Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/227 E. 2020/608 K. 06.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/227 Esas
KARAR NO : 2020/608

DAVA : Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 28/03/2019
KARAR TARİHİ : 06/10/2020
K.YAZIM TARİHİ : 26/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekilinin Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine sunmuş olduğu 28.03.2019 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında KTK ZMMS poliçesi akdedildiğini, 23.11.2015 tarihinde davalı şirkete ait aracın dava dışı … himayesinde iken dava konusu kazanın meydana geldiğini, zarar gören araçta 7.866,34 TL hasar oluştuğunu, kazanın davalı şirkete ait araç ile başka bir aracın kaza yapması sonrasında kaza raporu tanzim edildiği esnada aracın kapıları açıkken çevrede bulunan çocukların kapıları açık ve park halinde olan araca bindikleri aracı seyir haline getirip kaçtıkları sonrasında ise, aracın arka kısmı ile park halinde olan … plakalı aracın ön kısmına çarptığı, bu aracında yine park halinde bulunan … plakalı aracın arka kısmına çarptığı, böylece kazanın meydana geldiğini dava dışı sürücü tarafından sigortalı araçta gereken önlemler alınmadığı için zararın oluştuğunu, sürücünün aracın kapılarını açık bıraktığını, aracın üzerinde anahtar bıraktığını hatta aracın el frenin çekmeyi unutmuş olduğunu, ZMMS genel şartlarının b4 bölümünün atfıyla b1 rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortalı veya sigorta ettirenin yükümlülükleri başlıklı bölümünün e maddesi gereğince maddi hasarlı trafik kazalarında motorlu aracı tutanak düzenlemek üzere güvenli bir yere çekmek maddesinin bulunduğunu, bu sebeple davalı şirketin sebebiyet verdiği kaza nedeniyle diğer araçlara ödenen 6.500 TL ve 1.366,34 TL asıl alacağın ve 1.357,43 TL işlemiş faizin tahsili amacıyla davalı aleyhine Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından icra takibi yapıldığını, davalının haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini, yapılan vaki itirazın iptali ile takibin devamına bu taleplerin kabul görmemesi durumunda davanın

alacak davası olarak görülerek hasar bedeli 6.500 TL’nin ödeme tarihi olan 30.10.2016 tarihinden itibaren 1.366,54 TL’nin ise ödeme tarihi olan 23.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin 30.04.2019 tarihli cevap dilekçesinde özetle;Davacı tarafça ödemelerin 30.10.2016 ve 23.11.2016 tarihinde yapıldığını, davacının talep haklarının zamanaşımına uğradığını, davacının icra takibini 04.10.2018 tarihinde açtığını, KTK’da düzenlenen 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, müvekkili şirketin kaza sebebiyle sorumluluğunun bulunmadığını, dava konusu olmayan ilk kazanın hemen akabinde trafik polislerinin olay yerine intikal ettiğini, trafik polislerinin tutanak tuttuğu sırada ikinci kazanın gerçekleştiğini, bu sebeple ZMMS genel şartlarının b4 bölümü atfıyla b1 maddesinde yer alan yükümlülüklere aykırı davranış olmadığını, zira kaza mahalline giden polislerin gerekli tedbirleri almasının zorunlu olduğunu, kapının açık bırakılma nedeninin tutanak tutulma esnasında araçta bulunan sigorta belgelerinin ve güvenlik tedbirlerinin hızlı bir şekilde alınması olduğunu, ayrıca araçta 2 tane yolcu bulunduğunu, aracın üzerinde anahtar bırakılmadığını, aracın el frenin çekilmemiş olduğunun gerçeği yansıtmadığını, müvekkili firmanın maliki olduğu aracın kazanın meydana geldiği tarihte … Sigorta A.Ş tarafından genişletilmiş kasko poliçesiyle sigortalı olduğunu bu sebeple öncelikle davanın … Sigorta A.Ş’ye ihbarına davanın zamanaşımı ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davanın,İİK 67 md ne dayalı itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talepli (HMK 105.md düzenlenen) EDA davası olduğu anlaşıılmıştır.
Celp edilen Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; Davacı alacaklının 7.866,34 TL asıl alacak 1.357,43 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.223,77 TL üzerinden 04.10.2018 tarihinde dava dışı … ve davalı aleyhine 7 örnek icra takibi yaptığı, ödeme emrinin davalı borçluya 16.10.2018 tarihinde tebliğ edildiği borçlu tarafından yapılan itirazın süresinde olduğu icra müdürlüğünce takibin İİK 66 maddesi gereği durdurulduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; Davacının takip ve dava tarihi itibariyle davalıdan alacaklı olup olmadığı,(alacağın var olup olmadığı), itirazın iptaline konu kazanın davalı şirket sürücüsü kusuru ile meydana gelip gelmediği, ZMMS genel şartları ilgili maddelerinin ihlal edilip edilmediği, kusur sebebiyle davacının davalıya rücu edebileceği tazminatın bulunup bulunmadığı, var ise miktar ve tutarı tahsili gereken alacak miktarının ne olduğu, davacının bu alacağı talep edip edemeyeceği, borcun ödenip ödenmediği, borçlunun temerrüte düşüp düşmediği temerrüt tarihinin , uygulanması gereken faiz tür ve oranının, buna göre tahakkuk eden faiz miktarının ve toplam alacağın ne olduğu, alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadıağı hususunda toplandığı anlaşılmıştır.
Araç kayıtları, hasar dosyası, icra dosyası vs deliller celp edilmiş, tarafların kusur durumu ve tazmini gereken zararın tespiti hususunda dosya üzerinde bilirkişi incelemesine karar verilmiştir,
Makine Mühendisi Bilirkişi …. ile Sigorta konusunda uzman Yard. Doç.Dr … tarafından dosyaya kazandırılan 18.09.2019 tarihli bilirkişi kök raporunda özetle:
Dava dışı araç sürücüsünün kazaya karışan aracın kapılarını kilitlemeden olay yerinden uzaklaşması durumunda ilk kazanın heyecanı ile durum makul gibi gözükse de gece vakti yanından ayrıldığı aracın kapılarını kitlememesinde ve trafik sigortası genel şartları gereği aracın güvenli bir yere çekilmesi gerektiği nazara alındığında ağır kusurlu olarak mütala edilebileceği, davacı tarafıdan … , … plakalı araçların sahiplerine yapılan ödemenin tamamı kabul edildiği takdirde 7.660, 05-TL ödemeye ilişkin rücu koşullarının oluşacağı ancak 6500,00-TL hasar miktarının uygun olduğu belirtilmiştir.

Tarafların bilirkişi raporuna itirazları değerlendirilerek; tanık ifadelerine başvurulmuş olup;
Tanık … Beyanında: “Ben dava konusu kazada aracın şoförüydüm, ben servis yapmak üzere işten yolcuları aldım, servisi yaptım yolcuları dağıttım, tek bir kişi kaldı bu sırada başka bir araç bana çarptı, ben aracın el frenini çekerek araçtan indim, bu kazaya ilişkin rapor tutulmak üzere kazaya sebebiyet veren kişi sarhoş olduğundan polisi çağırdım, polis geldiğinde ben sarhoş diğer sürücü ile ilgileniyordum, polis gelmezden önce araba rampada duruyordu ve bu sırada geri geri kayarak, dava konusu arabaya vurdu, bu sırada arabaya bir başkasımı bindi bilmiyorum, aracın kapılarını açık bırakmak zorundaydım çünkü araçta yolculardan biri vardı, şoför mahalindeki kapı açıktı, şoför mahalindeki kapı ile şoförün yanındaki yolcunun kapısı aynı anda açılıp kapanmaktadır, araçta bulunan diğer yolcu ben sarhoş olan diğer adamla uğraşırken araçtan inmiş gitmiş, bu nedenle arabaya birinin binip binmediği hususunu onunla konuşmadım”
Tanık … Beyanında: “Ben davalı … Otomotivin araç bakım işlerine bakan yetkilisiyim (şirket tarafından tarafıma bir kısım işler yapılması hususunda vekaletnamede verilmiştir.) ben olay anında yoktum olay anında huzurdaki tanık … beni aradı ilk kazayı öncelikle bildirdi, bende tamam rapor tutun dedim, daha sonra tekrar beni aradı arabaya biri girdi herhalde, arabanın el freni indirilmiş, araç kaydı dedi bende tamam dedim,” şeklinde ifada vermiştir.
Tanık ifadeleri ve tarafların bilirkişi kök raporuna itirazları doğrultusunda ek rapor alınmasına karar verilmiş olup;
Bilirkişi heyeti tarafından dosyaya kazandırılan 1206.2020 havale tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda özetle;
Aracta kaza esnasında gerçekten de bir yolcunun bulunması halinde, doğal olarak, onun üzerine araç kapılarını kilideyerek sarhoş olduğu beyan edilen diğer sürücü veya tutanak tanzimi ile uèrasmak düsünülebilecek bir durum olmadığını, bu durumda sürücünün ağır kusurlu sayılamayacağını
Meydana gelen kazada sigortalı aracın sürücüsünün park halindeki araca çarpma sebebiyle % 100 kusurlu olduğu görüşünde oldukların Ancak, trafik kazalarında tam kusurlu olmak ağır kusurlu olmak anlamına gelmediğini, Dolayısıyla mevcut şartlarda somut olayda sigortalı araç sürürcüsünün ağır kusurlu olup olmadığı takdirinin mahkemeye ait olacağını, yine davacı … şirketinin davalı ile aktettigi … sayli Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta sözleşmesi kapsamında, sigortalısına ait ….plaka sayılı sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu trafik kazası sebebiyle, hasarlanan … ve … plaka sayılı araçların maliklerine veya bu araçların tamir gördüğü servise dört kalem halinde toplamda 7.866,34 TL tazminat ödemesinde bulunduğu, Yapılan tazminat ödemelerinin davacı … nezdinde meydana gelen iki kaza için açılan ve …. ile …. sayılarıyla numaralandırılan hasarların karşılanması için yapılmış olduğu, Somut olayda, % 100 kusurlu olduğu kanaati uyanan sigortalı araç sürücüsünün beyanıyla hazırlandığı bildirilen ve kaza sonrasında görevli kolluk güçlerince tanzim edilen Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanagı ve tanik sıfatıyla duruşmada Mahkeme önündeki beyanlarının birlikte dikkate alınması gerekebileceği ve bu halde, kaza esnasında araçta gerçekten bir yolcu bulunması sözkonusuysa araç kapılarının kilitlenmesi düşünülemeyeceğinden ağır kusurlu olarak degerlendirilemeyebilecegi, ancak sigortalı araç sürücüsünün kusurunun ağır kusur olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceginin nihayetinde Saym Mahkemenin takdirinde olduğu görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Dava, ZMMS ve halefiyete dayanılarak açılan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Sigorta rücu davalarında zamanaşımı halefiyet ilkesine göre sigorta ettirenin zarar sorumlusu aleyhine açabileceği davanın zamanaşımına tabi olup, aynı tarihte başlayacatır. Somut olayda, davacının halef olduğu dava dışı 3. Kişi ile zarar sorumlusu olan davalı arasındaki ilişki trafik kazasına

dayandığından 2918 sayılı KTK’nun 109. maddesi hükümlerinin uygulanması gerekir. 2918 sayılı KTK’nun 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” Aynı Kanunun 109/2. maddesinde ise “Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri içinde geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal hükümler karşısında somut olaya gelindiğinde; dava konusu trafik kazası 23.11.2015 tarihinde meydana gelmiş ve davacı tarafından dava dışı zarar gören 3. Kişilere ödemeler 17.12.2015 ve 07.01.2016 tarihinde yapılmıştır. İş bu itirazın iptaline konu rücuen tazminat davasından önce davacı yan aynı alacağın tahsili için 04.10.2018 tarihinde icra takibine girişmiş, borca itiraz edilmesi nedeniyle duran icra takibi üzerine 28.03.2019 tarihinde işbu rücuen tazminat davasını açmıştır. Davalıya dava dilekçesi 16.04.2019 tarihinde tebliğ edilmiş; davalı tarafından süre içinde 30.04.2019 tarihinde sunmuş olduğu süre uzatım talepli cevap dilekçesinde zamanaşımı def’inde bulunmuş olup; davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilerek aşağıda yazılı şekilde hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 54,40 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 111,40- TL nispi harçtan mahsubu ile Hazine’ye İRAT KAYDINA , bakiye 57,00- TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-a.)Davacı tarafından sarf olunan toplam yargılama giderinin kendi üzeride BIRAKILMASINA,

b.)Davalı tarafça sarf olunmuş yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine YER OLMADIĞINA,
c.)Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa İADESİNE,
5- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine yürürlükteki AAÜT ve Av. Kan gereğince takdir olunan 3.400,00- TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalıya VERİLMESİNE,
Dair, 5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre, Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/10/2020

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı