Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/223 E. 2022/611 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/223 Esas
KARAR NO : 2022/611

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/03/2019
KARAR TARİHİ : 31/05/2022
K. YAZIM TARİHİ : 08/08/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; alacaklı olduğunu iddia eden …’a, müvekkilinin herhangi bir borcu bulunmadığını, takip dayanağı bononun keşidecisi … tarafından davalıya, salt kendisine ait imzaları bulunduğu ve bunlar dışındaki kısımları boş olduğu halde tevdi edildiğini, işbu bonoyu tevdi alan davalı, boş bonoyu kendince doldurarak takibe konu ettiğini, bono keşidecisi …’ın senette salt imzası bulunmadığını, bononun bu haliyle davalıya tevdi edildiğini, davalı işbu bononun boş bırakılan lehtar kısmına müvekkilinin adını, soyadını yazmış veya yazdırmış ve bononun arka kısmına da müvekkilinin isim, soyisim ve imzasını keşide etmiş veya ettirmiş olduğunu, müvekkilinin keşideci …’ın annesi olduğunu, davacının, oğlu olan …’dan herhangi bir alacağı bulunmadığını, İşbu bonoyu keşidecinin, davacıya keşide ederek tevdi ettiği iddiası dayanaksız olduğunu, davalı; müvekkilini bonoya eklemekle yetinmediğini ve ayrıca senedin ön yüzündeki Türk Lirası ibaresinin altındaki rakamla yazılan kısma öncelikle 70.000-TL yazmış veya yazdırmış, ardından işbu 70.000-TL bedelin önüne; keşidecinin parafı olmaksızın ”1” rakamını eklemiş veya ekleterek rakamı 170.000-TL’ye yükselttiğini, bununla da yetinmeyen davalı, bu kerre ”1” rakamının üzerine yine keşidecinin parafı olmaksızın ”2” rakamını eklemiş veya eklettiğini, bu durumda tahrifata konu olan bononun ve dolayısıyla takibin iptali gerektiğini, davalı, tahrifata konu ettiği bonoya dayalı olarak haksız menfaat elde etmek amacıyla ve de tamamen kötü niyetli olarak icra takibini başlattığını, bu nedenle bononun ve dolayısıyla takibin iptali gerekmekte olup davalının, takip tutarının %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesinin gerektiğini, davalı …, keşideci …’ın mal varlığının bulunmadığını tespit etmiş ve bu nedenle bonoya öncelikle; mal varlığı bulunan keşidecinin annesini-müvekkilini lehtar olarak eklemiş veya ekletmiş, müteakiben bononun arka yüzüne müvekkilinin adını, soyadını ve imzasını dercetmiş veya dercettirdiğini, bu durumda senette sahtecilik yaptığını, bonoda tahrifat da yapıldığını, ayrıca Küçükçekmece …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası ile imzaya itiraz edildiğini, ayrıca bonodaki imzanın kesinlikle müvekkiline ait olmadığını beyanla davanın kabulü ile müvekkilinin Küçükçekmece …İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasında borçlu bulunmadığının tespitini, müvekkiliin, haksız ve usulsüz takip nedeniyle, telafisi imkansız zararlara uğramaması için, icra takibinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini, takibe konu bononun ve dolayısıyla takibin iptalini, usulsüz ve de kötü niyetli olarak başlatılan takip nedeniyle, takip miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacının aynı sitede oturduklarını, dosyanın diğer borçlusu …, davacının oğlu olup, annesinden aldığı vekaletname ile onun adına araç alım-satım işlemleri yaptığını, müvekkilinin davacıya önce bedelini nakit alarak bir daire sattığını, davacı parasını nakit olarak ödemesine rağmen, dairenin tapusunu yaklaşık 6 ay sonra aldığını, aradan bir süre sonra geçtikten sonra … müvekkilinin elinde kalan başka bir daireye daha müşteri olduğunu, ancak yeterli nakit paraları olmadığını söyleyerek, ödemeyi bir kısım müşteri senetleri, bir kısmını da kendi adlarına verecekleri senet ile yapmayı teklif ettiğini, müvekkilinin teklifi kabul ettiğini, bunun üzerine davacı … ve oğlu … müvekkilin gözü önünde, icra takibine ve davaya konu bonoyu imzalayarak, bir kısım müşteri senetlerini de cirolayarak müvekkiline verdiklerini, müvekkili davacı tarafın daireyi satın aldıktan bir hafta sonra başkasına sattığını öğrenip, bononun vadesi geldiğinde davacının oğlu …’ı telefonla aradığını, ancak cevap alamayınca, protesto ettirdiğini, buna rağmen bono ödenmeyince bono borçluları aleyhine Küçükçekmece .. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davacının oğlu ile beraber cirolayarak müvekkiline vermiş olduğu bonolardaki imzası ile takibe konu bonodaki imzaların aynı olduğunu, davacının takibe konu bonoyu müvekkili huzurunda verdiği halde, imzanın kendine ait olmadığını beyan etmesi, haksız ve kötü niyetli olarak bu bonoya, normal imzasından farklı bir şekilde imza atmış olabileceğini de gösterdiğini, davacının haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacının beyanlarının birbiriyle çeliştiğini beyanla bonodaki imzanın davacıya ait olmadığının kabulü halinde, takibe konu bononun taşınmaz satışı karşılığında verilmesi ve davacının bonoyu müvekkilinin huzurunda imzalamasına rağmen, farklı bir imza kullanmasını müvekkilinin bilmesinin mümkün olmaması, kötü niyetli olmadığını ispat edeceğinden, kötü niyet tazminatına mahkumiyetine talebinin reddini, bonodaki imzanın davacıya ait olduğunun kabul edilmesi halinde haksız ve kötü niyetle açmış olduğu davasının reddini, bonodaki imzanın davacıya ait olduğunun kabul edilmesi halinde, menfi tespit davasını haksız ve kötü niyetle açan davacının %20 icra-inkâr tazminatına mahkumiyetini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Dosyaya sunulan 12/04/2022 tarihli bilirkişi Adli Tıp Uzmanı & Adli Bilimler Uzmanı Belge İnceleme Uzmanı … tarafından düzenlenen raporda; inceleme konusu senette bedele ilişkin rakam kısmında görünen “270,000” rakamının istiflenmesi açısından baştaki “2” rakamının ayrık yerleşiminin yanısıra alta yazılan”1” rakamının üzerinden “2” yazılarak geçilmiş olması, yazılı kısımda “iki yüz” yazısının “Yetmiş Bin” – yazısından istiflenme açısından belirgin ayrık yerleşiminin yanı sıra kelime başlangıçlarının da büyük harf-küçük harf açısından farklılık gösterdiği dikkate alındığında, senedin ilk yazımının “70.000” ve “Yetmiş Bin” olduğu, “2” ve “iki yüz” yazılarının senede sonradan eklenmiş olduğu kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Huzurda görülen dava menfi tespit davasıdır.
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır.
Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer, fakat davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır; davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukuki İlişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukuki ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı HMK m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer. (Kuru-El Kitabı, s.370 ilâ 372)
Menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir. Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.
Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce (alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunması şartı ile) ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonrada ileri sürülebilir. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur.
Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu halde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Hakan Pencanıtez, Oğuz Atalay, Meral Sungurtekin Özkan, Muhammet Özekes, İcra ve İflas Hukuku, s.156- 164).
Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. Hemen belirtmelidir ki, bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bağımsız borç ikrarını içerir. Bonoda zorunlu şartlardan biri eksik olduğu takdirde, senedin bono niteliği kaybolur. Bunlardan vade ve ödeme yeri esaslı şekil şartlarından değildir. Zorunlu şekil şartlarının yanında seçimlik unsurlar da vardır.
Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden yada malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir. Yerleşik Yargıtay kararlarında ve öğretide de kabul edildiği üzere, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar.
Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Zira bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senettir. Bu nedenle, bir illete bağlı olması gerekmez. Bedel kayıtları daha çok keşideci ile lehdar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat konusunda önem taşır. Kişisel def’i nedenlerinin varlığının kanıtlanmasını kolaylaştırır.
Sözü edilen kayıtlar özellikle ispat hukuku açısından ilgilileri bağlayıcı niteliktedir. Bedel kaydı içeren bononun lehdarı, artık senedin “kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı olduğu” yolundaki soyutluk kuralına dayanamayacaktır.
Bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespitini içeren davada ispat yükü, kural olarak senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir.
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davacı tarafındanKüçükçekmece … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası ile kambiyo senedine dayalı olarak aleyhine başlatılan icra takibinde borçlu olmadığının tespiti istemli olarak huzurda görülen dava açılmıştır. Davacı tarafından dava konusu bonodaki imzanın inkar edilmesi nedeni ile Küçükçekmece …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasında üniversitenin güzel sanatlar fakültesinden oluşturulan 3 kişilik heyetten rapor alınmış olup alınan raporda dava konusu bonodaki imzanın davacıya ait olduğu tespit edilmiştir. Usul ekonomisi ilkesi gereğince Küçükçekmece …. İcra Hukuk Mahkemesi’nde imza incelemesine yönelik bilirkişi raporuna, raporun güzel sanatlar fakültesinden oluşturulan 3 kişilik heyetten alınması nedeni ile mahkememizce de itibar edilmiştir. Davacı tarafından ayrıca senette tahrifat yapıldığı iddia edildiğinden bu iddiaya yönelik olarak mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Yaptırılan inceleme sonunda düzenlenen raporda senedin ilk yazımının “70.000” ve “Yetmiş Bin” olduğu, “2” ve “iki yüz” yazılarının senede sonradan eklenmiş olduğu kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Tekniğine uygun olarak denetime elverişli olarak düzenlendiği mahkememizce kabul edilen bilirkişi raporu doğrultusunda senedin ilk yazımında 70.000,00 TL bedelin bulunduğu; bu hali ile davacının davalıya bu tutar bakımından borçlu olduğu; davacının 200.000,00 TL bakımından ise davalıya borçlu olmadığının tespiti ile açılan davanın kısmen kabulüne karar verilerek senette tahrifat yapıldığı anlaşıldığından kabul edilen kısmın %20’si oranında takdir edilen kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-AÇILAN DAVANIN KISMEN KABULÜ ile davacı …’ın Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün .. E. sayılı takip dosyasında ve takibe dayanak yapılan 18/10/2018 düzenleme tarihli, 10/02/2019 vade tarihli keşidecisinin …, lehtarının … olduğu 270.000,00 TL bedelli bono nedeni ile davalı …’a 200.000,00 TL borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2-Davacının fazlaya ilişkin talebinin REDDİNE,
3-Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasının davacı bakımın- dan 200.000,00 TL’lik kısmı bakımından İPTALİNE,
4-Davacının kötü niyet tazminatı talebinin KABULÜ ile 40.000,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Şartları oluşmayan davalının icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
6-Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 13.662,00 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 4.610,93 TL nispi harçtan mahsubu ile bakiye 9.051,07‬ TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
7-Davacı tarafından sarf olunan (1.000,00 TL bilirkişi ücreti + 1.102,30 TL posta ücreti tebligat, müzekkere masrafından ibaret) 2.102,30 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına (%74 Kabul oranı) göre hesaplanan 1.471,61‬ TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine; bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davacı tarafından yatırılan 6,40 TL vekalet harcı, 44,40 TL başvurma harcı ve 4.610,93 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
10-Kendisini vekil ile temsil ettiren davacı taraf lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1. maddesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olunan 22.450,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı taraf lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1. maddesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan ve takdir olunan 9.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/05/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır