Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/107 E. 2021/1078 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/107
KARAR NO : 2021/1078

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 18/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/12/2021

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili tarafından Büyükçekmece Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne hitaben yazmış olduğu 28/12/2018 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket aleyhine icra takibinin başlatıldığını, söz konusu icra takibinin cari hesap alacağına dayandığını, fatura alacaklarının çeşitli nakliye bedellerinin içerdiğini, icra dosyasında bulunan faturalarda tarihli durumun görüldüğünü, faturaların toplamının 54.609,00 EURO olduğunu, icra dosyası açılış tarihinde 312.363,48 TL’ye denk geldiğini, davalının icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini, müvekkilinin mağdur edildiğini, izah edilen nedenlerle, davalının itirazının iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekilinin 28/06/2019 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu nakliye bedellerinin tamamının ödendiğini, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu olmadığını, yapılacak defter incelemesi ile davaya konu fatura bedellerinin ödendiğinin görüleceğini, alınacak bilirkişi raporu ile haklılıklarının ortaya çıkacağını, bu nedenlerle davanın reddine, davacı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, faturadan kaynaklanan alacağının tahsili için girişilen icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Büyükçekmece … icra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; Davacı …. Nak. tarafından 30/07/2018 tarihinde Kızıltepe İcra Müd.’nün …. E. Sayılı dosyası ile davalı … Lojistik’e ödeme emri gönderildiğini, 30/01/2018 tarihli faturadan kaynaklı 54.609,00 EURO asıl alacak ve 2.437,12 EURO işlemiş faiz olmak üzere toplam 57.046,21 EURO karşılı 322.305,38 TL’nin yıllık %9 oranında yasal faizi ile tahsilinin TBK 100 mad. gereği kısmi ödemelerin öncelikle faiz ve ferilerine mahsubu talep edildiğini, davalının ödeme emrini 02/08/2018 tarihinde tebliğ aldığını, davalı vekilinin 09/08/2018 tarihinde icra dairesinin yetkisine takip konusu borca ve tüm ferilerine itirazı neticesinde dosyanın B.Çekmecee … İcra Müd. gönderilerek … Esasına kaydedildiğini, davalının 2. Ödeme emrinin 23/10/2018 tarihinde borçluya tebliği üzerine borçlu vekilinin süresinde, borca itiraz ettiğini belirterek takibin durmasına sebebiyet verdiği,İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği,bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği,davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Kızıltepe … Asliye Hukuk Mahkemesinden talimat yoluyla alınan 29/01/2020 tarihli bilirkişi raporunu özetle: Davalı firmaya 2017 yılı içerisinde davacı firma tarafından verilen hizmet karşılığı 65.109,00 EURO karşılığı 283.856,56 TL fatura düzenlendiğini, bu faturalardan 45.505,20 TL karşılığı 10.500,00 EURO tahsil ettiği kanaatine varıldığını, davalı firmanın dosyaya sunduğu çekler bulunduğunu, bu çeklerin davacı firma tarafından tahsil edildiğine dair ticari kayıtlarında bilgi bulunmadığını, çeklerin kimin tarafından ciro edildiği, kim tarafından tahsil edildiği bilgilerinin …. Bankası …. Şubesinden bilgi alınması gerektiğini, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ışığında davacı firmanın davalıdan 54.609,00 EURO alacağı olduğunun hasıl olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Bilirkişi … tarafından mahkememize sunulan 25/12/2020 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; Yanlar arasında davacı tarafından davalıya Navlun hizmeti verilmesi şeklinde ticari ilişki kurulduğu, davacı ticari defterlerinde davalıya 24 ad. 65.109,00 EURO bedelli fatura tanzim edilmesi, davalıdan 10.500,00 EURO tahsilat yapılması neticesinde, icra takip tarihinde davacının davalıdan 54.609,00 EURO alacaklı gözüktüğü, davalı yan ticari defter ibraz etmemekle birlikte, gerek davalının Ba formlarından, gerekse dosyaya sunduğu cari hesap ekstresinden davacının faturalarının tamamının davalı kayıtlarına alındığının sabit olduğu, yine davalının davacıya 10.500,00 EURO nakden ödeme yaptığının sabit ve çekişmesiz olduğu, davalı yanın davacıya borçların ifası uğruna verildiğini iddia ettiği 2 ad. 10.500,00 EURO + 4 ad. 162.478,00 TL bedelli çeklerin davacı adına düzenlendiği, çeklerin ….. tarafından teslim alındığı, çeklerin 4 adedinin ….. 2 adedinin de cirantalar aracılığı ile tahsil edildiğinin sabit olduğu, bir diğer ifade ile çeklerin tamamının davalı tarafından ödendiği, ….’nın davacı şirket çalışanı veya yetkilisi olup olmadığının tespit edilemediği, …..’nın işbu çekleri davacı adına aldığının kabulü halinde, çeklerin toplam EURO karşılığının 45.718,71 EURO olduğu + 10.500,00 EURO çekişmesiz olan nakden ödeme olmak üzere, davalının davacıya toplam 56.218.771 EURO ödeme yapmış olacağı ve icra takip tarihinde davacının davalıdan 8.890,29 EURO alacaklı olacağı, davacının 8.890,29 EURO alacağının icra takip tarihindeki TL karşılığının 8.890,29 EURO x 5,6601 TL = 50.319,93 TL olduğu, …..’nın çekleri davacı adına aldığının ispatlanamaması halinde icra takip tarihinde davacının davalıdan 54 609,00 EUR alacaklı olacağı, icra takip tarihindeki TL karşılığının 309.092,40 TL olduğu, davacının icra takibinde 09 faiz talebinden, asıl alacağına yasal faiz talep ettiği ve EURO alacağını icra takip tarihinde TL’ye çevirdiğinin düşünüldüğü, takdirinin mahkemede olduğu yönünde görüş bildirmiştir.
Bilirkişi Prof. Dr. … tarafından mahkememize sunulan 27/07/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; İnceleme konusu çeklerde …..Nakliyat şirketine atfen atılan imzalar ile ….’ın karşılaştırma belgelerindeki imzaları arasında grafolojik ve grafometrik tanı unsurları açısından saptanan uygunluk ve benzerlikler nedeni ile, … nolu, 35.000 TL bedelli; … nolu, 6.000 Euro bedelli; … nolu, 4.500 Euro bedelli; … nolu, 40.000 TL bedelli; … nolu, 51.000 TL bedelli çeklerde birinci cirantacı …. Nakliyat şirketine atfen atılan imzaların …’ın eli ürünü olduğu kanaatine varıldığı yönünde görüş bildirmiştir.
Dava itirazın iptali davasıdır.Bilindiği üzere, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir.(Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223) Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu usulü dairesinde ispat etmesi gerekir. İspatın konusu , ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu 6100 sayılı HMK.nun 187 ,190 ve 200’ncü maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
İspatın konusu HMK.nun 187’nci maddede “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz.” Şeklinde belirtilirken, ispat yükünün kimde olduğu ise HMK.nun 190’ncı maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”düzenlemesi ortaya konmuştur.
İspat vasıtaları ise HMK.nun 200’ncü maddesinde “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir.Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.”düzenlemesi ile ispatın nasıl yapılacağı gösterilmiştir.
Akdi ilişki taraflar arasında düzenlenen bir sözleşme ile , faturaya konu malların teslim edildiğine dair bir irsaliye , teslim fişi ve teslim alındığına dair yazılı bir belge ile ispat edilebilir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13/07/2011 tarihli kararında “Hemen belirtmelidir ki, satılanın tesliminin “hukuki işlem” niteliğinde olup, buna ilişkin savunmanın hangi delillerle kanıtlanabileceğinin belirlenmesinde, hukuki işlemlerin varlığının kanıtlanmasına ilişkin genel usul hukuku kurallarının (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 288 ve devamındaki hükümler) göz önünde tutulması gerekir.Bunun sonucu olarak ta; herhangi bir hukuki işlem gibi, teslim de anılan hükümdeki senetle (yazılı delille) ispat kuralı çerçevesinde, ilişkin bulunduğu malın miktar ve değerine göre belirlenmelidir. (Kuru Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 1990 5.basım,C:2,S:1534, S:1603, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06/11/2002 gün 2002/13-875 E., 2002/885 K. sayılı ilamı da bu yöndedir.).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na göre “faturanın onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatabı tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya 8 gün içinde itiraz edilmemiş olmasının onu borç altına sokacağı şeklinde görüş hem mantıki hem de hukuki dayanaktan yoksun olur. O halde öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının göz önünde tutulması zorunludur.”Akdi ilişki ispat edilemediği sürece davacının davalı adına fatura düzenlemesi ve ticari defterlerine göre bu faturalar nedeniyle alacaklı gözükmesinin davalıyı bağlayıcı bir yanı yoktur. “
Örneğin faturalara dayalı olarak karşı taraftan alacaklı olduğunu iddia eden taraf faturadaki mal ve hizmetin karşı tarafa teslim edildiğini belge ile ispat etmelidir.Tek taraflı düzenlenen faturalar hiçbir zaman bir akdi ilişkiyi ispat vasıtası olmayıp , akdi ilişkinin ifası aşamasında düzenlenen bir belgedir.Bu nedenle faturanın geçerli olabilmesi için teslime dair belge sunulamaması durumunda faturaların karşı tarafın defterlerinde de kayıtlı olması gerekir.
Davacı yan icra takibinde ödenmediğini iddia ettiği toplam cari hesap alacağından dolayı icra takibine girişmiş davalının itirazının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili,davasını asıl alacak yönünden harç yatırmasına karşın davalının icra takibine yaptığı itirazın iptalini istemiş ise de,dava dilekçesinde açıkça asıl alacak miktarını belirterek ve harcını yatırarak dava açtığı anlaşıldığından davalının itirazının asıl alacak yönünden iptaline karar verilmesi istediği anlaşıldığından işlemiş faiz ile ilgili davacı vekilinden açıklama alınmamıştır. Davalı yan ise davaya verdiği cevapta ödeme nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;Davacı ile davalı arasında, davacının,davalıya hizmet vermesi nedeniyle ticari ilişkinin gerçekleştirdiği,buna ilişkin taraflar arasında yazılı sözleşmenin bulunmadığı,davacının faturadan kaynaklı bakiye cari hesap alacağını tahsil edememesi üzerine cari hesap alacağını dayanak göstererek, davalı aleyhine icra takibine geçtiği, davalı tarafından yapılan itiraz üzerine huzurdaki itirazın iptali davası açılmıştır.
Davacı tarafından düzenlenen tüm faturalar davalının defterlerinde kayıtlı olması nedeniyle davacı tarafından fatura içeriğindeki hizmetin verildiği sabit olup bu konuda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.Uyuşmazlık,icra takibine konu faturalardan kaynaklanan borcun ödenip ödenmediği noktasında toplanmaktadır.
Davalı vekili,davacı tarafından verilen hizmetin alındığını ancak bedelinin davacıya verilen çekler ile ödendiğini savunmuştur.Davalı vekili tarafından ödeme aracı olduğu bildirilen çekler ile ilgili yapılan araştırmada söz konusu çeklerin ödendiği sabittir.Ancak davacı vekili,davalı tarafından kendilerine çek verilmediğini,bu çeklerin müvekkili tarafından alınmadığını ve sözü geçen çeklerin üzerindeki imzaların müvekkiline ait olmadığını iddia etmiş ise de,davacı şirketin cirosu bulunan çekler üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu bu çekerin üzerindeki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekili,ödeme olarak 7 adet çeke dayanmış olup bu çeklerden 6 tanesinde davacı şirketin cirosu bulunmakla birlikte … seri numaralı çekte davacı şirketin cirosu bulunmamaktadır.Davacının cirosu bulunan çekler üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda bu çekler üzerindeki imzaların davacı şirket yetkilisine ait olduğu anlaşıldığından davacının bu çekleri ödeme olarak aldığı ve tahsil ettiği,davalının bu çeklere yönelik olarak ödeme savunmasını ispat ettiği anlaşılmakla birlikte … seri numaralı çekte davacının cirosunun bulunmaması ve bu çekin ödeme aracı olarak davacıya verilen çek olduğuna ilişkin davalı vekilinin yemin deliline dayanmaması nedeniyle ödeme savunmasını ispat edemediğinden davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davacının,davalıdan 8.890,29€ alacaklı olduğu sonucuna varılarak davalının itirazının bu miktar yönünden iptaline,davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu,bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesi gerektiği,davacının,icra takibine konu faturalardan kaynaklı alacağının bir kısmını tahsil etmesine rağmen yeniden icra takibine girişmekle kötüniyetli olduğu ve yapılan icra takibinin haksız olduğu anlaşıldığından davalı yararına ödeme miktarının %20’si oranında davalı yararına kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Davanın kısmen KABUL kısmen REDDİ ile davalının Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın €8.890,29 asıl alacak yönünden İPTALİ ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarıca kamu bankalarının aynı yabancı para türünden bir yıl süreli mevduata uyguladıkları en yüksek faizin uygulanması suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,
2-Davacının,fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Asıl alacağın % 20’si üzerinden hesap edilen 10.174,40 TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Ödeme nedeniyle reddedilen asıl alacağın % 20’si üzerinden hesap edilen 52.322,32 TL kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
6-Alınması gerekli 3.672,86 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 3.900,47 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 227,61.-TL’nin talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
7-Davacı tarafından yapılan 30 tebligat + posta ücreti 290,00 TL, üç bilirkişi inceleme ücreti 2.738,00 TL olmak üzere toplam 3.028,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 498,95 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
8-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 7.789,79 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
9-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 27.527,57 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
10-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 475,00 TL yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2’nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri’nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360’ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı,davalının yokluğunda oybirliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 18/11/2021

Başkan …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Üye …
☪e-imzalıdır.☪
Katip …
☪e-imzalıdır.☪

“İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR.”