Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/131 E. 2019/511 K. 30.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/131 Esas
KARAR NO : 2019/511

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/02/2019
KARAR TARİHİ : 30/04/2019
K.YAZIM TARİHİ : 16/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından Küçükçekmece …… İcra müdürlüğü ……. Esas sayılı dosyadan 8.050 TL bedel üzerinden icra takibi yapıldığını, bu takibin yapıldığını alacaklı vekili tarafından aradıklarında öğrendiklerini, daha sonra dosya üzerinde yapmış olduğu kontrolde ilgili takibin dava dışı ……’a kefaleten imzalamış oldukları senet sebebiyle yapıldığını anladıklarını ancak, bu senede ilişkin borcun ……. Esas sayılı dosyadan ödendiğini, takibin mükerrer takip olduğunu, ……’ın davacılardan……’in annesi ……’ın ise kayın validesi olduğunu, mobilya alışverişi için davalı ile senet yaptıklarını, davalının ……’dan kefil istemesi üzerine davacılara gittiğini, böylece bir senet daha imzaladıklarını ancak borcun tek borç olduğunu, icra takibi sebebiyle …….plakalı araçlarına haciz konulduğunu, bu sebeple Küçükçekmece ….. İcra Müdürlüğünün ……. Esas sayılı dosyasının iptaline, davalının kötü niyetli olması sebebiyle %40 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; davacının elinde İİK md 68 anlamında belge olmadığını, kambiyo senedine dayalı takip yapıldığından, kambiyo senedini illetten mücerret olduğunu, senede karşı senet ile ispat kuralının bulunduğunu, ispat yükünün TMK 6 anlamında davacıda olduğunu, bu sebeple davanın reddini ve %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Yine davalı tarafından sunulan 24.04.2019 Uyap havale tarihli dilekçe ile davacı borçlular ile müvekkili firma arasında satış ilişkisi mevcut olduğunu, bu satış ilişkisine binaen borç senede bağlandığını beyan etmiştir.
Dava, İİK 72 maddesine dayalı icra takibinden sonra açılan ve kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit/istirdat davasıdır.
Dosya içerisinde mevcut Küçükçekmece …… İcra Dairesi…… Esas sayılı dosyanın incelenmesinde davalının davacı aleyhine 1650,00-TL asıl alacak 1.666,50-TL işlemiş faz olmak üzere toplam 3.316,50-TL üzerinden 10 örnek kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi yaptığı davacıların 17.04.2018 tarihinde ödeme emrini tebliğ aldığı takibin dayanağının 13.08.2016 tarih 8.050,00-TL bedelli malen kaydı bulunan senet olduğu davacıların senedi borçlu sıfatı ile imzaladığı görülmüştür.
( T.C. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/3167 E.- 2018/9335K. Sayılı 15.10.2018 K.T kararında da değiniği üzere) Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3.maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
6502 sayılı yasanın 73. maddesi, bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa Tüketici Mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.
Somut olayda; malen kaydı bulunan ve borçlu sıfatı ile davacıların imzaladıkları dava konusu bononun davacı, dava dışı ……ım’a kefalet amacıyla imzaladıklarını, aleyhlerine yapılan takibin mükerrer olduğunu, davalı ise taraflar arasında alım- satım ilişkisi olduğunu iddia etmektedir. Her iki durumda da satılan malın ev eşyası olduğu ve bir taraf açısından tüketici sıfatı ile akdi ilişkiye taraf olunduğu tartışmasızdır. Görev konusunun kamu düzeninden olup; re’sen gözetileceği nazara alınarak; uyuşmazlığı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığı değerlendirilerek davada Tüketici Mahkemesinin görevli olduğuna karar verilerek aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğini, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Tüketici Mahkemesine tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı vekillerinin yüzlerine karşı, verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı.30/04/2019

Katip …

Hakim …