak üzere toplam 44.683,62-TL’nin ) davalı taraftan tahsiline, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin aracın ithalatçısı konumunda olduğunu, taraflar arasında bir alım satım sözleşmesi bulunmadığını, bu nedenle pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, aracın periyodik bakımlarının düzenli yapılmadığını, aracın garanti süresinin dolduğunu, dava konusu model çekicilerin her 40.000 km’de bir bakımının yapılması gerektiğini, aracın 205.520 km boyunca yetkili servis bakımı görmediğini, davacının aracın ikinci el parçalar kullanarak tamir ettiğini, tek taraflı yapılan ve düzenlenen tespit raporunun müvekkili açısından bağlayıcı olmadığını, aracın 08.01.2018 tarihinde kaza geçirdiğini, bu kazada yan yatan çekicinin motorun duruş pozisyonu gereği yağ kartelinden yeterli miktarda yağ ememesi halinde yeterli yağ devir daimi olmadan çalışmasından dolayı arıza olabileceğini, davacının hangi tarih aralığında ne kadar zarara uğradığının ispatlanması gerektiğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; Davacının, satın aldığı aracın ayıplı olup olmadığı, ayıp nedeniyle , ayıpsız misli ile değişim koşullarının oluşup oluşmadığı, davalının davacı talepleri yönünden sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, sorumluluğu bulunduğu takdirde davalının ödeyeceği tazminat tutarı ve tazminat kapsamı hususunda toplandığı tespit olunmuştur.
Dava Ayıplı ürün nedeniyle meydana gelen hasar için tazminat ve davacının dışarıdan sağladığı nakliye hizmetinin tazmini talebini içerir HMK 105 ‘de düzenlenen eda davasıdır.
Ticaret Sicil kayıtları, tespit dosyası, fatura, tebliğ şerhli ihtarname sureti celp edilerek araç üzerinde keşfen bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup ;
Makine Mühendisi Bilirikişi Prf. DR ……. tarafından dosyaya kazandırılan 05.11.2019 tarihli bilirkii kök ve 31.01.2020 bilirkişi ek raporlarında özetle; Davacıya ait …… Şase Numaralı …… Marka …… tipli çekicinin kullanım hatasından kaynaklanmayan arızanın imalat hatasından kaynaklandığı. Gizli ayıp nedeni ile oluşan zararın 42.183, 62-TL değer kaybı zararının 2.500,00-TL olduğu onarım sürecinde araçtan mahrum kalınan kar nedeni ile oluşan zararın salt dosyaya sunulan faturalar ile değerlendirilemeyeceği, aracın makul onarım süresinin 15 gün olduğu, motor ana yataklarının önceden değişmesinin dava konusu arıza ile illiyet bağı bulunmadığı kanaatini bildiri rapor sunmuştur.
TTK 23/c maddesinde Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.
6098 Sayılı TBK’nun 219/1 maddesinde “satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğe aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerinin ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur.” Aynı maddenin ikinci fıkrasında “satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur” düzenlemesi yer almaktadır.
6098 Sayılı TBK’nun 223.maddesinde “alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.
Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır”.
6098 Sayılı TBK’nun 231.maddesinde “satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan def’i hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz.
Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz.”
Satışa konu malın garanti süresi yasada öngörülen zamanaşımı süresinden daha uzun bir süre ise, o taktirde garanti süresinin sonuna kadar ayıba karşı tekeffül hükümlerine dayanılarak dava açılabilir. Bu arada belirtmek gerekir ki satıcının alıcıya garanti vermiş olması hali hiçbir surette 6098 sayılı TBK 223.maddesinde yer alan ayıp ihbar sürelerini asla ortadan kaldırmaz. TBK.223.maddede belirtilen ihbar süreleri hak düşürücü süre niteliğindedir. İğfal (ağır kusur) halinde ise zamanaşımından söz edilemeyeceği 6098 sayılı TBK.231/son maddesinde hükme bağlanmıştır. TBK 231/son madde hükmüne dayanılabilmesi için alıcının, satıcının hilesi veya kandırması nedeniyle zamanında dava açmasının önlenmesi gerekir. Başka bir anlatımla malın sonradan ayıplı olduğunun saptanması ve bunun gizli ayıp niteliğinde olduğunun belirlenmesi tek başına iğfal olarak değerlendirilemez.
Durumun gerekli kıldığı muayene ile anlaşılamayan ayıplar, gizli ayıptır. Alıcı gizli ayıpları araştırmakla yükümlü değildir. Fakat onları meydana çıkar çıkmaz hemen ihbar etmelidir. Bile bile aldatma yani hile varsa satıcı ne tam zamanında ayıpların ihbar edilmediğine ne de kısa zamanaşımı süresine dayanabilir. Bu durumda 6098 sayılı TBK.’nun 146. ve 147. maddeleri uygulanır.
Elde edilen deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde ; Davacının aracı dava dışı davacının yetkili bayii …… Otomotiv San ve Tic Aş’den 30.05.2014 tarihinde satın aldığı, bu nedenle davalıya pasif husumet yöneltilebileceği, davacı tarafından aracın garantisine ilişkin belge sunulmamış ise de; davalı tarafından aracın garanti süresinin 02.06.2016 tarihinde dolduğunun beyan edilmesi karşısında garanti süresinin 2 yıllık uzamış garanti olduğunun anlaşılmaktadır. Aracın motor arızası ile başvurunun 06.07.2018 tarihinde 303.745km de iken yapıldığı, yine bilirkişi tarafından aracın üretim hatalı olduğuna ilişkin rapor tanzim edilmiş ise de aradan geçen süre içinde davalı tarafından, davacının iğfal edildiğine (ağır kusurlu olduğuna) ilişkin dosyaya sunulu bir delil bulunmaktadır. Araçtaki arazının üretimden kaynaklı gizli ayıp olduğu kabul edildiği durumda dahi; davalı zarardan sorumlu tutabilmek için; davalının davacıyı iğfal edip etmediği; servis kayıtları ile davacının oyalanıp oyalanmadığının araştırılması gerekmekte olup; davacının sadece 2 adet periyodik başvurusu bulunmaktadır. Son periyodik bakımı 15. 09.2015 tarihindedir. Bu durumda davalı tarafından davacının iğfal edildiğinden söz edilemeyeceği anlaşılmakla garanti süresinden sonra açılan davanın (İstanbul BAM 19HD 2018/1291 E. 2019/2741 K sayılı 21.11.2019 K.T kararı ve Yargıtay 19 HD 2015/17812 2016/9367 K sayılı 25.06.2016KT. Kararları doğrultusunda) reddine karar verilip; aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 54,40 TL karar ve ilam harcının peşin ve ıslah ile alınan toplam 797,40 TL nispi harçtan mahsubu ile Hazine’ye İRAT KAYDINA , bakiye 743,00- TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-a.)Davacı tarafından sarf olunan toplam yargılama giderinin kendi üzeride BIRAKILMASINA,

b.)Davalı tarafça sarf olunmuş yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine YER OLMADIĞINA,
c.)Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa İADESİNE,
4- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine yürürlükteki AAÜT ve Av. Kan gereğince takdir olunan 6.608,90 -TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalıya VERİLMESİNE,
Dair, 5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre, Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/10/2020

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı