Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/201 E. 2021/969 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/201 Esas
KARAR NO : 2021/969

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/03/2019
KARAR TARİHİ : 26/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalıdan İstanbul bölgesi 6. Kısım müteferrik içme suyu şebeke ve kat ayrımı inşaat işini ihale usulü satın aldığını, müvekkilinin işe başladığını ancak, bir süre sonra davalı kurumun mahalle muhtarının yazdığı yalan ve asılsız beyanları sebep göstererek iş programının aksatıldığı gerekçesiyle sözleşmeyi tek taraflı olarak fesih ettiğini, bunun üzerine müvekkilinin Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosyadan feshin iptali ile işin iadesi davası açtığını, bu davanın reddedildiğini, dava sürecinde feshin haklılığı veya haksızlığı üzerinde durulmadığını, oysaki haksız fesih sebebiyle müvekkilinin davalı idareye verdiği teminat mektuplarının nakde çevrildiğini, bu sebeple büyük zarara uğradığını, davalının sebepsiz zenginleştiğini bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 TL ‘nin davalıdan faizi ile tahsiline, nakde çevrilen teminat mektubu tutarlarının iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosyasından aynı konuda dava açıldığını, kararın kesinleştiğini bu sebeple kesin hüküm itirazlarının bulunduğunu, davacının sözleşmesinin 23.09.2008 tarih ve … YK kararı ile fesih edildiğini, 10 yıllık sürenin geçtiğini, bu sebeple zaman aşımı itirazlarının bulunduğunu, davanın yetkili mahkemede açılmadığını, esasa ilişkin olarak ise davacı şirketin ekiplerinin sürekli işi bıraktığını, işin aksamasına sebep olduğunu abonelerden gelen şikayetler üzerine yapılan tespitlerde 11.06.2008 tarihinde firmanın tamamen işi bıraktığının tespit edildiğini, firmaya ihtarname gönderildiğini ve 20 gün süre verildiğini, bu süreçte firmanın kısmi düzelme gösterdiğini ancak, 09.07.2008 tarihinde firma çalışanlarının bir kısmının işe çıkmaması işe çıkan personele de müdahale etmesi nedeniyle emniyet güçlerinin olaya müdahale ettiğini, yeniden süre verildiğini ancak bu sürede de firmanın bir gelişme göstermediğini en nihayetinde sözleşmenin şartlarına uyulmadığı gerekçesiyle fesih edildiğini bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Huzurda görülen dava haksız fesih nedeni ile açılan tazminat davasıdır.
Mahkememizce Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası bekletici mesele yapılmış olup söz konusu mahkeme kararının kesinleştiğinin bildirilmesi üzerine kesinleşme şerhli karar sureti dosyamıza celp edildi.
HMK’nın 114/1. maddesinde dava şartları tahdidi olarak sayıldıktan sonra anılan maddenin ikinci fıkrasında da “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü ile diğer kanunlarda dava şartlarına ilişkin düzenlemelerinde dikkate alınması gerekliliğine vurgu yapılmıştır.
Sözü geçen Kanun’un 115. maddesi hükmü de “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” şeklinde olup buna göre Mahkeme’nin dava şartı noksanlığı hâlinde yapacağı işlemler düzenlenmiştir.
7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklene 5/A maddesinde ise “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmü uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülecek olan bazı davalarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartı hâline getirilmiştir.
Yine 7155 sayılı Yasa ile değişik 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi hukmü ise “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir.
Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” şeklinde olup madde ile arabulucuya başvuruyu dava şartı olarak kabul edilen davalarda arabulucuya başvurmadan dava açılması hâlinde yapılacak işlem düzenlenmiştir.
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacı vekili tarafından haksız fesih nedeni ile tazminat talebiyle huzurdaki davayı açmış ise de; dava konusunun bir miktar paranın ödenmesine ilişkin olması nedeniyle davacıya arabuluculuk tutanak aslını sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmiş olup, davacı tarafından dosyamıza arabuluculuk tutanak aslı sunulmuştur. Arabuluculuk tutanak aslının incelenmesinden davacının dava açıldıktan sonra arabulucuya başvurduğu ve anlaşamamazlık tutanağının düzenlendiği anlaşılmış olup arabuluculuğa ilişkin dava şartının tamamlanamayan dava şartlarından olması nedeniyle davanın 7155 Sayılı yasa ile değişik 6102 Sayılı TTK’nun 5/A ve aynı sayılı yasa ile değişik 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesinin birinci fıkrası uyarınca arabulucuğa başvurulmasına ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Açılan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2- Harçlar Kanunu gereğince hesaplanan ve tahsili gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 85,39 TL nispi harçtan mahsubu ile fazla alınan 26,09 TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
3- Davacı tarafından sarf olunan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı tarafından sarf olunan ( posta/tebligat/ müzekkereden ibaret) 14,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5- Sarf olunmayan delil/gider avanslarının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
6- Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı taraf lehine yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/1 maddesi gereğince takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca dava değeri karar tarihindeki istinaf sınırı altında kalmakla KESİN olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/10/2021

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı