Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/165 E. 2019/913 K. 24.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/165 Esas
KARAR NO : 2019/913

DAVA : Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 07/03/2019
KARAR TARİHİ : 24/09/2019
K.YAZIM TARİHİ : 23/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 07.03.2019 tarihli harçlandırma tarihli dilekçesinde özetle; Müvekkili ……’nun ……. Plastik San. Tic.Ltd. Şti’de birlikte çalıştıkları 3 arkadaşı ile beraber 40.000-TL sermaye ile kendi işlerini kurmaya karar verdiklerini ve bu doğrultuda … ve…… ile islami ortaklık kurduklarını,….. Plastuk ismini verdikleri bu işyerinde müvekkilinin e-SGK olarak girişinin şoför olarak yapıldığını 2016 yılında …’in zarar etmekte olduklarını, borçları üstleneceğini, davacının kendisinden bir alacağı kalmadığını ve başka bir ortak bulduğunu , söyleyerek müvekkilinin sermayesini ve kar payının davalı ……Plastik San Tic Ltd. Şti’ye kaydırdığını ve davalıların bu yolla sebepsiz zenginleştiğini, müvekkilinin takribi olarak 10.000.,00-TLzararı bulunduğunu, müvekkiline mobbing uygulandığını bu nedenle 40.000,00-TL sermaye , 60.000,00-TL ortaklık kar payı alacağı ve psikolojisinin bozulması nedeni ile 20.000,00-TL manevi tazminat olmak üzere toplam 120.000,00-TL’nirir davalılara gönderilen ihtarname terihinden itibaren işleyeek en yüksek reeskont faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ……Plastik San Tic Ltd. Şti vekili 01.04.2019 havale tarihli cevap

dilekçesinde özetle; Müvekkiylinin avacıyı tanımadığını, diğer davalı ile de ticari ilişkisi bulunmadığını diğer davalı …’in oğlu ile aralarında ticari ilişki bulunduğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili 09.04.2019 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davanın zamanaşımına uğradığını, davanın haksız olduğunu ve ispata muhtaç olduğunu, ispat yükünün davacıda olduğunu bu nedenle davanın reddinine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, adi ortaklık payından alacak ve manevi tazminat talepli HMK’nın 105. Maddesinde düzenlenen EDA davasıdır
TBK’nun 620 maddesinde “Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir ” şeklinde yapılmıştır.
Adi ortaklık, bir ticari işletmeyi işletmek şeklinde olabileceği gibi esnaf işletmesi veya hiç bir işletme olmaksızın bir kaç kişinin muhtemel kazancı paylaşmak amacıyla emeklerini ve mallarını bir araya getirme şeklinde de olabilir.
6102 sayılı TTK. 4.maddesine göre bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir. Aynı Kanunun 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir” hükmünü içermektedir. Aynı kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.

Somut olayda; davacının tacir olmadığı davalı …’e ilişkin olarak -www…..gov.tr- adresinden alınan ticaret sicil kayıtları incelendiğinde 04.06.2016 tarihinde şahıs şirketi olarak ……… Sanayi adı altında ticari faaliyetine başladığının tescil ve ilan edildiği davalının bu şirkete ortak olduğu iddiasının adi ortaklık niteliğinde olduğu, adi ortaklık sözleşmesinin konusunun ticari iş olması adi ortakların birbirlerine karşı açtıkları davanın ticari dava olduğunun kabulü için yeterli olmadığı ve genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerektiği anlaşılmakla(İstanbul BAM 3.HD 2019/220 E 2019/191 K.Sayılı 15.02.2019 tarihli kararı doğrultusunda) davanın dava şartı noksanlığı nedeni ile reddine karar verilerek aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre, Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı … …. vekilinin yüzüne karşı, davalı ……vekilinin yokluğunda karar verildi. 24/09/2019

Katip …

Hakim …