Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/186 E. 2021/760 K. 21.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/186 Esas
KARAR NO : 2021/760

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/03/2019
KARAR TARİHİ : 21/09/2021
K.YAZIM TARİHİ : 18/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili davalının ortakları oldukları … Medical San ve Tic Ltd Şti ile …. Medical şirketi sebebiyle aralarında ticari ilişki bulunduğunu, müvekkiline ait …. Grup ve davalıya ait …. şirketi arasındaki fason medical malzeme satışı ilişkisinin 2018 yılı ve öncesine dayandığını, tarafların ticari ilişkilerine ait 30.05.2018 tarihine ait irsaliyeli fatura faturadaki malın ödendiğine ilişkin EFT gönderim dekontu, yine … Grup’un diğer ortağı … ‘ın davalıya gönderdiği 04.06.2018 tarihli 4.500 TL tutarlı … Bankası havale dekontunun ticari ilişki sebebiyle olduğunu, aynı şekilde müvekkili tarafından …’na 14.08.2018 tarihinde … monitör ve lamba ücreti açıklamalı 6.650 TL … Bankası havale dekontu ve 07.09.2018 tarihli 2 adet … ücreti başlıklı … Bankası havale 10.000 TL tutarlı havale dekontu bulunduğunu, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyadan icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz edildiğini, vaki itirazın iptaline ve %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddia ettiği faturaların dilekçe ekinde kendilerine tebliğ edilmediğini, taraflar arasında ticari ilişki olmayıp müvekkili adına şahıs şirketi de bulunmadığını, bu sebeple davacının görev yönünden reddi gerektiğini ayrıca davada genel yetki kuralının geçerli olduğunu, müvekkilinin adresinin … …/…. olduğunu davada Ankara Asliye Hukuk Mahkemelerinin yetkili olduğunun, esasa ilişkin olarak ise davacıya temin edileceği iddia edilen … ürününün tanesinin 3.500 Euro olduğu, piyasada ikinci elinin bulunmadığı, bu sebeple iki adedinin 10.000 TL olmasının mümkün olmadığı, müvekkilinin iş yeri İstanbul’da olan davacı adına …’da bazen iş yapmakta olduğunu, davacının bu işler sebebiyle kendisine ödeme gönderdiğini, aralarında ticari alış veriş, sözleşme, cari hesap ve faturanın söz konusu olmadığını, senetle ispat kuralının bu davada geçerli olduğunu, bu sebeple davanın reddine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Huzurda görülen dava İİK’nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5. maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’nin 2018/1113 Esas, 2018/1454 Karar sayılı kararında da yukarıda açıklanan hususlar hüküm altına alınmıştır;
“Asliye Ticaret Mahkemesince, davalının tacir olmadığı, uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisinin bulunmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından ise, her iki tarafın tacir olması, alacak ilişkisinin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması ve ticari işten kaynaklanmış olması hususları nazara alındığında uyuşmazlığın …’nda düzenlenen mutlak ticari davalardan sayıldığından işbu uyuşmazlığın Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiği, gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olması gerekir. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanununun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 154 vd. maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanununun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir. Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. 6335 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen incelenir. Somut olayda davacı, davalıya verilen reklam hizmeti nedeniyle ödenmeyen fatura bedelinin tahsili istemiyle başlatılan takibe itirazın iptalini talep etmiş olup, davalı vakıf üniversitesinin tacir sıfatının bulunmamasına göre uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.”
Dosyamız arasına celp edilen Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklının 11.12.2018 tarihinde 10.000 TL asıl alacak 234,25 TL olmak üzere toplam 10.234,25 TL üzerinden ilamsız icra takibi yaptığı, ödeme emrinin borçluya 20.12.2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 24.12.2018 tarihinde vekili aracılığıyla UYAP üzerinden sunduğu dilekçe ile borca, borcu doğuran olaya, ferilerine, talep edilen faize itiraz ettiği, icra dairesinin 24.12.2018 tarihli kararı gereğince, İİK ‘nın 66. maddesi gereği icra takibinin durdurulduğu görüldü.
Dosyaya sunulan 21/01/2020 tarihli … tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda; dava dışı …. Medikal ve End. Elekt. Muh. Hiz. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin ticari defterlerinin tasdiklerinin yasal süreleri içerisinde yapıldığı ve delil kabiliyetlerinin bulunduğu, davacının dava dışı … Medikal ve End. Elekt. Muh. Hiz. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı olduğu ancak gerçek kişi mükellefiyetinin olmadığı, dava konusu 10.000,00 TL tutarındaki havale bedelinin dava dışı … Medikal ve End. Elekt. Muh. Hiz. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin ticari defterlerinde kaydına rastlanmadığı hususları tespit edilmiştir.
Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesi’ne yazılan talimatla dinlenilen tanık … ifadesinde; bana göstermiş olduğunuz ve yine davetiye ekinde bana gönderilen … yazışmaları davacı ile aramızda yapılmıştır, ancak yazışmalara konu iş Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyasına konu işle ilgili değildir, bu yazışmalar, daha önce yaptığımız iş ile ilgili olarak alınan komisyon ücretine ilişkindir. Ben Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyasına konu olan … ürününün yetkili satıcısı değilim anılan ürün … firması tarafından 3.500 EURO bedelle satılmaktadır bunun ikinci eli de yoktur, davacının bana anılan ürünün ücreti olarak gönderidiğini iddia ettiği 10.000,00 TL de yeterli değildir, bundan da anlaşılacağı üzere davacının gönderidiği 10.000,00 TL önceki yaptığımız işlerle ilgili olarak komisyon bedeli olduğunu beyan ettiği anlaşılmıştır.
Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlık mal alım satımına dayalı ödenen paranın iadesi istemli açılan alacak davası olup, işbu davaya dayanak yapılan sözleşme ilişkisinin TTK’da düzenlenmediği ve TTK’nın 4. maddesi ile 6098 sayılı TBK’ya atıf yapan sözleşmelerden biri de olmadığı gözetilerek huzurda görülen davanın mutlak ticari dava olarak kabulünün mümkün olmadığı, davacının gerçek kişi olması nedeni ile davacı tacir araştırması için ilgili kurumlara müzekkere yazıldığı, vergi dairesinden gelen cevabi yazıda davacının vergi kaydının bulunmadığı, ticaret sicil memurluğundan verilen cevabi yazıda davacının gerçek kişi tacir kaydının bulunmadığının bildirilmesi karşısında davacının tacir olmadığı anlaşılmakla uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmekte olduğundan, kamu düzeninden sayılan mahkemenin görevli olmasının HMK’nın 114/1-c maddesinde dava şartı olarak düzenlendiği, taraflarca ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alınmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle, HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE, uyuşmazlığın çözümünde Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğuna,
2-6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmeleri gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
3-HMK’nın 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Adliyesi Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra usulüne uygun talepte bulunulmaması nedeniyle davaya görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nın 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARINA,
5- Yargılama gideri ve harçların nihai karar ile birlikte değerlendirilmesine,
Dair; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ile 360. madde hükümleri uyarınca mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/09/2021

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı