Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/171 E. 2019/1145 K. 26.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/171 Esas
KARAR NO : 2019/1145

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/12/2018
KARAR TARİHİ : 26/11/2019
K.YAZIM TARİHİ : 26/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine sunmuş olduğu 03.12.2018 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından müvekkili aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine mahsus icra takibine girişildiğini, daval ile her hangi bir ilişkisi bulunmadığını, davaya ve takibe konu senetleri düzenleyip vermediğini, takibe konu senetler üzerindeki imzaların müvekkilinin eli ürünü olmadığını, icra baskısı altında olan müvekkilinin takip ve dava konusu senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitini ve davalının kötü niyet tazminatı ile mahkumiyetini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalılara yüklenmesini talep ve dava ettiği,
Davalıya usulüne uygun yapılan tebligata rağmen davaya cevap vermediği, münkir sayıldığı
Davanın, hukuki niteliği itibariyle,takip dayanağı bonodaki imzanın sahte olduğu gerekçesiyle,İİK’nun 72’nci maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olduğu .
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularının; Takip ve dava konusu senet üzerindeki imzanın eli ürünü olup olmadığı, davacının , dava ve takip tarihi itibariyle Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …… sayılı dosyasına konu alacak nedeniyle davalı tarafa borçlu olup olmadığı (borcun var olup olmadığı) ile borç miktarının ne olduğu hususunda toplandığı,
Celp edilen Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; Davalı /alacaklının 05.09.2018 tarihinde davaya konu bonolar dayanak gösterilerek davacı aleyhine 10 örnek kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi yaptığı, bonolar üzerinde borçlu adının “……” olarak yer almakla birlikte davacı/ borçlunun TC Kimlik numarası ile bononun düzenlendiği, ödeme emrinin borçluya 02.10.2018 tarihinde tebliğ edildiği ve takibin kesinleştiği görülmekle;
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Davacı,menfi tespit davasını sahtecilik iddiasına dayandırmıştır.Sahtelik iddiasının değerlendirilebilmesi için davacı asilin isticvabı yapılarak imza ve yazı örnekleri alınmış,davacının medarı tatbik imza asılları celp edilmiş,takip dayanağı bono aslı mahkememize sunulduktan sonra mahkememizce re’sen seçilen sahtecilik uzmanı bilirkişiden rapor alınmıştır.
Bilirkişi Prof. Dr. ….. (Adli Belge İncelemeleri -el yazısı imza ve sahtecilik- Adli Tıp Uzmanı) tarafından dosyaya sunulan 23.10.2019 tarihli bilirkişi raporunda ; İnceleme konusu bonolardaki imzalar ile … karşılaştırma belgelerinde ki imzaları arasında grafolojik ve grafometrik tanı unsurları açısından benzerilik noktasında bir ilişki saptanamaması nedeni ile borçlusu ….. alacaklısı ….. Mantolama ……düzenleme tarihi 30.03.2018, 28.02.2018, 31.01.2018, 30.12.2017, 30.11.2017, 30.10.2017, 30.04.2018 olan 1500,00-TL bedelli 7 adet senetteki imzaların , karşılaştırma belgelerindeki imzalarına kıyasla …’ın eli ürünü olmadığı kanaatini bildirmiştir.
Rapor taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş tarafların rapora herhangi bir itirazı olmamıştır.
Öncelikle, menfi tespit davası ile ilgili genel bir açıklama yapılmasında ve ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır:
Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu (İİK)’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir.
Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfi tespit davasında amaç bir hukuki ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitine yöneliktir.Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır.Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonrada ileri sürülebilir.Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır.Buna rağmen, borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması halinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir.Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür.Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur.Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu halde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur. Bundan sonra, ödediği paranın geri alınması için bir dava açması söz konusu olur ki, bu da istirdat davasıdır (Prof. Dr. Hakan Pencanıtez, Prof. Dr. Oğuz Atalay, Doç. Dr. Meral Sungurtekin Özkan, Doç. Dr. Muhammet Özekes, İcra ve İflas Hukuku, s.156-164).
Menfi tespit davası, normal bir hukuk davası gibi açılır. Borçlu, itirazın kaldırılması sırasında tetkik merciinde (m.68-68a) ileri sürüp ispat edemediği itiraz ve def’ilerini, menfi tespit davasında yeniden ileri sürebilir; çünkü itirazın kaldırılması kararı, menfi tespit davasında kesin hüküm teşkil etmez.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;Dava konusu bonolar üzerinde ki imzaların davacıya ait olmadığı, bu nedenle davacının davasının kabulü ile açılan takibin iptaline, bonoların ….. Mantolama -……lehine keşide edildiği davalı/ alacaklının bonolarda ciranta olduğu, imzaların davacıya ait olmadığını bilebilecek durumda olmadığı, takibe girişmekte haksız ve kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden kötüniyet tazminatına ilişkin talebin reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜNE, İİK 72 md gereğince , davacı …’ın Bakırköy ….. İcra müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı dosyası üzerinden takibine girişilen;
18.08.2017 düzenleme 30.03.2018 ödeme tarihli 1500,00-TL bedelli,
18.08.2017 düzenleme 30.04.2018 ödeme tarihli 1500,00-TL bedelli,
18.08.2017 düzenleme 30.12,2017 ödeme tarihli 1500,00-TL bedelli,
18.08.2017 düzenleme 30.01.2018 ödeme tarihli 1500,00-TL bedelli,
18.08.2017 düzenleme 28.02.2018 ödeme tarihli 1500,00-TL bedelli,
18.08.2017 düzenleme 30.11.2017 ödeme tarihli 1500,00-TL bedelli,
18.08.2017 düzenleme 30.10.2017 ödeme tarihli 1500,00-TL bedelli, bonolar nedeniyle takip alacaklısı/davalı …’e borçlu olmadığının tespiti ile takiplerin iptaline
2-Takibin haksız ve kötü niyetli yapıldığı ispatlanamadığından davacının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3-Alınması gerekli 834,21-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 208,56-TL harcın mahsubu ile bakiye 625,65-TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
4-Davacı tarafından ödenen (5,20-TL Vekalet Harcı +35,90-TL Başvurma Harcı + 208,56-TL Peşin Harçtan ibaret ) toplam 249,66-TLharcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan (tebligat + posta ücreti+ bilirkişi inceleme ücretinden ibaret) toplam 973,70-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,

6-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre 2.725,00TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
7-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair, 5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre, Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 26/11/2019

Katip …

Hakim …