Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/181 Esas
KARAR NO : 2019/381
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 14/03/2019
KARAR TARİHİ : 28/03/2019
K.YAZIM TARİHİ : 28/03/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı …. Ayakkabı arasında imzalanan sözleşme gereği, davalının Bakırköy … Noterliği 29/09/2011 tarih ….yevmiye nolu kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile devraldığı …. ili … … Köyü … pafta … parsel sayılı gayrimenkul üzerinde inşa edeceği konutlardan payına düşen 2+1 nitelikteki daireyi 170.000 TL bedelli 21.06.2012 tarihinde müvekkiline sattığını, ancak bu satış sözleşmesi gereği herhangi bir daire teslim edilmediğini, davalı tarafından bahse konu taşınmaz üzerinde herhangi bir imar çalışması oladığını, alınmış bir yapı ruhsatı da bulunmadığını, müvekkili tarafından davaya konu sözleşmeye ilişkin ödenen 170.000 TL bedelin iadesi talep edilmiş ise de, davalının ödemeye yanaşmadığını, Bakırköy … İcra Müdürlüğü …. Esas sayılı dosyasından yapılan takibe de haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini, bu sebeple vaki itirazın iptali ile %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; davacı ile aralarında herahangi bir sözleşme olmadığını, 21.06.2012 tarihli sözleşmenin kanunun emrettiği şekilde yazılmadığını, bu sözleşmede dava dışı … isimli şahsa emlak komisyon bedeli olarak bir bağımsız bölüm verilmesini taahkuk edildiğini, temlik eden …’nün davalıdan talep edilebilir muaccel herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını, davacının da …’ye ödediği bedeli müvekkilinden talep ettiğini, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, esasa ilişkin olarak ….ye komisyon bedeli olarak verilecek dairenin kat ittifakı kurulduktan sonra verileceğinin kararlaştırıldığı, arsa sahipleri ile müteahhit şirket arasında imzalanan sözleşme uyarınca arsanın inşaat yapımına elverişli bir şekilde müvekkillerine teslim edilmediğini, bu sebeple inşaata başlanamadığını, dolayısıyla …’nün müvekkilinden talep edilebilir muaccel alacağı olmadığından temlik alan davacı açısından da alacağın muaccel olmasının mümkün olmadığını, …’ye davacı tarafından yapılan ödemeye ilişkin dosyaya bilgi ve belge sunulmadığını, bu sebeple davanın …’ye ihbarı ile davanın reddine, %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Bakırköy … Tüketici Mahkemesi …. Esas…. Karar sayılı dosyadan 04.07.2018 tarihinde verilen karar gereği; dava konusu taşınmazın …’ye emlak komisyon bedeli olarak verilmesinin vaad edildiğini, …’nün kendisine ait bu şahsi hakkı temlik yoluyla davacıya devrettiği, ilgili bağımsız bölümün ticari faaliyete karşılık olarak bir tacire verilmiş olması, davacının da tacir halefi olarak dava açmış olması göz önüne alındığında eğilimin tüketici işlemi olarak nitelendirilemeyeceği, bu sebeple mahkemenin görevsiz olduğu kararı verilerek dosya mahkememize gönderilmiştir.
İstanbul BAM … Hukuk Dairesi…. Esas …. Karar sayılı 18.01.2018 tarihli kararında da açıkça belittiği üzere;
“….6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra, kapsam başlıklı 2. maddesinde; “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde; “Mal: Alışverişe konu olan; taşınır eşya, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallar ile elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri her türlü gayri maddi malları, Satıcı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” olarak tanımlanmıştır.
Bu düzenleme ile konut satış sözleşmeleriyle devre tatil ve uzun süreli tatil hizmeti sözleşmeleri de kanun kapsamına alınmıştır. Söz konusu taşınmazın da bir konut satış sözleşmesiyle satın alındığı belirtilerek bu dava açılmıştır.
Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.
6502 sayılı yasanın 73/1. maddesi tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiştir.
Tüketici, üretilip piyasaya sürülen ve üretim sürecinin hiçbir aşamasında bilgi sahibi olmadığı ürün veya sunulan hizmeti satın aldığı bir ilişkide zayıf olan taraf olarak kabul edilmiş; yasa koyucu, bu kabulden yola çıkarak iradesini tüketiciyi korumak şeklinde ortaya koymuş; giderek 6502 sayılı Kanun ile de bu koruma olgusunu yasal düzenleme altına alarak üretim aşamasında bilgi sahibi olmadığı malları veya sunulan hizmetleri satın alan ve sözleşmede satıcıya karşı zayıf durumda olduğu kabul edilen tüketicinin, sonradan bu mal veya hizmetlerin ayıplı çıkması sonucu uğradığı zararın tazminini sağlama yoluna gitmiştir.
Eş deyişle, 6502 sayılı Kanunla, tüketicinin korunacağı alanlar genişletilerek; konut ve tatil amaçlı taşınmazlar da bu Kanun uygulamasında mal olarak kabul edilmiştir. Kanunun uygulanabilmesi için bu taşınmazların satıcısının ticari veya mesleki faaliyeti kapsamında bu malı sunuyor olması ve alıcının da bunları konut amacıyla satın alması gerekli ve yeterlidir.”
Dava dosyası ve ekleri incelendiğinde; davacının “Gayrimenkul Satış Sözleşmesi ” başlıklı sözleşmeye dayalı olarak dava açtığı, bu sözleşmede satıcı (müteahhit) kısmında davalı ile dava dışı …. İnşaatın, alıcı kısmında ise davacının isminin yer aldığı, sözleşmenin 2 numaralı maddesinde “İlgili gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı satış sözleşmesinin imzalanmasına müteahhit ve arsa sahipleri adına emlak danışmanlığı ve arabuluculuk işlemleri …. TC nolu …, … Emlak tarafından yapılmış olup; müteahhit ve arsa sahipleri iş bu emlak danışmanlığı komisyonu olarak emlakçı …’ye ilgili gayrimenkulde inşaa edilecek olan konut inşaatında arsa sahipleri 1 adet 2+1 daire, müteahhitlerde inşa edecekleri konut inşaatlarından kendi hisselerine düşecek olan kısmından 1 adet 2+1 daireyi emlakçı …’ye emlak komisyonu olarak vermeyi ve satış vaadinde bulunmayı kabul ve taahhüt etmişlerdir.” 3. maddesinde “yukarıda 2. maddede emlakçı …’müteahhit tarafından emlak komisyon bedeli olarak verilmesi kararlaştırılan ilgili gayrimenkulde inşaa edilecek konut inşaatından 2+1 daire emlakçı … tarafından alacaklarının temliki suretiyle 2+1 dairesini 170.000 TL bedel karşılığı satmış olup, iş bu satışa müteahhitlerde muvafakat etmiş olup, iş bu sözleşmenin imzalandığı bu gün itibariyle emlakçı … müteahhitten emlak komisyonu almış olup, müteahhiti bu yönde ibra etmişlerdir.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Bu sözleşmeyi … emlakçı sıfatıyla imzalamıştır, her ne kadar sözleşme … tarafından imzalanmış ve sözleşme içeriğinde alacağın temliki ifadesi kullanılmış ise de, sözleşme 3. kişi yararına sözleşme niteliğide taşımaktadır. Tüketcinin korunması hakkındaki kanun ve uygulama bir tarafın tüketici olduğu sözleşmelerde tüketicinin maksadını öne çıkarmakta olup, davacının dava konusu taşınmazın satışına ilişkin sözleşmeyi konut edinme amacı dışında ticari amaçla imzaladığına ilişkin dosya içeriğinde herhangi bir delil bulunmamaktadır, bu noktada işlemin tüketici işlemi olarak kabulü ile mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğuna karar vermek gerekmiş, aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE, iş bu davada görevli mahkemenin Bakırköy … Tüketici Mahkemesi olduğuna,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı hakkında yasal süre içinde kanun yoluna başvurmaması sonucu kararın kesinleşmesi halinde olumsuz görev uyuşmazlığı doğacağından, HMK 21 md gereğince yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,
3-Harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin nihai karar ile birlikte görevli mahkemece değerlendirilmesine dair,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre, Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda karar verildi. 28/03/2019
Katip …
Hakim …